- Haberler
- Siyaset
- Zafer Partisi Kurucu İl Başkanı Büyükşen: 'Kendi Ülkesinden Kaçan Soluğu Türkiye'de Alıyor'
Zafer Partisi Kurucu İl Başkanı Büyükşen: 'Kendi Ülkesinden Kaçan Soluğu Türkiye'de Alıyor'
Zafer Partisi Kurucu İl Başkanı Özcan Büyükşen, Özel Eyüp Sultan Final Akademi Anadolu Lisesi Müdürü İbrahim Oktugan'ın öldürülmesine değinerek açıklamalarda bulundu.
Zafer Partisi Kurucu İl Başkanı Özcan Büyükşen açıklamasında; “Biliyorsunuz Özel Eyüp Sultan Final Akademi Anadolu Lisesi Müdürü İbrahim Oktugan okulla ilişiği kesilen yabancı uyruklu bir öğrenci tarafından katledildi. Iraklı öğrenci ifadesinde ‘Müdür Bey odasında Arapça konuşulmasını istemedi, Türkçe konuşmamızı istedi sonrasında sinirlendim’ diyerek savunma yapmış. Düşünün, ülkemize kendi ülkesindeki istikrarsızlıktan kaçıp gelen bir sığınmacı Türkiye ‘deki bir eğitim kurumunda kendi dilinde konuşamadığı için sinirleniyor ve okul müdürünü vuruyor. Değerli Hemşehrilerim, biz yıllardır PKK beslemelerinin bu talepleri ile her türlü mücadeleyi yapmadık mı ve bu uğurda 40 binden fazla şehit vermedik, milyarlarca dolar para harcamadık mı? Türkiye’nin enerjisini, ulus devleti tasfiye edip özerklik taleplerini silahla gerçekleştirmeye çalışan bu dış destekli hainlerle mücadelede harcamadık mı? Şimdi Türkiye’ye 13 milyon yabancı, sığınmacı adı altında sokuldu. Ottowa Antlaşması kapsamında Doğu Anadolu ve Güney Doğu Anadolu sınırlarımızdaki mayınlar sökülerek her gün yüzlerce yabancının kontrolsüzce buralardan ülkemize girişine izin verildi. Bu giriş bugün de günde bin ila bin 300 kişi arasında devam ediyor. Kendi ülkesinden kaçan soluğu Türkiye’de alıyor ve bunların büyük kısmı (özellikle Suriyeli ve Afganlar)kayıtlı diğerleri ise kaçak olarak geliyor. Kayıtlılar bizim vergilerimizle ilaç ve bedava sağlık hizmetinden üstelik önümüze geçirilerek ücretsiz faydalandırılıyor. Okullarımızda çocuklarımızla eşit hatta çoğu zaman daha korunaklı şekilde eğitim alıyor, vergilerimizle inşa edilen parklarımızı, yollarımızı, sokaklarımızı özgürce kullanıyorlar. Buna rağmen görüyoruz ki onlara bol keseden yaptığımız misafirperverlik yetmiyor, bu ülkede sığınmacı olduklarını unutup, ülkelerinde kalarak gösteremedikleri bir cesaretle Türk vatandaşlarına saldırabiliyorlar. Kaçak olarak ülkemize girenlerin yarattığı tehlike daha vahim. Suç işlediklerinde emniyet güçleri işlem bile yapamıyor, çare sınır dışı etmek, o da çözüm değil kısa süre sonra aynı kaçak yollardan geri dönüyorlar bumerang gibi” dedi.
‘İlk Defa Bu Okullara Kadar Uzandı’
Açıklamalarına devam eden Büyükşen; “Hal böyle iken 10 Mayıs Cuma günü Türkiye genelinde ve Kastamonu’ da da tüm eğitim sendikaları okul müdürü İbrahim Oktugan’ın bir Iraklı tarafından katlinin ardından eğitimde şiddeti kınayan bir miting düzenledi ve iş bırakma eylemi yapıldı. Sendikalar, konuyla ilgili açıklamalarında eğitimin ve öğretmenlik mesleğinin sorunlarını dile getirirken talepleri ortak olmasına rağmen, kullandıkları dil nedeniyle ayrışıyor. Biri eğitimin bütün sorunlarının kaynağını mevcut yönetime ve politikalarına bağlarken diğeri yaşanan sorunlar aydan gelmiş gibi suya sabuna dokunmuyor. Fakat kuvvetle ittifak ettikleri bir konu var ki takdire şayan! Yaşadığımız sığınmacı işgalinin, eğitimin niteliğine ve öğretmenlik mesleğine yansımaları konusunu göz ardı etmek, sessiz kalmak. Bu da bize konuyu ensar- muhacir diyerek hazmettirmeye çalışanlarla, entegre etmeyi çözüm olarak sunan uyumlu iktidar ve muhalefeti çağrıştırdı. Yabancı uyruklular şimdiye kadar sokakta cinayet işlemişti ancak ilk defa bu okullara kadar uzandı. Şiddet nerede, nasıl ve kimden gelirse gelsin her türlüsünü lanetliyoruz ancak; öğretmenlerimizin haklarını savunmak asli görevi olması gereken sendikaların okullarımıza dayanan işgalden bihaber tavır alması, mevcut durumun olası vahim sonuçları açısından ümit kırıcı olmuştur” ifadelerini kullandı.
‘Sorunlarla Baş Başa Bırakılan Öğretmenler Korunamazlar’
Büyükşen son olarak; “Kısa vadede okullarda alınacak güvenlik tedbirleri ile sığınmacı işgalinin okullarda yaratacağı çeteleşme, uyuşturucunun yaygınlaşması, öğretmenin kaynaştırmada karşılaşacağı güçlükler, milli kültür ve değerlerimizin çocuklarımıza aktarılması esasıyla belirlenen müfredatın uygulamada yaratacağı sorunlarla baş başa bırakılan öğretmenler, fiziken ve ruhen korunamazlar. Sığınmacıların, kendi dilleri, kültürleri ve yaşam algılarına özgü vatanlarına dönüşleri, milletimizin, eğitim-öğretimimizin, öğretmenlerimizin ve hatta çocuklarımızın da rahat bir nefes almasını sağlayacaktır. Sonra milli eğitimimizin milli olması için gerekli adımları atıp, bazı yapıların etkisinden, arındırılmış, gerisinde kaldığımız çağı yakalayacak, akıl ve bilimin ışığında bir eğitim öğretimle, çocuklarını hayata hazırlayan bir yapı haline getirebiliriz. O gün, siyasetin etkisinden arınmış bir sendikacılık anlayışının öğretmenlerimiz ve tüm eğitim çalışanlarımızın güvenliği, mutluluğu ve refahı için gelişmiş olması temennim ile vefat eden müdürümüzün ailesine, arkadaşlarına ve tüm öğretmenlerimize başsağlığı dilerim” dedi.