YRP, İl Kongresi'ni Gerçekleştirdi
Yeniden Refah Partisi (YRP) Kastamonu İl Başkanlığı 2'nci Olağan Genel Kurulu'nu Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan'ın katılımı ile Grand Moni Nikah ve Konferans Salonu'nda gerçekleştirdi.
Yeniden Refah Partisi (YRP) İl Başkanlığı 2’nci Olağan Genel Kurulu’nu Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan’ın katılımı ile Grand Moni Nikah ve Konferans Salonu’nda gerçekleştirdi. Kongrede tek aday olan Yeniden Refah Partisi İl Başkanı Akif Güzel, tekrar seçilerek güven tazeledi.
Yeniden Refah Partisi İl Başkanlığı 2’nci Olağan Genel Kurulu’na Genel Başkan Yardımcısı Arge Başkanı Prof. Dr. Doğan Aydal, Genel Başkan Yardımcısı Genel Sekreteri Bülent Osman Osmanağaoğlu, Genel Başkan Yardımcısı Teşkilat Başkanı Nureddin Gül, Genel Başkan Yardımcısı Tanıtım Medya Başkanı Muhammed Fatih Müjdeci, Kocaeli Milletvekili Mehmet Aşıla ve çok sayıda partili katıldı.
Kongrede açılış konuşmasını gerçekleştiren Yeniden Refah Partisi İl Başkanı Akif Güzel; “Bugün başka bir güzelsin Kastamonu, bugün daha bir muhteşemsin Kastamonu, sen ki Kainatın Efendisi Hz. Muhammet Mustafa’nın ümmeti, sen ki, Anadolu’nun kapılarını ardına kadar açan Sultan Alparslan’ın nesli, sen ki İslam’ın sancaktarlığını yapan Sultan Fatih’in torunu, sen ki Ulu Hakan Sultan Abdülhamid Han’ın, Şehit Şerife Bacıların torunu, sen ki Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın emaneti, gözbebeği Kastamonu. Kastamonu bugünü çok bekledi. Kastamonu Milli Görüşün lideri, ikinci kırk yılın mimarı, Prof. Dr. Necmettin Erbakan hocamızın kıymetli evladı, milletin ve ümmetin umudu, ‘Bana ne Amerika’dan, bana ne emperyalist uşaklarından’ diye kükreyen, milleti prangalara mahkum edenlerin karşısında dim dik durarak zalime zalimliğini haykıran, o büyük lideri, Dr. Fatih Erbakan’ı çok özledi ve bugün bu hasret bir nebze de olsa dindi elhamdülillah. Kongreler siyasi partilerin düğün günleri, yenilenme ve yeniden şahlanma günleridir. Ramazan Bayramımızı tüm hemşehrilerimiz ile milletimiz ile kucaklaşarak idrak ettik. Mübarek ayın hediyesi bayramımızı kutladık. Bugün de düğünümüz var, kongremiz var dedik. İlan ettik dört bir yana. Akın akın kongremize geldi dava erleri. Her birinize binlerce kez teşekkür ediyoruz. Muhterem Genel Başkanımızdan 5 ay kadar önce tevdi edilen İl Başkanlığı görevi sonrasında çok kısa süre içerisinde teşkilat kademelerimizdeki eksikliklerimizi tamamladık, 20 ilçesi, 1054 köyü ile büyük bir coğrafya olan Kastamonu’muzda adım atmadık yer bırakmadık, üye sayımızı hızlı bir şekilde artırarak, Türkiye’nin üye sayısında 3’üncü büyük partisi haline gelen partimizin gücüne güç kattık. İlimize teşrif eden Genel Başkan Yardımcılarımız ile, MKYK Üyelerimiz ile, Bölge Sorumlumuz ile İl Sorumlumuz ile eksiksiz yaptığımız İl Divan Toplantılarında, Anadolu Buluşmalarında, milletimiz ile bir araya geldik. Teşkilatımızın tüm kademelerinde görevli arkadaşlarımızla, ilçe kongrelerimizi 4 ay önce başlattık, kar demedik, yağmur çamur demedik, yollar aştık, hemşehrilerimizle teşkilatlarımız ile buluştuk, her kongremizde Milli görüş coşkusunu bir kez daha yaşadık; bazen 1,5 metre karla kaplı yolları heyecanımızla aştık. Biliyorduk Rabbimizin inayeti ve yardımı her daim bizimle. Diriliş muştusunu gördük milletimizin yüreklerinde. Hemşehrilerimizin gönülden teveccühünü gördük. Bugün de bu salonda, İl kongremizi büyük bir coşkuyla gerçekleştiriyoruz. Bu, ancak inanan kadroların gerçekleştirebileceği bir başarıydı ve bu inanan kadrolar bunu başardı elhamdülillah. Cenabı Allah bu topluluğa, bu kadrolara nice zaferler nasip edecek inşallah. Ne diyordu Hocam ‘Sizden bir şey istiyorum; heyecan; heyecan; heyecan.’ O heyecan kalplerimizde hocam. Genel Başkanımızı Genel Merkezimizde teşkilatımız ile birlikte ziyaret ettiğimizde kendilerine bir söz vermiştik. Kastamonu Milli Görüşün kalesi olacak. Verilen söz ağır bir yüktür gönüllere, ama gönüllerimiz imanla çarptıkça, köklerimizden aldığımız güçle, Milli Görüşün aşkıyla bize durmak yorulmak yok artık. Bu millet, Sultan Fatih’in nesline, Erbakan’a, liderimiz Dr. Muhammet Ali Fatih Erbakan’a, Yeniden Refah’a, Yeniden Milli Görüş iktidarına hasret. Bu hasreti hep birlikte dindireceğiz. Kastamonu’dan meclise, milletvekilleri göndererek bu milletin sesine ses, sözüne söz katacağız, yerel yönetimlerde, belediye başkanlarımız ile milletimize hizmeti biz götüreceğiz. Sözümüz sözdür Sayın Genel Başkanım. Kastamonu’muzun kalesine Milli Görüş Sancağını sizinle birlikte asacağız inşallah. Rabbim sizi Cumhurbaşkanı olarak görmeyi bizlere, milli görüş kadrolarına, bu millete ve ümmete nasip eylesin inşallah. Burada bu kongreden sonra tüm teşkilatlarımız ile çalınmadık kapı, eli sıkılmadık hemşehrimizi bırakmayacağız. Köy başkanından mahalle başkanına, sandık başkanından ilçe başkanına, ilçe teşkilatlarımızdan İl teşkilatımıza, kadın ve gençlik kolları başkan ve teşkilatlarına kadar, her bir üyemiz ile her bir teşkilat neferimiz ile sahada bir olacağız, sahada biz olacağız, sahada ve milletinin yanında Yeniden Refah olacak” dedi.
‘Kenevir Eksenize Allah Aşkına’
Yeniden Refah Partisi İl Başkanlığı 2’nci Olağan Genel Kurulu’nda konuşan Genel Başkan Yardımcısı Arge Başkanı Prof. Dr. Doğan Aydal; “Nadir olan bir şehir olan Kastamonu'yu ben size anlatacağım. Ve sonuçta bu Kastamonu'dan elde edemediğiniz gelirleri nasıl elde edeceğinizi de size anlatacağım. Bir yanı kule, bir yanı kale, ortası dere olan etrafı ormanlarla çevrilmiş, 800 yıllık camileri olan, Osmanlı'dan kalan binlerce eve olan bir şehir ve sizin son 20 yılda yabancı ziyaretçi sayınız sadece yüzde 24 artmış. Türkiye'den gelenlerde yüzde 321 artış var. Ama yabancı ziyaretçiniz yok. Yabancı ziyaretçiyi çekecek teklifler bulmalısınız. Topraklarınız artık ekilmemeye başlandı. Garip bir biçimde boş olan yerlere yem bitkileri ekiyorsunuz. Kenevir eksenize Allah aşkına. 250 çeşit ilaç yapılabilen kenevir, yedi sülalenizi zengin eder. 250 çeşit ilaç yapılabiliyor. Son derece fazla sayıda endemik bitkiniz var. Kastamonu sadece büyüyor. Kasaba Cami’ni kim biliyor? 1500’ler kalan Nasrullah Cami’ni kim biliyor? Şeyh Şaban-ı Veli Hazretlerini kim biliyor? Orada 8 tane su çeşmesi var. Onlardan bir tanesi zemzem tadında. Kimyasal olarak baktırdım. Son derece kıymetli. Onu dahi satamıyorsunuz. Zemzem tadında. Gidin bakın. Pastırmanızın değerini bilmiyorsunuz. Uluslararası nitelikte bir mala sahipsiniz. O tereyağlı helvalarınız kimsede yok. Etraftaki şehirleri bir dolaşın. Baharı ve sonbaharı bu kadar güzel olan bir başka şehir var mı diye. Kahvaltılık verilen yerlerimiz var. Dünyada vatandaşlar pikniğe gidiyorum diye üç tane ağaç peşindeler Türkiye'de dahi. Ciddi paralar kazanabilirsiniz ama maalesef insanımızın beyninde sanki buraya bir tane demir-çelik kurarsak çok önemli bir iş yapmış gibi oluruz diye düşünüyorum. Hizmet sektörü artık çok büyük para. Üniversite belli gibi ölçüde paraydı bir zamanlar. Ama eğer üniversiteyi destekleyemezseniz, kasabalara kadar üniversite açarsanız, sulandırılmış bir eğitim görürlerse buradaki arkadaşlarımız ülkeye zarar verirler. Her tarafı üniversite açtık. Kazanacağınız çok şey var. Milyon dolarlar kazanabilirsiniz. Bir Abdurrahmanpaşa Lisesi var. Valilik binanız Türkiye'de bir tane başka yok. Müzeniz paha biçilemez. Ama böyle bir şehri maalesef Kastamonu kullanamıyor. Tepeden seyrettirin, kalenize çıkartın, kuleden seyrettirin. Heyetler kurup buranın tacirleri kendi arasında para toplayıp Kastamonu'yu yurt dışında pazarlasın. Dolarlar cinsinden pazarlarınız olur” dedi.
‘Milli Görüş Aşkını Bitiremezsiniz’
Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, kongrenin hayırlı olmasını dileyerek; “Birçok ilde olduğu gibi 2 elin parmağı kadar Kastamonu’da da başlattığımız yürüyüşümüz bugün geldiğimiz noktada artık meyvelerini verdi ve artık salonlara sığmayan coşkuyla il kongrelerimizi ve toplantılarımızı yapıyoruz. Kastamonu’da da ve tüm Türkiye’de Milli Görüş sancağının Cenab-ı Allah en yükseğe dikmeyi nasip etsin. Kastamonu’da muazzam bir kongre gerçekleştiriyoruz. Bundan yıllar evvel Ankara'da bir parti programında bir yaşlı amcamız Mili Görüşe emeği geçenlere plaket takdim ediliyordu. Milli Görüş çınarlarına teşekkür plaketleri veriliyordu. O yaşlı amcamız da plaketini almak üzere sahneye çıktı. Milli Görüş çınarlarından bir tanesi ve kendisi çok kısa ama çok etkili bir konuşma yaptı. Bir cümle iki cümlelik bir konuşma ama bütün salonu ayağa kaldırdı. Ne dedi? Dedi ki; ‘Elhamdülillah partilerimizi kapattılar ama kalplerimizi kapatamadılar’ dedi. İşte bu. Evet ‘Erbakan'ı gömmek yetmez, üzerine beton dökmek lazım’ diyenlere biz de diyoruz ki; beton değil kurşun da dökseniz Milli Görüş aşkını bitiremezsiniz. Bundan altı yıl önce Yeniden Refah Partimizi kurarken milletimize bir müjde verdik. Artık umut var. Artık çare var. Artık Yeniden Refah var dedik ve milletimiz de bu çağrımıza kulak verdi. Artık ehven-i şerlere mahkum değilsiniz. Artık hayrın kendisi var dedik ve milletimiz bu çağrımıza kulak verdi. Nereden biliyoruz bunu? Biraz evvel teşkilat başkanımızın da ifade ettiği gibi. Yeniden Refah Partimiz aralarında 10 ay olan iki seçimde oylarını yüzde 100’ün üzerinde arttırdı. En son 31 Mart seçimlerinde yüzde 7’lik oy oranına ulaştı. Oy oranı bakımından Türkiye'nin üçüncü büyük partisi oldu. Sadece oy oranı bakımından değil 640 bin üyeyle Yeniden Refah Partimiz Türkiye'de en fazla üyeye sahip üçüncü siyasi parti haline geldi. Ve çok önemli bir diğer gerçek de şudur. 2024 yılını Yeniden Refah Partimiz üye artış şampiyonu olarak tamamladı. Diğer bütün partilerin toplam üye artışı 210 bin, Yeniden Refah Partimizin tek başına üye artışı 257di bin. İşte ne diyoruz? İşte Yeniden Refah. Her ay on binlerce yeni üyeyle Yeniden Refah Partimiz Türkiye'nin en hızlı büyüyen partisi olarak yoluna devam ediyor. Milletimiz mevcut durumdan rahatsız. Bir değişim istiyor. Peki değişim olacak da yerine ne gelecek? Erbakan hocamızı hatırlıyor. Milli Görüşün efsane hizmetlerini hatırlıyor. 54’üncü hükümet dönemindeki bolluk ve bereketi hatırlıyor ve diyor ki değişim olacaksa yerine Milli Görüşü getirmemiz lazım. Milli Görüşü getirmek için nereye gitmemiz lazım deyince de milli görüşü getirmek için de Yeniden Refah Partisi'ne koşmamız lazım diyor ve işte bu nedenle yeniden Refah Partimiz Türkiye'nin en hızlı büyüyen siyasi partisi oluyor. Üye kayıt şampiyonu oluyor. 640 bin üveye ulaşıyor. Cenabı Allah'ın yardımıyla, izniyle, siz değerli teşkilat mensuplarının gayretiyle terlemesiyle en kısa zamanda bir milyon üye hedefine de ulaşacağız. İktidar hedefine de ulaşacağız Allah'ın izniyle” şeklinde konuştu.
‘Teröristin Elebaşıyla Pazarlık Yapıyorlar Ve Kendileri Terörist Olmuyorlar’
Abdullah Öcalan'ın açıklamalarına değinerek sözlerine devam eden Erbakan; “Türkiye'de gündem bildiğiniz gibi son derece yoğun. İşte en son bir çözüm süreci diye önümüze bir süreç koydular. Bu süreçte Abdullah Öcalan'ın yaptığı açıklamadan sonra bir takım gelişmeler oldu. Abdullah Öcalan'ın bu açıklamasından sonra PKK'nın kendi kendisini feshedeceği kongreye Abdullah Öcalan'ın bizzat katılımını talep ediyordu. Yani Abdullah Öcalan'ın İmralı'dan dışarı çıkartılmasını istiyordu. Öcalan'ın dışarıyla iletişim olanaklarının kolaylaştırılması yönünde istekler var. Yani bir anlamda Abdullah Öcalan'ın bir ev hapsi durumuna, konumuna geçirilmesi yönünde. PKK yöneticilerine Abdullah Öcalan'la beraber sözde lider kadrolarına siyasi ve hukuki korunma, dokunulmazlık, yargılanmama güvencesi yani bir anlamda genel af talebinde bulunuyor. Türkiye için asıl tehdit unsuru olan PKK'nın uzantısı olan PYD ve YPG'ye dokunmama güvencesi istiyor. Nitekim HDP'nin DEM Parti'nin eş genel başkanı sürecin ilerlemesi için iktidarın gerekenleri yapması gerektiğini ifade ediyor. Hukuki çerçeveyi netleştirin, taleplerimiz doğrultusunda gerekli hukuki adımları atın diyor. Bu gelişmeler iktidarla DEM Parti arasındaki pazarlıkların iyice somutlaştığını açık bir şekilde ortaya koyuyor. Ne konuda somutlaşıyor bu pazarlıklar? Anayasa değişikliğinde DEM Parti'nin desteğinin alınması, Cumhurbaşkanı'nın bir kez daha aday olması noktasında DEM Parti'nin desteğinin alınması ve yapılacak olan seçimlerde DEM Parti'nin desteğinin alınması. Yani uzun lafın kısası Abdullah Öcalan'ın, PKK'nın bu talepleri karşılığında muhtemel anayasa değişikliği noktasında ve sonrasında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde DEM Parti'nin desteğinin alınması. İşte işin özeti budur. Bu pazarlıklar bunun için yapılmaktadır. Bu noktada diyoruz ki daha düne kadar bırakın Abdullah Öcalan'ı, DEM Parti’ye selam vereni dahi terörist ilan eden iktidar ittifakı, seçimlerde altılı masaya hitaben ‘Sizin yedinci ortağınız da masanın altında gizleniyor, O da HDP'dir’ diyen iktidar ittifakı bugün siyasi çıkarları uğruna seçim kazanma uğruna Abdullah Öcalan'la sıkı pazarlıklar içerisine giriyor. PKK'yla pazarlıklar içerisine giriyor. Ve iktidar siyasi çıkarları uğruna bir kez daha seçim kazanma uğruna PYD, YPG tehdidini de görmezden geliyor ve askeri harekattan da vazgeçeceği sinyallerini veriyor. Bir kez daha seçim kazanmak için siyasi çıkarlar uğruna koltuk uğruna mevcut iktidarın ortağıyla birlikte düşmüş olduğu bu durumu milletimizin takdirine bırakıyoruz. Daha düne kadar DEM Parti'nin önünden geçene, DEM Parti'ye selam verene dahi siyasi çıkarları öyle gerektirdiği için terörist diyorlardı. Şimdi teröristin elebaşıyla pazarlık yapıyorlar ve kendileri terörist olmuyorlar. İşte böyle bir çifte standart, İşte böyle bir çıkarına göre pozisyon değiştiren iktidarla karşı karşıya maalesef” şeklinde konuştu.
‘İktidara Gelince Ayrı Hukuk, Muhalefete Gelince Ayrı Hukuk Uygulanıyor’
Açıklamalarına devam eden Erbakan; “Yine diğer bir çifte standart meselesi maalesef son günlerde yaşadığımız olaylarla karşımıza çıktı. Türkiye adeta bir çifte standartlar ülkesi haline geldi. Neyi kastediyorum? İktidara gelince ayrı hukuk, muhalefete gelince ayrı hukuk uygulanıyor. İktidar belediyelerine gelince ayrı hukuk, muhalefet belediyelerine gelince ayrı hukuk uygulanıyor. İşte İstanbul'da bir takım operasyonlar yapılıyor biliyorsun. Başta Büyükşehir Belediye Başkanı olmak üzere. Biz kimsenin avukatı da değiliz, kimsenin kefili de değiliz. Eğer kim bir hırsızlık, bir yolsuzluk yapmışsa bunun üzerine sonuna kadar gidilsin, araştırılsın, yargılansın, hiçbir şey kapalı kalmasın ama bu noktada söyleyeceğimiz çok önemli bir sözümüz daha var. Peki muhalefet partili belediyelerin üzerine bu şekilde gidiliyor da iktidar partisinin sahip olduğu belediyelerle ilgili neden hiçbir adım atıldı? Ne adım atılacak? İşte muhalefetin eline geçen belediyelerde 2019’dan itibaren muhalefetin eline geçen belediyelerde AK Parti dönemine ilişkin yüzlerce dosya ortaya çıkartıldı. Ne dosyası bunlar? Usulsüzlük ve yolsuzluklara ilişkin dosyalar. Bunlar götürüldü savcılıklara verildi. Ama bunlarla ilgili bir kalem dahi oynatılmıyor. En ufak bir adım dahi atılmıyor. Sadece muhalefet belediyelerinin üzerine gidiliyor. Bu bir adaletsizliktir. Bu bir çifte standarttır. Bir inceleme, bir soruşturma olacaksa bir yargılama olacaksa sadece muhalefet belediyesine gelince değil AK Partili belediyelere gelince de yapılması lazım. Yoksa adalet bunun neresi? Bakın 2019’da muhalefete geçen belediyelerle ilgili başta Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediyeleri olmak üzere kendilerinden önceki AK Parti dönemine ilişkin yüzlerce, milyarlarca liralık yolsuzluk ve usulsüzlük dosyaları çıkartıldı. Savcılıklara verildi. Bunlarla ilgili neden hiçbir işlem yapılmıyor? Sayıştay 2023 yılı denetim raporunda Merkez Bankası'nın 2023 yılında yaptığı 86 ihalenin 70’ininde usulsüzlük yapıldığını tespit ediyor. Bununla ilgili hiçbir işlem diye yapılmıyor. Daha birkaç ay önce Sinop Boyabat'ta bir bakır madeni MTA'ya göre değeri 456 milyar lira olan bir bakır madeni 3,5 milyar lira bedelle, yani bedavaya meşhur bir imtiyazlı holdinge veriliyor. Bununla ilgili neden hiçbir işlem yapılmıyor? Muhalefet belediyelerine gelince bu işler suç ama iktidara gelince suç değil. Böyle şey olmaz. Bir fiil suç ise herkes için suçtur. Suç değilse de hiç kimse için suç değil. Ali'ye gelince suç, Veli'ye gelince suç değil geç. Böyle bir anlayışı kabul etmiyorum. Yolsuzluk mu var? Sonuna kadar gidilsin. Hırsızlık mı var? En derinine inilsin. Ama soruşturmalarda da, yargılamalarda da, görevden almalarda da adaletsizlik yapılmasın. Çifte standart uygulanmasın. AK Partili'ye başka, DEM Partili'ye başka, CHP'liye başka hukuk uygulanmasın. İşte Yeniden Refah Partisi bunun için var. Güçlüyü değil, haklıyı üstün tutmak için. Herkesin kanun önünde eşit olması için. Başı kasketli köyündeki Ahmet Ağa'yla Türkiye'nin en büyük holding patronunun hakim karşısında eşit olması için. Allah'ın izniyle en kısa zamanda geleceğiz. Paylaşımda adaleti, yönetimde adaleti, yargıda adaleti biz tesis edeceğiz inşallah” diye konuştu.
‘Biz Adaletten Yanayız’
Çifte standart konusunda konuşmasını sürdüren Erbakan; “Bir diğer çifte standartçı uygulama da RTÜK'ün uygulamaları. RTÜK şimdi muhalif kanallara aklı hayale gelmedik cezalar kesiyor. Biz muhalif kanalların yanında yer aldığımız için bunu söylemiyorum. Bir haksızlığı ve çifte standardı ifade ediyorum. Nedir o? Peki bu RTÜK bu kadar iyi görev yapıyor da iktidara yakın kanalların toplum ahlakını ifsad eden, ailemizin yapısını tehdit eden gündüz kuşağı programlarına akşam dizilerine gelince RTÜK neden suspus oluyor? Neden hiçbir ceza kesmiyor da birdenbire muhalif kanallara geldiği zaman ceza üstüne ceza yağdırmaya başlıyor? Birdenbire bir devlet kurumu değil parti organı gibi hareket ediyor ve çifte standartçı bir uygulama yapıyor. Bu verdiği cezalarla basın hürriyetini ifade özgürlüğünü kısıtlıyor. Açık bir şekilde ifade özgürlüğünün olmadığı yerde hukuktan bahsedilmez. Hukukun olmadığı yerde adaletten bahsedilmez. Bu üçünün olmadığı yerde de demokratik rejimden bahsedilmez. Siz şimdi kimden yanasınız? Biz kimseden yana değiliz. Biz adaletten yanayız. Çifte standarttın karşısındayız ve her zaman olduğu gibi bugün de bu olaylarla ilgili de doğruya doğru yanlışa yanlış diyoruz” dedi.
‘Boykot Çağrılarının Yanlış Olduğunu Açık Bir Şekilde İfade Ediyoruz’
Boykot çağrıları üzerinden sözlerine devam eden Erbakan; “Doğruya doğru yanlışa yanlış dediğimiz bir diğer konu da son günlerde meşhur olan boykot meselesi. Bu boykot konusunda iktidar da muhalefet de birbirinin karbon kopyası. Birbiriyle aynı hareket ediyor. İşine geldiği zaman siyasi çıkarlarına uygun olduğu zaman her iki tarafta boykota sarılıyor. İşte bundan birkaç ay evvel veya bir iki sene evvel Sayın Cumhurbaşkanı enflasyonla mücadelede çaresiz kalınca çareyi marketleri boykot edin çağrısında bulmuştu. O zaman Cumhurbaşkanı'nın yaptığı bu çağrının yanlış olduğunu ifade ettik. Bugün boykot çağrısını Sayın Özgür Özel yapıyor ve bugün Sayın Özgür Özel'in yaptığı boykot çağrısının da yanlış olduğunu ifade ediyorum. Neden? Çünkü yerli üretim yapan, sahipliği yerli olan, bu ülkeye yatırım yapan, bu ülkenin ekonomisine katkı sağlayan firmaların boykot edilmesi kendi kendimize zarar vermekten ve zaten dibe batmış olan ekonomimizi daha da aşağı çekmekten başka bir işe yaramaz. Bu nedenle yine kim yaparsa yapsın yanlışa yanlış demeye devam ediyoruz ve boykot çağrılarının yanlış olduğunu açık bir şekilde ifade ediyoruz” ifadelerini kullandı.
‘Zam Ve Vergi Belasından Bu Milleti Biz Kurtaracağız’
Açıklamalarına devam eden Erbakan; “AK Parti iktidarıyla CHP'nin birbirinin kopyası olduğu bir diğer konu da ekonomi uygulamalarıdır. AK Parti iktidarı 20 küsur senedir ne yapıyor? Borç faiz zam vergi ekonomisi uyguluyor. Nedir bu? Para lazım olduğu zaman borç al. Bu borcun faizini zamla, vergiyle millete ödet. İşte AK Parti iktidarının karnesi ortada. Son 5 senede vergilere ve cezalara, harçlara yüzde 800 ila yüzde bin arasında artış yaptı. Neden? Borçlanıyor. O borcun her sene trilyonlarca lira faizinin ödenmesi lazım devlet bütçesinden. o faizin ödenmesi için de ha babam vergilere zam, harçlara zam, cezalara zam, zam ve vergi. Yeni vergiler icat ediyor. Akaryakıta yüzde 700 oranında zam yapıyor. Dünya piyasalarında bir varil petrolün fiyatı 5 senede yüzde 50 artarken Türkiye'de bir litre akaryakıt fiyatı 5 senede yüzde 700 artıyor. Köprü ve otoyol geçiş ücretlerine 5 senede yüzde 500 zam yapıyor. İşte iktidarın reçetesi bu. Para lazım olduğu zaman borç al. Kaynak üretmek yok. Tasarruf yapmak yok. İmtiyazlı holdinglere aktarılan trilyonlarca lirayı oradan kurtarmak diye bir şey yok. Para lazım olduğu zaman borç al. O borcun faizini de vergiyle zamla millete ödet. Peki CHP'ye gelince ne oluyor? CHP'nin İstanbul'u 5 senelik dönemde İstanbul Büyükşehir Belediyesi metro inşaatları ve finansman giderleri için yabancı bankalardan 3,3 milyar dolar kredi çekti. 3,3 milyar dolar borçlandı. Sonra ne yaptı? Bu borcun faizini de İstanbul halkına yaptığı hizmetlere zam yaparak İstanbul halkına ödetti. Ulaşıma yüzde 650 zam. Suya yüzde 500 zam. Otoparklara yüzde bin zam. 5senenin içerisinde. İşte bunların karnesi de bu. Dolayısıyla ne diyorum ben? AK Parti ve CHP'nin ekonomi anlayışının arasında bir fark yok. Birbirinin karbon kopyası. İkisinin de reçetesi borçlanmak ve o borcun faizini zamla vergiyle millete ödetmek. Biz Yeniden Refah Partisi olarak ne diyoruz? Hayır. Biz bir kuruş borç almayacağız. Bir kuruş faiz ödemeyeceğiz. Kamudaki israfı önleyerek imtiyazlı holdinglere haksız kaynak aktarımını önleyerek ARGE Başkanlığımızın yazmış olduğu milli kaynak paketleri kitabındaki kaynakları harekete geçirerek denk bütçeyi yapacağız. Faiz belasından, borçlanma belasından, zam ve vergi belasından bu milleti biz kurtaracağız inşallah” şeklinde konuştu.
‘Biz Farklıyız, Biz Adaleti Tesis Edeceğiz’
Erbakan sözlerinin devamında; “AK Parti'yle CHP'nin diğer bir benzerliği de dış güçlerle ortak iş tutmalarıdır değerli kardeşlerim. Nereden çıkarıyorum? İşte AK Parti iktidarı. 22 senede 598 milyar dolar borç faizi ödemiş. 598 milyar dolar, TL değil. Orta vadeli programa bakarsan önümüzdeki 3 senede 150 milyar dolar daha ödeyecek ve 25’inci yılına geldiği zaman 2028’de iktidarının 750milyar dolar faizi ödemiş bir dünya faiz şampiyonu olarak tarihe geçildi. Bu 750 milyar dolar faiz nereye ödendi? En büyük oranda dış güçlere ödendi. Yabancılardan dışarıdan alınan dış borçların faizi olarak ödendi. İşte size dış güçlerle iş birliği yaptığının en açık göstergelerinden bir tanesi. Dış güçlerin para babalarına çalışan dış güçlerin dış piyasaların faiz lobilerine çalışan bir iktidardan bahsediyoruz. Türkiye'yi gıda ürünlerinde, tarımda, hayvancılıkta dış ülkelere muhtaç ettiler. ‘İster Batı sermayesi olsun ister Yahudi sermayesi olsun öper başımın üstüne koyarım’ diyenler bu iktidarın ta kendisidir. Diğer taraftan D8'i canlandırmak yerine Avrupa Birliği'nin peşinden koştular. D8'le ilgili olarak Erbakan hocamızın emaneti Gazze'nin Orta Doğu'nun İslam aleminin kurtuluşunun reçetesi olan D8'le ilgili olarak bir taş üstüne taş koymaktan imtina ettiler. Varsa yoksa Amerika'nın ve Avrupa Birliği'nin peşinden koştular. 6284 sayılı kanun gibi küreselcilerin, dış güçlerin dayattığı kanunu meclisten geçirdiler. Yine dış güçlerin dayatması olan iklim kanununu geçirmek üzere meclise getirdiler. Yine dış güçlerin isteği olan Türkiye'nin bölünmesinin altyapısını oluşturan ikiz yasaları meclisten geçirdiler. İsrail'i koruyan Kürecik Radar Üssünü kapatmadılar. Amerika'nın Gazze'deki katliama en büyük desteği veren Orta Doğu'yu kana bulayan Amerika'nın İncirlik'teki üstünü kapatmadılar. Türkiye'nin petrol boru hatlarını, limanlarını İsrail'le ticarete kapatmadılar. İsrail'in OECD üyesi olmasına onay verdiler. İsrail'in NATO'da ofis açmasına Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak onay verdiler. Daha pek çok kalem sayabilirim. Bütün bunlar AK Parti iktidarının dış güçlerle dirsek teması içerisinde olduğunu ve dış güçlerin projelerini uyguladığını gösteriyor. Bununla beraber CHP'ye bakınca ne görüyoruz? CHP de benzer şekilde kazandığı belediyelerde İstanbul başta olmak üzere ilk iş olarak gitti dış güçlerden borçlandı. Yabancı bankalardan dünyanın en yüksek faiziyle borçlar aldılar. Bununla birlikte ‘Biz de çareyi Avrupa Birliği'nde görüyoruz’ demekten başka dış politikaya ilişkin herhangi bir şey söylemiyorum. 6284 sayılı kanuna, iklim kanununa, Dünya Sağlık Örgütü'nün yaptığı ifsatlara iktidar gibi aynen CHP'de destek oluyor. Siyonist İsrail'e değil de Türk firmalarına boykot çağrısı yapıyor. Bütün bunlar CHP'nin de dış güçlerle aslında dirsek teması içerisinde olduğunun bir göstergesi. İmamoğlu'yla ilgili olarak yurt dışından yardım talebinde bulunuyor. İşte bu tüm bunlar CHP'nin de aynen AK Parti iktidarı gibi dış güçlerden medet umduğunu dış güçlerle dirsek teması içerisinde olduğunu gösteriyor. Bu noktada diyoruz ki biraz evvel ne AK Parti ne CHP ne de diğerleri. Bunların birbirinden bir farkı yoktur. Farklı olan Milli Görüştür, farklı olan Yeniden Refahtır. Biz farklıyız, biz adaleti tesis edeceğiz inşallah” dedi.
‘Yeniden Büyük Türkiye'yi Hayata Geçirecek Olan Milli Görüş’tür’
Erbakan son olarak; “Evet, bir kez daha milli görüş olarak Yeniden Refah Partisi olarak altını çiziyoruz. Çare ne AK Parti iktidarındadır ne de CHP'dedir. Çare geçmişte olduğu gibi bugün de Milli Görüşte’dir, Milli Görüş’tür. Milli Görüş’ün geçmişte neler yaptığını bu ülkeye ne hizmetler yaptığını Kastamonulular da biliyor, milletimiz de çok iyi biliyor. İşte Ağır Sanayi hamlesi 1976-77’de Türkiye'nin her bir köşesine 200’den fazla sanayi tesisini kurdu Erbakan Hocam. Bunlardan bütün engellemelere rağmen 70’ten fazlası hizmete girdi. Sadece bunlar mı? Hayır. Kıbrıs Barış Harekatı’nı gerçekleştirdi. O biraz önce söylediğimiz İncirlik Üssü’nü Erbakan Hoca'mız kapattı. Kıbrıs Harekatı'ndan sonra Amerika Türkiye'ye ambargo uygulayınca ‘Siz bize ambargo uygularsanız biz de size ambargo uygularız’ dedi ve Amerika'nın İncirlik Üssünü kapattı. 54’üncü hükümet dünyada bu kadar kısa sürede dar gelirlinin alım gücünü, refah seviyesini bu oranda arttıran başka bir hükümet gelmedi. İşçiye, memura, emekliye yüzde 100, yüzde 200, BAĞKUR emeklisine yüzde 320 maaş zammı. Yüzde 320 maaş zammı demek bu ay 14 bin 400 yüz lira maaş alan bir emeklinin önümüzdeki ay maaşının 60 bin liraya çıkması demek. Bu olay Türkiye'de yaşandı. Milli Görüşle yaşandı. Yüzde 320 emekliye maaş zandı. Sadece bu mu? Hayır. Tarım ürünlerinin taban fiyatları, Yüzde 200, yüzde 300, yüzde 400 oranlarında arttırıldı. İşçi memur emekliyle beraber çiftçinin köylünün de yüzü güldü. İşte bütün bu iş bitirme belgeleri bütün bu referanslar ikinci 40 yılda aynı ruhla yoluna devam eden Yeniden Refah Partimizde toplanıyor. Şimdi biz de diyoruz ki geçmişte nasıl yaptıysak geleceğiz ve yine yapacağız Allah'ın izniyle. Milli Görüş geçmişte nasıl çareyse bugün de çare Milli Görüştür. Çare ne AK Parti'dedir, ne CHP'dedir, çare milli görüştedir, çare Yeniden Refah’tadır. Neden? Çünkü bu Milli Görüş mirasının temsilcisi Yeniden Refah Partisi'dir de onun için. Bunları yaptık yine yaparız diyoruz Allah'ın izniyle. Çifte standartçı uygulamalarla adamına göre muamelelerle adaletsizlikle yaşanabilir olmaktan iyiden iyiye uzaklaşan Türkiye'yi yeniden yaşanabilir Türkiye haline getirecek olan Milli Görüş’tür. Paylaşımda adaleti, yönetimde adaleti, yargıda adaleti tesis edecek olan Milli Görüş’tür. Borç, faiz, zam, vergi ekonomisi yerine üretim, istihdam ve ihracat odaklı ekonomiyi adil düzen ekonomisine hakim kılacak olan Milli Görüş’tür. Önce imtiyazlılar anlayışı yerine önce millet önce ezilenler önce mazlumlar anlayışına hakim kılacak olan Milli Görüş’tür. Önce ahlak ve maneviyat anlayışıyla ahlaki erozyonu ıslah edecek sosyal problemleri çözecek olan Milli Görüş’tür. Torpil ve adam kayırma yerine ehliyet ve liyakati hakim kılacak olan Milli Görüş’tür. Ekonomik, teknolojik ve siyasi anlamda dışa bağımlılıktan kurtulmuş tam bağımsız yeniden büyük Türkiye'yi hayata geçirecek olan Milli Görüş’tür. Türkiye'nin öncülüğünde D60'ı ve sonrasında D160'ı kurarak adil bir dünyayı güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu adil bir dünyayı inşa edecek olan Milli Görüş’tür. Ve o Milli Görüş bugün Yeniden Refah Partimizde vücut bulmaktadır. Yeniden Refah iktidarıyla Milli Görüş zihniyete hakim olacak milletimiz ve bütün insanlık kurtuluşa erecek maddi ve manevi sıkıntılarından kurtulacaktır. Zafer milli görüşçülerindir ve zafer yakındır Allah'ın izniyle” dedi.
Bakmadan Geçme





