Yol-İş'te İşçi Bayramı kutlandı

1 Mayıs Dayanışma ve Emek Günü dolasıyla ilimizdeki işçi sendika başkanları ve üyeleri dün Yol-İş Sendikası Lokali'nde bir araya geldiler. İşçi Bayramı'nı kutlayarak sözlerine başlayan Yol-İş Sendikası 1 No'lu Şube Başkanı Mehmet Çelik 'İnsana yakışır iş ve yaşam şartlarını sağlamak için tüm emekçiler dayanışma içinde bir aradayız. Emek en yüce değerdir. Bizler, emeğiyle geçinmeye çalışan...

1 Mayıs Dayanışma ve Emek Günü dolasıyla ilimizdeki işçi sendika başkanları ve üyeleri dün Yol-İş Sendikası Lokali’nde bir araya geldiler. İşçi Bayramı’nı kutlayarak sözlerine başlayan Yol-İş Sendikası 1 No’lu Şube Başkanı Mehmet Çelik; “İnsana yakışır iş ve yaşam şartlarını sağlamak için tüm emekçiler dayanışma içinde bir aradayız. Emek en yüce değerdir. Bizler, emeğiyle geçinmeye çalışan milyonlarız. Çocuklarımıza onurlu ve güvenli bir gelecek sağlamak istiyoruz. Şehrimiz, ülkemiz, dilimiz, inancımız, görüşümüz, işyerimiz farklı olsa da bizler emeğin ortak dilini konuşup, onun en yüce değer olduğuna inanıyoruz. Bu anlayışla dünyanın farklı ülkelerinde ve yurdumuzun değişik illerinde kardeşlerimiz, bizler gibi bugün alanları dolduruyor. Talebimiz çok açık. İnsanca bir yaşam istiyoruz. Ortak mücadelemiz için buradayız. Haksız işten çıkarma, sendikasızlaştırma, kıdem tazminatına müdahale, özelleştirme, esneklik, kuralsız ve kayıt dışı çalıştırma, vergide adaletsizlik yıllardır mücadele ettiğimiz sorunlar. İnsanı insan yapan değerleri ülkemizde egemen kılmadıkça bu sorunlarımız devam edecek. Şimdi de gündemde Şeker Fabrikalarının özelleştirilmesi var. Cumhuriyetin ilk dönemlerinden bu yana kurulan işletmeler tek tek satılıyor. Alın terimizle kazandığımız ekmeğimiz bizden çalınıyor. Sağlığımız çok uluslu küresel şirketlerin kazançları uğruna yok sayılıyor” dedi. “ÜCRETLERİMİZ ARTAN FİYATLAR KARŞISINDA SÜREKLİ ERİYOR” 1 Mayıs 2018’deki gündemlerine değinen Çelik; “Zorlu mücadeleler sonunda elde ettiğimiz haklarımız yoğun bir saldırı altında. Yaşama ve çalışma şartlarımız giderek bozuluyor. Ücretlerimiz artan fiyatlar karşısında sürekli eriyor. Bizler karşılaştığımız sorunlara karşı taleplerimizi seslendirmek ve somut adımlar atılması için buradayız. Eğitim, sağlık, sosyal güvenlik haklarımız piyasa şartlarına bırakılıyor. İş kazaları her ay yüzlerce arkadaşımızı yaşamdan koparıyor. Kamu kurulularındaki taşeron işçilerinin kadroya alınması önemli bir kazanım olmasına karşın, birçok tartışına ve yeni sorunu da beraberinde getirip mağduriyetlere neden oldu. Bu mağduriyetlerden en önemlisi, kapsam dışında kalan taşeron işçilerdir. Diğer yandan, işçiler arasında ücret ve çalışma şartları bakımından ayrım sona ermemiştir. Güvencesizliği sürekli hale getiren geçici ve mevsimlik işçilik uygulamalarında iyileştirme yapılarak 4 aya kadar daha fazla çalışma olanağı sağlanmış, ancak daha sözleşme yapılmamıştır” diye konuştu. “EMEKLİLİK ŞARTLARI YENİDEN DÜZENLENMELİDİR” Çelik konuşmasının devamında: “Öncelikle 'iktisaden güçsüz dununda olan geniş halk kesimlerini' korumak ve kollamak birincil görev olmalıdır. Hukukun üstünlüğü ilkesi çerçevesinde temel insan hak ve özgürlüklerinin kullanılması sağlanmalıdır. Kadınlara yönelik erkek egemen söylem ve eylemler son bulmalı, kadınların çalışma yaşamına aktif bir şekilde, uzun vadeli katılımını sağlayacak sosyal politikalar geliştirilmelidir. Her türlü çocuk emeğinin ortadan kaldırılmasını sağlayacak programlar en hızlı şekilde uygulamaya konulmalıdır. Kadınlara ve çocuklara yönelik şiddet ve kötü muamele engellenmelidir. Sendikal örgütlenmede işçilerin hür iradesine herkes saygı göstermelidir. Çalışanların "ekmek" sorunu sürdürülen iktisadi ve mali politikaların sonucudur. İktisat politikaları rant sağlama ve rant elde etme yaklaşımından çok yatırım ve üretime odaklı, yüksek katma değerli, sürdürülebilir ve kapsayıcı nitelikte olacak biçimde belirlenmelidir. İş cinayetleri halini alan iş kazalarına köklü bir çözüm bulmak öncelikle işverenlerin ve devletin görevidir. Bu konuda herkes üzerine düşen görevi yerine getirmelidir. Kayıt dışı çalıştırma, işçilerin yıllarca ortaya koydukları emeğin yok sayılmasına neden olmaktadır. Kamu kurumları öncelikle işverenleri hedefleyen söylem ve politikalar geliştirmelidir. İnsan onuruna yakışır yaşam koşullarına ulaşmanın temellerinden biri, emekçinin ailesi ile birlikte yaşamını insan onuruna yaraşır şekilde sürdürebileceği bir ücrete ulaşmasıdır. Bu nedenle asgari ücret bireye göre değil, aileye göre hesaplanmalıdır. Ülkenin en fazla vergi veren kesimi olan tüm ücretlilerin üzerindeki bu yük azaltılmalı, vergilendirme politikasında adalet sağlanmalıdır. Doğal yaşam alanlarının plansızca iktisadi faaliyet alanları haline getirilmesi engellenmelidir. Genetiği değiştirilmiş organizmalı ürünlerin tüketimini engelleyecek politikalar geliştirilmelidir. Yerli besicilik ve tarıma gereken destekler sağlanmalıdır. Toplumsal politikalar engellileri tam anlamıyla kapsayacak bir şekilde tasarlanmalıdır. Emeklilik şartları yeniden düzenlenmeli, emekli maaşları asgari ücretin altında olmamalıdır” ifadelerini kullandı. Yol-İş 2 No’lu Şube Başkanı Sadık Düzgün ise; 1 Mayıs Dayanışma ve Emek Günü’nü kutlayarak, katılımın az olmasından dolayı sitemde bulundu. Düzgün konuşmasının devamında işçilerin yaşadıkları sorunlara değindi. “KASTAMONU ŞEKER FABRİKASI DA KASTAMONU’NUN SİGORTASI” Şeker-İş Başkanı Ali Çufadaroğlu, Şeker Fabrikası özelleştirme sürecine değinerek; “Bizim şu ana kadar 11 tane Şeker Fabrikamız satıldı. 2 tanesi de Cuma günü satışa çıkacak. Bu şeker fabrikaları ülkeye ne zarar verdide satılıyor? Şeker Fabrikaları Cumhuriyetten beri bu ülkenin geleceğine, çiftçisiyle, köylüsüyle, esnafıyla, nakliyecisiyle her kesimi destekleyen şeker fabrikaları, bu ülkede ve dünyada en çok yerli katma değeri yaratan tek sanayi. Ayrıca tarımla sanayiyi entegre eden tek tarım ürünü şeker pancarı. Avrupa bu şeker pancarını kaybetmemek için elinden gelen her şeyi yapıyor. Pancara destek veriyorlar. Avrupa’da özelleşen fabrikaların özelleştirilmeden önce teknolojileri yenilendi. Ondan sonra şeker pancarı için çiftçiler desteklendi. Kotalar dolduruldu. 10 sene boyunca devlet şeker fabrikasından elini çekmedi. Yüzde 51 hissesi devlette kaldı. Fakat biz şimdi şeker fabrikalarını satıyoruz. İnşaat firmalarına, tekstil firmalarına satıyoruz. Bu fabrikalar bu ülkenin sigortası. Kastamonu Şeker Fabrikası da Kastamonu’nun sigortası. Her kesimi destekleyen bir fabrikadan bahsediyoruz. Şeker Fabrikasına Kastamonu’nun sahip çıkması lazım. Şu anda fabrikamızın satışı durdu. Özel sektörde bizim fabrikamızın çalışabilmesi çok zor. Çünkü kotamız az” ifadelerini kullandı. “BİZ NEDEN SAMANI BİLE İTHAL EDER HALE GELDİK?” Şeker fabrikalarının sağlıklı nesiller demek olduğunu söyleyen Çufadaroğlu; “Amerika’nın Cargill firması bunu istiyor. Cargill firması bu ülkeyi daha rahat zehirleyebilsin, bizim çocuklarımızdan çocuk olmasın, aptal bir nesil yetişsin diye satılıyor. Çünkü bu tatlandırıcıların çocuklarda beyin hücrelerini öldürdüğünü profesörler açıklıyor. Bizim özellikle çocuklarımızın, geleceğimizin yok olması için bu tatlandırıcıların önü açılıyor. Ben hükümetimizden fabrikaları satmamasını istiyorum. Şeker fabrikaları zarar etmez, zarar ettirilir. Bu fabrikalara sahip çıkmamız lazım. Üretim yapan her yere sahip çıkmamız lazım. Biz neden dışa bağımlı hale geldik. Özellikle gıda üretimini biz neden kendi ülkemizde yapamıyoruz? Neyimiz eksik bizim? Biz neden samanı bile ithal eder hale geldik?” diye konuştu. “HERKES ŞAPKASINI ÖNÜNE KOYSUN” Üretimin teşvik edilmesi gerektiğini söyleyen Çufardaroğlu; “Önümüzde 24 Haziran seçimleri olacak. Herkes şapkasını önüne koysun, sadece çocukların geleceğini düşünsün. Biz işçiler olarak ne badireler atlattık? Ne dönemler yaşadık? Ülkemizde çalışan işçi ne kadar, örgütlü işçi sayımız ne kadar? Biz olağanüstü haller yaşıyoruz. Olağanüstü hallerden dolayı meydanlara inemiyoruz. 1 Mayıs’ı meydanlarda kutlayamıyoruz. Bunları düşünelim. İşverenlere ‘Biz bu OHAL’i uygulamasak, işçiler grev yapardı, sizi rahatsız ederlerdi’ denildiğini de unutmayalım. Biz hükümete düşman değiliz. Ben dahil bizim yüzde 50’miz bu hükümete oy verdik. Artı köyüme de oy verdirttim. Şimdi herkes şapkasını önüne eğsin ve sadece çocuklarının geleceğini düşünsün. Üretimi olmayan bir ülkenin kalkınma şansı yok. Meydanlarda davul, zurnalarla kutlayabileceğimiz nice 1 Mayıslara erme dileğiyle bayramınızı kutluyorum” dedi. Belediye-İş Sendikası Şube Başkanı Mustafa Akbaş ise; “Tarihte ilk defa Kastamonu Belediyesi çalışanları Belediye-İş Sendikası’nın yönetimini komple aldı. İnşallah şubeyi Kastamonu’ya taşıyacağız. 1 Mayıs Bayramı kutlu olsun” dedi.

Bakmadan Geçme