Var Oluşumuz Özümüz Yetmiyor!
Serap Oruç
Bir sabah uykunuzdan uyandığınızda kendinizi bir böceğe dönüşmüş olarak bulsaydınız, ne hissederdiniz?
Geçenlerde okuduğum Franz Kafka’nın Dönüşüm adlı eseri, işte bu soruyla başlıyor. Hikâyeyi okuduğumda derinlemesine inceleme gereği hissettim. Her birimizin iç dünyasına ve toplumsal rollerine ayna tuttuğunu fark ettim.
Bazı zamanlar bende Gregor Samsa gibi hissettiğim anlar yaşadım. Çevremden uzaklaştığım, içime kapandığım, faydalı olmadığımı düşündüğüm anlar… Sanırım hepimizin hayatında böyle zamanlar olmuştur. Bu duyguya odaklanmamızın en büyük sebebi modern dünyanın insan ruhunu nasıl körelttiği ile ilişkili birazda belki.
Gregor Samsa hikâyesinde sadece bir bireyi değil, insanların ortak kaderini işliyor. Gregor’un böceğe dönüşmesi, onun ailesi ve toplum gözünde artık işe yaramaz bir varlık haline gelmesi beni derinden etkiledi. Çalışkan, sorumluluk sahibi bir bireyken, bir anda “istenmeyen” bir yük olarak görülüyor.
Ailesinin ilk tepkisi şok ve korku oluyor lâkin bu duyguları kısa sürüyor ardından hızla bu duyguları nefrete dönüşüyor. Çünkü Gregor’a duyulan sevgi, onun aileye sağladığı maddi fayda ile ölçülmekte. Bu yabancılaşma ve çıkarcılık, ne yazık ki bugün hâlâ birçok ilişkide karşımıza çıkıyor.
Gregor’un böceğe dönüşmesi, sadece fiziksel bir değişim değil elbette, insanın sosyal ve psikolojik baskılar altında nasıl ezildiğininde bir sembolü.
Şimdilerde içinde bulunduğumuz çevre bizi sürekli üretmeye, çalışmaya, faydalı olmaya zorluyor. Kısa bir an durup nefes almak istediğimizde, ya da bir başarısızlık yaşadığımızda toplum bizi hızla dışlıyor. Herkese, her şeye yetişmeli gücümüz hiç bitmemeli ve insanların ruh haline göre davranış geliştirmeli…
Var oluşumuz özümüzle ilgili tutumumuz yetmiyor hiç kimseye.
Çevremizin beklentilerini onların istediği şekilde karşılayamadığımızda ise, “yetersiz” ya da “işe yaramaz” hissetmek kaçınılmaz tabii ki. Kafka, bu karanlık tabloyu Gregor’un yalnızlaşmasıyla gözler önüne seriyor. İşte bu noktada hikâye bizi insanlığı sorgulamaya itiyor, bizi hem kendimizle hem de çevremizle yüzleşmeye çağırıyor. Bizlere sorduğu sorular basit değil lâkin cevabı bulmaya çalışmak sanırım bizi daha adil bir insana dönüştürüyor.
Saygılar.