Kalem Yürütmek
Serap Oruç
Zengin olmayı hedefleyen genç bir üniversite öğrencisi bu konuda kitap yazmış bir yazara gider ve kendisine zengin olmanın yollarını öğretip öğretmeyeceğini sorar. Yazar, bu delikanlıya bunu öğretebileceğini söyler ve ona şu öğütleri verir:
“Bir konuda hedeflerine odaklanırsan dikkatin o hedefe toplanır ve neticeye gidersin. Hayatını hedef belirlemeden geçirirsen hayatın kararsızlık ve sıkıntıyla dolu geçer. Çünkü o zaman senin için her şey zaman geçirici ve oyalayıcı olmaktan başka bir anlam ifade etmez. Ayrıca çeşitli zorluklar karşısında dayanma gücü bulamazsın. Hedefin yoksa sahip olduğun potansiyelin hiçbir anlamı yoktur. Barajı olmayan bir akarsuyun suları faydasızca akar gider. Eğer hayatın efendisi olmak istiyorsan hedeflerinin bir listesini yap, bunları bir kağıda dök, hatta hayallerinin rengarenk resimlerini çiz.”
Delikanlı, yazarı dikkatle dinler ve ona şu cevabı verir:
"Hocam bu söyledikleriniz çok güzel, ama hedeflerimi kağıda yazmamın benim için hiçbir anlamı yok. Benim hedeflerim yıllardır aklımda ve sürekli olarak bunları düşünüyorum.”
Yazarın ısrarlarına rağmen delikanlı hedeflerini yazmaya yanaşmaz.
"Peki" der yazar delikanlıya, “seni şu yandaki odaya alalım.”
Delikanlı yandaki odaya girer ve kapı arkasından kapanır. Odada bir bilgisayar vardır ve erkandan şöyle bir yazı geçmektedir. “Bu oda bir dakika sonra infilak edecektir!”
Delikanlı bu yazıyı görünce paniğe kapılır ve hemen kapıya yönelir, ancak kapı kapalıdır ve bağırmaya başlar. Sesini kimseye duyuramayınca kapıyı tekmeler. Bu sırada ekranda geri sayım başlamıştır. “59, 58, 57,56, 55…”
Delikanlının telaşı iyiden iyiye artmıştır. Kapı açılmayınca pencerelere doğru koşar, ancak pencerede demir parmaklıklar vardır. Bu arada saniyeler “30, 29, 28, 27, 26…” diye geriye doğru ilerlemektedir. Tekrar kapıya yönelir, bütün gücüyle kapıyı yumruklamaya ve avazı çıktığı kadar “İmdat!…”diye bağırmaya başlar. Saniyelerin geri sayımı sürmektedir. “10, 9, 8…” O sırada kapı açılır ve yazar içeri girer.
"Ne oldu evladım ne bu panik?" diye sorar.
"Derhal buradan kaçalım! Biraz sonra burası infilak edecek!" diye bağırır delikanlı.
Yazar gayet sakin bir şekilde:
"Hayır öyle bir şey yok, nereden çıkardın bunu?" diye sorar.
Delikanlı şaşkın bir şekilde bilgisayar ekranını gösterir:
"Ama orada öyle yazıyordu" der.
"Öyle mi?" der yazar. “Yazı, demek ki bu kadar önemli. Öyleyse hadi gel, hedeflerimizi yazmaya başlayalım.”
Hasılı kelam okuduğumda yüreğimi ısıtan bu kıymetli hikayeyi siz değerli okuyucularımla paylaşmak istedim. Zira kalem yürütmek insanın aklını ve düşlerini dile getirmesidir. Aklın ve düşlerin yazı ile görünür hale getirilmesi insanın ülküsüne dair emeğini ve gayretini daima yazanına hatırlatarak arttıracaktır, kendisinden sonraki kuşaklara da örnek olması adına düşüncelerle yaşanmış bir hayatı miras bıraktıracaktır. Saygılar.