Serap Oruç

Görünene Aldanma Evlat

Serap Oruç

Anlatıya göre; Konfüçyüs, bir gün elinde bir cam kavanoz ve irice, kırmızı bir elmayla sınıfa girmiş. Öğrencilerini selamladıktan sonra sağ elini havaya kaldırarak şöyle sormuş:

“Bu elimde gördüğünüz şey nedir?”

“Kavanoooz!…” diye koro halinde cevap vermiş öğrencileri.

Konfüçyüs diğer elini de havaya kaldırıp:

“Peki, bu nedir?” diye sormuş.

“Elmaaa…”diye koro halinde cevap vermiş bu kez de öğrencileri.

Sonra ellerini indirmiş. Kavanozu kürsünün önüne koymuş. Elindeki elmayı içine atıp gülümseyerek sınıfa dönmüş ve demiş ki: 

“Kavanozdan bu elmayı çıkarmayı başaran onu yer. Öğrencilerden biri kalkmış “Ben çıkarabilirim.” demiş.

“Gel çıkar bakalım” demiş  Konfüçyüs.

Elini kavanoza rahatça sokmuş öğrenci ve elmayı kolayca avuçlamış. Lâkin bir türlü elmayı dışarı çekememiş. Çünkü elmayla birlikte eli kavanozun ağzına sığmıyormuş. Fakat elmayı da bırakmak istemiyormuş.

Konfüçyüs’e yalvarırcasına bakmış:

“Hocam elimi kurtaramıyorum” demiş.

Bunun üzerine:

“Elmayı bırak” demiş Konfüçyüs.

“Ama elma yemek istiyorum” demiş.

Bütün sınıfla birlikte Konfüçyüs'te bir kahkaha atmış:

“İki şeye aynı anda her zaman kavuşamayabilirsin çocuğum. Tercih yapmak zorunda kalabilirsin” demiş 

Öğrenci düşünüyor, formül arıyor ama bulamıyormuş. Ya eli kavanozda kalacak ki o takdirde zaten elmaya kavuşamayacak, beraberinde elini de kullanamayacakmış, ya da elmadan vazgeçip elini kurtaracak hiç değilse elini kullanabilecekmiş. Lâkin iki seçenekte de elmayı yeme zevkinden mahrum kalıyor olacakmış ve mecburen elmadan vazgeçip elini kurtarmış.

Konfüçyüs de sınıfa tekrar sormuş, “Başka denemek isteyen var mı?”

Birkaç çocuk daha denemek istemiş, lâkin başarılı olamamışlar.

Sonunda herkes yerine oturmuş…

Konfüçyüs sınıfa dikkatle bakmış ve şunu sormuş

“Peki, bu elmayı kavanozdan ben çıkarabilir miyim?”

“Hayıır!..” diye bağırmış tüm sınıf. “İmkansııız.”

Ve Konfüçyüs öğrencilerin imkansız dediğini başarmış. Herkesin gözünün önünde avucunu açmış kavanozu ters çevirip, elmanın yuvarlanarak eline düşmesini sağlamış.

Bu sonucu gören herkes çok şaşırmış. Peki bu kadar basit bir yöntem neden kendi akıllarına gelmemiş?

Konfüçyüs ise herkesin aksine son derece ciddi görünümlü halde

“Çocuklar” demiş. “Aslında bu göründüğü kadar basit bir şey değil”

“Hayır çok basit” diye cevap vermiş çocuklardan biri, “Kavanozu ters çevirince elma avucunuza düştü hepsi bu”

Konfüçyüs "Görünene aldanma evlat.” deyip çocuğa dönerek

Elma tutan elini havaya kaldırarak, herkese göstermiş:

“Gerektiği zaman bir şeyi bırakabilmek, gerçekten basit bir iş değildir”
Hasılı kelam insan daima erişmek istediği menzile doğru görünen ve bildiği yoldan doğru adımlarla giderse erişebileceğini zanneder. Lâkin bazen bildiğimiz doğru yol ya da doğru adımlar yetmez menzile erişmeye çünkü bazılarımızın dünya imtihanı yeni yollar arayalım, sabırla, gayretle, cesaretle diyedir, yolda taş diziliyse etrafından dolanalım kendimize yeni bir yol bulalım diyedir, ilerlerken bizi yavaşlatan yüklerimizi gerektiğinde bırakmayı öğrenelim diyedir.

Zordaki kolayı değil, kolaydaki zoru öğrenelim diyedir, Hayatımız süresince öğrenci kalmanın önemini idrak edebilelim diyedir. Saygılar.
 

Yazarın Diğer Yazıları