
Gerisi Zaten Yaratıcıya Emanettir / Simurg'un hikâyesini bilir misiniz?
Serap Oruç
Anlatılana göre Simurg kuşların hükümdarıymış. Lâkin hiçbir kuş kendisini görmemiş. Günlerden bir gün bütün kuşlar bir araya gelip Simurg’un huzuruna gitmeye karar vermişler.
Hüthüt, Kumru, Dudu, Keklik, Bülbül, Sülün, Üveyik, Şahin, Ağaçkakan ve diğerleri.
Simurg’u arayıp bulmaları için kendilerine kılavuz olarak Hüthüt'ü seçmişler ve onun peşine takılıp onu aramak için yollara düşmek istemişler.
Simurg’un yuvası Kaf Dağı’nın tepesindeymiş. Hüthüt oraya ulaşmak için önlerinde aşmaları gereken “yedi vadi” bulunduğunu söylemiş. Ancak, bu yedi vadiyi aştıktan sonra Simurg’a ulaşabileceklerini belirten Hüthüt “yedi vadi” şunlardır demiş; bir; İstek Vadisi, iki; Aşk Vadisi, üç; Gayret-İş Vadisi, dört; Kanaatkârlık Vadisi, beş; Yalnızlık Vadisi, altı; Şaşkınlık Vadisi, yedi; Yokluk Vadisi.
Yani yol çok uzun ve hedef uzakmış. Yola koyulan kuşlar tek tek yorulup hastalanmış. Hepsi de, Simurg’u görmek istemelerine rağmen, Hüthüt'ün yanına varıp gitmekten vazgeçmek için kendilerince geçerli çeşitli mazeretler söylemeye başlamış.
Arzusu, sebatı, gayreti az olanlar ya da gönüllerinde yatan asıl hedef çok daha basit ve dünyevi olanlar gitmekten bir bir vazgeçmiş. Sayıları giderek azalmaya başlamış.
Örneğin Bülbül'ün isteği gül; Dudu kuşunun arzuladığı abıhayat; Tavus kuşunun amacı cennet; Kaz'ın mazereti su; Keklik'in aradığı mücevher; Hümâ'nın nefsi kibir ve gurur; Doğa'nın sevdası mevki ve iktidar; Üveyik'in ihtirası deniz; Puhu kuşunun aradığı viranelerdeki define; Kuyruksalan'ın mazereti zafiyeti dolayısıyla aradığı kuyudaki Yûsuf; bütün diğerlerinin de başka başka özür ve bahaneleri varmış...
Nefsanî arzular, servet istekleri, ayrıldığı köşkünü özlemesi, geride bıraktığı sevgilisinin hasretine dayanamamak, ölüm korkusu, ümitsizlik, pislik endişesi, himmet, vefa, küskünlük, kibir, ferahlık arzusu, kararsızlık, hediye götürmek dileği gibi şeylerle; bir kuşun sorduğu “daha ne kadar yol gidileceği” sorusu ve daha birçok bahane varmış.
Hüthüt hepsine, bıkıp usanmadan tatminkâr cevaplar vermiş ve daha önlerinde aşmaları gereken vadiler bulunduğunu söylemiş.
Kalan pes etmeyen kuşlar gayrete gelip tekrar yolda ilerlemiş. Lâkin pek çoğu ya yem isteği ile bir yerlere dalıp kaybolmuş, ya aç susuz can vermiş, ya yollarda kaybolmuş, ya denizlerde boğulmuş, ya yüce dağların tepesinde can vermiş, ya güneşten kavrulmuş, ya vahşi hayvanlara yem olmuş, ya ağır hastalıklarla geride kalmış, ya da uyuyup veya kendisini bir eğlenceye kaptırıp kafileden ayrılmış.
Yani yoldaki sınavlarında bu kuşlar başarısız olmuş. Kısaca yokluk vadisinde birçoğu umudunu yitirmiş.
Bu yolda ki sınavlardan sadece otuz kuş geçebilmiş ve Kaf Dağı’na sadece otuz kuş erişebilmiş.
Bütün vadileri aşarak hedeflerine yorgun ve bitkin bir halde gelen kuşlar Simurg’un yuvasını bulunca öğrenmişler ki Simurg otuz kuş demekmiş.
Otuz kuş, hükümdarın bizzat kendileri olduğunu; yani, Simurg’un aslında "anlam" bakımından otuz kuştan ibaret olduğunu görüp şaşırmışlar.
Aslında kuşlar Simurg'u görmek için çıktıkları yolda bizzat kendilerini görmüşler.
İşte hayatın içerisinde insanoğlu da böyledir. Gayretle, sabırla, şükürle yapacağı her yolculuk kendini bulabilmesi içindir.
Lâkin kimisi yola hiç çıkmaz, kimisine yol zor gelir ilerlemek istemez geri döner, kimisi yolda pes eder, kimisi yolda kaybolur gider, kimisi de istikrarla kendini bulana dek yola devam eder.
Yaşam, insanın kendisini ve kendisine ait olanı bulma arayışıdır. İnsanın kendisiyle savaşıdır, önündeki engelleri nasıl, neden, niçin aşması gerektiğinin bilincine varmasıdır, geçici olanla kalıcı olanı ayırt etme şuurudur ve insanlara teslim olmama savaşıdır. İradeyi kullanma, güçlendirme azmidir ve hedefe giden yolda yürümek, durmak, dinlenmek tekrar yürümek, durmak, dinlenmek ve yürümektir...
Yaşam, heyecanı sürekli diri tutmanın adıdır ve geleceğe ben varım diyebilmektir.
Kendini bilmek ve Yaratıcıyı tanımaktır. Hüznü de sevinci de dengede tutmaktır.
Aldatıcı maskelerden arınıp kendin olmayı başarabilmektir. Geçmişin pişmanlıklarından, geleceğin kaygısından arınıp yolda kalmaktır. Gerisi zaten Yaratıcıya emanettir. Saygılar.