Serap Oruç

Elinde Soğan Tutarken Düşünmez Sandın

Serap Oruç

Geçenlerde izlediğim bir filmde ünlü şiir yazarına mektuplarını götürmekle görevli postacı bir gün heyecanla yazarın şiir kitabından alır ve kitabı yazarına götürür ve "Bunu eşsiz kılabilir misiniz, üstat?" diye sorar. 

Yazar o sırada elinde bir soğanla dağları seyrediyordur. Elini temizleyecek bir bez dahi yoktur etrafında. Postacı kolunu uzatır, yazar da tebessüm ederek postacının ceketine elini nemini temizlemek için sürer ve postacının adını bile sormadan sadece "En iyi dileklerimle, Pablo Neruda" yazar ve imzalar. Postacı kendisine özel bir şeyler yazılmadığı için hiç mutlu olmamıştır.

Ve postaneye döndüğünde müdürüne "Onun yazdıklarını silip yerine daha iyi bir şeyler yazabilir misin?" diye sorar. "Sadece benim için yazılmış, onunla arkadaşlığımıza kanıt olacak bir şey lütfen" der. 

Müdür de bu talebe şöyle cevap verir "Bunu sevmediğin için onun bunu sileceğini ve yerine başka bir tane yazacağını mı sanıyorsun? Belki onun canını sıktığın için bunu özellikle yaptı."

Postacı da şöyle der; "Hayır, ona bunu uygun bir anda sordum. O, dağlara doğru gözlerini dikmiş dikkatlice bakıyordu."

Müdür de "Tam dediğim gibi, gördün mü?"

Postacı "Hayır, ben dağları bilirim... hem o elinde bir soğan tutuyordu."

Müdürü "Sen de bir şair elinde soğan tutarken düşünmez sandın, öyle mi?" 

Postacı, "Eğer o bir soğan soyarken soramayacaksam ne zaman soracağım o halde?"

Müdürü "O meşgul bir adam insanların peşinden onları mutlu etmek için koşturamaz, üzgünüm" der.

Bu filmden etkilendiğim için yazmak istedim. Çünkü etrafınızdaki insanların arasında karşısındakine zaman ayırmama nedenini daima yoğun olduğuna, yorgun olduğuna, hiç zamanı olmadığına ya da ruh halinin vakit ayırmaya uygun olmadığına bağlayan bireyler vardır ve her daim uygun olmadığını belirtiği bireye belki mesleği nedeniyle belki uğraşı nedeniyle kendi zamanı ve psikolojik açıdan uygun olduğu zamanlarda o bireyin de zaman ve psikolojik açıdan uygun olması gerekmiyormuş gibi davranış sergiler.

Lâkin şunu herkes anlamalı ki eğer bireyin maddi ihtiyaçlarını siz karşılamıyorsanız demek ki onunda yoğun olduğu, yorulduğu, zamanını verdiği, uygun olmadığı ya da psikolojik olarak size zaman ayıramayacağı gibi gerçekleri var. 

Belki o sizin gibi göz önünde olmadan çalışıyordur ya da yaptığı işi başkalarının gözüne sokmak için çabalamıyordur. 

Sizde bu nedenle fark edemiyorsunuzdur. 

Belki de sizin uğraştığınız işin/işlerin fazlası yüklüdür o bireyin sırtında ve kendini gündem etmeye tenezzül etmiyordur mesela. 

Zira etrafımdakilere soğan tutarken "hişt hişt" diye bir sesi işitmek ve o sese doğru ilerlemek meşakkatli bir iş desem birçoğu kahkaha eşliğinde faydasız, lüzumsuz ve boş bir işi doluluk tanımına sığdırmaya çalıştığımı düşünecektir, eminim buna. Saygılar. 

 

Yazarın Diğer Yazıları