
Dünya İnsana Ferahtır, Dünyayı İnsana Dar Eden İnsandır
Serap Oruç
Nisa Suresi’nin 97’nci ayeti der ki “Allah'ın arzı geniştir.” Bu ayeti ilk hissederek kalben okuduğumda, o ayete gerçek manada sırtımı yaslamaya niyet ettiğimde dedim ki “Dünya insana ferahtır, dünyayı insana dar eden insandır/insanlardır.”
Dünya üzerine gönderilme nedenimiz elbette imtihan edilmek. Hüzün, keder, acı, yokluk, zorluk, hastalık vs. hepsi de dünya hayatının içerisinde bulunduğumuz süreçte hayatımızda bizlerin yaşamına dahil olmak için var elbette, lâkin bunlar Allah'tan bizzat bize verildiğinde sabrı öğretiyor.
İnsandan kötülük nedeni ile geldiğinde ise insanın insana yorgunluk olması, bağrına taş misali oturması, boğazında yutkunamayacağı acı olması, insanın insana ferah dünyayı dar etmesinden başka anlam taşımıyor.
Zira bazı insanlar kendi hayat yolculuğunda ruhen mutmain olamadılarsa, olabilmeyi öğrenemedilerse, zaman içerisinde farkındalık sahibi olmayı başaramadılarsa, kendi içsel darlıklarıyla diğer insanlarında ferah yaşamlarını dar eder kendisiyle kendi huzursuz kalpleriyle yüzleşmeye cesaret edemedikçe çamur misali insanların sürekli üzerine sıçrar.
Kendi kalplerinin olumsuz/kötü yönünü görüp bunu diğer insanların gibi göstermek için çabalar. Aslında başkalarında o odaklandırmaya çalıştıkları olumsuz nokta ya da noktalar o insanın bizzat kendi mayasıdır, kendi kalbidir.
Dünya üzerindeki kendisine sunulan onca güzelliğe, varlığa, nimete lütfa, değere, kıymete, hayra, sevince, huzura, neşeye, iyiliğe, olumlu birçok şeye kalbini kapatır, ruhunu kapatır, gelişimini ve değişimini durdurur ve kendi elleriyle kendisinin ve elinin uzanabildiği her insanın ferah dünyasını darlaştırmaya odaklanır.
Allah'ın geniş arzındaki detaylara odaklanıp fark edip, düşünüp, güzelliklere yepyeni yarınlara hicret etmek şurada dursun, kendi tatminsiz eksik yönlerine odaklanıp insanları da eksiltme, eksilterek daraltma çabası verir.
Hayatın içerisinde olduğu süre boyunca insanın başkalarını yoracağı değil kendi yorulacağı bir yaşam yolu tercihi yapması çok kıymetli, angaryalarla değil kendisi ve insanlık için anlamlı yorgunluklarla meşgul olması çok değerli.
Bazı insanlar başka insanların yaşamına o kadar çok dalar ki kendi hata, ayıp, kusur ve günahlarını görmeyişi ondandır. O kadar mevsim, o kadar ay, o kadar hafta, o kadar gün, o kadar saat, o kadar doğum, o kadar ölüm, o kadar değişim olmuş lâkin o kötülüğü o kadar taşımıştır ki, kalbinde zihnen ve kalben o kadar mengenede kalmıştır ki, Allah'ın arzı geniştir ayetini işitememiş. İşitse anlamına erişememiş, yaslanıp ferahlığını keşfedememiştir.
İnsan bir defa geldiği hayatta bir yaşamla sınırlı, o sınırın içerisinde öfke, kin, haset, kötülük, yalan, dolan dahası birçok olumsuzluğu sırtlanıp, omuzlarına yüklenip, hamallığını yaparak tükenmemeli bu yaşam süresini. İnsan kabre böyle girmemeli. Zira Allah'ın arzı herkese aynı genişliktedir. Allah kimseye torpil geçmez.
Allah kimseye düne sıkış darda kal demiyor ya da insanlara dünyayı dar et demiyor. Allah benim arzım geniştir diyor. Ne kendinize ne insanlara şu ferah dünyayı dar etmeyin. Saygılar.