
Vicdanı Göreceli Arkadaşlar!
Nefise Köylü
“Katledilen, soykırıma maruz kalan, yemek bulamayan, su bulamayan, ısınamayan, kaçacak yeri olmayan, GÖZ GÖRE GÖRE ÜZERLERİNDE İNSANLIK SUÇU İŞLENEN FİLİSTİNLİ MÜSLÜMAN kardeşlerimizin sizin göreceli vicdanınıza ihtiyacı yok.
Doğruya Ortadoğu’da ki sıradan bir Müslüman, dünyanın herhangi bir yerinde ki herhangi bir insan kadar insani yaklaşımı hat etmiyor size göre dimi?
Ne özentisiniz siz! Ne bu dünyaya, ne öbür dünyaya ne kadar yakışıksızsınız…
Sizin göreceli vicdanlarınız ölen çocuklara acısam mı, acımasam mı, sosyal medyada nasıl görünür diye düşünürken, TÜM DÜNYA BU VAHŞET KARŞISINDA ayaklanıyor.
Gerçek vicdanı olan, yüreği sızlayan tüm insanlıkla beraber, FİLİSTİN tüm kalbim ve dualarınla yanındayım.”
Geçen gün bu yazıyı yazdım ve paylaştım sosyal hesaplarımda…
Çünkü çok tükenmiş ve gücenmiş bir ruh halindeydim. Ben bu sözleri paylaştım arkasından diğer dostlarımda paylaşmaya başladılar. Demek ki, vicdansız insanların ötekileştirmesinden gücenen ve tükenen sadece ben değilim.
İnsani değerlere yakıştıramadığım ama insanlar tarafından sık sık yapılan davranışları eleştirmek istesem, sanıyorum büyük bir sansür yerdim ve yazılarım yayınlanmazdı. Çünkü ben bir konuyu eleştirirken profesyonel tavrımı koruyamıyorum, kalbimin acıdığı, ruhumun yakındığı kadar eleştiriyorum.
Filistin, vaat edilmiş topraklar, Siyonizm, Evanjelizm, komplo teorileri ile karışan gerçekler, Süleyman mabedi, Armageddon, üstün ırk ayrışması vs vs. gibi konular üzerine yıllardır yazıyorum. Bu konuda okuduğum kitapları da yazılarımda mutlaka öneriyorum.
Şuan, yıllardır Siyonistlerin zeminini ince ince hazırladıkları planlarının NİHAİ SONUNUN İLK PERDESİNİZ YAŞIYOR GİBİYİZ.
İnananlara indirilmiş 4 büyük kitap Zebur, Tevrat, İncil ve Kuran-ı Kerim’de aynı şeyler öğütlenmiştir. Fakat Zebur, Tevrat ve İncil insanlar tarafından bozulmuş ve insanların elinden düzeltmelerle tekrar yazılmıştır.
Bu sebeple Tevrat’ı Siyonistler istediği gibi yorumlar, İncil’i Evanjelistler istediği gibi yorumlar. Kuranı-ı Kerim ise kıyamete kadar korunacak asla bozulmayacak tek kitaptır. Biz Allah’ın öğütlerini Resulü aracılığı ile direkt alma fırsatı bulmuş şanslı insanlarız. Bizden kastım Allah’a, Peygambere, İslamiyet’e yürekten bağlı, dünyanın dört bir yanında yaşayan Müslümanları kast ediyorum.
Siyonistler ve Evanjelistler neye inanırlarsa inansınlar, inandıkları saplantılar yüzünden ne gibi insanlık suçu, savaş suçu, soykırım yaparlarsa yapsınlar, BİZİM İNANCIMIZA GÖRE ONLAR ALLAH TARAFINDAN LANETLENMİŞTİR.
“BAKARA Suresi - 87.88. ayeti buyurur ki;
Biz Musa'ya, ilâhî kelamı verdik ve birbiri ardınca O'nu izleyen elçiler gönderdik. Meryem oğlu İsa'ya da apaçık belgeler, mucizeler verdik ve O'nu Cebrail veya kutsal ilham ile güçlendirdik. Ama siz, ey İsrailoğulları! Ne zaman gönlünüzün arzulamadığı şeyleri söyleyen bir elçi gelmişse, ona karşı büyüklük taslayıp bir kısmını öldürüyor, bir kısmını da yalanlıyordunuz. Dediler ki kalplerimiz örtülüdür. Bilakis, İnkârlarından dolayı Allah onları lanetledi. Bu yüzden pek azı iman eder.”
Velhasıl onların gözü kibirden kör olmuş durumda. Bu, Kuran-ı Kerim de bize bildirildiği üzere yeni bir durumda değil. Hz. Adem ve Hz. Havva’dan bu yana tarih hep tekerrür etmiş.
Benim bu hafta ki yazımın asıl anlatmak istediği de bu değil zaten.
“İnanan tüm Müslümanlar” durumun zaten farkında.
Peki ya Müslüman’ım diye ağzı ile beyan eden ama vicdanı yok olmuş, hissiz, duygusuz insanlara ne demeli.
Ülkemizin gündemi yoğun malum… Dünyanın tam kalbinde yer alan, çok büyük bir ülkeyiz. Geçen haftalarda Cumhuriyet tarihimizin 100’üncü Yılını kutladık. Nice Cumhuriyet ve Demokrasi dolu güzel yıllar diliyorum.
Cumhuriyetimizin 100’üncü Yılını kutlamak hepimizi heyecanlandırdı, kalplerimiz gururla, onurla çarptı.
Bir yandan da Müslümanlığın kalbi Filistin’de, Gazze’de ağlıyordu.
Bir Türkler güçlüyüzdür, bir yanımız kan ağlarken diğer yanımız gururla gücünü sergiler. Geçen hafta tamda böyle bir ruh halinde geçti çoğumuz için.
Fakat her zaman olduğu gibi aşağılık spekülatifler yine mantar gibi türediler. Bunlar asit gibiler… Ne zaman gündeme oturan bir konu var bunlar o konuya göre şekil alıyorlar.
Bir bakıyorsunuz dindar, bir bakıyorsunuz din düşmanı, bir bakıyorsunuz vicdanlı, bir bakıyorsunuz acımasız, bir bakıyorsunuz yardımsever, bir bakıyorsunuz yardım sabote eder… bunlar dediğim gibi zehirden farksızlar.
Her zaman doğru olanı yanlışa, iyi olanı kötüye çevirmek için spekülasyon yaratıyorlar.
Geçen haftanın konusu, “ Filistin’de yaşanan savaş yüzünden, Cumhuriyet kutlamalarımız neden gölgede kalıyor.”
Bu zehirli, bilinçsiz, hadsiz spekülatifler nasıl oldu da bir birinden tamamen farklı iki konuyu bir araya getirerek bu tarz bir vicdan yoksunu gündem yarattılar yine şaştım. Ben bunların yaratıcılığına zaten her zaman şaşırıyorum.
Filistin’de yaşanan durumun bir savaştan çok öte, bir vahşete evirildiğini tüm dünya görüyor. Onlara gösterilen vicdan, koruma, saygı, sevgi Türkiye’ye has değil.
Tüm dünyada ki vicdanlı insanların kalbi, hangi dine mensup olursa olsun onlar için dua ediyor ve bu vahşetin son bulması için haykırıyor.
Bizim içimizdeki engerek yılanı spekülatiflere ne oluyor?
Bunların saplantılı ve sağlıksız düşüncelerini, abuk sabuk yaklaşımlarını daha fazla dillendirmeyeceğim ama son nefesime kadar bu kendini bilmez, yalancı, şov insanları ile mücadele edeceğim. Her seferinde, her spekülasyonda eleştireceğim.
Bu arada Cumhuriyetimizin 100’üncü Yılı Yüce Türk Tarihinin sonsuzluğuna nasılda yakışır bir coşkuyla vatanımızın dört bir yanında kutlandı. Nice yıllara Türkiye’m.