
Kastamonu'nun Az Bilinen, Az Gezilen Dünya Harikası Güzellikleri
Nefise Köylü
Ülkemizde onca yer gezip gördükten sonra, halen maceracı insanları tam kalbinden vuracak, hayran bırakacak, mest edecek güzelliklere sahip canım Kastamonu’m.
Kastamonu il merkezimize aşağı yukarı 110 km mesafede bulunan Pınarbaşı ilçemiz son zamanlarda tam anlamıyla en gözde gezi noktam diyebilirim.
İlimizin her köşesinde ayrı bir cennet saklı bunu hepimiz biliyoruz… Bu cennet köşelerin bazıları turizme kazandırıldı, bazılarının kazandırılması için halen iyileştirmeler ve güzelleştirmeler devam ediyor.
Pınarbaşı ilçemiz, Ilıca Şelalesi, Horma ve Valla kanyonlarının içerisinde 7’den 70’e yürüme olanağı sağlayan, kanyonların doğal yapısına zarar vermeden inşa edilen platformların halka açılması ile yerli ve yabancı turistlerin, maceraperestlerin ilgi odağı haline geldi. Küre Milli Parkı sınırları arasında yer alan bu doğa harikası güzelliklerin, turizme kazandırılması, korunması, tanıtılması, nispeten ulaşım kolaylığının sağlanması gibi başlıca unsurlarda emeği geçen herkesi yürekten kutluyorum.
Ilıca Şelalesi, Horma Kanyonu ve Valla Kanyonu turistler için doğa güzellikleri ile cezbedici olduğu kadar aynı zamanda oluşumları, bitki örtüsü, endemik canlılara ev sahipliği yapıyor olmalarıyla bilimsel açıdan da dünyanın sayılı kanyonları ve milli parkları arasında yer alıyorlar.
2014 yılında henüz halen İstanbul’da yaşarken, bir arkadaş ortamında spor ile uğraşan dostlar ‘sen Kastamonulu değil misin? Sizin memleketinizde valla kanyonu diye bir yer var gittin mi? gördün mü? Biliyor musun diye sorduklarında… Böyle bir yerin varlığından bir haber olduğum için hiçbir cevap verememiştim.
Beni fazlasıyla utandıran bu bilgisizliğin sorumluluğu, Kastamonulu olup da araştırıp öğrenmeyen benim olduğu kadar, tanıtımı yeterince yapılmadığı, yeterince ıslah edilmediği, turizme kazandırılmaya yönelik girişimlerin yeteri derecede sağlanmadığı için devlet büyüklerine de aitti.
İlimizin doğal güzellikleri, göz kamaştıran ne kadar cennet köşesi olursa olsun yol, ıslah, koruma, tanıtım, hizmet gibi unsurlar ile ön plana çıkarılmıyorsa keşfe kapalı sadece sayılı şanslı insanın gidip görebildiği noktalar olarak kalıyorlar.
Aramızda, İlimiz Doğal güzelliklerinin bakirliğinin korunması politikası kapsamında insanların elinin değmediği yerler olarak kalsın isteyenler olacaktır. Çok yanlış bir düşünce çünkü insanoğlunun elinin ulaşamadığı bir doğal güzellik yok ne yazık ki. Aksine bu cennet köşeler devlet tarafından yeterince koruma altına alınmıyorsa, yeteri kadar hizmet görmüyorsa, sahipsiz alanlar gibi göründüğünden VANDAL insanların tahribatına daha da fazla maruz kalıyorlar.
İşte tam burada konu, yazımın başlığında bahsettiğim o üç güzelliğe geliyor, DÜNYANIN EN BÜYÜK 4’ÜNCÜ MAĞARASI ILGARİNİ, ILGARİNİ YOLU ÜZERİNDE YER ALAN MANTAR MAĞARASI VE EJDER MAĞARASI…
2014 yılında yaşadığım bilgisizliğin tekerrür etmemesi adına Kastamonu’yu karış karış keşfetmeye çalışanlardanım. Uzun zamandır gidilecek görülecek yerlerin başında gelen ILGARİNİ mağarasını gezebilmek için ön hazırlıklar esnasında daha öncede internet üzerinden mağaraya ilişkin birçok araştırma yapmaya çalışmış olsam da insanların gezi videoları ve çektikleri fotoğraflar dışında, NASIL GİDİLİR? YOLU NEREDEDİR? ULAŞIM NASILDIR? Gibi en temel spesifik bilgilere ne yazık ulaşamadım.
Bayramdan önceki son cumartesi günü Kastamonu merkezden saat 6:00 da Pınarbaşı ilçesine doğru çadırımızı da alıp yola çıktık. Daha önceki Pınarbaşı seyahatlerimden çadır yeri konusunda sıkıntı çekmeyeceğimi az çok biliyordum. Yine de yola çıkmadan önce internet üzerinde tüm platformlarda hem yerli turiste hem de yabancı turistlere aydınlatıcı bilgiler veren, yol gösteren Park Ilıca turistik tesislerinin işletmecisi Sinem hanımla görüştüm ve çadır yeri konusunda kendisinden gerekli bilgileri alarak aydınlandım. Cumartesi akşam 8 gibi Pınarbaşı çarşısındaki alışverişimizi tamamlamış, depomuzu fullemiş durumda Park Ilıca turistik tesislerinde ve çadırımızı kurmuş vaziyetteydik.
Tüm gece, buraya geceden gelmemizin asıl sebebi olan Ilgarini’ye nasıl gideceğimiz, nasıl bir yol izleyeceğimiz konusunda bilgi edinmeye çalışırken. Yine sağ olsun tesis işletmecilerinden nispeten daha ayrıntılı bilgiler edindik. Mesela şehirden mağaraların yürüyüş yolunun başladığı noktaya kadar bile navigasyonla (araçla) gitmenin zor olduğunu, mutlaka hem araç ile gidilecek yol için hem de aslında araç yolunun bittiği noktadan sonra devam eden yürüyüş yolunun neredeyse profesyonel dağcılar yada trekking sporcuları için uygun olduğunu ve mutlaka profesyonel REHBER hizmeti almak gerektiğini öğrendik. Ertesi gün amacımıza uygun olarak erken uyanıp şehir merkezine inersek rehberi kolayca bulabileceğimizi umarak çadırlarımızda uyumaya koyulduk.
Pazar sabahı hiç zaman kaybetmeden çadırımızı toplayıp, güzel Park Ilıca ile vedalaşıp Pınarbaşı merkeze indik ve Milli Parklar Müdürlüğüne ait şehir meydanında yer alan bilgi kulübesine gittik. Tabi ki, aynı zamanda şaka gibi, Pazar günü (tatil günü) olduğu için bilgi merkezi kapalıydı. Bu bana göre bir trajedi… Herkesin bildiği gibi turistik ziyaretler genellikle ülkemizde çalışan insanların haftalık tatil günleri Cumartesi-Pazar olduğundan, bu günlerde gerçekleşiyor. Nasıl oluyor da Milli Parklar Müdürlüğünün (turistin bilgi alacağı, rehberlik hizmeti alacağı) bilgi merkezi kapalı oluyor?
Bu bizi yıldırmadı doğruca daima en sağlıklı bilgiyi edinebileceğimiz 7*24 halkına hizmet veren Türk Polisimizin engin bilgilerine başvurmak üzere Pınarbaşı Emniyet Müdürlüğüne gittik. Polis Memurlarımıza planımızı anlatarak yardım istedik. Sağ olsunlar hemen bize yardımcı oldular ve normal şartlarda kendi çabamızla ulaşamayacağımız PROFESYONEL MİLLİ PARKLAR REHBERİ BAYRAM BAKİ beyefendiden rehberlik hizmeti alabilmemiz adına yönlendirme sağlayarak bizi güvende hissettirdiler. Onlara tüm görevlerinde ve tüm nöbetlerinde kolaylıklar diliyorum iyi ki varlar.
Gezi rehberimiz BAYRAM BAKİ ile tanıştığımızda içimiz rahat etti. Çünkü aslen Pınarbaşılı, tüm gezi noktalarını avucunun içi gibi bilen ve bu bilgisini gezmek görmek isteyen vatandaşları aydınlatmak adına kullanabilmek için belgelendirerek profesyonel rehberlik hizmeti veren bu abimizle tanışarak rehberlik hizmeti almaya karar verdiğimizde artık gün içinde hedefimiz olan Ilgarini Mağarasına ulaşacağımızdan emindik.
Mağaraya gitmek için Pınarbaşı merkezden 36 km mesafedeki Yamanlar köyüne doğru yola çıktık. Rehber bulma sıkıntısından sonra ikinci sorunu köye kadar olan bu 36 km’lik yolun felaket durumda olması ile yüzleşerek yaşadık. Dünyanın en büyük 4’üncü Mağarasına doğru gidiyorsunuz araç yolu neredeyse patika yol kadar kötü… Dünyanın en büyük 4’üncü Mağarası, 510.100.000 km2 yüz ölçümüne sahip, 206 ülkeye ev sahipliği yapan, büyük mavi dünyamızın ilk 4 mağarasından (büyüklük açısından) biri ILGARİNİ MAĞARASININ ARAÇ İLE ULAŞILAN YOLU BOZUK, ASFALTSIZ, BAKIMSIZ, KORKUNÇ DURUMDA…
Yol kötü olduğundan Yamanlar köyüne ulaşmamız, yürüyüş yolunun başlayacağı noktaya varmamız yaklaşık 1 saat 15 dakikaya yakın sürdü. Vardığınız noktada bilgi levhalarının bulunduğu, mağaralara yürüyeceğiniz patika yolları ve işaretleri gösteren sembolik bir kapı karşıladı bizi. Patika yolun girişinde Horma kanyonunun girişindeki gibi bir yetkilinin olmaması yine inanılmaz büyük bir eksiklik.
Çünkü iki buçuk saat yürümenin süreceği patika yola girdiğinizde anlıyorsunuz ki dikkatli olmazsanız ve tempolu yürüyüş yapacak kadar sağlıklı değilseniz yol sizin için çok tehlikeli olabilir. Patika yolun bazı kesimlerinde sağınızda solunuzda uçurumlar beliriyor, bazı yerlerinde kocaman kayanın üzerinden atlıyorsunuz, bazı yerlerinde balta girmemiş diye tabir edilecek sıklıkta bitkilerin arasından geçerek yolu buluyorsunuz ve sürekli tırmanıyorsunuz. Rehberimizin söylediğine göre zirve 1250 m rakıma sahipmiş. Böylesine zorlu olmasına rağmen rehbersiz mağaraya ulaşmaya çalışan çevre köylerden gelen insanlar var. Yolun girişinde herhangi bir yetkili olmadığından bu kişiler kontrolsüz tırmanmaya başlıyorlar ve çok tehlikeli.
Mağaraya çıkıp indikten sonra şunu düşündüm kesinlikle patika yolun girişinden zirveye bir teleferik kurulabilir. Bunu buradan tüm devlet yetkililerime duyurmak istiyorum ve onlardan talep ediyorum. Çünkü mağaranın patika yoluna girdiğinizde, yolun girişinde bir yetkili olmamasından kaynaklı, uyarı levhalarının yetersizliği ve asıl işin özünde insanların Vandallığı sebebiyle tahrip olan ya da tahrip olabilecek doğayı fark ediyorsunuz. Patika yol üzerine bırakılmış pet şişeler, yiyeceklerin doğada kaybolmayan ambalaj çöpleri, naylon atıklar vs. canınızı oldukça yakıyor. İnsanların o doğaya zarar vermeden mağarayı gezebilmelerinin bir yolu olmalı diye düşünüyorsunuz.
İnsanlar mağarayı ziyaret etmeliler, gezip görmeliler, böyle bir doğal zenginliği keşfetmeliler… Ama bu devlet kontrolünde ve devletin doğayı koruyacak önlemleri fazlasıyla aldığı olanaklar çerçevesinde olmalı. Tıpkı Ilıca Şelalesi, Horma Kanyonu, Valla Kanyonunda olduğu gibi. Ve bu iyileştirmelerin Ilgarini, Ejder ve Mantar Mağarası içinde acilen gerçekleştirilmesi gerekiyor.
Türkiye’nin birçok yöresini gidip gezen biri olarak şunu söylemeliyim ki, tüm bu yıldırıcı engelleri aşıp, eleştirisel yanımı susturup, patika yollardan geçerek mağaralara ulaştığımda kendimi bambaşka bir ruh halinde ve bulunduğum gerçeklikten çok uzakta hissettiren güzellikler karşısında buldum ve büyülendim. Nasıl tarif etsem yani sanki Kastamonu’nun hatta Türkiye’nin herhangi bir yerinde değilim de, dünyanın en ıssız ve en bakir, bir o kadar da güzel yerindeyim gibi. Tarifsiz bir tecrübeydi. Hatta bir an için mağaralar karanlık olduğundan bize tepe lambaları ve fenerler veren rehberimizin ricası ile Mantar Mağarasında bir an için birkaç dakika fenerlerimizi kapattık ve sessiz kaldık… O an sanki ayaklarım yerden yükseldi ruhum hafifledi mükemmel bir dinginlikti.
Yürüyüş yolu üzerinde sizi karşılayan ilk mağara MANTAR MAGARASI 120 metre keşfedilmiş uzunluğa sahip fosil karakterli bir mağara, girişinde 10 metrelik bir merdivenli iniş ile mağaraya giriyorsunuz. Dışarısı kaç derece olursa olsun mağaranın hiç değişmeyen 5 derece bir sıcaklığı var ve havası sizi hafifletiyor. Yaklaşık 30 metre kadar mağara içinde yürüdüğünüzde sizi mağaraya ismini veren dev bir mantarı andıran kayaç oluşum karşılıyor. Biraz daha ilerlediğinizde sağınızda ve solunuzda mükemmel manzara eşliğinde hapishane parmaklıklarını andıran oluşumlara ulaşıyorsunuz. Rehberimizin verdiği bilgiye göre mağarada hiç bilinen bir yaşam olmamış ama dokusu bir harika.
Patikadan ilerledikçe önünüze ikinci muhteşem oluşum EJDER ÇUKURU (Ejder Mağarası) geliyor. Ejder Çukuru tam anlamıyla bir dip… Rehberimiz milyonlarca yıl önce belki bir su girdabının bulunduğu bu çukurun zamanla suyunun çekildiğini ve bu günkü halini aldığını söylüyor. Elimize bir taş alıyoruz dibi ölçmek adına yukarıdan bırakıyoruz dip diyebileceğimiz noktaya ulaşması 6 saniye sürüyor mağaranın dikine derinliği 70 metre. O noktaya inebileceğimiz bir platform yok, ancak balkondan aşağıya bakabiliyorsunuz ve gün batımızda ışık huzmesini izleyip büyülenebilirsiniz.
Ve yola devam ederek son enerjiniz ile zirveye ulaştığınızda ILGARİNİ MAĞARASI’NDAN size doğru esen muhteşem tatlı serinliği hissedeceksiniz ve kavuşmanın verdiği huzuru… Ilgarini yukarıda da bahsettiğim gibi Dünyanın en büyük 4’üncü Mağarası içinde endemik yaşam formları tespit edilmiş dünya harikası bir mağara.
Ben mağarayı gezmeden önce fotolardan gördüğüm kadarı ile iyice aklımda devleştirmiş ve böyle bir harikaya uzaylı eli değmiş olabilir mi falan diye fantastik düşüncelere dalmıştım. Gidip gördüğümde bundan da fazlası olduğunu fark ettim. Ilgarini mağarası yatay olarak 858 metre, dikey olarak ise 250 metre keşfedilmiş alana sahip. Rehberimizin verdiği bilgilere göre mağara belki 1 milyon yıllık bir oluşuma sahip ki bu benim daha önce okuyarak edindiğim bilgilerle de örtüşüyor.
Ilgarini Mağarasını devleştiren ve içinde sizi İndiana Jones kadar maceraperest hissettiren diğer bir özelliği içerisinde Geç Roma ve Bizans uygarlıklarının yaşamış olması. Hıristiyanlığı kabul eden ve pagan baskısından kaçan Hıristiyanların kaçarak kendilerini korumak üzere sığındıkları bir mağara burası. Mağaranın girişinde 3 kademeden oluşan savunma duvarlarının kalıntılarını görüyorsunuz. Olası bir saldırıda halk ilk savunmasını bu hatlarda yapıyormuş.
İlerledikçe mağaranın girişi gözden kayboluyor ve karanlıkta hayranlık uyandıran sarkıt-dikitler, insanların yaşadığı odaların kalıntıları, su kanalları, 1000’lerce yıl önce burada yaşamış olan insanların yaktıkları şamdanların duvarlarda bıraktığı izler, mağara içinde çarpışan sıcak hava ve soğuk havadan oluşan buharın mağara tavanında suya dönüşmesi ve mükemmel berraklıkta doğal su kanallarından su sarnıcına yönelmesi ayrıntılarını gözlemliyor ve büyüleniyorsunuz.
Birikintiler halinde sular var. Bu sular içilebiliyor ve tabi ki bizde içtik. Mağaranın 2 galerisi var biri mağaraya girdikten sonra yatay devam ederek keşfedeceğiniz yukarıda anlattığım kısımları, diğer kısmı için mağaranın girişine doğru geri dönüyorsunuz ve mağaranın ortasında ki büyük genişliğe geliyorsunuz mükemmel bir mimari ile aşağıya doğru oyulmuş, sağlam temel taşları ile desteklenmiş aşağı inerken tehlikesiz, yukarı çıkarken insanı yormayan 250 metre aşağıya doğru devam eden yoldan aşağı indikten sonra yukarı baktığınızda kocaman bir zikzak görüyorsunuz. Bu noktada bu Hristiyanların, halen ayakta olan ibadethaneleri (şapel) sizi karşılıyor ve hemen sağında sıralı şekilde yan yana oyulmuş 10 tane kaya mezarı görüyorsunuz. Mezarların içinde belki o zaman burada yaşayan rahip ve keşişlerin kemiklerini görebiliyorsunuz.
İndiğimiz yoldan geri çıkıyoruz, mağaranın göbeğine ulaşıyoruz ve arkadaşımla yaşadığımız bu tecrübeyi (keşfi) birbirimize kelimelerle çokta ifade edemeyecek şaşkınlıkla rehberimiz eşliğinde mağaradan çıkıyoruz.
İşte ILGARİNİ MAĞARASI maceramız böylece son bulmuş oldu. Böyle bir maceraya kesinlikle profesyonel bir rehber ve en az sizin kadar haz duyacak bir seyahat arkadaşı ile yaşamanızı tavsiye ediyorum. Gezi boyunca aynı heyecanı yaşadığım seyahat arkadaşıma ve altın bulmuş gibi sevinmemize neden olan saygı değer rehberimiz Bayram Baki ‘ye teşekkür etmek istiyorum. Milli Parklar resmi internet sitesi rehberler kısmında Milli Parklar Rehberi Bayram Baki’nin telefon numarasını bulabilirsiniz… Sizde bizim gibi rehber konusunda çaresiz kalmayın istediğimden bu bilgiyi iletiyorum.
Mutlaka gidip görmeniz ve mağaraların yol, koruma, tanıtım açısından gerekli eksikliklerinin en kısa sürede giderilmesi dileklerimle.