Nefise Köylü

EN İYİ DOSTLARIMIZ EVCİL HAYVANLARIMIZ

Nefise Köylü

Bu hafta ki yazımda en iyi dostumuz evcil hayvanlarımızdan bahsetmek istiyorum. Benim bir kedim var. Onu sahiplendiğimde daha 2 aylıktı, şu an 2 yaşına doğru adım adım ilerliyor. Küçükken yaz tatilinde köye geldiğimizde kardeşim sahipsiz bir kedi yavrusu bulmuştu. Tabii ki eve getirdik ve sahiplendik. Yaz tatili bittiğinde onu İstanbul’a götürdük. İsmi minnoş, hiç unutamam… o kadar bağlandık, o kadar sevdik ki onu… tabi o zamanlar veteriner unsuru hayatımıza bu kadar dahil değildi, bu günkü olanaklar yoktu. Annemin şuan ki teorisine göre Minnoşu kısırlaştırmadığımız için bizi terk etti kaçtı gitti. Tekrar söylüyorum yazın açık kalan camdan kaçtı gitti. Günlerce kardeşimle camın önünde geri gelsin diye dua ettik. Erkek kediler kaçarsa gelmezmiş geri, ne yazık minnoş da gelmedi. Bu olay bende öyle bir yer etmiş ki, yıllarca çok istememe rağmen evde beslemek üzere bir daha hayvan sahiplenemedim. Yıllar yıllar sonra cesaretimi topladım ve tüm sorumluluklarının farkında olarak Kedim Naci’yi sahiplendim. Bana göre nevi şahsına münhasır bir kedi. Bazen diyorum, bu kedişin gün içerisinde yaptıklarını film haline getirsem eminim gişesi çok yüksek bir film olurdu. Film bir kedi Naci… ve henüz onunla tanışıp sevmeyen bir dostum olmadı. Aksine özleyenler, telefonda kamerayı bir çevir de göreyim diyenlerde var. Bir hayvan beslemenin insan hayatına olumlu etkilerini gayet iyi bilen biri olmama rağmen, şimdi kedimle her gün dostluğumuzu bir başka boyuta taşıyorum. Hayvanlar hisleri çok kuvvetli canlılar. Siz stresli misiniz? Üzgün müsünüz? Endişeli misiniz? Mutlu musunuz? Bunu anlarlar. Sizinle o anki ruh haline uygun bir enerji ile iletişim kurmaya çalışırlar. İşte tam o anda hissedersiniz o sizin en iyi dostunuz, o aileden biri. Peygamber Efendimizin kedisi ile arasında geçen hadisler mevcuttur. Hz. Muhammed, Uhud seferinde önlerine yavrusunu emziren siyah-beyaz bir Habeş kedisi çıkınca askerin güzergâhını değiştirmiş; dönüşte de bu kediyi sahiplenerek Müezza adını vermişti. Bir gün yanından geçen kedinin içmesi için su kabını hafifçe eğdi. Anlatılanlara göre kedisini çok seven Hz. Muhammed, Müezza bir gün giysisinin ucunda uyuyakalınca kediye kıyamadı ve giysisini keserek sedirden kalkmayı tercih etti. Ayrıca Hz. Muhammed'in, Müezza'nın içtiği abdest suyundan abdest aldığı da rivayet edilir. Ayrıca Hz. Muhammed'in “Kedi sevgisi imandandır” dediği de söylenenler arasındadır. Konu kediciğimden açıldığı için kedilerden ilerlese de, tüm hayvanlar kendilerince güzel ve özeldir. Evcil ya da doğada ki hayvanlar hiç fark etmez hepsi ayrı güzelliğe sahip yaşamın temel unsurları olan canlılardır. İnsanların birbirine akıl ve mantık dahilinde kıyasıya zulüm ettiği dünyamızda, bu zulüm seven tarifsiz kötülük dolu vicdansız ve cehennem zebanisi insanlardan hayvanlara karşı sevgi beklemek fazla lüks biliyorum. O sebeple sadece dua ederek “Allah’ım vicdansız, kötücül insanlara insaf ve vicdan ihsan eyle” diye temennide bulunabiliyorum. Ben daha çok, hayvanları kendince gösteriş için, ona buna hayvan sahiplendim diyerek hava atmak için veyahut benim tahmin etmeye gücüm yetmeyecek başka sapma sapan bir nedenden ötürü hayvan sahiplenip sonra hevesleri geçince o suçsuz canlıları sokağa atan insanları lanetlemek istiyorum. Sizin ne idüğü belirsiz, şuursuz, sorumluluk ve vicdan yoksunu ruh halinizi kısa bir süre eylesin diye doğal yaşamından ya da güvenli evinden koparıp aldığınız o canlı sizin ne kadar anormal olduğunuzu bilmeden size bağlanıyor. Çünkü onlar hisleri ile hareket ediyorlar. Sizin ne olduğunuzu ya da nasıl bir ruh haline sahip olduğunuzu hayvan nereden bilsin? Size bağlanan, yaşam alanına alışan ve doğal yaşamdan uzaklaşan savunmasız canlıyı hevesiniz geçince sokağa bırakıyorsunuz. Savunmasız o hayvan, sokakta yemek bulamıyor, saldırılara açık oluyor, ya da bir arabanın altında eziliyor. Hayvan sahiplenmek hobi için yapışacak bir aktivite kesinlikle değildir. Sizin bakımınıza muhtaç bu canlılara evin bir bireyi gibi özen göstermeniz gerekir. Ben evde beslemek üzere köpek aldım diyerek o köpeği balkona hapsederek acı çektiremezsiniz! Ya da sahiplendiğiniz kediyi tek başına çok miyavlıyor diye odaya hapsedemezsiniz! Kimse size zorla hayvan sahiplenin diye bir baskı uygulamıyor bu sebeple sorumluluğunuzu alamayacağınız bir canlıyı sahiplenmeyin. Diğer bir konuda Devletimizin zorunlu hale getirdiği ve evcil hayvanlarımızı sağlıklı verilerle kayıt almaya yarayan mikroçip uygulaması. Bana kalırsa mükemmel bir uygulama. Mikroçip, kalıcı bir elektronik tanımlama yöntemidir. Kendisi çok küçük olan mikroçip yaklaşık bir pirinç tanesi büyüklüğündedir. Evcil hayvanların boynunun arkasındaki omuz bıçaklarının arasına deri altına implante edilmek suretiyle kullanılabilmektedir. Her çipin, bir mikroçip tarayıcı kullanmak suretiyle geliştirdiği ve algıladığı benzersiz bir numarası bulunur. Mikroçip numarası, hayvan ve sahibi hakkındaki ayrıntılarla birlikte bir mikroçip veri tabanı kaydına kaydedilir. Evcil hayvan sahiplerinin iletişim bilgilerinin, evcil hayvanlarının mikroçip numarasına göre veri tabanına kaydedildiğinden emin olmaları gerekir. Evcil hayvanların kaybolduğu durumlarda; veterinerler, hayvan barınakları ve yerel belediyeler, evcil hayvanlarda bulunan bir mikroçip için tarama yapma olanağı bulur. Tarama ardından bulunan veriler sayesinde ve veri tabanı aracılığıyla sizinle iletişim kurabilir. Bu uygulamanın maliyeti özel veteriner kliniğinde yaptırmak isterseniz bu gün 120 TL. 120 TL’den bahsediyorum! Sanıyorum bir insanın bir günde harcadığı paranın yüzde 50’si kadar cüzi bir rakam. O kadar az yani… şimdi haberlerde izliyorum bazı hayvan sahipleri bu zorunlu olan mikroçip uygulamasının sözde maddi yükümlülüğü nedeniyle evcil hayvanını barınaklara bırakmaya çalışıyorlarmış. Ne bileyim söylenecek söz bulamıyorum. Yazımın sonuna gelirken rica ederim evinizde ki bir birey kadar yaşam alanı sağlayarak, sorumluluklarını alarak, ihtiyaçları ile ilgilenerek bakamayacağınız bir hayvanı asla sahiplenmeyin! Hayvanlar oyuncak değildir! Onlar eğer severseniz ve isterseniz sizin en yakın dostunuz olacak canlılardır. Her konuda olduğu gibi bu konuda da İNSANLARA VİCDAN DİLİYORUM. Çünkü biz ne kadar yazarsak yazalım ya da eleştirirsek eleştirelim içinde vicdan olmayan bir insanı doğru davranışa ikna etmemiz çok zor biliyorum. O yüzden her ne konuda olursa olsun vicdanımız davranışımızdan önce bizi uyarsın diyorum.

Yazarın Diğer Yazıları