Padişahın Hastalığı
Kadriye Doğan
Geçen hafta şuğül cennetini anlattım size. Bu ismi çok sevdim. Şuğul cennetinde olmak gibi var mı? Eskiden beri dualarımda şöyle bir cümle vardır: Allah bizi kendi derdimizle değil, onun ve dininin derdi ile dertlendirsin. Şuğul cennetinde olanların en mutluları insanları Allah'ın dinine, yoluna nasıl çağırırım, onların işlerini nasıl kolaylaştırır, insanlığa nasıl hizmet ederim derdiyle meşgul olanlardır.
Yalnız hayat yolunda bazen bize her şeyi unutturan dertler çıkar karşımıza. Tıpkı bir çocuğun yarasının kabuğunu devamlı kopartıp tekrar kanattığı gibi. Bir yerimiz acırsa tekrar tekrar oraya bastırarak acıttığımız gibi. O dert bir türlü aklımızdan çıkmaz. Aklımızdan çıkarmaya uğraştıkça geri gelir iyice yerleşir kafamıza. Kurcaladıkça kanar, kanadıkça canımızı acıtır. İşte bu halde de başka bir şeyle meşgul olmak şifadır iyi gelir.
Bakın bunu bir hikâye ile anlatayım. Zamanın birinde bir padişahın gözünde bir rahatsızlık olmuş. Çok ağrı çeken padişah her doktora göstermiş gözünü ama bir türlü şifa bulamamış. Gittikçe kötüleşiyor, göz bir türlü iyileşmiyormuş. Bir gün bir hekim gelmiş saraya. Hemen padişahın huzuruna getirmişler Hekim bakmış muayene etmiş, gözünüzün hastalığı çok önemli değil ama maalesef sırtınız da 40 güne kadar bir çıban çıkacak. Ve o çıban çıktıktan sonra ancak 40 gün daha yaşayacaksınız, bunun bir tedavisi de yok demiş. Padişah çok üzülmüş gözünü falan unutmuş. Her gün sırtına ayna tutturuyor kontrol ediyormuş çıban çıktı mı diye. Bir müddet sonra doktor gelmiş tekrar muayene etmiş padişahı. Müjdeler olsun padişahım gözünüz iyileşmiş demiş. Padişah ne önemi var ki demiş sırtımda çıkacak olan çıbanın yanında. Hekim padişahım merak etmeyin sırtınız da çıban falan çıkmayacak, siz hep gözünüzü düşünüyor onu elinizle hep kurcalıyordunuz. Bu ise tedaviyi engelliyor hastalığı kötüleştiriyordu. Ben sizin merakınızı başka bir yere yönlendirip gözünüzü rahat bırakmanız için öyle söyledim. Böylece gözünüz iyileşti demiş. Anlatabildim mi sevgili dostlar.