
Övülmek Esarettir
Kadriye Doğan
Mesnevi'den bir hikaye ile başlayalım bugün. Bir padişahın çok sevdiği, renklerine hayran olduğu, çok güzel konuşan bir papağanı vardır.
Bir gün uzak bir yolculuğa Hindistan'a papağanının ana yurduna gidecektir. Papağanından oralardan bir şey isteyip istemediğini sorar. Papağanı orada kendisine benzeyen papağanlara selam söylemesini ve “Sizin bir kardeşiniz kafeste tutsak halde iken siz burada özgür, yemyeşil ormanlarda nasıl uçuyorsunuz? O kardeşinizi hiç mi düşünmüyorsunuz?” demesini söyler.
Padişah Hindistan'a gider. Oradaki papağanları ağaçlar üzerinde görünce onlara papağanının selamını söyler ve dediklerini aktarır. Bunu duyan papağanlardan biri ölür ve ağaçtan aşağı düşer. Çok üzülür padişah. Keşke söylemeseydim bir papağanın kanına girdim, belki de akrabasıydı diye düşünür. Ama yapacak bir şey yoktur. Memleketine dönünce olanları papağanına anlatır. Kendisine söylediklerini aktardığını, papağanlardan birinin bunu duyunca üzüntüden ağaçtan düşüp öldüğünü anlatır. Papağanı buna çok üzülür ve o da kafesinde düşer ve ölür.
Padişah çok pişmandır; keşke dilim tutulsaydı da söylemeseydim der. Ama çare yoktur artık. Ölen papağanını kafesten çıkarır, sarayın bahçesine götürüp toprağın üzerine koyar. Birden papağan canlanıp uçar ve ağacın tepesine konar. Oradan padişaha seslenir. “Hindistan'daki hem cinsim bana ölerek dedi ki: ‘Sen nefsini öldürmez, maharetlerini gösterdiğin sürece tutsak kalmaya mahkumsun. Benim gibi öl ki özgürlüğüne kavuşasın’ diye nasihat etti. Ben de dediğini yaptım ve öldüm. Böylece esaretten kurtuldum.”
Evet sevgili okuyucularım beğenilme arzusu, başkaları tarafından takdir edilme, övülme ihtiyacı aslında bizi başkalarına tutsak kılan en önemli haldir. Biz daima Elhamdülillah deriz. Övülmeye layık olan sadece Allah'tır. Birisi bizi övmeye başladığı zaman böyle söyleriz. Biliriz ki eğer Allah bu şekilde irade etmeseydi biz o övgüyü alamayacaktık. Her güzel şeyin yaratıcısı ancak Allah'tır.
Hadisi şeriflerde buyrulduğu üzere: “Övülmeyi sevmek insanı kör ve sağır eder, kusurlarını görmez olur doğru sözleri ve nasihati işitmez olur. Hz Ömer onu öven bir kimseye beni de kendini de helak mı edeceksin buyurmuştur. Allahu Teala Necm Suresi’nin 32. ayeti kerimesinde “kendinizi tezkiye etmeyin” buyuruyor. Tezkiye övmek manasındadır.
Yine Nisa 49 ayeti kerimede: “Bakmaz mısın ya Muhammed şu kendilerini temize çıkartıp duranların haline. Bildikleri gibi değil Allah dilediğini temiz çıkarır ve haklarında zerre kadar zulmedilmez buyuruyor.”
Bir gün Zunnun-i Mısri Hazretlerine insan Allahu Teala'nın saf kullarından olduğunu nasıl anlar diye sordukları zaman şöyle cevap veriyor. İnsan bunu şu dört şeyle bilir. “Rahatı terk ederse, az olsa bile olandan verirse, fakirleşmekten korkmaz, övülmek ve kötülenmek nefsine aynı derecede gelirse. İşte o zaman Allah'ın Has kullarından olduğunu anlar” buyuruyor.
Allah cümlemizi sevdiği, has kullarından etsin.