Kadriye Doğan

Mevlana Hazretlerinin Dilinden Ölüm

Kadriye Doğan

Ölmek aslında dirilmektir. bu dünyadan maddi rızkın kesilmesi bize öteki dünyanın rızkı olmuştur. Bizi korkutan Can vermenin görünüşü dış yüzü ölümdür. iç yüzü ise dirilmektir yaşayıştır.

Hazreti Mevlana Mesnevisinde insana ölüm hakikatini kavratmak için şu muhteşem temsili anlatır.

Ana karnındaki çocuğa birisi: “Dışarıda pek düzgün, pek hoş bir dünya var. Enine boyuna geniş, kutlu yeryüzü var. Orada nice nimetler, nice sayısız yiyecek şeyler var. Dağlar, denizler, çöller, bostanlar, bağlar, bahçeler, çayırlıklar, çimenlikler var. Çok yüksek ve ışıklarla dolu aydınlık bir gökyüzü, güneş, ay, yıldızlar ve suha yıldızı vardır. Güneyden, kuzeyden, doğudan, batıdan rüzgârlar esiyor. Bağlar bahçeler gelinler gibi süslenmiş, sanki düğünler yapılıyor. Dünyanın şaşılacak güzellikleri, acayip halleri dille anlatılmaz ki… Sen ana rahminde, o karanlık yerde sıkıntılar, mihnetler içindesin. Ey çocuk! Sen, o daracık işkence yerinde çarmıha gerilmiş, kan emmektesin. Hapse düşmüşsün; pislikler eziyetler içindesin” deseydi; Çocuk kendi haline bakar, durumu gereği bir şikâyette bulunmaz ve söylenen bu sözleri inkâr ederdi, bu haberlere inanmazdı. “Bu söylenen sözler olmayacak şeylerdir. Siz çocuk kandırıyorsunuz, beni aldatıyorsunuz” derdi. Çünkü kör bir kimse dahi, dünyanın bu kadar güzel, süslü olduğundan habersizdir. O körün yahut ana rahmindeki çocuğun anlayışı, anlatılana benzer bir şey görmediği için, inkâra sapıyordu. Böyle güzel şeylerin olacağına akıl erdiremiyordu.

“İşte dünyadaki insanların çoğu da böyledir. İlahi abdalların, yani yaşayan seçkin velilerin sözlerini, onların mana âleminden haberlerini inkâr ederler. Hakk abdalı onlara: “Bu dünya pek karanlık, pek dar bir kuyu gibidir. Bu dünyanın ötesinde ise, kokusuz, renksiz, hoş bir dünya vardır.” Der. “Fakat bu söz onların hiç birinin kulağına girmez. Çünkü insanların dünya nimetlerine karşı duydukları tama onlara pek büyük ve kalın bir perde olmuş da Hakk''ı ve hakikati onlardan gizlemiştir.” Mesnevi, c. 3. 53-65

Mevlana hazretleri diyor ki benim hayatım Ölümümdedir yerimden yurdumdan ne vakte kadar ayrı kalacağım.

Birisinin öldüğünü duyunca ne diyoruz İnna lillâhi ve inna ileyhi raciun (BAKARA 156)

Bu ayeti kerimedir. Mevlana hazretleri diyor ki dönen kişi ayrıldığı şehre tekrar gelen kişidir. Zamanın ayrılışından kurtulup birliğe ulaşandır.

Kur'an-ı Kerim'de Yusuf suresinde anlatılır. Mısırlı kadınlar Züleyha'yı kölesine aşık olmuş diye kınıyorlar. Züleyha da onlara bir ziyafet tertip ediyor. Meyve ikramı oluyor. Hanımlar tam meyveleri kesecekken içeri Yusuf Aleyhisselam giriyor. Kadınlar onun güzelliğinin etkisi ile meyve yerine ellerini parmaklarını kesiyorlar ama fark etmiyorlar. İşte Allah aşkı içinde olan bir kişide ölüm anında aynı şekilde hiçbir acı hissetmeyecektir.

Mevlana Hazretlerinin öldüğü geceye de bu yüzden Şeb-i Arus düğün gecesi denilmiştir.
 

Yazarın Diğer Yazıları