Aklın Kamil Olduğunun Alameti Gayreti Çok Olmaktır
Kadriye Doğan
Peygamber Efendimiz (S.A.S.), tembelliği cehennem ve kabir azabı kadar ağır bir şey olarak niteler ve kabir azabından Allah’a sığındığı gibi tembellikten de Allah’a (C.C.) sığınırdı, duasında:
“Rabbim tembellikten, yaşlılığın kötülüklerinden sana sığınırım. Cehennem azabından kabir azabından sana sığınırım” derdi.
Bir gün Peygamberimiz (S.A.S.) Muaz b.Cebel’in (R.A.) elleri tarlada çalışmaktan nasır tutmuş bir haldeyken görünce, Hz. Muaz’ın elini tutarak “Bu eli Allah sever” buyurmuştur.
Çalışmayı hep erteleyenler üstü branda ile kapatılmış bir toprak gibidir. Yağmurdan yararlanamaz.
İbrahim el Belhi elini eteğini dünyadan çekip, rızkını bile kazanmak için çalışmayı bırakarak ibadete çekilmişti. Bu şekilde davranmayı tam bir tevekkül addediyordu. İbrahim bin Ethem bir gün yanına gelerek: “Seni bu duruma getiren şey nedir?” diye sordu. O da: “Bir gün arazide kanatları kırık bir kuş gördüm. Başka bir kuş gagasıyla çekirgeler getirerek onu besliyordu. Bu yüzden rızık temini için çalışmayı bırakıp kendimi ibadete adadım” dedi. Bunun üzerine İbrahim bin Ethem: “Niçin sen daha üstün olmak için kanatları kırık olan kuşa yiyecek getiren o kanatları sağlam kuş gibi olmayı istemiyorsun? Hz. Peygamber’in (S.A.S.) veren el alan elden hayırlıdır. Buyurduğunu duymadın mı?” demesi üzerine Belhi yanlışını anladı.
Allahu Teala “O halde bir işle yoruldun mu, başka bir işle meşgul ol” (İnşirah,7) buyuruyor.
İnşirah; yürek açan rahatlatan ve moral veren anlamındadır. İnşiraha ulaşmak yorulmayı gerektirir.
Yolun ortasında durup kalmamalı, ümitsizlik, rüzgârları estiğinde üşenmemelidir. Fitne kasırgaları hareketlerini felce uğratmamalıdır.
Müslümanın sözlüğünde hareket hayat demektir. Sükûnet ise ölümdür.
İbn-i Kayyum el-Cevzi, kendilerine büyük sevaplar kazandıracak işler yapmaya gücü yetip tembellik veya gayretsizliklerinden dolayı bunları yapmayı arzu etmeyenlere şaşarak şöyle diyor: “Aklın kâmil olduğunun alameti çok gayretli olmaktır” diyor.
Yüce Allah: Onlar Allah’a ve ahiret gününe inanan, doğruluğu emreden ve kötülüklerden alıkoyan, iyiliklerde yarışanlardır. İşte onlar iyilerdendir.” (Al-i İmran, 3 /114) buyuruyor. Nisa Suresi 42’nci ayette de namaza üşenerek kalkmayı münafıklık alameti olarak niteliyor.
İmam el İsfihani: “Kim tembelliğe alışıp rahata meylederse rahat edemez. Ağırlık ve gevşekliği sevmek yorgunluğu getirir. Denilmiştir ki: Yorulmak istemiyorsan, yorulmamak için yorul.
Peygamberimiz “Karanlık geceler gibi birtakım fitneler ortalığı kaplamadan evvel, sâlih ameller işlemekte acele ediniz!” buyurmuştur.
- Ebû Saîd el-Hudrî’den (R.A) rivâyet edildiğine göre Resûlullah, ashâbının gerilerde saf tutmaya çalıştığını gördü. Bunun üzerine onlara:
“Öne doğru gelin ve bana uyun! Sizden sonrakiler de size uysunlar! Bir topluluk devamlı sûrette geri dura dura, Allah onları geri bırakır” buyurdu.
Bedir savaşında sahabilerden
Umeyr cihâda kuvvetli girmek için torbasından birkaç hurma çıkarıp yemeye başladı. Ancak gecikmeye daha fazla sabredemeyerek:
“–Bu hurmalar bitinceye kadar burada oturursam dünyaya karşı fazla hırs göstermiş olurum” dedi ve elindeki hurmaları fırlatarak kılıcını çekip düşmanla savaştı. Nihayet şehîdlik mertebesine nâil oldu.
Resûlullah şöyle buyurmuştur:
“Yedi şey gelmeden evvel, sâlih ameller işlemekte acele ediniz!
• (İbadeti, haram ve helâl hudutlarını) unutturan fakirlik,
• Azdıran zenginlik,
• (Her şeyi) bozup perişan eden hastalık,
• Aklı ve idrâki zaafa uğratarak saçma-sapan konuşturan ihtiyarlık,
• Ansızın geliveren ölüm,
• Gelmesi beklenen şeylerin en şerlisi Deccâl ve
• Kıyamet Bu ise, belâsı en müthiş ve en acı olanıdır.
Değerli okuyucularım İyilik, salih amel, ibadetler, helal ve bol rızık, başarı için çalışmaya başlamak isteyen ama bekleyenlere söyleyin bekledikleri gelmeyecek, Allah bu güzellikleri başlayanlara verecek.
