![Halime Özdemir](https://i.kastamonugundemgazetesi.com/c/90/180x180/s/dosya/koseyazar/halime-ozdemir-4OTt.jpg)
Allah'a teslim olabilme veya örtünme
Halime Özdemir
Müslüman, teslim olabilmek için çabalayan kimsedir. Teslim olan kişinin Allah’ın emir ve yasakları konusunda ayrım yapma hakkı ve lüksü yoktur. Teslimiyet, itaati de beraberinde getirir. Bundan dolayı Müslüman aynı zamanda itaat eden kişidir. İtaat veya teslimiyette; yaz-kış, soğuk-sıcak, gece-gündüz gibi bir ayrıma tabi olunma beklenemez. Bu sebeple emir kat’idir. Emir ve yasaklara itaat ise ergenlik çağına girilmesiyle başlayıp ölünceye kadar devam eden bir süreci kapsar. Teslim olan kişi, kendi nefsini ve arzularını değil Allah’ın emir ve yasaklarına dikkat etmesi gerekir. Tesettür veya örtünme dediğimiz de bu konulardan biridir. Şunu unutmamak gerekir ki, “Bedeninin senin üzerinde hakkı var.” (Müslim, Sıyâm, 182) hadisi mucibince her bir bireyin bedeninin hakkını vermesi gerekir.
Mesela örtünme hususunda şu ayet-i kerime bütün insanlığa şamildir. Din ayrımı gözetmeksizin bütün insanoğluna hitaptır: “Ey Âdem oğulları! Size hem edep yerlerinizi örtecek bir elbise, hem de giyinip süsleneceğiniz bir elbise indirdik. Takvâ elbisesine gelince, en güzel ve en hayırlı elbise işte odur. Bunlar, insanlar düşünüp öğüt alsınlar diye Allah’ın indirdiği ayetlerdendir.” (Araf 7/26) Edep yerlerinin örtülmesi ve giyinilmesi emredilmektedir. O halde edep yeri kadın ve erkeğe göre hangi bölgelerdir? Örtünmesi gereken yerler, kadınlarda el-yüz ve ayaklar dışında bütün vücut; erkeklerde ise göbek ile diz kapağı arasında kalan kısımdır. Bu kriterlerde de örtünün özelliklerinin olması gerekir. Yani örtünme Adem’den bu tarafa insana emredilen bir konudur. Çünkü; “Ey Ademoğulları! Şeytan, anne babanızı ayıp yerlerini birbirine göstermek için elbiselerini soyarak cennetten çıkardığı gibi sizi de aldatmasın. Çünkü o ve yandaşları, sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Şüphesiz biz şeytanları inanmayanların yoldaşları yaptık.” (Araf 7/27) Örtüyü terk etmek, şeytana itaat etmekle eş değer bir durum olarak meydana çıkıyor. İnsan neden cennetten çıkmak için örtüsünü çıkarmak ister ki? İstemesin... Örtü, modern çağda görünürlüğün ön planda olması sebebiyle belki de şeytanın en çok çaba gösterdiği bir alan. Şeytana karşı dikkatli olmak ve ayıp yerleri göstermemek için çaba göstermek gerekir.
Toplumda şöyle yanlış bir anlayış hakim. Tesettür veya örtü denilince sanki sadece kadın üzerinden düşünülen bir eylemmiş gibi hareket ediliyor. Halbuki bu emir hem kadına hem de erkeğe mahsustur. Göz, örtü-örtüsüzlük durumunda en aktif organdır. Şu ayet bu konuya dikkat çekmektedir: “Mü’min erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Bu davranış onlar için daha nezihtir. Şüphe yok ki, Allah onların yaptıklarından hakkıyla haberdardır.” (Nur 24/30)
Kadın vücudu kıymetlidir, değerlidir. Anne-babalar, çocukları dünyaya gözlerini açtıkları andan itibaren bu değeri korumakla yükümlüdürler. Örtünmek aslında fıtratla alakalı bir durumdur. Hz. Peygamber (SAV); “Adet görme çağına gelen kızın namazı ancak başörtüsü ile kabul edilir.” (Tirmizi, Salat, 160) buyurmuştur. Bu durum, maalesef henüz çocuk, henüz genç, henüz güzel vb. söylemlerle ebeveynler tarafından kızların önüne bazen set çekiliyor. Dini emirlere alıştırmak için kız veya erkek çocuklara alışkanlık kazandırmanın da altının çizilmesinin zaruri olduğunu düşünenlerdenim. Çünkü ergenliğe girmeden yapılmayan alıştırmalar, ergenlikle birlikte beğenilme duygusunun da güçlenmesiyle örtü sanki kötü bir şeymiş gibi de düşünülmeye evrilmektedir. Bu sebeple güzel yavrularımızın bedenlerinin korunması ihmal edemeyiz. Çünkü ebeveynler, hem onlardan sorumluyu hem de onları korumakla mükellef.
Ve Cenab-ı Allah bu değeri korumayı bütün kadınlara hassaten mümin kadınlara yani Allah’a inanan bütün kadınlara emretmiştir. Nur suresinde emir şu şekilde yer alır: “Mü’min kadınlara da söyle: Gözlerini harama bakmaktan sakınsınlar; iffet ve namuslarını korusunlar. Mecburen görünen kısımları müstesna, güzelliklerini ve süslerini teşhir etmesinler. Başörtülerini, yakalarının üzerine kadar örtsünler...” Bana göre böyle, sana göre şöyle, düğünde böyle dernekte böyle, sahilde böyle, 1990’larda böyle 2000’lerde böyle bu çağda böyle olmalı gibi kişinin keyfince tesettür şekli olamaz. Kimler yanında farklı davranabilirler veya izin verilmiştir sınırı aşmamak şartıyla sorusuna da ayetin devamı cevap veriyor. “... Güzelliklerini ve süslerini; kocalarından, babalarından, kayınpederlerinden, kendi oğullarından, üvey oğullarından, erkek kardeşlerinden, erkek kardeşlerinin oğullarından, kız kardeşlerinin oğullarından, Müslüman kadınlardan, kendi cariyelerinden, erkeklikten kesilip kadınlara ihtiyaç duymayan hizmetçilerden veya henüz kadınların mahrem yerlerini anlamayan çocuklardan başkasına göstermesinler...” Bu kritere uyulmadığında teslim olmaktan uzak yani itaatten uzak kalınmış olur. Mümin kadınlara Allah pek çok değer vermiş. Ayetin devamında ise tesettüre ilaveten kadının dikkat çekmeden davranmasına vurgu vardır. Bunda kılık kıyafet ve davranış şeklinde bir düzenleme göze çarpmaktadır. Nur suresinin bu ayeti şu şekilde bitiyor. “... Bir de gizledikleri güzelliklere, süslere dikkat çekecek ve erkeklerde arzu uyandıracak şekilde ayaklarını yere vurarak yürümesinler. Ey mü’minler! Hepiniz tevbe ederek Allah’a yönelin ki kurtuluşa eresiniz.” (Nur 24/31) Tesettür konusunda sadece bu ayet-i kerimeye dikkat edilse ve uygulansa başka söze gerek kalmış olur mu? Bir sonraki ayette ise yaşını almış kadınlar için bir kural vardır: “Artık evlenme istek ve ümidi kalmamış yaşlı kadınların, güzellik ve süslerini yabancı erkeklere göstermemek şartıyla, dış giysilerini çıkarmaları günah değildir. Ancak olabildiğince iffetli davranmaları kendileri için daha hayırlıdır. Allah her şeyi hakkıyla işiten, hakkıyla bilendir.” (Nur 24/60) Yaşlı dahi olsa kadınların güzellik ve süslerini yabancı erkeklere göstermesine izin verilmemiştir. Kadınların evde giydikleri kıyafetinden farklı olarak bir dış kıyafetleri giyilmesi emredilmektedir. Kadınlar, evlerinden dışarı çıkacakları vakit evdeki gibi bir kıyafetle dışarı çıkmalarına dinen izin verilmemiştir. Hikmetinden sual olunmaz dediğimiz bir konu diyor ve emri hemen yazıya alıyorum. “Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve mü’minlerin hanımlarına söyle evlerinden dışarı çıktıkları zaman dış örtülerini üzerlerine alsınlar. Bu, onların iffetli kadınlar olarak tanınmaları ve kötü insanlar tarafından sözlü veya fiilî tacize uğrayıp incitilmemeleri açısından en uygun yoldur. Allah, çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir.” (Ahzab 33/59)
İnsan, -kadın veya erkek diye ayrıma tabi tutmuyorum- örtünmekle emrolunmuştur. Peygamberimiz zamanındaki şu olay buna örnektir. “Allah’ın Resûlü (SAV) açıkta gusleden bir adam gördü. Bunun üzerine minbere çıktı. Allah’a hamdedip, O’nu övdükten sonra şöyle buyurdu: “Allah halîmdir, haya sahibidir, kusurları örtendir. Hayâyı ve örtünmeyi sever. Biriniz gusledeceğinde kapalı yerde yıkansın.” (Nesâî, Gusül, 7) Allah’ın sevdiği bir eylem olan örtünmeyi yapmayı kadın veya erkek neden sevmiyor acaba? Ne üzücü bir durum...
Tesettür konusu bir yazıya sığmayacak kadar uzun bir konu. Çünkü bir de aynı cinsler arasında da tesettürün olmadığı durumlar söz konusu olabiliyor, güzellik, kişisel bakım, deniz, bir anlamda eğlence ortamları olan hamamlar vb. ortamlarda da dikkat edilmekten imtina edilmektedir. Hastalık vb. bir durum olmadığı müddetçe kadının kadına ve erkeğin erkeğe mahremiyeti de vardır. Dikkat edilmesi konusunda emir verilmiştir. Hz. Peygamber (SAV) şu şekilde dikkat çekmiştir: “Erkek erkeğin, kadın da kadının avret yerine bakamaz. Bir örtünün altında erkek erkeğin, kadın da kadının tenine dokunamaz.” (Müslim, Hayız, 74)
Hz. Peygamber’in çağları aşan şu emriyle yazıyı bitirelim: “... Sakın çıplak dolaşmayın” (Müslim Hayız, 78)