Halime Korkmaz

İnsan da Pek Hırslıdır Canım

Halime Korkmaz

Hırs, insanın bizatihi kendisiyle mücadelesidir her ne kadar bu gerçeği kabul etmese de. Hırs, insana kanaati ve şükretmeyi unutturup “daha çok” ve “hep ben” diyerek ömrünü tükettirir. İnsanın mayasında var olup ölünceye kadar da onunla daha çok gelişen ya da törpülenen ve son nefesine kadar onu terk etmeyen hırs nedir?

Hırs sözlükte; “bir şeyi şiddetle arzu etme, ona aşırı derecede tutkun olma, şiddetli ve sonu gelmeyen istek, taşkın arzu, aç gözlülük” anlamlarında kullanılır. Dini ıstılahta ise; “genellikle mal, mevki, şöhret, ilim gibi maddî veya manevî imkanları elde etme yahut daha genel olarak belli bir amacı gerçekleştirme hususunda kişinin bütün benliğini saran tutkular için kullanılır.” Görüldüğü üzere hırs; kişinin sahip olmak veya sahip olduğu şeyi elinde tutmak için aşırı istekli olma halidir. Hırs, insanın bitmez tükenmez arzuları ve istekleri için gereğinden fazla çaba sarf etmeyi ve hiçbir şeyi görememeyi, hiçbir şeye ve hiçbir kimseye ehemmiyet vermemeyi içerir.

Hırs, her insanda vardır ama bazı kişiler bu özelliğini törpülemek suretiyle hırsının kölesi olmazken bazıları ise onun kölesi olarak hayatlarını devam ettirirler. Burada önemli olan neyin peşinden ne kadar koşulduğudur. Hırs, bünyesinde aşırı “bencilliği” barındırır. “Benim” dediğimiz ve sadece “bende olmalı” dediğimiz her şey, insanı hırsın peşine düşürür. Ve kişi bundan dolayı hiç kimseyi ve hiçbir şeyi beğenmez hale gelir. Başka bir açıdan ifade edecek olursak kişi kendisini yalnızlığa mahkum etmiş olur ama bunun farkına dahi varmaz. Hırsının peşinden giden kişi, nimeti ve daha da önemlisi nimetin sahibini göremez. Allah’ın kendisi için bahşettiği nimeti görmediği gibi nimetin yok olması için de aşırı çaba gösterir. Ve mutsuz ve huzursuz bir hayat sürer. Aslında insan bu dünyada bir emanetçi olduğuna göre hırs gösterdiği hiçbir şey de ona ait değil ama insan bunun farkına dahi varamamaktadır.

Hırs, maalesef ki sadece eşyaya karşı olmaz. Kişi, kendisinin saydığı ve adeta kendisini mahkum ettiği her şeye karşı hırs duyar. Mesela “benim oğlum”, “benim kızım”, “benim torunum”, “benim eşim”, “benim evim”, “sadece ben başarılıyım”, “benim işim”, “ben becerikliyim”, “ben mükemmelim” vb. söylemlerin hepsi bünyesinde hırs barındırır. Hırs, paylaşamamayı da içerir. Ve kişi, hırsından dolayı başkasını küçümsediğinde gözü hiçbir şeyi göremez hale gelir ve adeta kendisini kemirir yer bitirir.

Gerek maddi konularda, gerek makam-mevki gibi konularda, gerekse –bence en zararlısı- kişi bazlı konularda hırsa kapılan kişi, hırsa düştüğü şeyin yegane sahibinin Allah olduğunu unutmaktadır. Yani hırs, kişiye Allah’ı unutturur. Mülkün sahibini görmezden gelerek isyana düşer.

Hırs, sanki ilk önce şeytanda vücut buldu sonra Adem’in oğullarında. Büyük olma isteği, üstün olma arzusu şeytanı ve peşinden gidenleri hırsının peşinden götürerek isyana sürükledi. Ve huzurdan kovuldu ama yine de şeytan hırsından vazgeçmedi. İnsan sadece bunu düşünce hırsın kendisine ne kadar çok zarar verdiğini anlayacak ama insanın yine başka bir özelliği daha ortaya çıkıyor: İnsan ne de az düşünen bir varlık.

İnsanın mayasında hırs vardır dedik. Hamurda ne varsa ortaya da o dökülür. “Gerçekten insan, pek hırslı ve tez canlı yaratılmıştır.” (Meâric 70/19) Yaratılışındaki bu haslet kötüye kullanıldığında kişinin imtihanı da orada başlar, keşke fark edebilse…

Hırsta paylaşamama vardır. Kişi, “sadece ve sadece ben” dediği için dünyada tek kendisini varsayar. Her şey ve herkes, onun kölesi olmalı düşüncesi ve hatta tek onda olmalı düşüncesi, onun hırsına hırs katar. Bunun sebeplerinden biri, insanın cimriliğiyle alakalı bir durum olmasıdır. İnsan “tek” ve “mükemmel” ve hatta “muhteşem ötesi” olmak arzusuyla hem cimrileşir hem hırsa kapılır. Yüce Kitabın buyurduğu gibi; “Bir iyiliğe konunca da iyice cimrileşir, onu başkalarıyla paylaşmak istemez.” (Meâric 70/21) Hırsın devamlı olmasının en önemli sebebi; ayette dikkatleri çekmektedir: Paylaşamama duygusu. Ya gelirim azalırsa, ya onu daha çok severse, ya onunla vakit geçirirse, ya o kabul edilirse, ya ya gibi zihnini kemirip kişiyi uykusuz ve günahkar eden şey, hırsın ta kendisidir. Çünkü insan; “O, aşırı derecede mal sevgisine kapılmıştır.” (Adiyat 100/8) Yine hırsın gerekçesinin bildirildiği bir konu da onun aşırı bir şekilde mal sahibi olmak arzusundan başkası değildir. Ne acı!
Hırs, sadece gençlerde veya çocuklarda değildir. Hırs, her yaşın kötü özellikleri arasındadır hatta yaş ilerledikçe daha fazla artan bir duygu durumudur. Hz. Peygamber (SAV)’in buyurduğu gibi; “İnsanoğlu yaşlansa da onda iki şey, hırs ve haset hep genç kalır.” (Müsned, III, 115, 119, 169) Yaşlıların belki de gençlerde olan her şeye karşı aşırı düşkün olmalarının sebebi de budur. Veya yaşlı kimselerin sürekli mal mülk konuşmasının sebebi de budur. Veya başkalarını kötüleyip sürekli kendisini beğenenlerin durumu da budur.

İnsan, hırsından kurtulamaz. Bu onun tabiatında vardır ama bu özelliğin kendisinde zararlı olduğunu fark ederse kendisini eğitebilir. Aksi halde ihtiras sahibi kimseye laf anlatmak da pek mümkün değildir. Şunu asla unutmamalıyız: “İnsanoğlunun iki vadi dolusu altını olsa mutlaka bir üçüncüsünü ister; onun gözünü ancak toprak doyurur; tövbe edenlerin tövbesini Allah kabul eder.” (Buhârî, Riḳāḳ, 10) Toprakla buluşma anına kadar hırsı devam ederek yaşamak da insanı dünyaya bağlayan bir durumdur. İnsan keşke bunu fark edebilse...

Hırsı tek boyutuyla anlatmak da eksik kalır. Eğer güzel ve hayırlı olan şeylere karşı hırsa kapılındıysa, o zaman muhteşem bir iş meydana çıkar. Hz. Peygamber (SAV)’in iyilik peşinde koşan biri için “Allah hırsını artırsın.” (Buhârî, Eẕân, 114) diye dua etmesi de dikkat çekmesi gereken bir konudur. Ama genel olarak değerlendirildiğinde ve görüldüğünde şu da bir gerçektir ki hırs, genelde hep kötü şeylere karşı daha fazladır.

Peki insan neden hırsının peşinden koştuğunu fark edemez? Çünkü insan kör ve sağırdır. Son Peygamber Hz. Muhammed (sav); “Senin bir şeye olan aşırı sevgin gözünü kör eder, kulağını da sağırlaştırır.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 116) buyururken hırs sahibinin neden bu özelliğinden vazgeçemediğini de öğrenmiş bulunuyoruz. Gözler kör, kulaklar sağır olduğu müddetçe davul dahi çalınsa huylu huyundan vazgeçer mi hiç?

Hırs, başkasına değil sadece ve sadece kişinin kendisine zarar verdiği bir durumdur. Hırsının peşinden koşanlar dünyada da ahirette de kaybedeceklerdir. Keşke bir anlasalar… Keşke bir düşünseler… Keşke bir akletseler… Ama insan da pek hırslıdır canım…
 

Yazarın Diğer Yazıları