Burhan Karagöz

Tıkacın Analitik Uzantısı

Burhan Karagöz

Can dostlarım; 

Tıkandı Baba’nın hikayesini duymuşuzdur;

Osmanlı Padişahı II. Mahmut tebdili kıyafet dolaşırken bir kahvehaneye yolu düşmüş. Bakmış ki: 

-Tıkandı Baba, çay getir.

-Tıkandı baba, kahve getir, Tıkandı Baba şunu yap, Tıkandı Baba bunu yap diye herkes bir şeyler istemekte. 

Bu durum Sultan Mahmut’un dikkatini çekmiş. Çaycıdan Tıkandı Baba meselesini dinlemeye başlamış.

-Uzun mesele evlat, demiş Tıkandı Baba, ilk etapta anlatmak istememiş.

-Anlat baba, anlat merak ettim; deyip çekmiş sandalyeyi. Tıkandı Baba da:

-Peki, deyip başlamış anlatmaya:

“Bir gece rüyamda birçok insan gördüm ve her birinin bir çeşmesi vardı ve hepsi de akıyordu. Benimki de akıyordu ama az akıyordu. “Benimki de onlarınki kadar aksın” diye içimden geçirdim. Bir çomak aldım ve oluğu açmaya çalıştım. Ben uğraşırken çomak kırıldı ve akan su damlamaya başladı. Bu sefer içimden ” Onlarınki kadar akmasa da olur, yeter ki eskisi kadar aksın” dedim ve uğraşırken oluk tamamen tıkandı ve hiç akmamaya başladı. 

Ben yine açmak için uğraşırken Cebrail göründü ve “Tıkandı baba, tıkandı. Uğraşma artık!” dedi. O gün bu gün adım “Tıkandı Baba” ya çıktı ve hangi işe elimi attıysam olmadı. Şimdi de burada çaycılık yapıp geçinmeye çalışıyoruz. 

Tıkandı Baba’nın anlattıkları Sultan Mahmut’un dikkatini çekmiş. Çayını içtikten sonra dışarı çıkmış ve adamlarına;  ‘Her gün bu adama bir tepsi baklava getireceksiniz. Her dilimin altına bir altın koyacaksınız ve bir ay boyunca buna devam edeceksiniz.’ Demiş. Sultan Mahmut’un adamları peki demişler ve ertesi akşam bir tepsi baklavayı getirip Tıkandı Baba’ya vermişler. Tıkandı Baba baklavayı almış, bakmış baklava nefis.

“Uzun zamandır tatlı da yiyememiştik. Şöyle ağız tadıyla bir güzel yiyelim.” diye içinden geçirmiş. Baklava tepsisini almış, ver elini ev. Yolda giderken ansızın fikir değiştirmiş:

“Ben en iyisi bu baklavayı satayım, evin ihtiyaçlarını gidereyim.” Diye karar vermiş. İşlek bir yol kenarına geçip başlamış bağırmaya:

-Taze baklava, güzel baklava !

Bu esnada oradan geçen bir Yahudi baklavaları beğenmiş. Üç aşağı beş yukarı anlaşmışlar ve Tıkandı Baba baklavayı satıp elde ettiği para ile evin ihtiyaçlarının bir kısmını karşılamış. 

Yahudi baklavayı alıp evine gitmiş. Bir dilim baklava almış yerken ağzına bir şey gelmiş. Bir bakmış ki altın. Şaşırmış, diğer dilim diğer dilim derken bir bakmış her dilimin altında altın. Ertesi akşam Yahudi acaba yine gelir mi? diye aynı yere geçip başlamış beklemeye. Sultanın adamları ertesi akşam yine bir tepsi baklavayı getirmişler. Tıkandı Baba yine baklavayı satıp evin diğer ihtiyaçlarını karşılamak için aynı yere gitmiş. Yahudi hiçbir şey olmamış gibi Baba baklavan güzeldi.

-Biraz indirim yaparsan her akşam senden alırım, demiş. Tıkandı Baba da;

-Peki, demiş. Anlaşmışlar.

Tıkandı Baba’ya her akşam baklavalar gelmiş ve Yahudi de her akşam Tıkandı Baba’dan baklavaları satın almış. Aradan bir ay geçince Sultan Mahmut;

-Bizim Tıkandı Baba’ya bir bakalım, deyip Tıkandı Baba’nın yanına gitmiş. Bu sefer padişah kıyafetleri ile içeri girmiş. Girmiş girmesine ama birde ne görsün bizim Tıkandı Baba eskisi gibi darmadağın. Sultan;

-Tıkandı Baba sana baklavalar gelmedi mi? Demiş.

-Geldi Sultanım.

-Peki ne yaptın sen o kadar baklavayı?

-Efendim satıp evin ihtiyaçlarını giderdim, sağ olasınız, duacınızım.

Sultan şöyle bir tebessüm etmiş:

-Anlaşıldı Tıkandı Baba, anlaşıldı!

-Hadi benle gel, deyip almış ve devletin hazine odasına götürmüş.

-Baba şuradan küreği al ve hazinenin içine daldır küreğine ne kadar gelirse hepsi senindir, demiş. Tıkandı Baba o heyecanla küreği tersten tutup hazinenin içine bir daldırıp çıkarmış ama bir tane altın küreğin ucunda düştü düşecek. Sultan;

-Baba senin buradan da nasibin yok. Sen bizim şu askerlerle beraber git onlar sana ne yapacağını anlatırlar, diye ekledikten sonra askerlerden birini çağırmış:

-Alın bu adamı Üsküdar’ın en güzel yerine götürün ve bir tane taş beğensin. O taşı ne kadar uzağa atarsa o mesafe arasını ona verin, diye tembihlemiş. Askerler “Başımız üzerine Padişahım!” deyip adamı alıp Üsküdar’a götürmüşler.

-Baba, hele şuradan bir taş beğen bakalım.

Tıkandı Baba:

-Neden?

-Hele sen bir beğen bakalım!!!

Tıkandı Baba ‘Şu yamuk, bu küçük!’  derken kocaman bir kayayı beğenip almış eline.

-Ne olacak şimdi?

-Baba, sen bu taşı atacaksın ne kadar uzağa giderse o mesafe arasını Padişahımız sana bağışladı, demişler. 

Adam taşı kaldırmış, tam atacakken taş elinden kayıp başına düşmüş. Adamcağız oracıkta ölmüş. Askerler bu durumu Padişah’a haber vermişler. 

İşte o zaman Sultan Mahmut o meşhur sözünü söylemiş:

“Vermeyince Mabud, neylesin Sultan Mahmut”

Saygıdeğer dostlarım; 

Demek ki yaklaşık 250 yıl önce altınlı baklava, hazine ve taş, Tıkandı Baba’ya lakap olacak kadar tıkaçlaşmış; şahsın karakteri, adeta kendisine fren olmuş.

Ne dersiniz? Günümüz modern tıkaçlarının tahliline başlayalım mı???

GERİSİ GELEN TIKANMALAR

3 Temmuz 1990’da Hac sırasında Mekke yakınlarındaki bir tünelde kalabalığın ezilmesi veya izdiham yaşanması sonucu 1.426 kişi boğularak ve ezilerek öldü. Sebep: Tünel tıkandı. 

11 Ağustos 2021’de Bozkurt’ta sel felaketi oldu, ilçede 65 vatandaşımız vefat etti. Allah muhafaza, ilçeyi su basmasına ramak kaldı. 22 Haziran 2022’deki İnebolu’daki sel de ödümüzü ağzımıza getirdi. Sebep: Köprü tıkandı. 

Bayramda, seyranda otobanda, kavşaklarda, ana geçiş güzergahlarında trafik adeta kilit olmuştur. Dön dönebilirsen, git gidebilirsen. Çünkü trafik tıkanmıştır. Saatlerce de olsa bekler, anca açılınca gidersin. ‘Beklemek’ adlı altın tepsi, ‘sabır’ denen kurşunla kevgire dönmüştür adeta. Tüm sabrını beklemeye harcamışsındır. 

Bunlardan ilki izdihamsal ve ölümcül, ikincisi de tedbirsizlikten kaynaklanan ölümcül sonuçlar doğurmasına rağmen, sonuncusu anca beklemekle, önden itibaren açıldıkça ilerlemekle çözümlenebilen tıkanmaya örnektir. İlk ikisinin sonunda felaket, facia, ölüm olmasına rağmen,  sonuncusunda yoktur. 

BİYOLOJİK TIKANMALAR

Nefes alamazsın. Gidersin doktora, damla verir. Burnun tıkanmıştır. 

KBB’ci doktorlar tıkaç koyarlar kulaklarına. Sebep: Kulak kanalların iyileşsin diye. 

O doktor senin, bu doktor benim gidersin tedavin için, nihayet anjiyoya karar verirler. Damarın tıkanmıştır. 

Boğulma ve yutma güçlüğün varsa, boğazın tıkanmıştır.

ALTYAPI VE BİNA KÖKENLİ TIKANMALAR

Vidanjörcüler ve vidanjörler  cirit atıyorsa evinde ve mahallende; kanalizasyon, tuvalet, banyo ve mutfaktaki atık su giderlerin tıkanmıştır. 

Cancağızlarım; 

Gördüğünüz gibi tıkanmaların bir kısmı ancak nice canlar,  cananlar kara topraklara bedel olarak verilince açılabiliyor, bir kısmı da,  zuhur ettiği andan itibaren cana, canana zarar gelmeden, hemen… Ancak nice tıkanma çeşitleri de var ki, hak getire. İnsan, hayatının bir parçası sanıyor, ‘tıkanma’ hastalığının farkına bile varamıyor; aslında varmasını varıyor da, bir türlü işine gelmiyor. Bunları da;

ANCA NİYET PANZEHİRİYLE TEMİZLENEBİLEN, GİZLİ TIKANMALAR 

Başlığı altında toplayabiliriz:

Ahlak tıkanması, devlette işlerin tıkanması, nihayetinde dünyanın gidişatında tıkanma bu gruba girer. Bunların sonucunda da ailevi ve ictimai çökme, savaş ve yok olma vardır; Allah (CC) muhafaza!!!

Garibanından orta yollusuna çoğu kişinin,  ‘Kopsa da kıyamet bir an önce, kurtulsak!!!’ diye kıyameti bekler hale düşmeleri vardır.  Çünkü Allah (CC), isteyene verir. Belanı da istersen, seni belana, belanı sana yaklaştıracak ameller işlemen için önünü açar; Mevla’nı da istersen seni Mevla’na, Mevla’nı da sana yaklaştıracak ameller işlemen için önünü açar. Yani önce istemek, istediğini elde edebilmek için gündüz gece çalışmak gerek. Ne istediğini bilmek gerek. Niyet yay’ını sağlam kurmak gerek ki amel okunu en uzağa fırlatabilesin… Hedefi vuruşun, senin en ilkelinden en modernine, silah kullanma kapasitene göre değişir... 

Şunu da unutma ve unutturma ki; silah kullananların en tehlikelisi;  karakteri, özüne tıkaç olanlar, yani namluyu özüne çevirenler, üstelik bunun farkına bile varamayanlardır.

25.02.2025

 

 

Yazarın Diğer Yazıları