Burhan Karagöz

Mutlu Musunuz?

Burhan Karagöz

-Peki beyefendi, mutlu musunuz?

-Asla!!!

-Neden? Arabanız var, eviniz var, çoluk çocuğa da karışmışsınız, sağlıklılar da elhamdülillah. Mesleğiniz derseniz o da göz dolduran tipten. Allah’tan daha ne istiyorsunuz mutlu olabilmek için yahu?

-Valla kardeşim; eşim Doğulu, bense Karadenizliyim. Hani Nasrettin Hoca’ya sormuşlar da nerelisiniz diye, o da ‘Henüz evlenmedim!’ demiş ya. 

-Ne alaka???

Aslında soruyu soran da, cevaplayan da kendi bakış açılarını ön planda tuttukları için, görünüşe göre her ikisi de haklılardı. Bilerek veya bilmeyerek, özellikle de bilerek, bu muhabbet sabahlara kadar devam edeceğe benziyordu. Kahvaltıda noksan kuş sütü de tedarik edilse Kaf Dağı’nın ardından, Celil beye kimse Mutlu olmayı asla kabul ettiremezdi. Çünkü o halis muhlis Kastamonuluydu. Mut, ona göre Mersin’in bir ilçesinden ibaretti. Mutlu olmak da tabii ki ve mutlaka ‘MUT’la bir bağlantısının olmasından ibaret anlamına geliyordu. 

Ancak değerli dostlar;

Mutluluk; özellikle de aileden tutun da okul, mahalle, köy, ilçe, il, ülke ve tüm dünya birlikteliğinde, birlik ve beraberliğin her türlü teşkilat noktasındaki yerlerde kısa ve öz olarak nasıl sağlanır, düşündünüz mü hiç?

Kısa ve öz olarak;  istekler çelişince değil,  çakışınca…

Yönetenlerle yönetilenlerin isteklerinin çelişmesi değil, çakışması lazım ki bireysel ve toplumsal huzur sağlanabilsin… 

Gerçi, çok dar çerçeveden bakınca insanın kendi kendisiyle dahi çeliştiği zaman ve zemin dilimleri olmuyor değildi. Bazen düştüğü durumun analizinde zayıf kalabiliyor; herkese nasihatler telkin eder konumdan, Allah (CC) muhafaza, hapishane, hastane ve mezarlık tercihinden birinde zorlandığı bataklığa düşebiliyordu. Böyle bir haldeyken, tabii ki de,  iki ve daha fazla insanın bulunduğu ortamda da bu çelişki-çakışma sorunu yaşanabilecekti. Neredeyse hayatın doğası buna müsaade ediyordu. Mesela karı ile kocanın, evlatla babanın, müdürle kurumun; muhtar, kaymakam, vali ve devlet başkanıyla mahalle veya köy, ilçe, il ve devletin, hatta basiretli bir gözle bakıldığında aslında küçük bir aileden öteye geçemeyen dünyanın görünür görünmez liderliğine soyunanlarla tüm dünya insanının arasında dahi bu çelişme ve çakışma sorunu dün vardı, bugün devam ediyor, yarın da olacak.  En çekirdek aileden, karı-koca ve çocuklardan taa 8 milyarlık dünya teşkilatına dek bunun böyleliği muhakkak… Ancak bir su birikintisinin göbeğine damlatılan bir damlacık su misali, dalga
sınırlarını da suyun mekanı, kabı olarak düşündüğümüzde; bireyselinden ailesine, okulundan devletine, dünya düzenine, yönetici ve dahi lider konumundakinden sorumlu olduklarına varıncaya kadar herkes, eğer çelişen değil de çakışan arzu ve isteklerle dolup taşarlarsa, mutlular da beynelmilel (uluslararası), ebedi (sonsuz) olur.  İşte o zaman kimsenin yolu, Behçet NECATİGİL’in yazıp Münir Nurettin SELÇUK’un bestesiyle zirveleştiği üzere, ‘Bir tatlı huzur almak için’ Kalamış’a düşmez. Çünkü her yer Kalamışlaşmıştır o zaman…  Herkes 

başkalarının arzu ve isteklerinde kaybolurcasına canhıraş  çalışmayı ilkeleştirdiğinden, herkes de mutludur, huzurludur…

Özellikle kendi nefsinin arzu ve isteklerini bir kenara itip başkalarının legal, insani, özellikle de ahlaki arzu ve isteklerini ele alan yönetici, atanmışsa şayet başarı üstüne başarı belgeleri, dua üstüne dualar alır; seçilmişse de atanmışınkine ek olarak yeniden seçimi kazanır…

Su dalgasının en geniş yelpazesi, muhakkak ki Allahu Teala'nın (CC), istediklerine kadar dayanır. Bu mantıkla baktığında ise sen tüm yaşantında nefsi arzu ve isteklerinden arınıp  Allah'ın (CC) senden beklentilerini bilip boyun eğebiliyorsan, işte esas mutluluk buradadır. Yöneten Allah (CC) ile yönetilen sen, arzu ve istekler hususunda çelişmemiş, çakışmışsınızdır… Amenna ve saddakna… 

Bu çakışmayı ilk etapta, göğsünü gere gere tam bir imanı kamille yaşadığın gibi, ilk etapta istemeye istemeye de kabullenebilir, bu durumda da meyvesinin tomurcuğundan tam olgunluğuna kadar geçen serüvenine beş duyu organın ve tüm duyularınla da şahit ola ola yaşamış olursun vesselam…

 

Yazarın Diğer Yazıları