Manda Yuva Yapmış Söğüt Dalına Aman Aman
Beste Demirci
Havaların ısınmasıyla birlikte ortaya çıkan sinek türleri çeşitli hastalıkları da beraberinde getirmektedir. Karasinek, sivrisinek, tatarcık gibi çeşitli sinek türleri Batı Nil humması, sarı humma, Rift Vadisi humması, Lenfatik filariazis, Leishmania, uyku hastalığı, Japon ensefaliti gibi birçok hastalık etkenini ısırdığı bireylere naklederek hastalanmalarına sebep olurlar. Bu hastalıklar şiddetli ateş, kaşıntı, deri altında şişkinlikler, körlük, denge bozuklukları, koma, akut karaciğer hasarı gibi çok ciddi problemlerle kendini belli eder. Bireysel olarak sinekkovucu ilaçların kıyafetlere ve tene sıkılması veya uygun kıyafet giyilmesi ile basit ama etkili önlemler alınabilir. Ayrıca daha önce hastalık çıkmış bölgeler varsa bu bölgelerin sineklerinin larva aşamalarından itibaren dönem dönem ilaçlanmaları gerekir. Durgun su kaynakları veya dere kenarları gibi bölgelerin topu halede belediye ekiplerince ilaçlanması hastalıkla mücadelede büyük önem taşır.
Peki doğada canlılar bu hastalıklarla nasıl mücadele ediyor? Kastamonu türkülerinden “Aşağıdan Geliyor Türkmen Koyunu” türküsünü bilirsiniz…
Manda Yuva Yapmış Söğüt Dalına Aman Aman
Yavrusunu Sinek Kapmış Gördün Mü Amanın Yandım
Bu türküyle hastalık mücadelesinin ne alakası var? dediğiniz duyar gibiyim. Mandalar sürüler halinde sulak alanlarda yayılım gösterirler. Özellikle çamurlu su birikintilerine yatmayı ve bu çamura bulanmayı çok severler. Bu türkü Türk edebiyatının hiciv sanatının da yegâne örneklerinden biridir. Mandanın söğüt dalına yuva yapması sulak alanlarda oldukça sık olarak yetişen söğüt ağaçlarının çamurlu olan dip kısımlarında mandaların yatmasını, bu alanlarda tabiri caizse çamur banyosu yapmasını ifade eder. Özellikle bacak kısımlarını çamur içerisine gömen mandalar sineklerin bu bölgeye konarak larva bırakmalarına da engel olurlar. Mandaları yakından inceleme fırsatı bulduysanız derilerinin sığırlara oranla daha az kılla kaplı olduğunu görmüşsünüzdür. Bu durum deriye temas eden sinekler için çok caziptir. Ancak tersi durumda da mandalar için çok rahatsız edicidir. Hepinizin de bildiği gibi Kastamonu ağzında “kapmak” kelimesi “ısırmak” anlamını taşır. Yavrusunu sinek kapmış gördün mü? Diye devam eden türkü sözlerinde ise sineğin manda yavrusunu ısırmasından bahsedilmektedir. Mandalar çamurlu su birikintilerinde yatarak kendilerini sineklerden uzak tutarlar.
Halk arasında “cız tutmak” ,”büvelek tutmak” deyimlerini duymuşsunuzdur. Meralarda yayılım gösteren buzağılar ya da sığırlar otlanırlarken birdenbire zıplayarak koşuşturmaya başlarlar. Bu durum aslında onların büvelek sinekleri tarafından ısırılmaları sonucu ortaya çıkar. Bazen bu durum o kadar tehlikeli olur ki önündeki yavrusunu görmeyen sığırlar yavrusunu bile ezebilir, gebelik durumu varsa attığı tekmeler ve zıplamalar kombinasyonundan dolayı düşük yapabilir.
Bu sinekler ısırmaları sonucu larvalarını deriye bırakırlar ve bu larvalar da zaman içerisinde hayvanın vücudunda göç ederek özellikle sırt bölgelerinde şişkinliklerle kendini belli eden lezyonlara neden olurlar. Halk arasına “hokra, nokra, okra, büvelek, imiç” gibi isimlerle anılırlar. Hypoderma bovis adı verilen bu larvalar deri altında gelişerek hayvanda et ve süt verimi kayıplarına neden olurlar. Deri sanayide önemli bir yer tutan deri ise bu larvaların yol açtığı tahribattan dolayı kullanılmaz hale gelir ve ekonomik kayıplara neden olur.
Bölgemizde meralarda yayılım gösteren hayvanlar için mutlaka sinek mücadelesi yapılmalı. Havaların ısınmasıyla birlikte sinek yoğunluğu olan bölgelerde vatandaşların da hayvanlarını dikkatle takip etmeleri gerekmektedir. Deri altında larva gelişimi olan hayvanlar varsa mutlaka ilaçlama yapılmalıdır.
Sizleri bu hafta hayvancılıktaki yerimizi hiciv sanatıyla da dile getiren türkümüzle baş başa bırakıyorken sağlıklı günler diliyorum….
Manda Yuva Yapmış Söğüt Dalına Aman Aman……