Uluslararası Yaptırımların 'Çifte' Yüzlülüğü: Adalet Bunun Neresinde?
Berkan Güngör
Yaptırım, TDK’ya göre “Yasaya, kurala karşı yapılan aykırı davranışlara verilen ceza.” ya da “Kanun, ahlak gibi kurumların buyruklarının yerine getirilmesini sağlama; müeyyide.” anlamına geliyor.
***
Uluslararası yaptırımlar, istenmeyen davranışları düzeltmek veya uluslararası normlara uymayan ülkeleri caydırmak amacıyla kullanılan yaygın bir dış politika aracı. Bu yaptırımlar, ülkelerin ekonomik çıkarlarını ciddi şekilde etkileyebiliyor ve bu nedenle de siyasi bir baskı unsuru olarak kullanılır. Yani uluslararası yaptırımların temel hedefi, bir devleti veya uluslararası bir aktörü, uluslararası normları ihlal ettiğinde veya tehdit ettiğinde bu istenmeyen davranışlardan kaçınmaya caydırmaktır. Eğer caydırıcı bir etki yaratamazsa, yaptırımların amacı bu aktörü cezalandırmaktır.
Örneğin Rusya’nın Şubat 2022’de Ukrayna’yı istila etmesinin ardından Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri hızlı bir şekilde Rusya’ya karşı çeşitli ambargolar ve yaptırımlar uygulama kararı aldı. Buna ek olarak Ukrayna’ya milyarlarca dolar yardım sağlandı. Batılı devletler, büyük uluslararası şirketler ve daha birçok kuruluş Rus sanatçılara ve olimpiyatlara kadar her şeyi kapsayacak şekilde Rusya'ya karşı yaptırım kararı aldı. Bu süreçte Rusya’nın “savaş suçları” işlediği söylendi. Hatta ve hatta Dostoyevski’nin eserlerine bile yasaklamalar getirildi.
Benzer şekilde Dağlık Karabağ bölgesindeki Azerbaycan-Ermenistan gerilimi sürecinde de Avrupa Parlamentosu Azerbaycan'a karşı yaptırım uygulamaya, iş birliğinin geliştirilmesini yeniden gözden geçirmeye, Azerbaycan'dan gaz ithalatına bağımlılığı azaltmaya dair bir yaptırım kararı aldığını açıkladı.
***
Çifte standart, TDK sözlüğüne göre “kişiye veya duruma göre farklı davranışlarda bulunma, tutarlı olmama” anlamını taşıyor.
***
Şu anda İsrail’in işlediği savaş suçları hepimizin malumu. Özellikle Gazze'deki el-Ehli Baptist Hastanesi'ne yönelik saldırısı artık bardağı taşıran son damla oldu. Hastaneler, savaşlarda dahi dokunulmazlığı bulunan kurumlardır. Sadece bu savaşta bile günlerdir siviller ölüyor ki İsrail’in yıllardır bölgedeki sivillere ne kadar çirkin saldırılar yaptığı da bilinen bir durum.
***
AB ve ABD, yaptırımları genellikle İNSAN HAKLARI İHLALLERİNİ, TERÖRİZMİ veya diğer CİDDİ ULUSLARARASI ENDİŞELERİ ele almak için kullanıyor (işine geldiği sürece). Ancak bu yaptırımların uygulama şekli ve hangi ülkelere yönelik olduğu hiç kuşku yok ki siyasi veya ekonomik nedenlere göre oldukça oynak.
AB ve ABD, bir ülkenin insan hakları ihlalleriyle ilgili endişelerini dile getirirlerken diğer bir ülkenin benzer davranışlarını görmezden gelebiliyor. Yani bu yaptırımlar aslında bir ülkenin politikalarını değiştirmek yerine kendi ekonomik çıkarlarını koruma amacı taşıyor.
Başka türlü İsrail'in Filistinlilere yönelik işlediği insan hakları ihlallerine karşı bu tepkisizliğin açıklaması olamaz.
İsrail'in uyguladığı eylemler, bir devlet terörü, insanlığa karşı işlenen bir suçların silsilesi haline geldi. İşin üzücü yanı ise bu olaylar dünya kamuoyunun gözü önünde gerçekleşiyor ve İsrail'e yönelik herhangi bir yaptırım uygulanmıyor ya da gündeme bile gelmiyor.
İsrail, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından onaylanmış bir dizi kararı ihlal ediyor. Sadece güncel değil; uzun yıllardır Filistin topraklarındaki insan hakları ihlalleri ile gündeme geliyor. Özellikle Filistinli sivillerin yaşadığı zorluklar ve sivil ölümleri konusundaki istatistikler tüm insanlığı ürkütüyor.
Tüm Dünya, bu tür eylemleri seyretmekle yetinmemeli ve bu konuda sorumluluk taşımalıdır. Eğer bir yerde insan hakkı ihlali varsa, masum siviller, kadınlar, çocuklar, yaşlılar ölüyorsa, bir devlet başka bir halkın kanı ile banyo yapıyorsa; yaptırım o ülkenin ismi fark etmeksizin uygulanmalıdır.
Uluslararası arenada barış ve istikrarın korunması, tüm ülkelerin sorumluluğundadır.