Sürdürülebilir Turizm: Yerel Kültürlere ve Doğal Dengeye Saygı
Berkan Güngör
Gerek bilgi ve iletişim teknolojilerindeki hızlı gelişim, gerekse de ulaştırma hizmetlerinin gelişimi sonucu turizm sektörü dünya genelinde hızla büyüyor. Farklı turizm destinasyonları seyahat tutkunlarının iştahını kabartıyor. Elbette bunda sosyal medyanın da etkisi oldukça yüksek. Artık insanlar farklı kültürleri deneyimlemek ve yeni yerler keşfetmek için çok uzak noktalara çok kolay bir şekilde seyahat edebiliyorlar. Sektördeki bu hareketlilik gerek nakit akışı gerekse de döviz girişi sağladığından turizm hareketleri hem devletlerin hem de özel firmaların desteklediği bir unsur haline geliyor.
Ancak bu sektördeki kontrolsüz büyüme, beraberinde hem çevresel hem de kültürel sorunları meydana çıkarıyor. İster ulusal olsun ister uluslararası, turizm faaliyetlerinde yaşanan bu hızlı sirkülasyon hem destinasyonlardaki doğal ve fiziki çevreyi, hem kültürel hayatı hem de sosyal hayatı tahrip ediyor. Turist akışı, doğal alanları aşırı tüketebiliyor, atıkları artırabiliyor ve hassas ekosistemlere zarar verebiliyor. Buna ek olarak yerel kültürlerin birer ticari meta olarak kullanılma tehlikesini artırıyor. Bu da birçok kadim yerel kültürün yalnızca bir eğlence kaynağı olmasına, saygınlığını yitirmesine yani; kültürel bir sömürüye yol açabiliyor. Ayrıca yoğun turizm aktiviteleri, yerel kültürlerin uluslararası standartlara uymak zorunda hissetmelerine yol açabiliyor. Bu durum da yerel geleneklerin ve kültürel özelliklerin kaybolmasına ve kültürel homojenleşmeye yol açabiliyor.
İşte tam da bu noktada sürdürülebilir turizm kavramı, turizmin doğal çevreye ve yerel kültürlere olan etkilerini minimize etmeyi amaçlayan bir yaklaşım olarak önem kazanıyor. Bir başka deyişle, sürdürülebilir turizm derken turizme açık bölgelerdeki gerek doğal gerekse de sosyal tüm yerel özelliklerini sürdürülebilir kılmaktan bahsediyoruz. Ezcümle, sürdürülebilir turizm, turist akışı sonucu kaynaklanan tahribatların etkilerini en düşük düzeyde tutmayı amaçlıyor.
Yani bir bölgeyi turizm açısından geliştirmek istiyorsak tek amacımız oradaki turist ya da yatak sayısını artırmak değil; o bölgede sürdürülebilir kalkınmayı sağlamak da olmalıdır. Elbette turizm aktiviteleri yerel ekonominin güçlenmesine yardımcı olabilir. Ancak bu noktada yerel halk turizmin getirilerinden adil ve SÜRDÜRÜLEBİLİR bir şekilde yararlanmalıdır. Bu nedenle yerel halkın turizmin yönetimine ve planlamasına dâhil olması önemlidir. Onların görüşleri ve bilgisi sürdürülebilir turizmin temelini oluşturabilir. Nitekim bir bölgede turizm aktivitelerinin artması o bölgedeki fiyatları artıracak; yani hâlihazırda orada yaşayan yerel halkın yaşam maliyetleri de artacaktır. Kısaca, bir bölgenin halkının o noktada alınacak kararlardaki en büyük paydaş olduğu unutulmamalıdır.
Toparlayacak olursak, sürdürülebilir turizm, turizm sektörünün büyümesini ve gelişmesini sürdürülebilir bir şekilde yönlendirmeyi amaçlar. Doğal dengeyi korumak, yerel kültürlere saygı göstermek ve toplumun farkındalığını artırmak için sürdürülebilir turizmin prensipleri benimsenmelidir. Böylece hem turistler hem de yerel topluluklar uzun vadede daha olumlu ve dengeli bir deneyim yaşayabilirler. Ayrıca, yerel toplulukların kültürel miraslarını korumalarını ve sürdürmelerini desteklemek için de çeşitli önlemler alınmalıdır.