Berkan Güngör

Mübâhase 'Türkiye'de girişimcilik ekosistemi'

Berkan Güngör

Türkiye’de 250 kişiden az çalışan istihdam eden, yıllık net satış hasılatı veya mali bilançosundan herhangi biri 250 milyon lirayı aşmayan işletmeler KOBİ olarak tanımlanmaktadır. KOBİ’nin açılımı ise küçük ve orta büyüklükteki işletmelerdir.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2021 yılında yayınladığı bir rapora göre KOBİ’ler toplam girişim sayısının yüzde 99.7’sini ve istihdamın yüzde 71’ini oluşturmaktadır. Ekonomik faaliyet alanlarına göre KOBİ’lere bakıldığında ise yüzde 36.5’inin toptan ve perakende ticaret, motorlu kara taşıtlarının ve motosikletlerin onarımı sektöründe, yüzde 14,9'unun ulaştırma ve depolama sektöründe ve yüzde 12,3'ünün ise imalat sanayi sektöründe faaliyet gösterdiği gözlemlenmektedir.
Teknoloji Üretemiyoruz
İmalat sanayindeki KOBİ'ler teknoloji düzeylerine göre sınıflandırıldığında, yüzde 55,9'unun düşük teknoloji sınıfında, yüzde 31’inin orta-düşük teknoloji sınıfında, yüzde 12,4’ünün orta-yüksek teknoloji sınıfında ve yalnızca yüzde 0,7’sinin yüksek teknoloji sınıfında üretim yaptıkları raporlanmıştır. 
KOBİ’ler gerek ülkemiz ekonomisinde gerekse de dünya ekonomisinde ne kadar önemli olduklarını göstermeye başladılar. Hem sosyal hem de ekonomik kalkınmanın sağlanmasına sundukları katkı ile bilhassa bizim gibi gelişmekte olan ülkeler açısından vazgeçilmez durumdalar. Yukarıda verdiğim istatistiklerde Türkiye’deki girişim ekosisteminde kapladıkları yere tekrar bakabilirsiniz.
Girişimciliğe Karşı Tutum Değişiyor
Özellikle 2010 yılından sonra Türkiye’de girişimciliğe ve girişimcilik ekosistemine verilen önem giderek artmaya başlamıştır. KOSGEB, TKDK, TÜBİTAK gibi kurumlar girişimcilere ve girişimci adaylarına ciddi finansal destek sağlayan kurumlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunun yanı sıra Teknokentler, Kuluçka Merkezleri, İş Geliştirme Merkezleri gibi kuruluşlar da keza girişimcilik ekosisteminde önemli motivasyon unsurlarıdır. 
Nüfusumuz ve nüfusumuzun özellikleri bakımından aslında girişimcilik konusunda oldukça potansiyeli yüksek bir ülkeyiz. Nitekim böyle kalabalık, genç ve dinamik bir nüfusa sahip olmak ciddi bir avantaj. Elbette bu avantajı doğru kullanabilmek ve doğru yönlendirebilmek çok önemli. Son yıllarda ülkemizde bu doğrultuda umut verici adımlar atılıyor. Ancak her şeyi devletten beklemek de olmaz, biraz toplum olarak bizim de harekete geçmemiz ve konfor alanımızdan dışarı çıkmamız lazım.
Girişimciliğe karşı toplum olarak önümüzde, çoğu sosyo-kültürel olmak üzere, birtakım engeller var. İleriki yazılarda da bu engellerin üzerine tartışalım.
Şimdilik esen kalın…
 

Yazarın Diğer Yazıları