Uzmanlardan kene uyarısı

Veteriner Hekimler Odası Başkanı Hacı İbrahim Maşalacı, Kastamonu'da 2 KKKA vakasının görüldüğünü belirtirken kene konusunda çeşitli uyarılarda bulundu.

Ülke genelinde havaların ısınmasıyla birlikte kene ısırmalarına bağlı olarak Kırım Kongo Kanamalı Ateş (KKKA) hastalığı görülmeye başladı. Veteriner Hekimler Odası Başkanı Hacı İbrahim Maşalacı, Kastamonu'da 2 vakanın görüldüğünü belirtirken kene konusunda çeşitli uyarılarda bulundu.

Hava sıcaklarının artmasıyla kene yapışmasına bağlı KKAA vakaları görülmeye başladı. Uzmanlar ise uyarılarda bulunmaya devam ediyor. Geçtiğimiz hafta Sağlık Bakanı Fahrettin Koca da kene konusunda bölgemizi işaret edip uyarılarda bulunarak; “Karadeniz bölgesinde, özellikle Kurban Bayramı ve sonrasında kene yapışmasına bağlı KKKA vakalarında artış oldu. Temmuz sonuna kadar artarak devam etmesi muhtemel kene yapışması vakalarına karşı dikkatli olunmalı, hastalığın ağır seyredebildiği unutulmamalı” ifadelerine yer vermişti.

Veteriner Hekimler Odası Başkanı Hacı İbrahim Maşalacı, konuya ilişkin olarak son bir haftadır ilimiz ve çevre illerde yağışların etkili olduğunu anımsatarak yağışların ardından yüksek sıcaklar görüldüğü için kene popülasyonunda artış olabileceğini, pikniğe çıkanların ve köyde hayvan işleriyle uğraşanların keneye karşı özellikle dikkat etmesi gerektiğini söyledi. 

“KENELERİN DÜNYADA 200’ÜN ÜZERİNDE HASTALIK ETKENİ TAŞIDIĞI BİLİNMEKTEDİR ”

Kenelerin binlerce yıldır dünya üzerinde varlıklarını sürdüren canlılar olduğunu belirten Maşalacı; “Türkiye’de bugüne kadar 30’a yakın kene türünün aktif olduğu tespit edilmiştir. Binlerce yıldır dünya üzerinde varlığını sürdüren kenelerin insan ve hayvanların bulunduğu her ortamda yer almıştır. Dünyada 850’den fazla kene türünden 30’a yakınının Türkiye’de aktif olduğu tespit edilmiştir. Keneler, viral, bakteriyel, riketsiyal ve paraziter hastalıkları mekanik veya biyolojik yollarla bulaştırmaktadırlar. Keneler, sadece ülkemizde değil tüm dünyada büyük problem olarak kabul edilmektedir. Keneler, hayatlarını devam ettirebilmek için konak adı verilen canlılardan türlere göre değişen düzeylerde kan emmek zorunda olan eklem bacaklılardır. Keneler için hayati anlamı olan kan emme süreci vektörlüklerinin (hastalığı taşıması) temelini oluşturmaktadır. Kan emme esnasında birçok hastalık etkenini taşırlar. Esasında kenelerin konakları üzerine başka zararlı etkileri olsa da naklettikleri hastalıklar bu etkilerin en önemli olanıdır. Kenelerin tüm dünyada 200’ün üzerinde hastalık etkenine vektörlük yaptığı bilinmektedir” diye konuştu. 

“İLİMİZDE VAKA SAYISI 2’DİR”

KKKA hastalığının, Türkiye’de ilk kez 2002 yılında tespit edildiğini ve 2008 yılında en yüksek düzeye ulaştığını bilgisini veren Maşalacı; “Hastalık sezonunun henüz erken dönemlerinde vaka sayılarında artış görülmesi, üzerinde durulması gereken önemli bir husustur. Hastalık ülkemizde özellikle Giresun, Gümüşhane, Bayburt, Sivas, Tokat, Amasya ve Çorum illerinde insan sağlığını tehdit etmektedir. İlimizde ise bugün itibarıyla vaka sayısı 2’dir. Temennimiz sayının atmamasıdır. Bu konuda vatandaşlarımıza çok iş düşüyor. KKKA hastalığı etkeni virüs olan bir enfeksiyon hastalığıdır. Hastalığın etkeni olan virüsü taşıyan keneler; yabani hayvanlar, çiftlik hayvanları ve insanlar arasında virüsün taşınmasına ve çoğalmasına aracılık etmektedirler. İnsanlar, kene tutunması veya kenenin tutunmuş olduğu evcil hayvanın kan ve dokuları ile temas etmesi sonucu hastalığa yakalanırlar. Hasta insanların kanlarıyla kontrolsüz temas ile insandan insana hastalığın geçmesi de söz konusudur” ifadelerini kullandı. 

“İNSANLARDAN KAN EMERKEN BULAŞTIRIR”

Türkiye’nin kenelerin yaşamaları açıdan oldukça uygun bir yapıya sahip olduğunun altını çizen Maşalacı; “Türlere göre değişmekle beraber kenelerin, küçük kemiricilerden, yaban hayvanlarından evcil memeli hayvanlara ve kuşlara (özellikle devekuşları) kadar geniş bir konakçı spektrumları mevcuttur. KKKA hastalığında ‘Tarım ve hayvancılıkla uğraşanlar, Veteriner hekimler, kasaplar, mezbaha çalışanları, sağlık personeli özellikle risk grubudur. Kamp ve piknik yapanlar, askerler ve korunmasız olarak yeşil alanlarda bulunanlar da risk altındadır. Henüz ergin olmamış Hylomma soyuna ait keneler, küçük omurgalılardan kan emerken virüsleri alır, gelişme evrelerinde muhafaza eder, ergin kene olduğunda da hayvanlardan ve insanlardan kan emerken bulaştırır” ifadelerini kullandı. 

“ERKEN TEŞHİS VE TEDAVİ HAYATİ ÖNEME SAHİP”

Kene tarafından ısırılmada oluşabilecek belirtiler hakkında da bilgi veren Maşalacı; “Kene tarafından ısırılma ile virüsün alınmasını takiben kuluçka süresi genellikle 1 ila 3 gün arasında değişmekte olup, bu süre en fazla 9 gün olabilmektedir. Enfekte kan, ifrazat veya diğer dokulara doğrudan temas sonucu bulaşmalarda bu süre 5-6 gün, en fazla ise 13 gün olabilmektedir. KKKA hastalığının belirtileri ise ateş, kırıklık, baş ağrısı, halsizliktir. Kanama pıhtılaşma mekanizmalarının bozulması sonucu, yüz ve göğüste kırmızı döküntüler ve gözde kızarıklık, gövde, kol ve bacaklarda morluklar, burun kanaması, dışkıda ve idrarda kan görülür. Kırım Kongo Kanamalı ateşinde erken teşhis ve tedavinin hayati öneme sahip olduğu unutulmamalıdır” dedi. 

“KENELER ÇIKARTILIRKEN ÖLDÜRÜLMEMELİ VE PATLATILMAMALIDIR”

Kenelerin çıplak elle çıkarılmaması gerektiğini dile getiren Maşalacı; “Keneler çıkartılırken öldürülmemeli ve patlatılmamalıdır. Keneleri vücuttan uzaklaştırmak amacıyla üzerlerine sigara basmak, kolonya veya gazyağı dökmek gibi yöntemlere başvurulmamalıdır. Hayvancılıkla uğraşan kişiler, hayvanlarını mart-eylül ayları arasında kene yönünden mutlaka ilaçlatmalı, hayvanları meradan geldikten sonra mutlaka kene yönünden kontrol etmelidir. Kene bulunan hayvan barınakları İI/İlçe Tarım Müdürlükleri’nin sorumluluğunda uygun ilaçlarla usulüne uygun olarak ilaçlanmalıdır. Kene mücadelesi söz konusu olduğunda zaman zaman çevre ilaçlaması gündeme gelmektedir. Oysa kenelerin yaşam alanlarının geniş olması ve çevrede ilaçların ya da etken maddelerin etki edemeyeceği alanlarda bulunmaları çevre ilaçlaması ile mücadelenin en büyük problemidir. Yine geniş çaplı bir çevre mücadelesinin ekolojik dengeye zarar vereceği, insan da dahil birçok canlı türünün sağlığını olumsuz etkileyeceği unutulmamalıdır. Kene mücadelesinde çevresel ilaç uygulamaları etkin bir mücadele yöntemi olarak değerlendirilmemelidir. Sonuç itibarıyla, özellikle bol yağmur ve nemin olduğu bugünlerde hem vatandaşlarımız hem de görevleri nedeni ile risk grubunda yer alan kişiler, hayvan veya hasta insanların kan ve vücut sıvıları ile temastan kaçınmalıdır. Temas halinde mutlaka eldiven, önlük, gözlük, maske vb. koruyucu önlemler almalı, tedbiri elden bırakılmamalıdır. Dolayısıyla ölümcül olan bu hastalığın yayılmasını engellemelidir” diyerek sözlerini tamamladı.

Özel Haber

Bakmadan Geçme