• Haberler
  • Genel
  • 'Türkiye'yi yönetenlerin düşünülmezi düşünmeleri gerekiyor'

'Türkiye'yi yönetenlerin düşünülmezi düşünmeleri gerekiyor'

MHP MİLLETVEKİLİ ÜMİT ÖZDAĞ: Milliyetçi Hareket Partisi Gaziantep Milletvekili Prof. Dr. Ümit Özdağ, 'Darbe ve Terör Kıskacında Bir Türkiye Analizi' konulu konferans verdi. Şehit Şerife Bacı Öğretmenevi'nde düzenlenen konferansa çok sayıda davetlinin yanı sıra, MHP eski il başkanları ile sivil toplum kuruluşu temsilcileri katıldı. Ümit Özdağ, politik, finansal, diplomatik ve askeri alanda itibarsızlaştırmanın olduğunu ifade...

MHP MİLLETVEKİLİ ÜMİT ÖZDAĞ: Milliyetçi Hareket Partisi Gaziantep Milletvekili Prof. Dr. Ümit Özdağ, ‘Darbe ve Terör Kıskacında Bir Türkiye Analizi’ konulu konferans verdi. Şehit Şerife Bacı Öğretmenevi’nde düzenlenen konferansa çok sayıda davetlinin yanı sıra, MHP eski il başkanları ile sivil toplum kuruluşu temsilcileri katıldı. Ümit Özdağ, politik, finansal, diplomatik ve askeri alanda itibarsızlaştırmanın olduğunu ifade ederek; ülkenin doğru yönetilmediği takdirde 15 Temmuz’dan daha büyük tehlikelerle karşı karşıya kalınabileceğini söyledi. Özdağ, tüm durumlar bazında ‘düşünülmezi düşünmek’ gerekliliğini vurguladı. “DÜŞÜNÜLMEZİ DÜŞÜNECEK VE ÖNLEMLERİNİZİ ONA GÖRE ALACAKSINIZ” Özdağ ülkenin doğru yönetilmesinin önemine binaen gerçekleştirdiği konuşmasının bir paragrafında; “Eğer ülkemiz doğru yönetilmezse, 15 Temmuz’dan çok daha büyük tehditlerle bu milletin karşı karşıya kalabileceğini gösteriyor. Bundan dolayı Türkiye’yi yönetenlerin düşünülmezi düşünmeleri ve en kötü durum analizi yapmaları gerektiğini gösteriyor. Bana, ‘düşünülmezi düşünmek’ dendiğinde Türk Hava Kuvvetleri’nin, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni bombalaması geliyor. Demek ki bundan sonrası için, ülkemizin birliği ve dirliği için karar alma noktasında iseniz, düşünülmezi düşünecek ve önlemlerinizi ona göre alacaksınız” dedi. “ÖNLEMİNİZİ ALMAK DURUMUNDASINIZ” “Düşünülmezi düşünmek” olgusunu somut bir örnekle pekiştiren Özdağ; “Havaalanına gittiğinizde size bir bilet verildi, o biletle uçağa bineceksiniz, dünyanın istediğiniz yerine gideceksiniz, 1 hafta bedava tatil yapacaksınız. Her şey bedava, birinci sınıf uçuyorsunuz, 5 yıldızlı otelde kalıyorsunuz. Ama bir sorun var. Uçak giderken veya dönerken yüzde 1 düşme ihtimali var. Biner misiniz o uçağa? Bir anda yüzde 1 ne kadar büyük bir ihtimale dönüştü? Eğer uçağa, yüzde 1 büyük ihtimal diyerek binmiyorsanız, hatta binde 1 büyük bir ihtimal diye binmiyorsanız; o zaman bu ülkeyi yönetirken küçük ihtimalleri, büyük ihtimal gibi görüp önleminizi ona göre almak durumundasınız” ifadelerini kullandı. “İKTİDARDA KALMAK İÇİN YÜZDE 100’ÜN DESTEĞİNE İHTİYACINIZ VARDIR” Birlik ve beraberliğin önemini vurgulayan Özdağ; “Bütün bu yaşanan olaylar, Türkiye’nin büyük bir hızla politik istikrarsızlığa götürülmek istendiğini gösteriyor. Buna karşı yapılması gereken şey, milli birlik ve beraberliğin, en azından önümüzdeki 1 yıl içerisinde muhakkak muhafaza edilmesi. Toplumu kutuplaştıracak girişimlerden, söylemlerden ve politikalardan kaçınılması. Çünkü toplumu kutuplaştıracak, toplumu yaracak, toplumu düşmanlaştıracak söylemler ve politikalar, dış dinamiklerin üzerine bineceği süreçlere çok çabuk dönüşebilir. Bu konuda bütün siyasete, özellikle de iktidara ve cumhurbaşkanına büyük sorumluluk düşüyor. En büyük sorumluluk da Recep Tayyip Erdoğan’a düşüyor. Çünkü iç politikadaki bütün istikrarsızlaştırıcı süreçlerin tamamı Recep Tayyip Erdoğan’a düşüyor. O konuştuğu zaman birden toplumun en az yüzde 50’sine yönelik bir olumsuz, dışlayıcı ve düşmanca söylem algılanıyor. Oysa 15 Temmuz akşamı, iktidara yüzde 50 ile gelebilirsiniz ama bazen iktidarda kalmak için yüzde 100’ün, bütün milletin desteğine ihtiyacınız vardır” dedi. “GELİRİMİZ KADAR DEĞİL, KREDİMİZ KADAR YAŞIYORUZ” Finansal anlamda da bir itibarsızlaştırmanın görüldüğünü belirten Özdağ; “Bir finansal istikrarsızlaştırma da devam ediyor. Türk Ekonomisi, AK Parti iktidara geldiğinden bu yana dış borçla ve sıcak parayla dönen bir ülke. Gelirimiz kadar değil, kredimiz kadar yaşıyoruz. Cumhuriyet tarihi boyunca borçlandığımızdan 2-3 kat daha fazla, 2003’ten bu yana borçlanmışız. Borcu borçla çeviriyoruz. Dünyanın en kırılgan ekonomilerinden bir tanesiyiz. Böyle bir durumda, bizim ekonomimiz sağlam deseniz de bir uluslararası derecelendirme kuruluşu, sizi yatırım yapılamaz ülke ilan ettiği zaman; dolar tarihinin zirvesini görüyor. Kriz şu anda finans piyasalarına sıçramadı. Finans piyasalarına sıçradığı anda bir başka Türkiye gerçeği göze çıkacak. Şimdi böyle bir dönemden geçiyoruz. Finansal krize karşı da politikaların topluma güven veren, kutuplaşmayı engelleyici, içerde birliği muhafaza edici şekilde olması gerekiyor” cümlelerini sarf etti. “TÜKİYE İTİBARSIZLAŞTIRILMAYA ÇALIŞILIYOR” Politik ve finansal itibarsızlaştırmanın yanı sıra diplomatik noktada da itibarsızlaştırmanın kendini gösterdiğini söyleyen Özdağ; “Diplomatik istikrarsızlaştırma süreci de Türkiye’ye karşı yürüyor. Alman İçişleri Başkanlığı gizli bir belgesinde Türkiye, Ortadoğu’daki Radikal İslamcı Örgütlerin platformudur yazısını okuyoruz. Viyana’da havaalanında bir afiş asılmış. Afişte ‘Türkiye’ye turist olarak gitmek Erdoğan’a destek vermektir’ veya ‘Türkiye’de 15 yaşından küçük kızlar evlendiriliyor’ deniliyor. Şimdi, Avusturya Parlamentosu, Türkiye’nin Avrupa Birliği sürecinin tamamen durdurulması konusunda karar alınması talebinde bulunuyor” dedi. “FIRAT KALKANI OPERASYONU, İLK DOĞRU HAMLEDİR” Fırat Kalkanı Operasyonu’na değinmeden geçmeyen Özdağ; “Fırat Kalkanı Operasyonu, AK Parti’nin Suriye Krizi başladığı günden bu yana yaptığı ilk doğru hamledir. Ama bütün gömleğin düğmelerini yanlış iliklemişsiniz, bir tanesini doğru iliklemişsiniz. Gömleğiniz doğru iliklenmiş olmuyor. Ve bu operasyonu Türk Ordusu’nun, tarihinin en ağır travmasından geçtiği ve en zayıf olduğu dönemde yapıyorsunuz” ifadelerini kullandı. “FETÖ TEKRAR BİR GİRİŞİMDE BULUNABİLİR” FETÖ konusuna bir parantez daha açan Özdağ; “Bu politik, finansal, diplomatik ve askeri savaş önlemleri ülkemizi içeride yapılan ve istikrarsızlık üreten politikalarla bir araya gelip; bir krize sokarsa, yönetilemezlik duygusu toplumda artarsa, FETÖ tekrar bir girişimde bulunabilir. TSK ve polis içerisindeki FETÖ unsurları da bunun için fırsat kolluyor olabilir. Eylül 2016’da Emniyet Genel Müdürlüğünün 4 daire başkanının FETÖ mensubu olduğu tespit edildi. Bugün bu kadar yargıda temizlik yapıldıktan sonra, Yargıtay’da hala FETÖCÜ hakimler olduğu tespit edildi. Yargıtay’dan bahsediyorum. Derine sızmışlar. Üstelik hemen 15 Temmuz sonrasında Başbakan Binali Yıldırım, albay ve teğmen arasındaki rütbenin yüzde 80’i FETÖCÜ dedi. Şu ana kadar tasfiye edilen subaylar haricinde, başbakanın verdiği rakamlar doğruysa, hala yüzde 60 FETÖCÜ subay var” dedi. “BİR DAHA SEYREDECEKLER Mİ?” FETÖCÜ subayların hala var olduğunu savunan Özdağ; “15 Temmuz’dan sonraki bir buçuk ayı, bir soruya cevap arayarak geçirdim. Eğer başbakanın söylediği doğruysa 15 Temmuz gecesi vatan sever subaylar, evlerine gidip silahlarını alıp, karargaha geri dönerken veya karargahta silahlarını çekip savaşırken bu FETÖCÜ’ler ne yaptı, neden sadece seyrettiler? Ben bu soruda, ‘Bir FETÖCÜ bağlı olduğu imamdan emir almadan bir şey yapmıyor’ cevabına ulaştım. Onun için bir şey yapmadılar ve seyrettiler. Bir daha seyredecekler mi?” ifadelerini kullandı.

Bakmadan Geçme