TÜRKAV ve Ülkü Ocakları Fetih etkinliklerine devam ediyor
Türkiye Kamu Çalışanları Kalkınma ve Dayanışma Vakfı Şubesi ile Ülkü Ocakları İl Başkanlığı tarafından İstanbul'un Fethi'nin 564'üncü yılı kutlama etkinlikleri çerçevesinde İsmailbey Külliyesi'nde Cuma namazı sonrasında cemaate helva ikramında bulundular. Programda, TÜRKAV Şube Başkanı Abdullah Ünal 'Bugün burada 29 Mayıs 1453 Salı günü, yani günümüzden 564 yıl önce Peygamberimizin müjdesine mazhar olabilmek için İstanbul'un Fethini...
Türkiye Kamu Çalışanları Kalkınma ve Dayanışma Vakfı Şubesi ile Ülkü Ocakları İl Başkanlığı tarafından İstanbul’un Fethi’nin 564’üncü yılı kutlama etkinlikleri çerçevesinde İsmailbey Külliyesi’nde Cuma namazı sonrasında cemaate helva ikramında bulundular. Programda, TÜRKAV Şube Başkanı Abdullah Ünal; “Bugün burada; 29 Mayıs 1453 Salı günü, yani günümüzden 564 yıl önce Peygamberimizin müjdesine mazhar olabilmek için İstanbul’un Fethini gerçekleştirerek çağ açıp çağ kapatan Fatih Sultan Mehmet Hanı; yine fetih için kutsal topraklardan yola çıkarak, ömrü yetmeyip Anadolu’nun farklı kasabalarında ya da İstanbul’un fethinde Hakk’a yürüyen şühedayı rahmet, minnet ve dua ile anmak üzere toplanmış bulunmaktayız. Ortaya çıkardığı siyasal, sosyal, kültürel ve stratejik sonuçları itibariyle dünya tarihinin dönüm noktalarından biri olan Fetih; Ertuğrul Gazi ile yüzyıllar öncesinden başlayan jeopolitik atılımın ve stratejik büyüme ülküsünün zirveye yükseldiği, gelecek asırların önünün açıldığı çok önemli bir hamlenin adı olmuştur. İstanbul'un fethi ile Türklerin Orta Asya'dan başlayan yurt edinme sevdası ve istikameti Avrupa içlerine doğru yönelmiş ve imparatorluğun büyüme ve hükümranlık ufku genişlemiştir. Fetih, cihan tarihi içinde derin sarsıntı ve değişmeleri de tetiklemiş sonraki asırlarda bile yankıları süren ve küresel dengeleri değiştiren muazzam bir kudret olarak tarihteki şerefli yerini almıştır. İstanbul'un Türkler tarafından sahiplenilmesi aynı zamanda, Büyük Türk Hakanı ikinci Mehmet'i ‘Fatih’ yapan köklü bir milli şuurun taşındığı veraset ve vesayetin de ifadesidir” ifadelerini kullandı. “İNSANI HAYATTA EN FAZLA ETKİLEYEN ANNESİDİR” Ünal konuşmasının devamında: “Cihan Fatihi, İstanbul’u almakla Bizans’ın 1100 yıllık siyasi tarihine son vermiş, surların fetihler için engel olamayacağını göstermiş, iki kıtayı birbirine yaklaştırmıştır. Fatih, ülkesinde İslam dünyasının en modern yüksekokullarını yaptırmış, İstanbul’da açtığı Sahn-ı Seman adlı üniversitede devrin hakimleri, hekimleri, mühendisleri yetişmiş, Ali Kuşçu gibi zamanın ünlü matematik ve astronomi bilginleri bu gibi okullarda ders vermiştir. Fatih, çocukluğundan itibaren iyi bir eğitim ve terbiye alarak bu noktaya gelmiştir. O, hem babası Sultan II. Murad eliyle yetiştirilmiş, hem de Molla Gürani, Molla Yegan, Molla Hüsrev ve Akşemseddin gibi eğitimciler elinde yoğrulmuştur. Bunların yanında acaba Fatih’in üzerinde etkisi olan başka değerler yok mudur? Elbette vardır. Bir insanı hayatta en fazla etkileyen, üzerinde en fazla emeği olan annesidir. Onun kucağında veya dizinin dibinde az bir zaman bulunsa da yine fark etmez, insan annesinden alacağını alır. Fatih de annesinden bir şeyler almış olmalıdır. Eli öpülesi ve takdir edilesi bu kadın, II. Murad’ın zevcelerinden Hatice Halime Hatun idi. Osmanlı sarayına Candaroğulları’nın Başkenti Kastamonu’dan gelin gelmişti. Çocukluk ve gençlik günlerini geçirdiği bu şehirde babası İbrahim Bey ve büyük babası İsfendiyar Bey’in himayesinde iyi bir eğitim ve terbiye görmüştü. Halime Hatun, kışları Kastamonu’da günlerini geçirirken, yazları ise Candaroğulları’nın yazlık merkezi Devrekâni’de ikamet etmekte idi. Candaroğulları sarayı, Selçuklu ve Çobanoğulları saraylarının kültür mirasçısı olup, devrin meşhur âlimleri bu saraya gelip beylerin hizmetine girmişti. Kutbeddin Şirazi, Mukbil oğlu Mü’min, Eskişehirli Tâceddin bunlardan bazıları idi. İsfendiyar Bey devrinde Kastamonu bir bilim merkezi haline gelip, Konya, Kütahya ve Bursa saraylarıyla boy ölçüşüyordu” dedi. İSFENDİYAR BEY KİMDİR? Ünal, Kastamonu’nun Osmanlı’ya katılışından bahsederek; “İsfendiyar Bey, Osmanlılar ve Karamanoğulları ile birlikte Anadolu’da üstünlük yarışında ilk üçte idi. Türk hükümdarlarının cihangirlik davası atalarından ona da geçmişti. Kastamonu, Çankırı, Sinop, Samsun onun yönetimi altında idi. Ancak Osmanlılar Batıdaki fetihler sayesinde İsfendiyar Bey’in gücünün ötesine geçmişlerdi. Nihayet İsfendiyar Bey’in toprakları küçüldü, 1423’te ise II. Murad’la yaptığı savaşı da kaybetti ve barış imzaladı. Anlaşma maddelerinden birine göre II. Murad, kız kardeşlerini İsfendiyar Bey’in oğulları İbrahim ve Kasım beylere verecek, İsfendiyar Bey ise güzel torunu Halime Hatun’u II. Murad ile nikâhlayacaktır. Böylece Candaroğulları ile Osmanlılar bir kez daha hısımlık kuracaktır. Nitekim daha önceki yıllarda da Osmanlıdan Kastamonu’ya birkaç defa gelin gelmiştir. İsfendiyar Bey’in annesi de Osmanlı şehzadesi Süleyman Paşa’nın kızı idi. II. Murad, düğün için devlet ileri gelenlerinden Elvan Bey, Şerefeddin Paşa, Reyhan Paşa ile kadınlardan Daye Hatun, Merih Bola ve Şah Ana’yı kalabalık bir düğün heyetiyle birlikte Kastamonu’ya göndermiştir (1425). İsfendiyar Bey, bu heyet şerefine Kastamonu’da ziyafet ve eğlenceler tertip etmiş, II. Murad’ın gönderdiği hediyeleri kabul etmiş, Osmanlı dünür heyetine kıymetli hediyeler sunmuş ve gösterişli bir düğün sonunda Halime Hatun’u göz kamaştıran çeyiziyle beraber Bursa’ya yolcu etmiştir. Aynı günlerde II. Murad’ın kız kardeşleri de gelin olarak Candaroğulları ülkesine uğurlanmıştır. Hatice Halime Hatun düğünden sonra bir süre Bursa’da ikamet etmiş, sonra Sultan II. Murad onu Edirne’ye götürmüştür. Bu Hatun, II. Murad’ın 1451 yılında vefatından sonra uzun bir süre daha yaşamış ve Bursa’da vefat etmiştir. Kabri de Bursa’dadır. Son yıllarda Fatih’in annesinin Sırp despotunun kızı olduğuna dair ileri sürülen iddialar bugün için artık çürütülmüştür. II. Murad, Sırp despotunun kızını babasının hatırı için alsa da onu yanında tutmamıştır. Bu kadın, II. Murad’ın ölümünden sonra ülkesine gönderilmiştir. Çocuğu olmamıştır. Müslüman da değildir. Birçok Osmanlı kaynağı Fatih’in annesi olarak İsfendiyar Bey’in torununu göstermiştir. Dolayısıyla Sultan Mehmed’in yetişmesinde Kastamonu’nun da hizmeti olmuştur. İstanbul’un fethi sırasında İsfendiyar Bey’in oğullarından Kasım Bey de görev almış, hatta Fatih onu elçi olarak Bizans’a göndermiştir. Kastamonu’dan donanma malzemesi de gönderilmiştir. Fatih, 1460’ta Kastamonu’yu aldığında İsfendiyar Bey’in torunu İsmail Bey hükümdardı. Fatih, onu huzura kabul ettiğinde bu beye elini öptürmemiş ve onunla kucaklaşarak ‘Sen benim ulu biraderimsin’ diye hitap ederek ona saygı göstermiştir. Çünkü İsmail Bey, Fatih’in annesinin kardeşi yani dayısı idi. Fatih de bunu elbette bilmektedir” diyerek bilgi verdi. “BU TÜR FAALİYETLER YAPILMAYA DEVAM EDİLECEKTİR” TÜRKAV olarak çalışmalarından bahseden Ünal; “Türkiye Kamu Çalışanları Kalkınma ve Dayanışma Vakfı Kastamonu Şubesi 28 yıldır Kastamonu’da İstanbul’un Fethi ve Fatih’in annesini anma etkinlikleri düzenlemekte ve Kastamonu’nun Bursa, Edirne, İstanbul ve özellikle de Fatih ile olan manevi bağlarını dile getirmektedir. Bundan sonraki her 29 Mayıs’ta da bu tür faaliyetler yapılmaya devam edilecektir. Fatih, Kastamonu’ya olan vefa borcunu bu memleketi alırken kan dökmeyerek ödemiştir. Kastamonu da Fatih’e olan şükran duygularını ve akrabalık bağlarını, anma programları ve dualar ile gösterecektir. İstanbul'un fethinin 564’üncü yıl dönümünde, Fatih Sultan Mehmet ve şanlı ordusunu rahmet ve minnetle yad ediyor, Fethin İslam Alemi ve Türk Milletinin birlik ve bütünlüğüne, uyanış ve dirilişine vesile olmasını Cenab-ı Hak’tan diliyor, saygı ve selamlarımı sunuyorum” diye konuştu. Konuşmanın sonunda Programa katılan cami cemaatine tatlı ikram edildi. Fethin Manevi Mimarları ve tüm şehitler için yapılan dua ile program sona erdi.