Türk Ocağı 5'inci Olağan Genel Kurulu Yapıldı
Türk Ocakları Derneği Şubesi Beşinci Olağan Genel Kurulu yapıldı.
Saygı duruşu ve İstiklâl Marşı’nın okunmasından sonra kongre divan başkanlığına Dr. Mustafa Eski, kâtip üyeliklere ise Dr. Muhammed Karasu ve Recep Tokat seçildi.
Genel kurul açılış konuşmasında Şube Başkanı Prof. Dr. Mehmet Serhat Yılmaz, dernek yönetimi olarak geçen üç yıl içerisinde ülkenin önemli meseleleriyle ilgili gelişmeleri yakından takip ettiklerini, görüşlerini açıklamak ve kamuoyunu bilgilendirme amacıyla zaman zaman açıklamalarda bulunduklarını belirtti.
‘Göç Olgusu Konusunda Millet Olarak Tedirginliğimiz Devam Ediyor’
Göç olgusuna değinen Yılmaz: “Ülkemiz göç konusunda uzun bir deneyime sahip, 1854 yıllarından itibaren Anadolu hep göç aldı, Balkan Savaşlarından sonra bu göç dalgası artarak geldi. Lakin bu tecrübelerden ne kadar yararlanabildik. Son yıllardaki sığınmacı, düzensiz göçmenlik gibi göç olgusu konusunda millet olarak tedirginliğimiz devam ediyor, milli devlet vasfından uzaklaşma tehlikesi, vatandaşlığa kabulün mal edinme ve paraya indirgenmesi Türk toplumunu rahatsız ediyor. Bulunduğumuz coğrafya itibarıyla son gelişmeler çerçevesinde dünya ve özellikle Ortadoğu yeniden şekilleniyor. Küresel egemenlik mücadelesi yürüten güçlerin İslam dünyası üzerinde yürüttükleri vekâlet savaşlarının devam ediyor ve yakın gelecekte de edeceği anlaşılıyor. ABD, Rusya, İran, Çin ve diğer yanda Avrupa Birliği ülkeleri ile zor dönem dış politikası yürütmeye devam ediyoruz. Bu kapsamda Irak, Suriye, Libya, Yemen ve Filistin’de yaşananları küresel egemenlik mücadelesinin büyük aktörlerini, onların yönlendirmelerini görmeden ele alamayız. Türkiye’nin özellikle yakın geçmişte, ‘Büyük Ortadoğu Projesi’ ve ‘Arap Baharı’ projelerini, Suriye’deki gelişmeleri, yüz yüze kaldığımız ‘Göç’ olgusunu zamanında doğru değerlendirdiğini iddia edecek kişi sayısı azdır. Bir asır evvel bugünkünden farklı şartlar ve ortamda Birinci Dünya Savaşı oldu. 104 yıl önce, bugün İstanbul işgal edildi. Medeniyet ve kültür coğrafyamız parçalandı. Bu coğrafyadaki dokuz yüz yıllık Türk adalet nizamı, önceki yüzyıllarda başlayan ve burada ele alamayacağımız bir süreç sonunda dağılma noktasına geldi. ‘Coğrafya kaderdir’ cümlesinden hareketle bugün yeniden Türk medeniyet tasavvurunu gündeme getirmek tarihin bizi böldüğü, unutturduğu değerleri görüp, iyi değerlendirip medeniyetimizi yeniden inşa etmemiz gerekiyor. Yirminci yüzyıl başında ‘Türkçülük’ olarak ortaya çıkan Türk milliyetçiliğinin teorik temellerini atan büyük düşünür Ziya Gökalp, Türkçülüğü ‘Türk milletini yükseltmek’ olarak tanımlamıştı. Atatürk’ün ‘benim fikir babam’ dediği Gökalp’ın millet tanımı ise ırka değil, ortak kültür ve terbiyeye dayanıyordu. Türk milli kimliği, etnik kimliklerin üzerinde kapsayıcı ve kuşatıcı bir kimliktir. Bundan mülhem Türkiye’nin Avrupa Birliği sürecinde aday ülke olması sebebiyle diğer bazı alanlarda olduğu gibi daha çok siyasî beklentilerden etkilenmektedir. Lozan Antlaşması, Avrupa Birliği İlerleme Raporları doğrultusunda değerlendirildiği zaman Türkiye’nin etnik ve dinî bakımdan Lozan’da tanımlanmamış yeni durumlara karşı Avrupa Birliği siyasetinde konumlandırılmak istendiği, atıfta bulunulan beklentilerin de antlaşmayı tartışmaya açmak amacı taşıdığı veya antlaşma hükümlerine mugayir uygulamalar beklentisi içerdiği anlaşılmaktadır. Bu durum, Avrupa Birliği sürecinde öne sürülen konular ve beklentilerle Türkiye’nin, Lozan Antlaşması’yla yapmış olduğu azınlık tanımının dışına çıkarılmak istendiği, bu yönde telkin edici değerlendirmelerin olduğu görülmektedir. Geçen yıllar içerisinde Lozan Barış Antlaşması’nın Türkiye’de tartışmaya açılması, tartışmaya açılmak istenmesinin ardındaki sebeplerden birisi acaba bu durum mudur? Bu konu, ilerleyen süreçte Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı ve ‘Türk’ üst kimliği dairesinde ‘Müslüman’ kimliği üzerinden farklı etnik alt kimliklerin zamanla azınlık kavramı içerisinde değerlendirilebileceği sorusunu akla getirmektedir. Son yıllarda Türk dünyasında güzel gelişmeler oldu ve inşallah daha da olacaktır. Türk Devletleri Teşkilatı ve TÜRKSOY, TÜRKPA, Türk Kültür ve Miras Vakfı, Ortak Türk Ticaret ve Sanayi Odası (TTSO) gibi ilişkili kuruluşların faaliyetleri geleceğe olan inancımızı kuvvetlendiriyor. Dil ve kültür köprüsünü sağlam tutmalı, tahkim etmeliyiz. 1920li ve 1990lı yıllarından sonra önümüzdeki on yıl üçüncü bir fırsat olarak önümüzde duruyor. Günümüzde Türk Cumhuriyetleri adım adım alfabe değişikliğine yönelmelerini ‘Turan’ yolunda ‘dilde, fikirde, işte birlik’ yolunda önemli bir adım olarak değerlendirmekteyiz. Ahmet Yesevi Üniversitesi, Manas Üniversitesi gibi iki müşterek üniversite tecrübelerinden de faydalanılarak diğer bağımsız Türk Cumhuriyetlerinin mutlaka birer üniversite kurulması temennimizdir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Türk milletine gösterdiği ‘muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkmak’ hedefi doğrultusunda millî birliğimizi ve Türk dünyası ile dayanışmamızı güçlendirdiğimiz takdirde Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır. Değerli Ocaklılar bir önceki kongremizde ABD İsrail Büyükelçiliğinin Kudüs’e taşınması kararının ilanını, coğrafyamızdaki çatışmaların yatışması ihtimalini ortadan kaldırmaya dönük açık bir tahrik olarak değerlendirmiştik. Müslüman ülkelerin ve Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun buna gösterdiği tepki takdire şayan olmakla birlikte, oynanan oyunun vahametine vurgu yapmıştık. O günden günümüze şartlar daha da kötüleşti. Çin’in Doğu Türkistan’da yıllardır uyguladığı sessiz soykırımımın yanında İsrail’in 2023 yılının Ekim ayından beri Gazze’de çoluk çocuk, genç yaşlı demeden sürdürdüğü kanlı soykırım, kötülüğün günümüzdeki en açık iki örneğidir. İsrail’in Gazze’de bütün dünyanın gözü önünde sivil yerleşim alanlarını bombalaması soykırım suçu değil ise nedir? Türk Milletinin, milletimizin bütün Türk ve İslam dünyasının ve insanlığın huzur ve barışa kavuşacağı günleri görmek istiyoruz” dedi.
Genel kurulda daha sonra seçimlere geçildi. Yapılan seçimde yeni yönetim ve denetim kurulları oluşturuldu. Yönetim Kurulu Asil Üyeliklerine Prof. Dr. Mehmet Serhat Yılmaz, Kamil Akgün, Rafet Aslan, Metin Ekici, Dr. Murat Yılmaz, Dr. Osman Eroğlu ve Dr. Muhammed Karasu, Yönetim Kurulu Yedek Üyeliklerine Nedim Afacan, Ali Osman Kurtçu, Hamdi Özden, Doç. Dr. Mehmet Kıldıroğlu, Serkan Altıkulaç, Deha Tüfekçi ve Mustafa Tınık, Denetim Kurulu Asil Üyeliklerine Dr. İbrahim Küçükbasmacı, Hasan Hüseyin Kaplan ve Prof. Dr. Cevdet Yakupoğlu, Denetim Kurulu Yedek Üyeliklerine ise Ayhan Avanoğlu, Dr. Kutalmış Gökkuş ve Saim Sarıkaya seçildiler.
Genel Kurulda kurultay asil delegeliğine Prof. Dr. Mehmet Serhat Yılmaz, Opr. Dr. Rahmi Galip Vidinlioğlu, Rıza Büyükata, yedek üyeliklere ise Prof. Dr. Cevdet Yakupoğlu, Abdullah Ünal, Ali Osman Kurtçu seçildi. Türk Ocakları Kastamonu Şubesi Hars Heyeti Üyeliklerine ise Genel Kurulda oy birliği ile Abdullah Ünal, Prof. Dr. Cevdet Yakupoğlu, Prof. Dr. Güler Tuluk, Mehmet Feyyaz Pattabanoğlu, Dr. Mustafa Eski, Nedim Afacan, Prof. Dr. Orhan Söylemez, Opr. Dr. R. Galip Vidinlioğlu, Rıza Büyükata, Rafet Tiryaki, Prof. Dr. Yaşar Nuri Şahin seçildiler.
Genel Kurul sonunda günün hatırasına fotoğraf çektirdikten sonra divan başkanlığı tarafından oturum kapandı.