'Ticari kaygıya ulaşan etkinliğe dönüşmüş'
VALİ MESUT YILDIRIM'DAN, KASTAMONU GÜNLERİ ELEŞTİRİSİ Ankara Kastamonu Dernekler Federasyonu koordinesinde 15-19 Mart 2017 tarihleri arasında düzenlenecek olan Başkent'te Kastamonu Günleri'nin 13'üncü öncesinde Kastamonu Ticaret ve Sanayi Odası'nda (KATSO) istişare toplantısı düzenlendi. KATSO'da düzenlenen istişare toplantısına Vali Mesut Yıldırım, Belediye Başkanı Tahsin Babaş, KATSO Başkanı Selçuk Arslan, ilçe Kaymakamları, Belediye Başkanları ve çok sayıda davetli...
VALİ MESUT YILDIRIM’DAN, KASTAMONU GÜNLERİ ELEŞTİRİSİ; Ankara Kastamonu Dernekler Federasyonu koordinesinde 15-19 Mart 2017 tarihleri arasında düzenlenecek olan Başkent’te Kastamonu Günleri’nin 13’üncü öncesinde Kastamonu Ticaret ve Sanayi Odası’nda (KATSO) istişare toplantısı düzenlendi. KATSO’da düzenlenen istişare toplantısına Vali Mesut Yıldırım, Belediye Başkanı Tahsin Babaş, KATSO Başkanı Selçuk Arslan, ilçe Kaymakamları, Belediye Başkanları ve çok sayıda davetli katıldı. “BİR RANTA DÖNÜŞTÜRÜLDÜĞÜ SÖYLENİYOR” Toplantıda açılış konuşmasını gerçekleştiren KATSO Başkanı Selçuk Arslan; “Kastamonu Günleri’ni tanıtımımızı en yüksek noktaya çıkartacak seviyeye getirmek mecburiyetindeyiz. Son yıllarda Kastamonu Günleri’nin sadece bu ürünlerin satışı için düzenlenen bir program haline geldiği, bir ranta dönüştürüldüğü söyleniyor. Bu işleyişi değiştirmezsek, bir anlamı olduğunu düşünmüyorum” dedi. Protokol konuşmalarına geçilmeden önce katılımcılara KASDERFED’in tanıtım videosu izlettirildi. Tanıtım videosunun ardından istişare toplantısını başlatan KASDERFED Başkanı Hasan Şen, bu seneki sloganlarının ‘Size en yakın dört mevsim’ olduğunu söyledi. “KAR SEZONUNUN EN YOĞUN YAŞANDIĞI ZAMANDA 49 ODA DOLUYMUŞ” Kastamonu’nun tanıtımının çok büyük önem arz ettiğini vurgulayan Belediye Başkanı Tahsin Babaş; “Bir bilgiyi paylaşmak istiyorum sizlerle. Ilgaz diyoruz her zaman. Hiçbir yere koyamadığımız Ilgaz’ımız. Orada çok büyük bir otel yapıldı. 269 odalı Türkiye’nin sayılı otellerinden birisi konumunda. Ama soruyorum ben doluluk oranlarını ortalama 5 oda. Bugün ise sorduğumuzda kayak ve kar sezonunun en yoğun yaşandığı zamanda 49 oda doluymuş. Tanıtım yapıyorsak demek ki eksiğimiz var. Bir yerlerde yanlış yapıyoruz. Bizler tanıtım işlerini gerçekten de çok ciddiye alıp çalışmalar gerçekleştirmek zorunda, bu eksikleri mutlaka kapatmak zorundayız. Görev benim senin onun değil herkesin görevi. Bu sadece ilimiz için değil Türkiye’mizde yaşayan bütün Kastamonuluların görevidir” dedi. “MAKSAT KASTAMONU’YU TANITMAKTIR” İstanbul’da 2 milyon Kastamonulu yaşadığına vurgu yapan Babaş; “Ama Ilgaz’da ki otelde 49 oda var. O zaman bizlerde çok eksikler var. Bu konuları geniş kapsamlı bir şekilde masaya yatırıp detaylandırarak hep birlikte çalışma yapmamız gerekli. Ankara’da Kastamonu günleri için toplandık ama İstanbul, Bursa günleri de yapıyoruz. Sonuç olarak bir somut bir şey elimize geçmedi. Kimse de bu günlerin arkasından şunu elde ettik diyemiyor. Bunu yapmış olmak için artık yapmayalım ve bu işten ilimize katkı sağlayalım. Amacına uygun yapalım. Bizler hiçbir şekilde kaçmıyor, desteğimizi sonuna kadar veriyoruz ve vermeye devam edeceğiz. Kastamonu adına yapılan bütün organizasyonlara katılıyor, destek veriyor ve gidiyoruz. Gitmeye de sonuna kadar devam edeceğiz. Kastamonu günlerinde somut olarak buradan giden esnaflarımız sadece ticari kazanç elde ediyorlar. Buda çok önemli. Ama maksadımız bu değil. Maksat Kastamonu’yu tanıtmaktır. Bu işi bu sene daha da ciddiye almayı düşünüyoruz” cümlelerini kullandı. “HERKES KOLUNA BİRİLERİNİ ALIP GETİRSİN” Ahşap Fuarı’na da herkesin destek vermesini isteyen Babaş; “Mayıs ayında 18-23 tarihleri arasında Ahşap Fuarı’nı yapacağız. Bu sene önceki senelere göre daha çok üzerine gideceğiz ve önem vereceğiz. Özellikle 3 federasyonumuzu mutlaka bekliyorum. Kastamonu ahşapla tanıtmak gereklidir. Bu gerçekten de yüzde 67’si orman olan bir ülkenin açık gerçeğidir. Ahşap fuarı da sadece ilimizde yapılıyor. Herkes koluna birilerini alıp getirsin. Biz burada misafir edeceğiz. Sanayici işadamı yatırımcı mutlaka bekliyorum. Bu sene ne katılımı en yükseğe çıkarmak için, ilgiyi artırmak için ne gerekiyorsa yapacağım. Söndürmeye değil daha da ateşlemeyi hedefliyoruz” ifadelerini kullandı. “GELECEĞİMİZİ KURTARACAK OLAN TARİHİ VE KÜLTÜREL DEĞERLERİMİZ” İl merkezinde bir yoğunluk olmadığına dikkat çeken Babaş; “Özellikle tarihi dokusuyla önemli şehrimizde yoğunluk yok. Belli zamanlar yoğunluk yaşıyoruz. Konaklara önem veriyoruz sürekli. Ama bakıyorum yine de ilgi yok kimseden. Konakları alıp yapıyoruz ama talep yok. Ticari getirisi yüksek. Çünkü yeterli seviyede konaklarımızı onarmıyor gün yüzüne çıkartmıyoruz. Toplam bin 400 konak var ama hep birlikte tek tek alıp onarsak geleceğimiz kurtulur. Kastamonu geleceğinde sanayileşme çok yüksek olması mümkün değil. Bizim geleceğimizi kurtaracak olan tarihi ve kültürel değerlerimiz. Bunları da turizme katmamız gerekli. Bunda başarılı olabilir. İlimize gerekli yatırım var mı diyorduk var. Ulaşım sorunu belli bir noktaya geldi. En büyük sorunumuz ulaşımdı ama onu da çözdük. Ilgaz’ı geçtik Ankara’nın dibindeyiz. Havalimanımız çok iyi bir şekilde çalışıyor. Arz talep olarak bağlantılı olsa da biz daha da arz talep bağlantısını iyi kurarak büyümeye devam edeceğiz. Bu büyük yatırımların devamı sahile kadar inecek. Kırık Barajı öyle. Turizm bağlantısı yüksek olan sahil ilçelerimiz de çok fazla. Değerlendirmek gerekiyor. Tek sorun ulaşımdı oda limanla birlikte ortadan kalkacak” dedi. “ELİMİZDEKİ MALZEMELERİ KULLANMAMIZIN ZAMANI GELDİ” Ankara günlerinde sadece Kastamonu esnafının olacağının vurgusunu yapan Babaş; “Merkezde tarihi kültürel dokuyu ön seviyeye çıkarta bilirsek Kastamonu başarılı olur. Buraya gelenler özellikle Japonlar, Araplar bunlar denizi sevmiyor. Tarihi yeşilliği doğayı seviyorlar. Tarihi konaklarda konaklıyorlar. Normal otelde değil. Elimizdeki malzemeleri kullanmamızın zamanı geldi. Ankara günlerinde Kastamonu esnafı olacak ve Kastamonu ürünlerini sattıracağız. Buna dikkat edeceğiz. Bizler ulaşım ve stant ve konaklamalarını karşılaşmaya devam edeceğiz. Bunun sonucunda dönüş olması gerekiyor ve bekliyoruz. Sanatsal etkinliklerimizde yapılması için çalışacağız” diye konuştu. “TİCARİ KAYGIYA ULAŞAN BİR ETKİNLİĞE DÖNÜŞMÜŞ” İstanbul Günleri’nden sonra istişare toplantısının zorunluluk kazandığını söyleyen Vali Mesut Yıldırım; “İstanbul Günleri’nden sonra bu toplantının zorunlu yapılması gerektiğini, kaçılmaz olduğu kanaatine vardım. Genel olarak Kastamonu Günlerini masaya yatırmakla birlikte, özel olarak da Ankara’daki Kastamonu günlerini konuşacağız. Belediye Başkanımız ilimizin tanıtımı ve turizm konusunda geniş çerçeveli konuşma yaptı. Konuşan konular için ayrı bir toplantı düzenlenmeli, çünkü ihtiyacımız var. Teknik ve detaya inip Kastamonu’nu Günlerini konuşmak istiyorum. İlimizin tanıtımda başvurduğumuz önemli enstrümanlardan biri Kastamonu Günleri. İstanbul, Ankara ve Bursa’da ağırlıklı olarak gerçekleştiriliyor. Ama başka illerde de gerçekleşebilir. Bazı beklediğimiz kazanımlar var. Belki bir kısmına ulaşıyorum ama diğer yandan aslında arzulamadığımız, olmaması gerekenleri yaşadığımızı da görüyorum. Yansıyan olumsuzlukların temelinde günler öncesinde ilgili aktörlerin katılımıyla istişare edinilmemesi yatıyordu. Bugün biz eksikliği gidermeye çalışıyoruz. Her düzenlediği Kastamonu Günlerinde bir hafta geçmeden toplanmamız gerekiyor. Artılarımızı ve eksikliklerimizin çıktılarını da konuşmamız gerekiyor ki aynı hataları işlemeyelim. Benim önceden duyduğum ve ortak fikir olan ürün satma anlamında ticari kaygıya ulaşan bir etkinliğe dönüşmüş. Bunun önüne geçmemiz gerekiyor” dedi. “KASTAMONU’YA ÖZGÜ OLMAYAN ÜRÜNLER, KASTAMONU’NUNMUŞ GİBİ SUNULUYOR” Kastamonu’ya ait olmayan ürünlerin sunulduğuna vurgu yapan Yıldırım; “İzlenimlerim ise satıcılar ürün satıyor, dolayısıyla Kastamonulu esnafımız bu durumdan faydalanamıyor. Kastamonu’ya özgü olmayan ürünler, sanki Kastamonu’nunmuş gibi sunuluyor. Kastamonu’ya özgü olmayan ürünlerin artılarının olabileceğini düşünenler olabilir ama eksilerinin daha çok olabileceğini düşünüyorum. Tat, kalite anlamında bizi yansıtmıyorsa tüketici bu memnuniyeti uyandırmaya bilir. Mesela, ‘Kastamonu pastırması bu mu?’ denildiğinde, dimyata pirince giderken, eldeki bulgurdan olma riskimiz olacak. Tamamen yerli, her ürün Kastamonu ürünü olmalı ki, biz umduğumuz faydaları bulabilelim” dedi. “PASTIRMA PAHALI GELİYORSA ALLAH RIZASI İÇİN ÇEKME HELVAMIZI KOYALIM” Vali Yıldırım, konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Pek çok değişik platformlarda dile getiriyorum. Toplumumuz içinde öngördüğüm sadece kendimizi överek bir yere varmamız mümkün değil. Eksikliklerimizi, yanlışlıklarımızı konuşmak zorundayız ki kendimizi geliştirme ihtiyacı hissederek bu doğrultuda hareket edelim. Elimdeki tek tecrübe İstanbul’daki Kastamonu Günleri oldu. Önceden Bursa ve Ankara’daki Kastamonu Günlerine katılsaydım muhtemelen İstanbul’da gördüğüm gibi yanlışlara değinmek zorunda kalacaktım. Eksikleri gidermenin dışında. Mizansenin, sunumun ve başlangıcının çok önemli olduğuna inanırım. Dünyanın en güzel sunumunu, etkinliğini yapın. Eğer başta saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nda hata yaptıysanız anlamı olmuyor. İstanbul’daki açılışta protokol plastik sandalyelere oturdu. Arkasından plastik sehpalar geldi. Sonrasında plastik tabaklarda, kuru pastalar geldi. Derneklerimiz böyle bir etkinlik düzenliyor ve bu kadar güçlü. Bizi yansıtan geleneksel el sanatlarını yansıtan bir koltuk grubu olmalı. Ardından ahşap sandıklar olmalı. İkramlarımızı plastik tabak yerine porselen tabaklarda sunalım. Her şeyin 1 liraya satıldığı dükkanlarda bile porselene benzer tabaklar var. Biz orada niye kuru pasta ikram ediyoruz? Biz orada niye varız? 1 ya da 2 kilo pastırmayı sunabiliriz. 2 kilo pastırmanın parasını verip alabiliriz. Niçin yapmıyoruz bilmiyorum. Bakanlarımız, meclis başkanlarımız, önemli işadamlarımız Kastamonu Günlerine katılıyor. Pastırma pahalı geliyorsa Allah rızası için çekme helvamızı koyalım. Basit gibi gözüken unsurlar yapılmadığında insanların algısı da yapılmayanlara göre olur.” “YABANCI SATICILAR BULDUĞUMUZDAKİ GEREKÇELER MAKUL DEĞİLDİR” İstanbul Günleri’nde karşılaştığı sorunlar üzerinden konuşmasına devam eden Yıldırım; “İstanbul’a Şerife Bacı heykelimizi kağnısıyla götürdük. Büyük bir külfet. Heykelin gidip gelmesi, tekrar sergilenmesi heykel her anlamda zarar görüyor. Yolda kırılma riski var. Derneklerimiz gerekli statülerde ellerinde bulundursunlar. Bulunduramıyorlarsa bizi söyleyin daha taşınabilir yapalım. Sergilememiz gereken, Kastamonu için ne yapılması gerekiyorsa çalışmalarını yapalım. Gittiğimizde esnafımızın tüm ürünlerini satmış olması ya da yabancı satıcılar bulduğumuzdaki gerekçeler makul değildir. Esnaflarımızı ayarlayan kurumlar bellidir. İç denetimler yapılmalıdır. Belediye Başkanı şikayetçi olmasa bile ağırlıklı yük Kastamonu Belediyesindedir. Yükün diğer kısmı Ticaret Odası, Esnaf Odası ve bir nebze de Valilik’tedir. Oysa tüm sorumluluklar belirlenmeli ve herkes o sorumluluğu ölçüsünde gayret göstermelidir. Elini taşın altına koymak zorundadır. Sadece 2 kurumun maddi katkısı ile sorunu çözmemeliyiz. O zaman esnafımız sadece maddi, meta olarak görecek. Oysa Kastamonu Günleri sadece ürün satmanın ötesinde ilimizi, ilçelerimizi tanıtıcı unsurları olan, kültürümüzü tanıtmak anlamında, üniversitemizin mutlaka olması gereken canlı ve yaşayan etkinliktir. Söylenen sözler incitse de, acıtsa da konuşmalıyız. İstanbul’daki Ankara Günlerinde Valilik sitesine fotoğraflar koyduk. Mekanın altında Gaziosmanpaşa Belediyesi yazıyor. Kastamonu Günlerinin olduğunu kime inandıracağım. Kendi cep telefonumda Gazi Osmanpaşa Belediyesi yazısını kırptım. Belediyemize ‘siz kendi ismini koymayın diyebiliriz’ ne olacak 1 saat belediyenin yazısı gözükmesin ya da Kastamonu Günleri adı altında bir bez levha hazırlayalım. Yazıyı kapatacak şekilde hazırlayabiliriz. Basit tedbirlerle olumsuz algıyı değiştirmemiz mümkün. 15-19 Mart ‘da Ankara’da Kastamonu Günleri’ni düzenliyoruz, ardından da İstanbul’da yapılacak. Her Kastamonu Günleri öncesinde mutlaka bir toplantı düzenleyelim” dedi.