Tevhid-i Tedrisat Kanunu Anısına Çalıştay Yapıldı

Türk Eğitim-Sen Şubesi tarafından Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nun kabul edilişinin 100'üncü yıl anısına çalıştay düzenlendi.

Çalıştayın açılışında konuşan Türk Eğitim-Sen Şube Başkanı Nedim Afacan; “Millî bir sivil toplum kuruluşu olan sendikamız Türk Eğitim- Sen başta eğitim olmak üzere toplumu ilgilendiren her konunun paydaşı olma çabasındadır. Gerek bin asırlık Türk yurdu olan ülkemizde gerek Türk dünyasında ve gerekse uluslararası alanda ülkemizi ilgilendiren her konuda söyleyecek bir sözümüz olmuştur ve olacaktır. Zira Türk Eğitim Sen varoluş gücünü asil Türk milletinden almaktadır. Çalıştayımızda, çok önemli toplumsal etkileri olan Tevhidi Tedrisat kanununun kabulünün 100’üncü yılı vesilesiyle milli eğitim sistemimizin geldiği nokta ve geleceğini değerlendireceğiz. Tevhidi Tedrisat kanunu, Türkiye Cumhuriyeti'nin eğitim sisteminin temelini oluşturan önemli bir ilkedir ve milli eğitim politikalarımızın şekillenmesinde büyük rol oynamıştır. Aynı zamanda Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş felsefesini yansıtan bu kanun kapsamında asıl amaç muasır medeniyetlerin üzerine çıkmaktır. 1924 yılından günümüze milli eğitim sistemimizde kat edilen mesafe ve geleceğe en iyi şekilde hazırlanma noktasında yapılabilecekler çalıştayımızda etraflıca değerlendirilecektir. Türk Devletleri Teşkilatı’nın kurulmasının, ekonomik alan başta olmak üzere sosyal ve kültürel sahada etkinliğini hissettirmesinin çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Dilde, fikirde, işte birlik şiarıyla Türkiye Cumhuriyetinin öncülüğünde bir Türk asrı günümüzün vazgeçilmez bir ideali olmuştur. Bu manada önder ve güçlü Türkiye’nin ilk önce ve en önemli konusu eğitim olmalıdır. Zira geleceğin güçlü Türkiye’sinin emanetçileri bugünün çocukları, gençleridir” dedi.Tevhid-i Tedrisat Kanunu Anısına Çalıştay Yapıldı

‘Bilgi ve Teknoloji Çağında, Eğitim Sadece Bilgi Aktarımı Değil’

Açıklamalarına devamında Türk Eğitim-Sen Şube Başkanı Nedim Afacan; “Türk asrı ve Türkiye yüzyılında ülkemizin küresel rekabetçiliğini artırmak ve toplumsal refahı yükseltmek amacıyla eğitim sistemimizi daha da ileriye taşıma gayreti ve sorumluluğu içindeyiz. Bilgi ve teknoloji çağında, eğitim sadece bilgi aktarımı değil, aynı zamanda beceri ve yetkinlik kazandırma sürecidir. Bu doğrultuda, STEM (fen, teknoloji, mühendislik ve matematik) alanlarına verilen önem artmakta, dijital okuryazarlık ve yenilikçilik becerileri günümüz eğitim anlayışına şekil vermektedir. Milli eğitimimizin temel amacı, gençlerimizi sadece meslek sahibi yapmak değil, aynı zamanda demokratik değerlere bağlı, insan haklarına saygılı, çevreye duyarlı, geçmişinden aldığı büyük mirasın farkında ve geleceği planlayan bireyler olarak yetiştirilmesini sağlamaktır. Bu noktada, eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanması, bununla birlikte kariyer ve liyakate bağlı bir mesleki gelişim ve görevlendirmelerin temel ilke kabul edilmesi büyük önem taşımaktadır. Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun 100’üncü yılında, Türkiye'nin eğitimdeki başarıları ve ilerlemeleri ve yapılabilecekleri değerlendirilirken öbür taraftan da. Gelecekte eğitimimizi daha da güçlü hale getirmek. Gençlerimizi ahlaki, millî ve manevi değerlerini benimsemiş bireyler olarak yetiştirmek. Gençlerimizi diğer ülkelerle rekabet edebilecek bir noktaya eriştirmek gayesi üzerine çalışmalar yapmak büyük önem taşımaktadır. Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ifadesiyle ‘En mühim ve feyizli vazifelerimiz millî eğitim işleridir. Millî eğitim işlerinde mutlaka muzaffer olmak lâzımdır. Bir milletin hakikî kurtuluşu ancak bu suretle olur’. Bu ideal doğrultusunda hareket ederek geleceğin güçlü eğitim sistemine fikir ve önerileriyle destek verecek olan çok değerli katılımcılara ve siz değerli misafirlerimize teşekkür ederim. Çalıştayımızın sonuçlarını kamuoyu ile paylaşacağız inşallah çalışma sonuçları Kastamonu ve Türkiye genelinde faydalı olur” ifadelerini kullandı.Tevhid-i Tedrisat Kanunu Anısına Çalıştay Yapıldı

‘Eğitim Çok Önemli Bir Stratejik Değeri Olan İnsanı İşlemekte’

Programın devamında Doç. Dr. Zehra Esra Ketenoğlu Kayabaşı ise ; “Tevhid-i Tedrisat Kanunu Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından 3 Mart 1924 tarih ve 430 kanun numarası ile kabul edilmiş ve ülkedeki bütün eğitim kurumlarının Maarif Vekaletine Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlanması sağlanmıştır. Bu kanunun kabul edilişinin 100’üncü yılında hem eğitimin önemine hem de nitelikli insan yetiştirme yolundaki görevine dikkat çekmek amacıyla Kastamonu Türk Eğitim-Sen Şubesi olarak Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nun kabul edilişinin 100’üncü yılı anısına siz saygıdeğer katılımcılarımızla Türk Asrı ve Türkiye yüzyılında milli eğitim çalıştayını düzenliyoruz. Maarif Kongresi ile başlamış olduğumuz Türkiye Cumhuriyeti'nin yeni yüzyılını ‘Türkiye yüzyılı’ yapmak, ardından içinde bulunduğumuz çağı bölgemizde ve dünyada Türk asrı olarak tarihe not düşmek amacıyla, ‘Türkiye yüzyılı’ Türk asrında akıl ve bilim ışığında milli eğitim nasıl olmalı sorusunun cevabını hep birlikte arayacağız. Eğitimci, toplum bilimci, şair ve yazar merhum Seyit Ahmet Arvasi'nin günlük yazılarından oluşan Türk İslam Ülküsü adlı eserinde milli eğitimin temel prensiplerini sıralamış ve Türk milletinin en hayati meselesinin tamamen kendinden olan, kendini çok seven, milli tarihe milli kültüre, milli medeniyete ve milli ülkülere gönülden bağlı ve bu değerlere yabancılaşmamış, aydın ve milliyetçi kadrolar olduğuna değinerek milli eğitimin en temel rolünü vurgulamıştır. Ayrıca eğitimin politik fonksiyonlarına değinerek her milletin eğitimi siyasi sistemine, ideolojisine, ulaşmak istediği hedeflere ve ülkülere uygun olması gerektiği, eğitimin çok önemli bir stratejik değeri olan insanı işlemekte olduğunun unutulmaması gerektiği, bu açıdan bakıldığında milli eğitimin, milli savunmamızın önemli bir parçası olduğuna değinmektedir. Arvasi sözlerine şöyle devam etmektedir; Hiç şüphesiz demokrasilerde okul veya eğitim herhangi bir partinin gaye ve programına hizmet edemez. Lakin demokrasilerde dahi eğitim devletin ve milletin partiler üstü gayelerine, ülkü ve hedeflerine göre vazife yapar. Hiç şüphesiz her ülkenin eğitimi o ülkenin ekonomik, sosyal, kültürel ve politik menfaatlerine göre düzenlenir. Hiçbir millet veya devlet kendi bütünlüğünü tehlikeye sokacak, maddi ve manevi değerlerini tahrip edecek, gelişme ve yücelme arzusunu engelleyecek, milli ve mukaddes kaynaklarını kurutacak, ulaşmak istediği ülkü ve hedefleri karartacak, hak ve hürriyetlerini ortadan kaldıracak bir eğitime müsaade edemez. Milli eğitim, bir milleti sağlıklı ve verimli bir gelişme ile sosyal, kültürel, ekonomik ve politik ülkü ve hedeflerine götürebilmelidir.

‘Kaliteli Nesillere Sahip Olan Bir Milletin Başarıları Daha Büyük’

Doç. Dr. Zehra Esra Ketenoğlu Kayabaşı konuşmasının devamında; “Bu işi de ancak milliyetçi ve ülkücü öğretmen kadroları başarabilir. Yabancı ideolojilere ve kültürlere kapılanmış kimselerin milli eğitimde yeri yoktur. Görüldüğü üzere milli eğitim politikaların hizmetindedir. Bu karakteriyle milli savunmamızın bir parçasıdır. İnsan, sosyal, kültürel, ekonomik ve politik hayatın stratejik değeri en fazla olan önemli bir unsurudur. Savaşları yapan ve kazanan insandır. Milli ve çağdaş bir eğitimden geçirilmiş, şuurlu ve kaliteli nesillere sahip olan bir milletin başarıları daha büyük ve devamlı olmaktadır. Böylece yetişmiş milletler, yeni sömürgeciliğin oyunlarını daha kolayca bozar, her türlü emperyalizmi daha kolay bertaraf eder, soğuk ve sıcak savaşları daha kolayca zafere ulaştırır. Asla unutulmamalıdır ki, milli olmayan ve çağdaş ihtiyaçlara cevap vermeyen, birer anarşi yuvası haline gelen, yabancı ideolojilerin pazarı durumuna düşen, bölücü ve yıkıcı akımların barındığı, Türklüğe, Müslümanlığa, objektif ilme ve tarafsız kritiğe düşman bir eğitim kurumu yalnız milli savunmayı zorlaştırmakla kalmaz, zamanla imkansız halede getirebilir. Bir millet, bir devlet her yerden önce kendini kendi okullarında savunabilmelidir. Okullar, bir milletin siyasi ve kültürel hudutlarını korumalı, ekonomik ve sosyal gelişmesini kolaylaştırmalı, milletimizi ve devletimizi yabancı kadrolar karşısında ezik ve yenik duruma düşürmemeli, her sahada ilmin ve tekniğin yardımı ile kendi öz kaynaklarından ve öz emeği ile vasıtalar icat etmelidir. Hiçbir millet ve devlet kendini, rejimini, menfaatlerini, ülkü ve hedeflerini tehlikeye sokacak bir eğitime müsaade edemez. Eğitim, milli, devletin emrinde ve onun savunucusu olmak zorundadır. Başka türlü söyleyenler yalan söylemektedirler diyerek milli eğitimin rolünü kesin ve net bir ifade ile açıklamıştır. Bu çalıştay sürecinde Türk eğitim sistemi için dertlenen başta siz değerli üyelerimiz ve davetli tüm eğitimcilerimizin desteğini almanın gururunu yaşıyoruz. Kıymetli desteğiniz ile bu süreci verimli ve nitelikli geçireceğimize ve tamamlayacağımıza inancımız tamdır. İzninizle çalıştay gruplarımızı tanıtarak sözlerime son vermek istiyorum” dedi.

‘Eğitim Çok Ciddi Bir Atılıma İhtiyaç Duymaktadır’

Gelişmiş öncü bir ülke adımı atmanın yollarının eğitim olduğunu vurgulayan İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Yaşar Dolapcı; “Dünyada adaletle muamele bekleyen her insanın çocuktan yaşlıya her güçsüzün Türk milletine ihtiyacı var. Çünkü ne zaman Türk güçlü olmuş, dünya adaletle tanışmış, dünyanın adalet göstergeleri en üste çıkmıştır. Biz biliyoruz ki Türk milletinin güçlü dönemlerinde ne kan ne göz yaşı, bilim, ilim, insanlık için fırsat ve güzellikler var. Dolaysıyla mutlu bir dünyaya her zaman imar edici olarak var olmuş Türk milletinin yeniden aynı dünyada aynı rolü alabilmesi için mutlak suretle savunmadaki Türk milleti savunma sanayinde hak ettiği yere doğru gelmekte. Ve eğitimde çok ciddi bir atılıma ihtiyaç duymaktadır. Biz Milli Eğitim Bakanlığı olarak ‘Türkiye Yüzyılı’ maarif modeli ile topluma sunulan bu modeli bu manada milli ahlak, milli kültür kökleriyle bezenmiş bilim dünyasında ve bilimsellikte ihtiyacı olan değerlerle bütünleşmiş bir model olduğunu, bunun için en önemli kahramanların gayretleriyle karınca misali, kahramanlık ve dik duruşlarıyla ehemmiyetli bir yeri olan okul yöneticilerimiz ve öğretmenlerimiz olduğunu düşünüyoruz. Bu konuda bu çalıştay tabandan uygulama esası ellerinde olan arkadaşlarımızdan gelecek fikirlerle netleşmesi ve istikametinin belirlenen yönde kararlı ve kalıcı olarak oluşturulabilmesi çok önemli ve kıymetli. Öğretmen arkadaşlarımızın oluşturdukları modeller maarif modeli için önemli bir temel oluşturacak. Milletimiz içinde eğitimle gelebilecek fırsatlar adına ciddi bir merhale alacak bir zemin olacak. Bu yüzden başta Türk Eğitim- Sen ve yönetimine, bugün buradaki tüm hocalarıma Milli Eğitim müdürlüğü adına şükranlarımızı sunuyorum. Bu çalışmalar maarif modelinin istikamete ulaşması için artar, çeşitlenir ve bu fikirler bir araya gelerek yüzyılın ihtiyaç duyduğu en güzel eğitim modelini ve Türk milletini tüm dünyaya bilinen ecdadındaki kahramanlıkları adaleti, bilime katkılarıyla yeniden sunacağını düşünüyorum” dedi.

Özel Haber

Bakmadan Geçme