• Haberler
  • Genel
  • Sönmezoğlu: 'Kestaneden 50 milyar lira gelir elde edebiliriz'

Sönmezoğlu: 'Kestaneden 50 milyar lira gelir elde edebiliriz'

Orman Bölge Müdürlüğü'nce düzenlenecek olan Cumhuriyetin 100'üncü yılında Kastamonu Çalıştayı öncesi son toplantı gerçekleştirildi.

Orman Bölge Müdürlüğü Toplantı Salonu’nda düzenlenen toplantıya Kastamonu Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ömer Küçük, Orman Bölge Müdürü Fahri Sönmezoğlu, KUZKA Genel Sekreteri Serkan Genç, çeşitli sivil toplum kuruluşu başkanları ve sektör temsilcileri katıldı.

Orman Bölge Müdürü Fahri Sönmezoğlu, burada yaptığı konuşmada, Kastamonu'daki en büyük gücün ormanlar olduğunu dile getirerek; “Türkiye’nin en verimli ormanlarına sahip ilinde yaşıyoruz. En fazla yıllık artımı olan bir ildeyiz. Türkiye’nin en kaliteli, en biyolojik çeşitliliği fazla, en sıra dışı doğal güzelliklerinin, yeryüzü şekillerinin bulunduğu bir ildeyiz. Kastamonu kadimden bu tarafa asli odun üretimi diye nitelendirdiğimiz ormanlarda kesilmesi gereken ağaçların kesilerek depolara taşınması veya işte büyük fabrikalara götürülmesi konusunda zaten ezelden beri öncü ve birinci olan bir yer. Bu konu Kastamonu’ya belli ölçeklerde sanayi tesisleri zaten kazandırmış. Burada orman emvali var. Orman emval ulaşma imkanı olan yerde sanayi tesisleri kuruldu. Bu konuda öncü rol üstlenen ve dünyaya Kastamonu ismini tanıtan ilk tesis Kastamonu Entegre adıyla Kastamonu’da kurulmuş, ardından SFC, bu yerin dünya markası olan, dünyada levha sektörünün bir numarası olan Kronospan’la ortaklık yapmış. Dünyanın en büyüğü olan iki levha fabrikası Kastamonu’da. Bu tesislerin buraya kurulmasının ana sebebi burada mevcut olan kıymetli ormanlar. Buradaki ormanlarda üretilecek orman emvali hızlı bir şekilde ulaşmak. Kastamonu çok uzun yıllar orman emvali üretimi konusunda 1 milyon seviyelerinde yer almış. 2000’li yıllarla birlikte bu rakamlar 1 milyon 600 binlere kadar çıkmış ve en nihayetinde 2019’dan itibaren artık istikrarlı bir şekilde 2 milyon 600 bin metreküpler seviyesine geldik. Ormanda gerekçesiz, sebepsiz, teknik bir izahı olmayan hiçbir ağaç, hiçbir fidan kesilmez. Mutlaka kalan orman kıymetinin daha iyi gelişmesi, biyolojik çeşitliliğin temini, orada yaşayan tüm canlıların ihtiyacının mahallede karşılanması gibi birçok gereksinimi karşılayacak şekilde kesim yaparız. Türkiye’nin ortalama değerlerini dikkate aldığımız zaman Kastamonu ormanlarında yıllık 3 milyon 250 bin metre küp orman servetinin alınması aslında ormancılığın tüm bileşenlerinin, tüm ormancılık sisteminin sağlıklı bir şekilde uygulanması için gerekli. Bu ne demektir? Kabaca 600-700 bin metreküp daha orman emvali üretimi yapılacak demektir. Tabii ki bunun getireceği bir ekonomik fiili durum olacak elbette. Sadece bu kadar dikili kabuklu gövde ağacındaki emvalin üretimi yöre insanımıza en azından 1 buçuk milyarlık bir değer bırakacaktır” şeklinde konuştu.

“İŞÇİ KONUSU TÜRKİYE’NİN EN ÖNEMLİ SORUNU”

Çalışacak işçi sayısını artırmak gerektiğine vurgu yapan Sönmezoğlu; “Burada çalışacak işçilerin de sayısını artırmamız gerekiyor. Bu konuda bir sıkıntı yok. Kastamonulu devlette işçi olarak çalışmayı seven bir yer. Onun için bu konuda sorun yok ama inanın geçtiğimiz yıllarda operatör alma noktasındaki taleplerimize gereken rağbeti göremedik. Yani sanayicinin nitelikli işçi konusundaki sorununu kısmen biz de yaşıyoruz. Mesela Bozkurt ilçemizde ve Çatalzeytin ilçelerimizde birer tane aşçı almak istedik. Müracaat eden olmadı. Yani sanayi sektörünün, hizmet sektörünün operatöre ihtiyacı var. Bizim istif işimizi yapan istifçi esnafımız şimdi artan üretim karşısında daha fazla istif makinesi almak durumunda. Bunu alacak finansmanı temin ediyor veya biz ORKÖY kredisi veriyoruz. Fakat bunu kullanacak operatör bulmakta ciddi sorun yaşıyoruz. Yine kamyoncu esnafı işte birkaç milyon para veriyor, makine alıyor, kamyon alıyor. Bunu sürecek insan bulmakta zorlanıyor. Bir yerde bir ormancılık etkinliği yapılacaksa öncelikle o çevrede yaşayan insanların bu işte iş sahibi yapılması, bir nimet varsa bu nimeti öncelikle o mahaldeki insanların alması konusu mutlak bir yasal gerekliliktir. Yani A köyünde yaptığınız işi A köyünde yeteri kişi o işi yapabilecek, siz B köyüne vermezsiniz. A köyünde bir işçi eksiği varsa en yakındaki yerlerden yine işçi tedarik yaparsınız ama geldiğimiz noktada artık köylerimizde 60 yaş üzeri insanlar yaşıyor. Gençlerimiz maalesef bu sektörde çalışmak istemiyor. Bu konuda genel müdürlüğümüz içinde bulunduğumuz yılın dördüncü ayında bir kanun değişikliği yaparak, ormanda çalışanların kendilerini sigortalatması durumunda gidenlerini karşılama doğrultusunda bir yasal düzenleme yapıldı. Kendisini veya 18 yaşını doldurmuş evladını sigortalattığını ve herhangi bir borcu olmadığını bize belgelediğinde aldığı hak edişe yüzde 5 daha ilave ödeme yapma kararı aldık. Yani sigortalı çalışmayı biz de teşvik etmeye çalışıyoruz. Ancak önümüzdeki süreçte az önce ifade ettiğimiz 700 bin metreküp orman emvali üretimini artırdığımızda bunu gerçekleştirecek insan kaynağı konusunda ciddi sorun var. Bu konuda artık sadece köylülerin istihdamı şeklindeki anlayışın belki de bu işe ehil olan, bu konuda eğitimi almış, bu konuda tecrübe sahibi her kim olursa, şehirde yaşasın, köyde yaşasın belki yurt dışından Türkiye’ye gelmiş, bu konuda deneyimli, sertifikalı insanlar da dahil bizim işimizde de istihdam edebilmemiz gerekiyor. Bu şu an Kastamonu değil tüm Türkiye’nin en yaygın birinci sorunudur. İşçi konusu artık tüm Türkiye’nin en önemli sorunu olarak karşımıza çıkmış vaziyette. Dolayısıyla bu konuyla ilgili de var olan kanun düzenlemelerin gözden geçirilmeye ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Yani Kastamonu’da ormancılığı bir adım ileriye götürmek için mühendis, memur, teşkilat işçisinin yanı sıra ormanda yapılması gereken çalışmalara da daha fazla sayıda insan gücüne ihtiyacımız var. Bu insan kaynağı Kastamonu’da yeteri düzeyde maalesef yok. Var olan yerler var fakat o insanları bir başka mahalde mevcut düzen içerisinde çalıştırmak gerçekten çok zor. Çalıştırma noktasında irade ortaya koyan arkadaşlarımız gerçekten sorunla karşılaşıyorlar. Dolayısıyla bizim şöyle bir önerimiz var. Her mahalde köylü veya şehirli, orman sektöründe çalışmak için eğitim almış, sertifika almış, deneyim sahibi olmuş insanların kurumumuz envanterinde sıralanması gerek. Bir iş ortaya çıktığında bizim görevlimiz sırayla orada işin yapılacağı yere en yakın yerde yaşayanlardan başlayarak buradaki ormancılık sektöründe çalışan insanların çalıştığından çok daha uzun süre ormanda çalışabilmesine imkan sağlamamız gerekiyor. Bu da bir yerde göçü hızlandıran bir şey. Bu alanların ıslah edilmesi konusunda yine buradaki tüm katılımcılardan biz destek beklediğimizi, işlerimizi daha iyi, daha kaliteli bir şekilde yapabilmemiz için bu konuda da bizim güçlendirilmemizi sizlerden talep ediyoruz” dedi.

“KESTANEYLE İLGİLİ YAPILMASI GEREKENLERİ YAPSAK 50 MİLYAR LİRA GELİR ELDE EDERİZ”

Ormancılıkta diğer bir önemli konunun ormandaki diğer kıymetli ürünlerin üretilmesi olduğunu dile getiren Sönmezoğlu; “Bu konuda ‘Kastamonu’nun kaynağı nedir?’ derseniz herhalde Türkiye’de bu konuda da Kastamonu’dan daha güçlü olan başka bir yer yok. Peki bu kaynağın kıymetlendirilmesi konusunda durumumuz nedir? Maalesef var olan kaynağın belki yüzde 10’unu bile değerlendiremiyoruz. Bu konuda da yapılacak en önemli iş, öncelikle orman teşkilatı olarak bizim daha organize, daha farkında insanlara öncülük yapmamız ama yine burada da insan gücü çok önemli bir sorun. Bu kaynakların daha verimli bir noktaya gelmesi için biz planlar yaptık. Mesela 16 bin 500 hektar kestane ormanımız var. Hiç müdahale görmemiş, insanların çoktandır gitmediği bir orman parçasında bu sene yaptığımız gözlemde orada yeni yol yaptık. Kestane ağaçlarını aynı mahalde yetişen kayın, karaçam ve göknar ağaçlarının yok ettiğini gördük. Kestane kalın meyveli bir ağaç. Sadece taç alanına düşen tohumdan yeni fidan yetişiyor. Düşünün kestaneyi, orman ekosisteminde tüketmeyen canlı yok. İnsanlar olarak biz de topluyoruz. Çimlenme sağlayacağınız tohum kaynağınız çeşitli sebeplerle tüketiliyor. Bu işin bir tarafı iken diğer taraftan son 70 yıldır kestanenin başına gelmeyen kalmadı. Mürekkep hastalığı, dal kanseri bunların yok ettiği kestane ağaçlarının yerine işte aynı ekosistemin diğer bileşenleri o alanı işgal etti. Şimdi biz yaptığımız planlarla üniversitemizin de büyük desteğiyle Türkiye’ye örnek olma noktasında bir adım attık. Geçmişten günümüze kestanenin alanını tekrar kestaneye kazandırmak için yaptığımız planlar çerçevesinde ormanlara müdahale etmeye başladık. Kestanenin tekrar ayağa kalkması için ciddi çalışmalar başlattık. Bu konuda da yine insan kaynağına çok ihtiyacımız var. Tabi bu bir süreç, bu bir kere ormana yapılacak müdahaleyle başarılacak bir şey değil. Belki de 15-20 yılda 5-6 kere müdahale yaparak tekrar kestanenin sahaya hakim olmasını başaracağız. Şimdi kestanenin hepinizin malumu hem meyvesi çok kıymetli hem çiçeği çok kıymetli. Yeryüzünün en kıymetli balı, şifa kaynağı… Belki bu kıymetli kaynak bir başka toplumun elinde olsa belki de bize gramını bin liraya satar. O kadar kıymetli. Bunu çok az üretiyor, ürettiğimizi satmak konusunda da o kadar iyi değiliz. Biz tabii ki bir yerde üretimi arttırırken aynı anda bunun pazarlamasını yapmak, bunun endüstrisini oluşturmak, sanayisini oluşturmak da çok önemli bir şey. Sonuçta biz hep birlikteyiz. Biz ormancılar olarak ormana yaptığımız müdahalelerle daha fazla kestane ağacını rahata kavuşturmak istiyoruz. Etrafını açıp kestanenin daha geniş tepe yapısı oluşturmasını önemsiyoruz. Aynı şekilde kestane kök sistemini en derinlere kadar indirsin ki güçlü bir şekilde ayakta dursun. Hiçbir doğa olayı bizim kestaneye zarar veremesin. Rüzgar, kar bunlar bu ekosistemin vazgeçilmez gerçeklikleri. Onun için biz 16 bin 500 hektar kestane ormanlarını beklediğimiz düzeye getirdiğimiz zaman sadece kestane meyvesinden 500 milyon Türk lirası gelir elde etmemiz mümkün. Peki bu alanın tamamını bal üretimine uygun hale getirebilsek ve burada bilim adamlarımızla yapacağımız planlama çerçevesinde her noktaya, arı kovanları koymak suretiyle bu 16 bin küsur hektarlık alanda bu alanın bize verebileceği kadar bal üretimi yapsak ne kadar gelir elde edeceğiz? 50 milyar lira. İnanın petrol tükenecek bir kaynaktır ama bu bitkiler, bu ağaçlar sürekli olarak bize meyve verir. Onun için sadece kestaneyle ilgili yapılması gerekenleri yapsak, emin olun şu 16 bin 500 hektar kestane ormanında Kastamonu’daki 880 bin hektar ormanda elde edeceğimiz hasıladan 10 kat daha fazla gelir elde etmemiz mümkün ama işte bunu da yapmak için mühendis, memur, kamu işçisinin yanı sıra o kıymeti ayağa kaldıracak insan kaynağıma ihtiyaç var. Yine biz devlet olarak elimizden gelen her şeyi yapalım. Uygun bal üretim alanları oluşturalım. Oralarda arıcılarımızın daha rahat arı kolonilerini yerleştirebileceği güvenli alanlar oluşturalım ama işte bir talep de olması gerekiyor. Bu talebin oluşması için biz tabii ki belli yerlerde örnek çalışmalar yapıyoruz. İnsanlar görsün, bu işe sahip çıksın diye” şeklinde konuştu.

“KASTAMONU ÇOK MUHTEŞEM BİR ŞEHİR OLABİLİR”

Defnenin öneminden bahseden Sönmezoğlu; “Yine bölgemizde 10 bin hektar civarında defne alanı olduğunu değerlendiriyoruz. An itibarıyla 3 bin 600 hektarlık defne alanının rehabilite edilmesi doğrultusunda planlamalar yaptık ve dört yıldır çalışıyoruz. Bu sene defne üretimimizin 4 bin ton veya biraz daha üstünde gerçekleşmesini bekliyoruz ki 250-300 tonlardan buralara geldik. Tabii ki bu şu an planlama yaptığımız alanda biz uygulamalarımızı gerçekleştirebilsek iki yıl dönüşümle defneyi hasat etme imkanımız olacağı için, yapacağımız çalışmalarla alanı büyük ölçüde defneye bıraktığımız için defnenin yaşadığı çevrede birçok meyve ağacı da var. Koca yemiş, alıç, elma, armut, kiraz, üvez gibi birçok meyve veren ve çiçek açan ağaçlar. Yine kısmen kestane. Bu defne üretim alanları aynı zamanda bal üreteceğimiz alanlar da olabilir. Yani çok yönlü gelir elde edeceğiniz kıymetli alanlarınız oluyor. 10 bin hektar alanda gerekli rehabilitasyon çalışmalarını yapsak yılda 5 bin hektar alanda defne hasadı yapsak, normalde defne şu an mevcut şartlarda üç yılda bir hasat ediliyor ama biz alanı defneye büyük ölçüde terk ettiğimizde aldığı bol ışık sayesinde iki yılda olgunlaşacak. Bizim geçmiş tecrübelerimiz uygun bir şekilde rehabilite edilmiş bir hektar, defne alanından 30 ton defne üretmek mümkün. 5 bin hektar çarpı 30, 150 bin yapıyor. Şu an Türkiye’nin defne üretimi 50 bin ton civarı. Sadece Kastamonu’da 150 bin ton defne üretebiliriz. Bu ne demektir? Yılda 15-20 bin ton civarında defneyi çeşitli işler işlemlerden geçinip dünyaya pazarlayan komşu ilimizde Bartın’da bir tesis var. Kabaca 250 insan çalıştırıyor. Nihai tüketim ürünleri, çeşitli kozmetik ürünler de yapmışlar. Şimdi tüm bunları biz sahil bölgesi için hareketlendirsek şu an Kastamonu’nun nüfusu 380 bin, sadece sahile 350-400 bin yeni insanın gelme ihtiyacı olabilir. Şimdi gerçekleştirilmesi düşünülen diğer eko turizm faaliyetleriyle birlikte ki küresel ısınmayla birlikte bugün daha serin geçen yaz mevsiminin Kastamonu gibi Batı Karadeniz sahillerinde daha rahat bir şekilde deniz turizminin de gelecek 10 yıllar sonra olacağını düşündüğümüzde o çok muhteşem doğayla bütünleşen bu alanlar kıymetlendirildiğinde Kastamonu bırakın göç vermeyi, dışarıdan göç alan, çok muhteşem bir şehir olabilir. Yani sadece ormanlarda ormancılık çalışmalarıyla yapılması gerekenlerin milletimiz ve halkımızla devletin tüm diğer birimleriyle iş birliği içerisinde var olan kıymetimizi ortaya çıkardığımızda burada göç bir sorun olmaz. Her sene dışarıdan binlerce insanın gelip çalıştığı yer haline dönüşebilir. Ben daha evvelki toplantımızda da ifade etmiştim. Aslında Kastamonu ormanlarının her tarafı bal üretmeye çok müsait ormanlar. Çünkü orman ekosisteminde kayda değer miktarda meyve ağaçları var. Yine Kastamonuluların çok sevdiği mantar ormanlarımızda çok bol miktarda var. İnşallah önümüzdeki dönemde arkadaşlarımızla köylerimizde toplantılar yapıp bu kıymetin anlaşılmasına evvela bir gayret edeceğiz. Ondan sonra nasıl toplanırsa bu kaynağı yaygınlaştırabiliriz, geliştirebiliriz veya topladığımız bu kıymetli ürünleri daha yüksek ekonomik değere nasıl eriştirebiliriz? Bu konuda devletin tüm organizasyonunun ortaklaşa yapacağı çalışmalarla hem halkın bilinç düzeyinin arttırılması hem üretimin arttırılması konusunda inşallah çok güzel çalışmalar yapıp Kastamonu’nun kalkınmasına, göçün önlenmesine daha büyük katkılarımız ve desteklerimiz olabilir. Hepimizin kaygısı, derdi, tasası bu memleketin kıymetlerini daha iyi bir şekilde ortaya çıkarmak, daha fazla istihdam oluşturmak, insanların refah düzeyini artırmak” dedi.

“KASTAMONU ORMANCILIĞIN BAŞKENTİ”

Kastamonu Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ömer Küçük ise; “Malumunuz yaklaşık 1 aydır devam eden süreçte Cumhuriyetimizin 100’üncü yılı kapsamında Kastamonu için değer oluşturan özellikle ilin ekonomisine önemli katkılar sağlayan sektörlerle ilgili birtakım çalıştaylar silsilesi planlandı. Sayın Valimiz başkanlığında ilgili kurum ve kuruluşların temsilcileri ile yapılan toplantıda özellikle ormancılık alanında Kastamonu’da önemli bir alan olduğu, potansiyel olduğu gerek üretim gerekse sanayi kuruluşlarının lokomotif bir rol üstlendiği ve ilk aşamada bu doğrultuda başlanılması kanaati oluştu. Bu doğrultuda da bir dizi toplantılar gerçekleştirdik. Kastamonu ormancılığın başkenti. Hem bu sahip olduğu orman kaynakları açısından da böyle aynı zamanda orman ürünleri sanayi sektörü açısından da böyle. Diğer taraftan odun dışı orman ürünleri açısından da böyle. Yaptığımız toplantılarda açığa çıkan temel problemleri gördüğümüzde sahip olunan potansiyel meta, ne yazık ki ekonomik değere dönüşemiyor. Burada büyük kuruluşların faaliyet gösterdiğini düşünürsek yeni yatırımlara da ihtiyaç var. Bir tarafta hammadde tedarikinin garantiye alınmasını bekleyen bir sektör var, bir tarafta da bunu üretime kazandırmayı isteyen kamu kuruluşu var. Fakat önümüzde de sektörde çalışacak işgücü yetersizliği gibi bir gerçekte var. Odaklanacağımız nokta bu. Mevcut sanayilerimiz var, potansiyelimizde var. Eğer biz potansiyeli ekonomiye dönüştürmek istiyorsak, bununla ilgili yeni sanayi alanların oluşturulmasını ve bu hususların yetkili makamlara taşınmasını sağlamamız gerekiyor” dedi.

“TERSİNE GÖÇÜ SAĞLAYABİLECEK BİR PROJE”

Toplantıda yer alan sektör temsilcilerinin talep ettikleri hususları aktarmalarını rica eden Küçük; “Sektör birleşenleri burada. Bir tarafta kamu yani üretimi yapan, diğer tarafta orman emvalini katma değerli ürüne dönüştüren ve istihdam noktasında kamuyla birlikte birçok kişiye istihdam sağlayan ve hammadde olduğu takdirde kapasitesini arttırmak isteyen sektör temsilcileri var. Diğer tarafta maalesef bizim her zaman göz ardı ettiğimiz ama büyük bir potansiyele sahip olduğumuz odun dışı orman ürünleri noktasında alacak çok yolumuz var. Odun dışı orman ürünleri noktasında dünyadaki pazarın 110-120 milyar dolar civarında olduğu ifade ediliyor. Türkiye biyoçeşitlilik açısından Avrupa’nın 3’te 1’isine sahip ama bu pastadan aldığımız pay 1 milyar dolar bile değil. Bunu düşünmemiz lazım. Sahil bölgesinde 800 hektar başlayan Defne Rehabilitasyon çalışması var. Bu çok değerli bir çalışmadır. 800 hektar sonrasında 2 bin 700 hektara çıkarıldı ve nihayetinde 5 bin hektar oldu. Defnede orman köylüsü kilogram başına 5 TL kazanacak. Bir günde bir aile bir ton üretebiliyor. Tersine göçü sağlayabilecek bir proje. Buna sahip çıkmamız lazım. Biz bunu anlatamıyoruz. Lütfen bu projeye destek olalım. Vatandaş olmadan bu üretilmiyor, katma değere dönüşemiyor. Kestane balı üzerinde çalışıyoruz. Kestane balının değeri ortada. Bunun içinde insan gücü lazım. Fakat sahip olduğumuz potansiyeli hak ettiği üretime getiremedik. Nedeni iş gücü. Yapmamız gerekenler; hammadde tedarikini belli bir noktaya getirmek, sanayinin ihtiyacını karşılamak. İşgücü noktasında sektörde çalışacak işgücü yetersizliğini ortadan kaldırmak. Yeni sanayi alanlarının ilimize kazandırılması. Bu bütün Kastamonu’nun görevi. Hep birlikte olalım, Kastamonu’nun var olan potansiyelini ekonomiye kazandıralım” ifadelerini kullandı.

Özel Haber

Bakmadan Geçme