Şeker yürüyüşü sona erdi

'Ağzımızın Tadı Bozulmasın, Şeker Fabrikası Kapanmasın' diyerek Cumhuriyet Halk Partisi İl Başkanı Hasan Baltacı, Saadet Partisi İl Başkanı Serdar Hamit Yılmaz ve İYİ Parti İl Başkanı İlhan Engin tarafından, Şeker-İş Sendikası önünden başlatılan yaklaşık 20 kilometrelik yürüyüş, dün Şeker Fabrikası önünde sona erdi. İki gün süren yürüyüşün ikinci gününe, İl Başkanlarının yanı sıra, Cumhuriyet Halk...

“Ağzımızın Tadı Bozulmasın, Şeker Fabrikası Kapanmasın” diyerek Cumhuriyet Halk Partisi İl Başkanı Hasan Baltacı, Saadet Partisi İl Başkanı Serdar Hamit Yılmaz ve İYİ Parti İl Başkanı İlhan Engin tarafından, Şeker-İş Sendikası önünden başlatılan yaklaşık 20 kilometrelik yürüyüş, dün Şeker Fabrikası önünde sona erdi. İki gün süren yürüyüşün ikinci gününe, İl Başkanlarının yanı sıra, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, CHP Denizli Milletvekili Melike Basmacı, CHP Tokat Milletvekili Kadim Durmaz, CHP Afyon Milletvekili Burcu Köksal, CHP Muğla Milletvekili Nurettin Demir, CHP Samsun Milletvekili Kemal Zeybek, CHP Uşak Milletvekili Özkan Yalım, CHP Sinop Milletvekili Barış Karadeniz, CHP Kırklareli Milletvekili Türabi Kayan, CHP Amasya Milletvekili Mustafa Tuncer, CHP Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu, CHP Parti Meclis Üyeleri Yıldırım Kaya ve Semra Dinçer ve önceki dönem milletvekilleri Mehmet Serdaroğlu ile Mehmet Yıldırım, Türk Şeker Eski Genel Müdürü İYİ Parti Kurucular Kurulu Üyesi Seyit Yücel katıldı. Yürüyüş yapan heyet Şeker Fabrikası önünde, Şeker İş Sendikası Şube Başkanı Ali Çufadaroğlu, işçiler, pancar çiftçileri ve vatandaşlar karşıladı. Çiçeklerle karşılanan heyet, ardından konuşmalar gerçekleştirdiler. Konuşmacılar, “Şeker Fabrikası Kastamonu’dur, satılamaz” ortak görüşü etrafında birleştiler. “KASTAMONU ÇİFTÇİSİ NE YAPACAK?” Şeker İş Sendikası Şube Başkanı Ali Çufadaroğlu yaptığı konuşmada; “Fabrikamızın şeker kotasının 250-270 bin ton olduğunu hepiniz biliyorsunuz. Bu kotayla şeker fabrikamızın diğer büyük fabrikalarla rekabet gücü olmadığı aşikardır. Çiftçilerimiz, hayvancılarımız, nakliyecilerimiz, besicilerimiz ve tüm Kastamonu esnafımız; Şeker Fabrikası kapandığı zaman Kastamonu ne olacak? Kastamonu çiftçisi ne yapacak? Kastamonulu iş adamlarımızın fabrikayı alma çabalarını duyuyoruz. İş adamlarımızdan rica ediyoruz, fabrikayı almak yerine Kastamonu Şeker Fabrikası’nı sattırmadan bu memlekete hizmet edilmesi sağlansın. Tatlandırıcıları hepimiz biliyoruz. Ülkemiz resmen kanser ediliyor. Halkımız zehirleniyor. Bu GDO’lu ürünleri hepimiz biliyoruz. Bu fabrikaların satışa çıkmasından da en çok yararlanacak olan tatlandırıcılardır yani Cargill’dir, Amerika Birleşik Devletleri’dir. Bu mübarek gün hürmetine, fabrikamızın satılmadan bu memlekete hizmet etmesini, bacasının tütmesini dilerim. Bizi yönetenlere, sayın Cumhurbaşkanı’na da bu mübarek gün hürmetine bir ilham gelmesini diler, bu satışın iptal edilmesini ve sesimizin duyulmasını dileriz” dedi. “BU FABRİKA HALKIN SAĞLIĞI DEMEKTİR” Cumhuriyet Halk Partisi İl Başkanı Hasan Baltacı: “İşte vatana böyle sahip çıkılır. Ben 40 yıldır bu fabrikanın önünden geçiyorum. Her baktığımda fabrikanın bacasından dumanını görürüm. Bizim dikili ağacımız, Cumhuriyet’in kazanımı şeker fabrikalarıdır. Bu fabrikanın 45 yıldır bacası tütüyor. Herkes bunu bilecek. Burada köylüsü, çiftçisi, işçisi, memuru, halkı, herkes bu fabrikanın bacasının tütmesini istiyor. Onlar bilmezler, ben sayıyorum: Fabrika esnafın bereketi demektir. Bu fabrika sizin kızınızın çeyizi, oğlunuzun düğünü, çocuğunuzun eğitimi demektir. Bu fabrika sizin ninelerinizin, dedelerinizi hacı parasıdır. Bu fabrika toprağımızın bereketi, ağzımızın tadıdır. Bu fabrika halkın sağlığı demektir. Üç tane vekil var bir tanesi Germeçli. Kendi fabrikasına sahip çıkamıyor. İstanbul’da fabrikaya alıcı arıyor. Kendi köyünün fabrikasına, pancarına sahip çık. Bu fabrikaya sahip çıkacağız. Biz hepimiz buradayız. Vekillerimiz ve biz fabrikamıza sahip çıkmak için buradayız. Şeker fabrikası vatandır, satılamaz diyoruz” diye konuştu. “FABRİKAYA SAHİP ÇIKACAĞIZ” İYİ Parti İl Başkanı İlhan Engin: “Şeker Fabrikaları milli meselemizdir diyerek yola çıktık. 2017 itibari ile 4 bin bebek kanser tedavisi görüyor. Çocuklarımız sağlıklı büyüsün diye şeker fabrikaları satılamaz diyoruz. Kastamonu olarak biz hep iktidar partisine verdik. Ama iktidar partisi hep Kastamonu’dan aldı. Şu anda da şeker fabrikamızı alıyor. 2003 yılında şeker fabrikaları kar ediyordu. O tarihten bugüne kadar zarar ettirdiysen bunu suçu kimde? Verdikçe alacaklar bizden. Kastamonu’nun köylerinin yarısı boş. Bu fabrika giderse diğer köyler de boşalacak. Fabrikaya sahip çıkacağız. Fabrikayı sattırmayacağız. Eğer satacaklarsa pancar eken çiftçiye ve fabrikada çalışan işçiye bedava verecekler. Ondan sonra fabrika nasıl çalıştırılır görecekler” ifadelerini kullandı. “SORUN BÜYÜK, DERT BÜYÜK” Saadet Partisi İl Başkan Yardımcısı Ramazan Öteleş: “Sorun büyük, dert büyük, acı büyük, elem büyük. 1897 yılında İsviçre’nin Basel kentinde bu memleketi açlığa mahkum etmenin, fakirliğe mahkum etmenin, köle etmenin kararını aldılar. Bir proje kurdular ve o projenin sahiplerini iş başına getirdiler. Vatandaşın ekonomisiyle, eğitimiyle, sağlığıyla, kadın haklarıyla, fabrikasıyla, hayvanıyla oynadılar. Bir fikir ayrılığından dolayı eğer aynı mekana geliyorsak insan olmuşuz demektir. Türkiye’nin gerçeği, zanaatı, çiftçisi, emekçisi buradadır. Üreten burada, ezilen burada, ölen burada, kalan burada sadece burada yiyen yok. Bu ülkenin elinde sadece ve sadece şeker fabrikaları kaldı” dedi. “ZARAR ETMEZ, ZARAR ETTİRİLİR” Türk Şeker Eski Genel Müdürü, İYİ Parti Kurucular Kurulu Üyesi Seyit Yücel: “Bir zamanlar nasıl daha iyi çalıştırır, nasıl daha çok kar ettiririz diye adım adım milim milim gezdiğimiz fabrikalarımızı şimdi satılmasın diye gezmek bana gerçekten bana büyük bir hüzün vermektedir. Şeker fabrikaları zarar etmez, zarar ettirilir. Nitekim son 15 yılın verimlilik tablosuna baktığınızda bunu net görüyorsunuz. Ehil olmayan ellerde şeker fabrikaları maalesef zarar eder noktaya getirilmiştir. Bugün adına satış denilen, bana göre ise peşkeş çekme olan duruma zorla fabrikalar itilmiştir” ifadelerini kullandı. “ŞEKERİ SAVUNMAK VATANI SAVUNMAKLA EŞDEĞERDİR” Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı, Malatya Milletvekili Veli Ağbaba: “Birileri Ankara'da ittifak kurdu. O ittifakın adı korku ittifakıdır. Biz burada bir ittifak kurduk, bu ittifakın adı ise vatan ittifakıdır. Bu ittifakta oy ve koltuk kaygısı yok. Aslında özelleştirmenin ne olduğunu en çok Kastamonu bilir. Başbakan 'özelleştikten sonra bu fabrikalar çalışacak' diyor. Ben kendisine çağrı yapıyorum ve 'gel birlikte özelleştirdiğiniz tüm fabrikaları gezelim' diyorum. Dün Kastamonu'daydın. Kastamonu'yu gezelim. Kastamonu SEKA Fabrikası özelleştirildi şimdi çalışıyor mu? Et Balık Kurumu vardı özelleşti, şimdi çalışıyor mu? Süt fabrikası, yem fabrikası çalışıyor mu? Hiçbiri çalışmıyor. Türkiye'nin hali budur. Et Balık Kurumu'nu kapattık Sırbistan'dan et ithal ediyoruz. Yem fabrikalarını kapattık, saman ithal ediyoruz. SEKA'yı kapattık kağıt ithal ediyoruz. Tekel'i kapattık tütün ithal ediyoruz. Şeker fabrikaların kapatılması sadece Kastamonu'nun değil tüm Türkiye'nin sorunudur. Şekeri savunmak vatanı savunmakla eşdeğerdir” diye konuştu. Ağbaba, konuşmasının devamında: “Okumayı yazmayı öğrendiğimizde Kastamonu'yu öğrendik. Erkek kılığına girip savaşa giden Halime Çavuş'u, İnebolu'dan Ankara'ya cephane taşırken çocuğu donarak ölen Şerife Bacı'yı ve Kastamonu'yu kitaplardan okuduk. Düşmanı topraklarımızdan atmak için Kastamonu büyük mücadele fedakarlık gösterdi. O zaman üniformalarıyla, topla ve tüfekle geliyorlardı. Şimdi paralarıyla geliyorlar. Bugün düşman Amerikalı ve çok uluslu sermayedir. Bazen Cargil, bazen Philip Morris'dir. Dün topla tüfekle kovduğumuz düşman bugün sermayesiyle Türkiye'yi işgal etmeye çalışıyor. Bu işgale izin vermeyin. Şekere kota koyanlara umuyoruz ki Kastamonulular da kota koyacaktır. Siz de kota koyun. Sizin elinizden ekmeğinizi alana kota koyma sırası sizde. Siz de artık AKP'ye kotayı koyun. Türkiye'de şeker fabrikalarının satılmasını Amerikalı Cargil firması istedi. Dünya 5'ten büyüktür diyenlere sesleniyoruz; Türkiye 1'den büyüktür, Türkiye Cargil'den büyüktür. Bir yabancı firmaya çiftçinin ekmeği, toprağı satılmaz” dedi. “FABRİKANIZA SAHİP ÇIKIN” Ağbaba son olarak; “Soma'da 301 madenci kardeşimiz şehit oldu. O madenci kardeşlerimiz o ocakta çalışmadan önce tütün ekiyorlardı. Tütüne kota konuldu, Tekel Sigar Fabrikası yabancılara satıldı. Oradan çalışan işçiler çoluğuna çocuğuna ekmek götürmek için yer altında çalışmaya başladılar. Toprağından, üretimden koparılan o insanlar madende şehit oldular. Aynı kaderi yaşamak istemiyorsanız fabrikanıza sahip çıkın. Sadece çiftçi ve işçiler değil tüm Kastamonulular sahip çıkmalıdır. Bu fabrikanın satılması ve kapanması sadece buradaki işçinin, üreticinin kaybetmesine neden olmaz. Esnaf kepenk indirir, kamyoncu kontak kapatır. Bu fabrikaya sahip çıkmak Kastamonulu kardeşlerimin boynunun borcudur. Namusun gibi şerefin gibi bu fabrikaya sahip çıkmalıdır. Bu fabrika Kastamonululara dedelerinden miras, doğacak evlatlarından emanettir. Bu emanete ihanet etmeyin. Bu satışı kim destekliyor, kim istiyorsa ona yazıklar olsun. Kimin malını kime satıyorsun? Ey hükümet bu yanlıştan dön. Yoksa torunlarına bile izah edemezsin. Yarın şeker fabrikalarını kim sattı derlerse o el kaldıran milletvekilleri bakacak yüz bulamazlar. Gelin bu satışı geri çekin. Bu satış geri çekilebilir. Tecavüz yasası, Motorlu Taşıtlar Vergisi, cam filmi geri çekildi. Şeker fabrikasının satışını geri çekilmesini isteyen komşusunun koluna girecek, ayağa kalkıp tek yumruk olarak şeker fabrikasını 'satamazsın' diyecek. Lafa gelince yerli ve milli vurgusu yapıyorlar. Buradaki fabrikada Kastamonulular çalışıyor. Pancarı Kastamonulular üretiyor. Nakliyesini Kastamonulu kamyoncular yapıyor. Pancar parası Kastamonulu esnafın kasasına giriyor. Buradaki insanlardan daha milli ve yerli olan var mı? Amerika'ya Osmanlı tokadını gösteremeyenler bize Amerikan tokadı atmaya çalışıyorlar. Bu tokadı yemeyeceğiz. Amerikalılara, yerli sermayeye atacağız tokadı. KİT'lerde çalışan işçilerimizin durumlarını da her gittiğimiz yerde anlatıyoruz. Şimdi taşeron işçilerimiz sol ellerini kaldırsın, sağ elini ise uzatsın. Daha sonrada sol eliyle sağ eline vursun. Niye vurdunuz biliyor musunuz? 'Elim kırılsaydı da AKP'ye oy vermeseydim' demen için vurdun. Senin taşeron işçiden ne farkın var? Sen çalışmadan mı maaş alıyorsun? Geçici işçiler de var burada. Onlarda sol elini kaldırıp sağ eline vursun. Bunun mücadelesini hep beraber vereceğiz. Emeğiyle geçinen, alın teriyle yaşayan işçilerimizin hakkını vermek her siyasetçi için namus ve şeref borcudur. Bunun için çalışacağımıza söz veriyoruz” dedi. “FRANSA YANLIŞTAN DÖNDÜ” İYİ Parti Merkez Danışma Kurulu Üyesi, Eski Milletvekili Mehmet Serdaroğlu: “Bu fabrikaların satışı ilimizi, ülkemizi, milletimizi fevkalade yakından ilgilendirmektedir. Başbakan burada kimseyi mağdur etmeyeceklerini söylüyor. Özellikle burada bulunan çalışan kardeşlerimizi mağdur etmeyeceklerini söylüyor. Bu bir saptırmaca. Burada mağdur olan sadece buradaki arkadaşlarımız değil, pancar üreticimiz de mağdur olacak. Nişasta Bazlı Şekere mahkum edilen 81 milyon vatandaşımız mağdur olacak. 1994 yılında Fransa aynı bugün Türkiye’deki yöneticilerin yapmak istediğini yapmış, şeker fabrikalarını özelleştirme yoluyla satmış, aradan çok kısa bir süre geçtikten sonra yaptığı yanlışı anlamış ve 2006-2007 yılından itibaren sattığı fabrikaları devletleştirmeye başlamış. Bu bir örnektir. Dünya bir bütündür. Bu örnekler içerisinde yanlışları ve doğruları birlikte paylaşmak durumundayız. Önümüzde böyle bir gerçek var” ifadelerini kullandı. “AFFEDİN BENİ” Eski Milletvekili Mehmet Yıldırım ise; “Kastamonu Kalkınma Vakfı’nın toplantısından geldim. Orada tartışmalı, önemli konuşmalar yaptık. Sorunu gündeme getirdik. KKV toplantısında, Şeker Fabrikası’nda miting var oraya gidiyorum dedim. Oradan söz alan milletvekili oraya neden gidiyorsun sen hani partinden istifa ettin de AK Partili oldun ya dedi. Ben, Cumhuriyet AK Partili değilim, Cumhuriyet Halk Partiliyim. Ben özümden, Mustafa Kemal’den kopmadım, ben yolumdan ayrılmadım. Ben Özel Uğurlu için gittim. Gönlüm başka, gövdem başka, affedin beni. Ben millet için varım. Sizin için varım. Siz burada pancar direnişi yaparken ben orada oturamazdım, kahvemi yudumlayamazdım. Bazılarınız bunu çok görebilir, duydum, birisi ‘satıldın’ dedi. Mehmet Yıldırım’ı satın alacak akçe yoktur. Mehmet Yıldırım’ın şu anda bindiği araba 06 CHP 37’dir” dedi.

Bakmadan Geçme