Saadet Partisi'nden ittifak açıklaması: 'Pişman değiliz'
Saadet Partisi'nin Kastamonu'daki divan toplantısına katılan Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Hasan Bitmez, ittifaktan pişman olmadıklarını söyledi.
Saadet Partisi ağustos ayı Divan Toplantısı Şehit Şerife Bacı Öğretmen Evi’nde gerçekleştirildi.
Programa Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Kocaeli Milletvekili Hasan Bitmez, Saadet Partisi İl Başkanı Kadir Yalçın, parti temsilcileri ve üyeleri katıldı.
Programın açılış konuşmasını yapan Saadet Partisi İl Başkanı Kadir Yalçın, toplantıya katılanları selamlayarak; “İl teşkilatımızla çalışmalarımıza devam ediyoruz. 14 ve 28 Mayıs’ta yapmış olduğumuz seçimlerde, Kastamonu teşkilatı olarak güzel bir kampanya dönemi geçirdik. Hem genel seçim hem de Cumhurbaşkanlığı seçiminde gayretle, canla başla çalıştık. Kastamonu’da biz Allah’ın izniyle başarılı olduk. Hem ittifak olarak hem de Saadet Partisi teşkilatı olarak. Oylarımızı ciddi anlamda yükselttik. Bunda teşkilatımızın, gençlerimizin, hanım kollarımızın özverili çalışmaları etkili oldu. Önümüzdeki seçimlerde daha güçlü inşallah hazırlanmak için emin adımlarla bu yola devam ediyoruz” dedi.
“20 YILDA 20 ÇEYREK ALTINIMIZI BİRİLERİ ÇALMIŞ”
Yalçın, ekonomik duruma değinerek; “Ben Ziraat Mühendisiyim. Tarım ve hayvancılıkla uğraşıyorum. Örneği de bu minvalde vermek istiyorum. 2002 yılında mevcut iktidar başa geldiğinde, 2002 yılında bir ton buğday parası ile 22 adet çeyrek altın alabiliyorduk. Şimdi 2023 yılına geldik, 1 ton buğdayın parasıyla 2 adet çeyrek altın alabiliyoruz. Ülkemizin geldiği durum bu. Bizim 20 yılda 20 çeyrek altınımızı birileri çalmış. Maalesef bu ekonomik çöküntü, başkanlık sistemi diye başımıza bela edilen bu ucube sistem, bizi bu duruma düşürdü. Biz inanıyoruz inşallah bu düzeni değiştireceğiz, bu insanlara, memleketimize saadeti getireceğiz” şeklinde konuştu.
“MİLLETİ UYANDIRMA GAYRETİ İÇERİSİNDE OLACAĞIZ”
Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Kocaeli Milletvekili Hasan Bitmez, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun selamını getirdiğini belirterek; “Bütün milletvekili arkadaşlarımız Türkiye’nin her tarafına görevlendirmeler çerçevesinde gidiyoruz. Bir seçimi geride bıraktık. Gönül arzu ederdi ki Cumhurbaşkanlığı seçimini partimizin içinde bulunduğu ittifak kazansın ve ülkede iyi gitmeyen bazı hususların düzelmesine yönelik adımlar atılmaya başlansın ama maalesef olmadı. Milletimiz seçimlerde 5 yıl daha AK Parti’ye gerekçesi ne olursa olsun bir vize vermiş oldu. Seçimlerin üzerinden 3 ay geçmiş olmasına rağmen vatandaşımız bugün bazı tepkiler veriyor. İktidarın vaat etmediği, söylemediği halde yapmış olduğu icraatlardan canı sıkılmaya başlamış vaziyette. Daha kötü olmasını istemeyiz ama bu sıkıntıların hissedilir olmasından belki bir ders çıkarır diye millet ümit ediyoruz. Buna yönelik milleti uyandırma vazifemizi, gerçekleri insanlarımıza anlatma vazifemizi tatlı dille, güler yüzle yapma gayreti içerisinde olacağız. Seçimler yapıldı. Saadet Partimiz 10 milletvekiliyle güçlü bir şekilde parlamentoda temsil edilme imkanı bulundu. Gelecek Partisi’yle yürüttüğümüz görüşmeler neticesinde grup imkanlarından maksimum seviyede istifade etme gayretiyle milletimizin sesini daha güçlü, daha gür daha duyulabilir şekilde iletme amacıyla bir grup teşekkül ettirdik. Bugün itibarıyla Saadet Partimiz 20 milletvekilli bir grupla parlamentoda hizmetine başlamıştır. Grubumuzu kurduğumuz 3 gün meclis tatile girdi. Parlamentoda çok fazla etkin olma fırsatı 1 Ekim’e kadar kalmadı. 1 Ekim’de meclis açılacak. İnşallah daha önceki dönemlerde öncülerimizin, büyüklerimizin ortaya koymuş olduğu performansı hedef alarak bizler de ülke insanımızın dertlerine merhem olacak partimizin programı çerçevesinde görüşlerimizi kanun tekliflerinde, önergelerle gündeme getirmeye gayret edeceğiz. İnşallah dua ve desteklerinizle de bunda başarılı oluruz” dedi.
“SAADET PARTİMİZİN SESİNİ SÖZCÜLERİMİZDEN DUYMUŞ OLACAKSINIZ”
Bitmez, partilerle birlikte grup kurulmayınca milletvekillerinin sadece bir dakikalık gündem dışı oturduğu yerden söz alma hakkı olduğunu anımsatarak; “O da 600 kişiden kime denk gelirse ama grup olduğunuz zaman 20 kişilik bir grubun söz hakkı 265 kişilik grupla aynı. Kanun teklifi geldiğinde AK Parti 265 milletvekiliyle on dakika konuşma hakkına sahip, siz de aynı şekilde. Dolayısıyla bunu da televizyonlar canlı yayınlıyor, böyle bir imkana sahipsiniz. Her konuyla ilgili bundan sonra inşallah Saadet Partimizin sesini önümüzdeki dönem sözcülerimizden duymuş olacaksınız. Bunun yanında komisyonlarda temsil edilme, kanun teklifleri veya diğer konular, genel kurul gelmeden önce komisyonlarda bu konuyla ilgili fikirlerimizi aktarma imkanına sahip olacağız. 19 ihtisas komisyonunda Saadet Partimiz temsil edilecek şekilde bir fırsatı elde etmiş oldu. Bununla birlikte Genel Başkanımızın haftalık grup toplantısındaki konuşmalarında TRT ve diğer televizyonlar artık canlı yayınlar ve dikkate alır şekilde takdim edecekler. Bu fırsatı önümüzdeki süreçte Saadet Partisi’nin etkinliğini arttırmak için en iyi şekilde kullanacağız” diye konuştu.
“ÜLKEMİZ İFLASIN EŞİĞİNDEDİR”
Türkiye’de 20 yıldır tek başına iktidar olan AK Parti hükümetleri olduğunu dile getiren Bitmez; “Gelinen bu noktada bu fırsat iyi değerlendirilemedi. İktidarın ötesinde neredeyse anayasayı tek başına değiştiren güce sahip olma aşamasına geldikleri bir noktada ülkeyi maalesef iyi yönetemediler. Hem ekonomide hem dış politikada hem sosyal politikalarda başarısız bir yönetim neticesinde bugün sanki ülkeyi bir başka iktidar partisinden devralmışçasına konuşarak seçimlere girdiler. Hatta şu anda da enkaz devralmış gibi bir tutum içerisindeler. ‘Bu enkazdan kurtaracağız’ diye konuşuyorlar ama oysaki durum böyle değil. 20 yıldır ülkeyi tek başına yöneten istediği kanunu çıkaran, istediği kanunu değiştiren, istediği genel müdürü, istediği bakanı, istediği bürokratı atayan bir iktidar var. Bu yönetim tarzı neticesinde ülkemiz maalesef her zamankinden daha fazla Saadet Partisi’ne ihtiyaç duyar hale gelmiştir. Bu ihtiyaç duymayı dış ekonomide, dış politikada ve sosyal politikalar olarak değerlendireceğimiz 3 başlıkta sizlere takdim etmek istiyorum. Ekonomide bugün gelinen noktada ülkemiz aslında bir iflasın eşiğindedir. Ülkemiz zengin bir ülkedir. Yeraltı yer üstü kaynakları, zenginlikleri var olan, genç nüfusa sahip bir ülkedir ama gelinen noktada ekonomimiz, ülke insanımızın yüzünü güldürmeyi bir tarafa bırakın gün geçmesin ki zam olmayan, hayat pahalılığı artmayan bir günümüz olmaz hale geldi. Benzine, mazota her gün zam geliyor ve ülkemiz bugün itibarıyla 470 milyar dolar dış borca sahiptir. Bu sayıyı 27 ile çarptığınız zaman çıkan rakam ülkenin sıkıntıda olduğunun başlı başına bir örneğidir. 470 milyar dolar borcun tamamı devletimizin borcu olmamakla birlikte neredeyse tamamı devlet garantili borçlardır. Yani bunu alan özel sektör mensupları bu borcu ödemediği zaman devletimiz bu borcu ödeyecektir. Bu rakam 2002 yılının sonunda, 200 milyar dolarlar civarındaydı. Yani AK Parti’nin 20 yıllık iktidarında bu rakam aşağı düşmek yerine yukarı çıkmış, ikiye katlanmıştır. Böyle bir durumla karşı karşıyayız. Bunun yanında bugün itibarıyla Türkiye’de faaliyet gösteren yerli, yabancı kamu özel bütün bankalardan kullanılmış olan kredi miktarı 10 katrilyondur. Bugün itibarıyla bankalardan kullanılan kredilerin karşılığında ödenen faiz miktarı yüzde elli civarında. ‘Ben bankaya gitmiyorum. Sadece emekli maaşımı alıyorum’ diyebiliriz ama kullanılan her kredi karşılığında ödenen faizi 85 milyon vatan evladı olarak hep birlikte ödüyoruz. Krediyi kullanan sanayici şu mikrofonu üretirken aldığı borcun karşılığındaki faizi bu mikrofonun fiyatına koyarak bize satıyor. Dolayısıyla 85 milyon olarak bu kredinin faizini hep birlikte ödüyoruz. Dolayısıyla bu borca dayalı faize dayalı sistemden ülkemizi kurtarmadığımız müddetçe gelecek nesillerin de yarın yüzünün gülme imkanı, şansı yok. Bunu temin etmeye yönelik adımlar atmamız gerekiyor. Yani hem dış borcumuz hem iç borcumuz ülke insanımızın sırtına bir yük olarak biniyor. Kredilerin karşılığındaki faizden dolayı yük olarak biniyor, dış borcumuzdaki döviz artışından dolayı döviz 1 lira arttığında borcumuz artmış oluyor. Yani ekonomide böyle bir sıkıntılı durum var. Ülkemiz düzgün bir ekonomik yönetime ihtiyaç var. Ülkeyi geçmişte yıllarca yöneten bir ekonomi bakanını yeniden işbaşına getirmeyi kurtarıcı olarak göstermek yanlış, sistem değişmediği müddetçe bizim ülkemizde işbaşına kim gelirse gelsin sonuç değişmeyecektir bunu bilmek gerekiyor Yine ithalat, ihracattaki dengesizliklerimiz, yani dış ticaret açığı denilen rakamlar, işsizlik oranındaki oranların artışı, özelleştirme marifetiyle ülkemizin kazanımlarının peşkeş çekilmesi, yok edilmesi istihdam olanaklarının ortadan kaldırılması, ülkemiz açısından sıkıntılı bir durum ve bu iktidarın ekonomi yönetimindeki başarısızlığının göstergesidir” ifadelerini kullandı.
“DIŞ POLİTİKADA ŞAHSİYETLİ BİR DURUŞA ÜLKEMİZİN İHTİYACI VAR”
Dış politikaya değinen Bitmez; “Dış politikada ülkemiz tabiri caizse bir masa tenisi topu gibi bir o tarafa bir bu tarafa, bir Amerika’ya, bir Rusya’ya yön çevirme şeklinde kıblesini şaşırmış vaziyette, şahsiyetli bir duruş sergileyememektedir. Bir o taraftan azar yiyoruz, bir bu taraftan. Tabii bu azarların şekli değişti. Yani bağırmayla, çağırmayla olmuyor. Onlar kaş güreşiyle sana şöyle bakıyor. ‘Senin icabına bakarım’ diyor. Anında siyasetiniz değişebiliyor, anında tavrınız, duruşunuz değişebiliyor. Bizim coğrafyamızdaki bütün komşularımızla tarihi süreç içerisinde her zaman ilişkilerimiz iyi olmuş. Bu iktidar döneminde Suriye’yle de Irak’la da problemli hale gelmişiz. Komşumuz İran’la da neredeyse kavga eder hale getirmek istiyorlar bizi. Buna dikkat etmemiz gerekiyor ama bunun ötesinde ekonomileri güçlü olmayan devletlerin bağımsız bir dış politikasından bahsetmem mümkün değil. Yani siz ekonominiz güçlü değilse, paraya ihtiyacınız varsa veren el misali neresi size para veriyorsa oranın siyasetine uygun davranma gibi bir davranış içerisine giriyorsunuz. Bunlar kabul edilemez. Dış politikada şahsiyetli bir duruşa, şahsiyetli bir davranışa ülkemizin ihtiyacı var. Maalesef AK Parti bu duruştan olabildiğince uzak bir davranış sergiliyor. Gün geliyor yönünü Avrupa’ya, gün geliyor yönünü Rusya’ya, gün geliyor Amerika’ya çeviriyor. Gün geliyor İslam ülkelerine çevirir gibi yapıyor ama maalesef ekonomide olduğu gibi dış politikada da ülkemiz arzu edilen bir duruşu, tarihin, coğrafyanın kendisine yüklemiş olduğu bir misyonla bir ağabeylik, bir öncülük yapar pozisyonda değil” dedi.
“BİZLER İYİ ÇALIŞMADIĞIMIZ İÇİN MİLLET GİDİYOR, AK PARTİ’YE YENİDEN OY VERİYOR”
Sosyal politikalara da değinen Bitmez; “Bu alanda da tahribat yaşanmaktadır. Yani dış politikada bir yıkım var. Burayla ilgili iki başlık sunmak istiyorum. Ülkemizde 2003 yılında bir yılda evlenen çift sayısı 565 bin. Geldiğimiz 2023 yılında ise bu rakam 574 bin. Yani baktığınız zaman azıcık bir artış var. İyi gibi gözüküyor ama 2003 yılındaki nüfusumuzla bugünkü nüfusumuzu kıyasladığınızda ve biraz sonra vereceğim boşanma rakamlarıyla orantılandığınızda bu rakamın çok gerilediğini göreceksiniz. Boşanma rakamlarımız 2003 yılında 92 bin iken bugün 200 bin çift boşanır hale gelmiş. 20 yıllık AK Parti iktidarında boşanan aile sayısı 2 milyon. Çocuk, kayınvalide, kayınpederi de kattığınız zaman 10-15 milyona ulaşan sosyal bir facia aslında. Bu rakamlar hızla artıyor. Bu neyin göstergesi? AK Parti iktidarında doğan veya AK Parti işbaşına geldiğinde 5-10 yaşında olan çocuklar bugün evleniyor ve evlerinin boşanma oranlarında ilk beş yılda boşanma sayısı yüksek oran kaplıyor. Dolayısıyla iyi bir eğitim olmadığından iyi bir aile, çevre, ortamı oluşturulmadığından bu insanlar boşanma noktasına gidebiliyor. Böyle bir sosyal faciayla karşı karşıyayız. Bunun manevi tahribata sebebiyet olan, sebep veren unsurlardan bir tanesi eğitim sistemimiz. AK Parti’nin bu konuda başarısız olduğunun bir göstergesi, bir ispatı da 8-9 tane Milli Eğitim Bakanı’nın değişmiş olmasıdır. Ülkenin en önemli bakanlığı Milli Eğitim Bakanlığı’ndır, en önemli bakanlıkta dokuz tane bakan değiştiriyorsunuz. Yani iki yıla bir bakan düşüyor. Bir bakan gidiyor. Yeni bakan geliyor. Müfredat değiştiriyor, sistemi değiştiriyor. Tabiri caizse 2 yılda bir okullarımız yazboz tahtasına dönmüş vaziyette. Dolayısıyla bir sistem başlı başına denenip başarısı görülmeden yeni bir sistem denemeye başlıyoruz ve neticesinde ortaya böyle bir sonuç çıkmış oluyor. Binali Yıldırım’ı hepiniz biliyorsunuzdur. Allah sağlık versin. Başbakan’a olmadan önce Ulaştırma Bakanı’ydı ve herkes bilir. Niçin? 2002’den 2013’e kadar hiç değişmedi. Çok başarılı olduğu için mi değişmedi yoksa orada başka bir şeyler mi var? Yani dış politikada da ekonomide de sosyal politikalarda da maalesef başarılı bir icraat ortaya çıkmamış durumda. Buna rağmen millet yüzde 52 oy veriyor. Bunun iki sebebi var. Birincisi millete AK Parti kendisini olduğundan daha iyi anlatıyor, daha iyi takdim ediyor. Karşı taraftaki rakiplerini kötülüyor, onlar hakkında iftiralar atıyor. İkinci sebebi ise Saadet Partililer. Bizler iyi çalışmıyoruz. Bizler iyi çalışmadığımız için millet gidiyor, AK Parti’ye yeniden oy veriyor. 2 ay sonra da emekli maaşları 7 bin 500’de kalınca kızıyor, bağırıyor, çağırıyor, küfrediyor ama biz ‘oh olsun’ diyemiyoruz. Böyle mi gidecek? Böyle gitmeyecek. Milleti yeniden uyandırma gibi bir görevimizi yapmak durumundayız. Bunun için yapacaklarımız belli. Teşkilatımızı güçlendirmek zorundayız. Önümüzde bir seçim var. Teşkilatlarımızı tamamlayarak bu seçime en iyi şekilde hazırlanmak zorundayız. Maalesef salonda taze genç göremiyorum. Hepsi kıdemli gençler o taze gençlerin de geleceklerini, yarınlarını heder edilmesine fırsat vermiş oluruz. O açıdan biz sorumluluğumuzu en iyi şekilde yerine getirme gibi bir gayretin içerisinde olacağız” diye konuştu.
“SAADET PARTİMİZİN SEÇİMLERİ KAZANMASI İÇİN ÇALIŞMA YAPACAĞIZ”
Belediye seçimlerinin bir fırsat olduğunun altını çizen Bitmez; “Saadet Partisi olarak biz Türkiye genelinde bin 392 seçim bölgesinde güçlü, kazanacak adaylarımızla seçimlere katılacağız. Bunun hazırlıklarını en iyi şekilde yapmak durumundayız ama partimizin daha fazla oy almasına daha fazla belediye başkanı kazanmasına yönelik bazı stratejik teklifler gelirse bunları da değerlendiririz. Öncelikli prensibimiz Saadet Partimizin Türkiye genelinde ve Kastamonu’da 20 ilçemizi en güçlü belediye başkan adayını burada bulacağız ve bunların seçimleri kazanması için çalışmamızı ortaya koyacağız. Bu noktada genel merkezimiz gerekli hazırlıklarını yapıyor. Eylül ayında yapılacak olan il başkanları toplantımızda genel idare kurulu toplantımızda belediye seçimleriyle ilgili stratejilerimizi il başkanlarımıza ve genel idare kurulu arkadaşlarımıza aktaracağız” dedi.
“GENÇLERİN KONUŞTUĞU DİLİ KONUŞMAYA BAŞLAMAMIZ LAZIM”
Türkiye’de 18-24 yaş arasından seçmen oranının yüzde 15 olduğuna işaret eden Bitmez; “24-30 arasında da yüzde 15 ve toplamda yüzde 30 genç seçmen var. Türkiye’de seçimlerin sonuçlarını belirleyecek olan asıl kitle genç kitle. Bu kitleye yönelik strateji geliştirmemiz gerekiyor. Onların dili bu salondaki dilimizden farklı bir dil, onların konuştuğu dili konuşmaya başlamamız lazım ki onları ikna etmemiz gerekiyor. Bu söylemlerimizi değiştirelim anlamına gelmiyor. Frekansımızı değiştirelim anlamına geliyor. Frekansımızı yükselterek mesajımızı onların algılayacağı, dinleyeceği bir şekle getirmemiz gerekiyor. Onların sorunlarını bilmemiz gerekiyor. Onların ihtiyaçlarını bilmemiz gerekiyor. İyi bir okulda okumak, iyi bir hayat kurmak istiyor. Evlilik yaşı ülkemizde 25’den 29’a çıkmış vaziyette. Gençler evlenemiyor. Eskiden emekli olan bir insan emekli maaşıyla çocuğun düğününü de yapıyordu, araba da alıyordu veya evde alıyordu. Bugün çocuğunun düğününü yapmayı geçtik, dörtte birini bile karşılayamıyor. Böyle bir iklimdeyiz. Gençler ülkeyi terk etmek istiyor. Bunlara yönelik bir çözüm, bir çare, bir yaklaşım, bir dil, bir üslup geliştirmemiz gerekiyor ki onların gönlünü kazanabilelim, desteğini alabilelim. Saadet Partisi fikriyatını onların kabul etmesini sağlayalım. Hatta yetmedi Saadet Partisi fikriyatını bu salonda bulunanlardan daha iyi savunur hale gelmelerini temin edelim. Bunu temin edersek partimizi önümüzdeki sürece en iyi şekilde taşımış oluruz” ifadelerini kullandı
“AŞAĞI TÜKÜRSENİZ BIYIK YUKARI TÜKÜRSENİZ SAKAL”
Kira artışlarına ilişkin de konuşan Bitmez; “Adam bir yıl ömür boyu çalışmış, çalışmasının karşılığında ikramiyesini almış, emekli maaşına ilaveten de bir tane daire almış, oranın kira getirisiyle geçinmeye çalışıyor. Şimdi o kira onu geçindirirken, bugün enflasyon fırladığı için hayat pahalılığı oluştuğu için o kirayı almazsa aç kalacak duruma geliyor. Burada siz suçu ev sahibine atmaya kalkarsanız gerçeği kaçırmış olursunuz. Yani bu iktidar bunu körükleyen yaklaşımlar ortaya koyuyor. Sanki suçlu ev sahibiymiş gibi, geçtiğimiz dönemde suçlu marketlermiş gibi takdim edildiği gibi, üç harfliler diye harp yaptılar. Oysa ki aynı ürün devletin kendi Tarım Kredi Kooperatiflerinde aynı fiyata satılıyor. Hatta daha pahalı fiyata satılıyor. Dolayısıyla burada olayın kökünü esas almak gerekiyor. Bu da nedir Türkiye’mizin ekonomi yönetimi iyi yönetilmiyor. İşin özü bu. Bunun dışında yani kira artışlarına yüzde 25-50 gibi bir sınır koymanın milleti sahtekarlığa itmenin ötesinde veya karaborsacılığa itmenin ötesinde bir sebebiyet sonuca çıkacağı kanaat kanaatimiz yok. Bilakis ekonominin düzeltilmesine yönelik bir gerçek planlamanın yapılması gerekiyor yoksa bunlar palyatif çözümler olur. Yani bir sınırlama getirmek şeklinde bir şey aradığınız zaman ev sahibi başkasını getirip koyuyor. Temel çözüm ekonomimizin iyileştirilmesidir. ‘Dünya lideriyiz’ diyoruz ‘ekonomide dünyanın ilk 20 içerisindeyiz’ diyoruz ama ilk 20’deki ülkelerdeki ekonomik hayat standartlarının ülke insanına verdiği refahın çok gerisinde ise ülkemiz, bunun gerçekle alakası yok demektir. Bunu böyle değerlendirmek lazım. Yani kira artışlarına, ekonomik sıkıntıyı indirgersek gerçekten uzaklaşmış oluruz ama böyle bir sorun var mı? Var. Yani neticede kira artışları var. İnsanlar aldığı maaşlarla kirayı karşılayamaz halde burada ev sahibi veya kiracı suçlaması yapmak yerine gerçekten bu noktaya ülkeyi getiren bu artışlara sebebiyet veren bu enflasyonu oluşturan yönetime bakmak gerekiyor. Bunu düzeltmek gerekiyor. Global manada baktığımız zaman aşağı tükürseniz bıyık yukarı tükürseniz sakal misalinde oluyor” diye konuştu.
“SEÇİMLERE GİRDİĞİMİZ İTTİFAKTAN PİŞMAN DEĞİLİZ”
Emeklilere yakın zamanda bir zam vereceklerini aktaran Bitmez; “Rüşvet olsun diye belediye seçimleri geliyor diye ekimde sizin ağzınıza bir bal sürecekler, ‘10 bin lira’ diyecekler. Emekliler de memnun olacak zannedecekler ama 2 ay sonra yeni gelecek zamlarla o da eriyip gidecek. Şunu da söylemek istiyorum Saadet Partisi olarak seçimlere girdiğimiz ittifaktan pişman değiliz. Seçimden sonra da bu ittifakımızın hukukunu zedeleyecek bizden hiçbir cümle saldırı olmaması lazım olmaz da” dedi.