Saadet Partisi İl Başkanı Kadir Yalçın Açıklamalarda Bulundu
Saadet Partisi İl Başkanı Kadir Yalçın, basın açıklamasında önemli değerlendirmelerde bulundu.
Saadet Partisi İl Başkanı Kadir Yalçın, basın açıklamasında önemli değerlendirmelerde bulundu. Genel Başkan Mahmut Arıkan’ın "Yeni Nesil Siyaset" parolasıyla Mecliste kurulan Yeni Yol Grubu ve sahada Milli Görüş Teşkilatlarıyla yoğun bir şekilde çalıştıklarını belirten Yalçın, yapılacak ilk seçimde iktidara talip olduklarını ifade etti.
Saadet Partisi İl Başkanı Kadir Yalçın açıklamasında; “Genel başkanımız Sayın Mahmut Arıkan’ın Yeni Nesil Siyaset parolası ile çıktığımız bu yolda Meclis de Yeni Yol Grubumuz sahada Milli Görüş Teşkilatlarımızla çok çalışarak vatandaşımızla kucaklaşarak yapılacak ilk seçimde İktidara talip olduğumuzu duyuruyorum. Yaşanabilir bir Türkiye yi, Yeniden Büyük Türkiye yi ve Yeni Bir Dünyayı gelin hep birlikte inşaa edelim. Öncelikle 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımızın 105. Yılını kutlar daha nice bayramları hep birlikte mutlu, huzurlu, insanca yaşayarak geçirmeyi temenni ederim. İnsanca Yaşamak demişken; Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik buhranı anlatmak için bir çok veri var elimizde. Bunlardan biri olan emeklilerimizin durumu bile ülke ekonomisinin geldiği noktayı anlatmaya yeter diye düşünüyorum. Uzun bekleyişler ve büyük umutlar sonunda, emekli için bayram ikramiyesi açıklandı. Açıklanan bu rakam; bir kişinin bir aylık fitresi bile etmiyor, bir çeyrek altın bile etmiyor, bir market arabası doldurmaya bile yetmiyor. Emekli Ahmet Amca, bu sene Ramazan’da fitreye mahkum edilmişti. Ayşe teyze, tenceresini zaten Ramazan kolisiyle kaynatabiliyordu. Bu şartlar altında, emekliye 4.000 TL ikramiye vermek demek; bu bayram çocuklar büyüklerimize harçlık versin demektir. Bu durum, binlerce yıllık medeniyetimizi için bir ilk anlamına geliyor. Yaparsa AK Parti yapar derken bu kadar yapabileceğinizi hiç kimse tahmin edememişti! Şöyle Türkiye’nin genel olarak tablosuna baktığınızda; Beşli çeteye gelince her türlü imkan var. Faiz lobilerine gelince her türlü düzenleme var. Yandaş şirketlere, gelince her türlü kolaylık var. Lükse, israfa, şatafata gelince her türlü para var. Kamu özel iş birliğine aktarmaya gelince bol bol var. İş emekliye gelince imkan yok, kolaylık yok, para yok. Biz emeklimize bu düzeni reva göreni de bizi oyalayanları da ilk seçimde emekli edeceğimizden kimsenin şüphesi olmasın. Sadece bir rakam vermek istiyorum, emekli olduğu halde çalışmak zorunda kalanların sayısı tam 4 kat artmış. Bu kayıtlı olanlar. Bir de kayıt dışı çalışmak zorunda olan emeklilerimiz var. Bizi kıskanan Almanya’nın emeklisi, Alanya’da tatilde Bizim emeklimiz nerede? Ankara’da Şaşmaz’da, İstanbul’da maslakta iş arıyor” dedi.
‘Suriye Meselesi Türkiye Cumhuriyeti Tarihinin En Büyük Güvenlik Sorunudur’
Saadet Partisi İl Başkanı Kadir Yalçın, yaptığı açıklamada, tutuklanan gazeteci ve siyasetçilere dikkat çekerek; “Bizim iktidarımızda; emekli yarın ne yiyeceğini, kirayı nasıl ödeyeceğini, hangi ek işte çalışacağını değil; nerede tatil yapacağını, oğluna kızına hangi hediyeleri alacağını, torunuyla geçireceği güzel vakitleri düşünecek. Söz veriyoruz, geçmişte hayata geçirdiğimiz, insanları mutlu ettiğimiz bu icraatları tekrar hayata geçireceğiz.” Ne var ki, Bugün Türkiye’de, Hem de Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarında; tarihimizin en büyük ‘adalet’ ve ‘kalkınma’ krizleri yaşanmaktadır. Nitekim bugün; 24 belediye kayyumda. 1 milletvekili cezaevinde, 1 genel başkan cezaevinde, sayısını bilmediğimiz gazeteci ve akademisyen cezaevinde. En son Türkiye’nin en büyük şehri İstanbul’un Belediye Başkanı ve ekibi cezaevinde. Ama bütün bunların yanında bildiğimiz başka gerçekler de var: Ankara’yı parsel parsel satanlar, dışarda! Rıza Zarrab’tan milyonluk rüşvet alanlar, dışarda! Bavullarında külçe külçe altınla yakalanan milletvekilleri, dışarda! Kendi bakanlığına dezenfektan satanlar, dışarda! Yunus Emre Enstitüsünü soyanlar, dışarda! Kartalkaya otel yangınının suçlusu hala bakanlıkta! Eğer gerçekten derdiniz, yolsuzluksa; eğer gerçekten derdiniz, yetim hakkını korumaksa; kendi kamburunuzu görmeyip, başkasına düz yürü demekten vazgeçip şu sorulara cevap verin; 800 milyon dolara mâl olduğu söylenen, Ankapark’la ilgili hangi soruşturmayı başlattınız? Hangi savcıyı görevlendirdiniz? Suriye Meselesi Türkiye Cumhuriyeti Tarihinin En Büyük Güvenlik Sorunudur! Bir an önce Türkiye zafer havasından çıkmalı, bölgesel barış için inisiyatif almalı, bütün engelleri aşarak Suriye’nin siyasi ve toprak bütünlüğünün sağlanmasını temin edecek adımları atmalıdır. Bir kere daha tarihi çağrımızı buradan sizlerle paylaşmak istiyorum; Türkiye, İran, Mısır ve Pakistan arasında derhal saldırmazlık anlaşması imzalanmalıdır. Suriye’deki son durum bu gelişmelerin burada kalmayacağını göstermektedir. Bölgemiz yeni bir kaosu kaldıramaz. Bu bölgede yaşanan en küçük olumsuzluk doğrudan bizi etkilemekte. Herkesi bu gerçekleri görmeye davet ediyorum. Arapların huzuru, Kürtlerin huzurundan geçer, Sünnilerin huzuru, Alevilerin huzurundan geçer. Hıristiyan, Yezidi, Dürzi, Ermeni, Çerkes, Türkmen tüm Suriye halkları; birbirlerini el üstünde tutarak Suriye'yi yeniden inşa edebilirler. Bir kez daha hatırlatmak istiyorum: Suriye’nin kuzeyinde bir karışıklığa karşıyız. Suriye’nin güneyinde bir İsrail’e karşıyız. Suriye’de “Federatif” bir yapıya da karşıyız. Bu bölgede bölünme demek Büyük Ortadoğu Projesi’nin bir adımının daha gerçekleşmesi demektir, bu da “Büyük İsrail” hayalini desteklemektedir” şeklinde konuştu.
‘Ahlak, Kendimiz İçin İstediğimizi Kardeşimiz İçin De İsteyebilmektir’
Saadet Partisi İl Başkanı Kadir Yalçın son olarak; “Türkiye’de yaşananları; sadece terör meselesi olarak görmek, salt Doğu-Güneydoğu Sorunu olarak tanımlamak, ya da ekonomik açıdan geri kalmışlığa bağlamak, yaşananları doğru okumamaktır. Baskı ve tahakkümle, güvenlikçi politikalarla insanları hizaya getirmeye çalışmak büyük bir yanılgıdır. Peki, bu yanılgının farkına varılmamış mı? Elbette uygulanan politikaların yanlışlığını dile getirenler de çözüme dair arayışlar da hep olmuş. Başta Milli Görüş hareketi olmak üzere, bedel ödenerek yapılan, hak ve adalet arayışının neticesinde, iktidarlar bazı adımları atmak zorunda kalmışlardır. Ancak şeffaf olmayan, samimi olmayan, toplumun her kesimine açık yürütülmeyen süreçlerin sonunda, yapılan bu düzenlemelerin çoğunun kâğıt üzerinde kaldığını görüyoruz. Peki, şimdi ne yapılmalı? 10 Maddede çözüm önerilerimizi açıklamak istiyorum. Süreç, şeffaf bir şekilde yürütülmeli, iktidar, kamuoyunu doğru bilgilendirmelidir. İnsan onuru ve yaşam hakkı her şeyin üzerinde tutulmalıdır. Düşünce ve ifade özgürlüğü üzerindeki kısıtlamalar kaldırılmalıdır. Sosyal medya paylaşımları yüzünden; şafak operasyonlarıyla gözaltı uygulamalarına son verilmelidir. Siyaset yapmanın, gazetecilik yapmanın, sivil toplum çalışmalarının önündeki engeller kaldırılmalıdır. Yargı; muhalefeti susturmak ve cezalandırmak için kullanılmamalıdır. KHK’larla oluşturulan mağduriyetler giderilmelidir. Beraat edenler, takipsizlik alanlar görevlerine iade edilmelidir. Adil yargılanma hakkı göz ardı edilmemelidir. Kayyum uygulamalarından vazgeçilmelidir. (Görevden alınan başkanların kesinleşmiş suçları nedeniyle görevlerine iadeleri mümkün değilse; en kısa sürede bu belediyelerde seçimler yenilenmelidir.) Muhalif kesimlere karşı kin ve nefret dilinden, kutuplaştırıcı söylemlerden vazgeçilmelidir. Irkçı Emperyalizmin bölgemizdeki plan ve projeleri hiçbir zaman göz ardı edilmemelidir. Bu süreç başta ABD olmak üzere, emperyalist merkezlerin bölge ülkelerini borçlandırma, bölgenin enerji kaynaklarına ve madenlerine çökme, limanlarını ve üretim tesislerini kontrol etme ve bölge insanını ucuz işgücü haline getirme planlarının bir parçası haline dönüştürülmemelidir. Sürecin işgalci İsrail karşısında bölge ülkelerinin gücünü zayıflatacak bir zemine dönüşmesine izin verilmemelidir. Süreç ihtilafları değil, ittifakları öne çıkararak; barış ve kardeşliği pekiştirecek, iş birliğini artıracak, onurlu bir şekilde birlikte yaşamı kolaylaştıracak biçimde yönetilmelidir. Her yeni sürecin içerdiği birtakım riskler de imkânlar da olabilir. Bu riskleri bertaraf etmek, ülkemizin, bölgemizin, bölgenin tüm halklarının hayrına olacak imkânlara dönüştürmek mümkündür. Bu anlayış zaten Millî Görüş partilerinin temel amacıdır. Kuşatıcı ve kucaklayıcı bir iklim için iktidarın en başta muhalefeti düşman olarak görmekten vazgeçmesi gerekmektedir. Bu coğrafyanın insanları Avrupa’dan, Amerika’dan bir telkin ya da dayatma olmadan, birbirlerinin hak ve hukukunu gözeterek, birlikte yaşayabilme deneyimine sahiptir. Hep birlikte bu potansiyeli harekete geçirebiliriz. D-8’i kuruluşundaki hedefine uygun olarak aktif hale getirip D-60 ve D-160 için hep birlikte gayret etmemiz gerekmekte. Ahlak, kendimiz için istediğimizi kardeşimiz için de isteyebilmektir. Biz iktidara diyoruz ki: Böyle bir ahlakı kuşanın. Samimi olun. Şundan emin olunuz. Saadet Partisi olarak biz, ülkemizde ve bölgemizde barış ve huzur iklimini tesis edecek her samimi adımı destekleriz” ifadelerine yer verdi.