• Haberler
  • Genel
  • REKTÖR PROF. DR. AHMET HAMDİ TOPAL 'Eğitim Fakültesi depreme karşı yeterli değil'

REKTÖR PROF. DR. AHMET HAMDİ TOPAL 'Eğitim Fakültesi depreme karşı yeterli değil'

Kent Konseyi Genişletilmiş Divan Toplantısı dün Belediye Başkanlığı Toplantı Salonu'nda gerçekleştirildi. Toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren Kent Konseyi Başkanı Dr. Ahmet Zafer Ergün 'Şehirlerin, yerleşim bölgelerinin çok büyük bir kısmı yerle bir oldu. İnsanlar bir gecede yersiz ve yurtsuz kaldılar. Ailelerini, evlerini, iş yerlerini kaybettiler. Bu yaşananlar karşısında milletçe genetik mirasımız ortaya çıktı ve birlik, beraberlik...

Kent Konseyi Genişletilmiş Divan Toplantısı dün Belediye Başkanlığı Toplantı Salonu’nda gerçekleştirildi. Toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren Kent Konseyi Başkanı Dr. Ahmet Zafer Ergün; “Şehirlerin, yerleşim bölgelerinin çok büyük bir kısmı yerle bir oldu. İnsanlar bir gecede yersiz ve yurtsuz kaldılar. Ailelerini, evlerini, iş yerlerini kaybettiler. Bu yaşananlar karşısında milletçe genetik mirasımız ortaya çıktı ve birlik, beraberlik duygumuz tüm coğrafyaya hakim oldu. Devletimiz, vatandaşlarımız, sivil toplum kuruluşlarımız, yardımseverlerimiz, komşu ülkelerin depremle mücadele ekipleri tüm güçlerini ortaya koydular. Devletimiz depremzedelerimizin ailelerini diğer şehirlerimize misafir olarak emanet ettiler. Bugün burada bulunma amacımız Kastamonu’muza gönderilen ve ne kadar süre kalacakları belli olmayan misafirlerimize Kastamonu halkı olarak kucak açmak, yaşadıkları acıya merhem olmak, onların bu tarihi şehirle bütünleşmelerini sağlamaktır. Biz hekimler empati sanatını kendimize çok sık uygularız. Yani kendimizi karşımızdakini yerine koyup onun hissettiklerini anlamaya çalışırız. Dolayısıyla misafirlerimizin hissettiklerini anlayabiliyoruz. Misafirlerimiz en yakınlarını ailelerini yitirdiler. Evlerini, işyerlerini kaybettiler. Kış günlerinde saatlerce yıkıntıların başında beklediler. Sonunda yuvalarını, en yakınlarını, tüm birikimlerini bırakarak ‘depremzede’ sıfatıyla bize misafir oldular. Devlet kurumlarımız depremzedelerimizin ihtiyaçlarını karşılıyor. Bizlerin yani sivil toplumun görevi bundan sonra başlıyor. Gelen misafirlerimizin sağlık ve psikolojik yönden rehabilitasyonlarının sağlanması ve vatandaşlarımızın sosyal hayata yeniden katılmasının sağlanması için katılımcılarımızın görüş ve önerilerini bekliyoruz” diye konuştu. “BİR ÜRÜN GELİŞTİRMEK İSTİYORUZ” Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı Aslı Demirilyas ise; “Bugüne kadar herkes elinden geleni yaptı, ayni ve maddi olarak. Yapmaya da devam edecek. Biliyoruz ki bu çok uzun bir süreç. Bu insanların sosyal ve yeterlilik anlamında mağduriyetlerinin giderilmesi için bir istihdam da sağlamalıyız. El birliğiyle güzel işler yapabiliriz. İş alanının dışındaki depremzede vatandaşların da destek verebileceği bir çalışma gerçekleştirebiliriz. Halk Eğitim Merkezi ile ortak atölyeler kurabiliriz. Bir ürün geliştirmek istiyoruz. Bu ürünü geliştirirken de her aşamasında herkesin katkı sağlayabileceği bir ürün olsun istiyoruz. Bu ürün bizim aklımıza bez bebek olarak geldi. Ya da bir oyuncak olabilir. Bir dikiş yeteneğiniz olmaz ama paketleme ya da etiketleme yapabilirsiniz. Herkesin el atabileceği basit bir ürün. Büyük markalarla da bağlantı kurarak tedarikçisi olabiliriz. Başka illere de örnek olabiliriz. Daha büyük fikirlere de açığız” diye konuştu. “ŞU ANDA BİZİM ASIL GÖREVİMİZ BESLENME” Kent Konseyi’ne katılan Kızılay Şube Başkanı Sabit Tavil, de; “155 yıllık bir kurumun şu anda sahada çalışmalarını izliyorsunuz. ‘Kızılay neredeydi?’ diye dezenformasyon çalışmaları yapıldı. Şu anda bizim asıl görevimiz beslenme. Eskiden barınma faaliyetlerimiz de vardı ancak barınma faaliyeti şuanda AFAD bünyesinde. Deseler ki ‘bir adam aç kalmış, susuz kalmış’ bunun bütün sorumluluğu bizde. Ama biz sahaya iniyoruz, beslenme faaliyetlerimize başlıyoruz, mobil aş evlerimiz, mobil tırlarımız ve kalıcı mutfaklarımızla hizmet ediyoruz. Beslenme faaliyetlerimiz bittikten sonra, bölgede çadır kentler, konteyner kentler kuruyoruz. İl başta ki önceliğimiz beslenme. Bozkurt’ta çok büyük bir tecrübe yaşadık. İlk tecrübemizi Taşköprü yangınında, köy yangınlarında ve sonra Bozkurt olayında tecrübe yaşadık. Kusursuz bir şekilde hizmetlerimiz devam ettirdik. Burada aldığımız tecrübelerle, mobil aş evimiz yola çıkmış hatta Ilgaz’ı aşmıştı. Kastamonu Kızılay olarak sahaya hızlı bir şekilde ihtiyacı sevk ettik. Kızılay ihtiyacı tespit ediyor ve ihtiyaca göre malzeme gönderiyor. Yardımlar geliyor bunların sınıflandırılması dağıtımı bunların hepsi Kızılay’a ait. Şu anda yurtlarımızda, misafirhanelerimizde kalan depremzedelerimiz var. Bunları devletimiz, barınma ve beslenme hizmetlerini sağlıyor. Biz de buraya gelen ailelerimizin, hijyen, beslenme kıyafet yönünde talepler geliyor. Bağışların koordinasyonunun kontrollü bir biçimde sağlanması gerekiyor. Çünkü her insan yardım etmek istiyor ama yardımı nasıl ulaştıracağını bilmiyor. Bu anlamda STK’ların birlik olup bir koordinasyon içerisinde yardım ulaştırılması gerekiyor. Bölgede beslenme hizmeti devam ediyor. Her STK yardım etmek istiyor ama bunu ilimizde bir koordinasyona dökersek, sistemli bir ulaştırma şekline sokabilirsek daha anlamlı olacak. Bu sayede ihtiyaca yönelik hizmet edeceğiz. Hem AFAD’ın hem de Kızılay’ın depolarından yardımlar ulaştırılıyor. Tır göndermektense bölgeye yaklaşık 40’a yakın dağıtım aracı gönderdik. Gönüllülerimizle birlikte bu araçlar Hatay Elbistan ve Maraş bölgelerine gönderdik. Panelvan dağıtım araçlarını uzak köylere yönlendirdik. Ulaşılamayan, gidilmeyen hiçbir bölge kalmasın diye Kastamonu İl Başkanlığı koordinasyonluğunda yapıldı. Mobil mutfak aracımız bölgede” dedi. “ANINDA YURTLARIMIZI HAZIR HALE GETİRDİK” Gençlik ve Spor İl Müdürü Reşat Asrak, deprem felaketinde gerçekleştirdikleri çalışmalara değinerek; “Biz de Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü olarak tesislerimizi kullanmıştık. Bu noktada antrenmanımız vardı. Elazığ, Erzincan, Van, Düzce, Gölcük depremlerini gördük alanlarda lokal depremler gördük ama bu kadar büyük bir bölgede 10 şehrin etkilendiği büyüklükte bir deprem olmamıştı. Biz hemen anında yurtlarımızı hazır hale getirdik. Ne kadar depremzede vatandaşımız gelirse ‘Kapasitemiz kadarını alırız’ dedik. Yurtlarımıza yerleşen vatandaşlarımızın kısa sürede temel ihtiyaçlarının dışında ivedi bir şekilde hijyen ihtiyaçlarına da el attık ve karşıladık. Yemekleri 3 öğün veriliyor. Depremzedelerimiz genel itibarıyla mutlular. Az çok bu ihtiyaçlar tedarik edildikten sonra, sosyal market açıldı, kılık kıyafet konusunda da Kastamonu öyle bir sınav verdi ki bütün her yerde vatandaş kucak açtı. Ben şunu ifade etmek istiyorum, nüfus olarak Türkiye Dünya’da çok büyük gözükmez ama hiçbir zaman nüfusla maddi yeterlilikle büyüklük ölçülmez. Bunu en kalbi duygularımla söylüyorum, Dünya’nın en büyük devleti ve milleti Türkiye Cumhuriyeti. Dünya’nın her tarafına yardım gönderen bizim gibi bir toplum yok zaten. Geçmişten gelen kültürlerimiz değerlerimiz bu yönde. Bu kadar büyük bir felaket olduğunda yine kenetlendik. Gençlik Spor’dan iki kafile gönderdik biz, ama bunu belki her ay belki 15 günde bir yapacağız. Öyle bir felaket ki 50 milyar dolar belki alt yapısı ile birlikte 80 milyar dolar zararı olacak. Enformasyon ve dezenformasyon mevcut. Bu noktada gerçek bilgiye ulaşmada sihirli sözcük koordinasyon… Bu koordinasyon kelimesini söylüyoruz ama nasıl yapmamız gerektiği noktasında bir sistem kuramıyoruz maalesef. İnsanlar yardım etmek istiyor, ama yardım etmek isterken eline poşetleri alıp bir depo ya da mahallesindeki bir yere götürüyor o insanlar onlara emek harcıyor. Merkez Spor Salonu’na birçok yardımlar geldi, merkezden olsun ilçelerden olsun, gelen yardımları ayrıştırmak için, palet bulmak için, kutulamak için o gençlerimiz gece gündüz çalıştı. Bazı şeyler okullarda öğrenilmez, formal olarak öğrenilir ve bu tarz şeyler yaparak yaşayarak öğrenilir. Bizim burada bir sistem kurmamız gerektiğini düşünüyorum. O kadar israf ediyoruz ki her şeyi düzgün bir sistem kurduğumuzda bunun da önüne geçebiliriz” ifadelerini kullandı. “TÜRK MİLLETİNİN NE KADAR YARDIMSEVER OLDUĞUNU GÖRÜYORUZ” Belediye Başkan Yardımcısı Mehmet Yurt, deprem hayatını kaybedenlere rahmet dileyerek; “Türk milletinin ne kadar yardımsever olduğunu görüyoruz. Noksanlarımız var ama bunları da tamamlayacağız. Bu kadar felaketin bir anda olması aklımızın ucundan dahi geçmediği anda meydana geldi. 13 milyona yakın insanımız mağdur durumda. Bakıyorum ki insanlarımız, sivil toplum kuruluşları oraya elinden gelen yardımı seferber ediyor. Afetin ertesi günü acilen itfaiye araçlarımızı ve yardımı gidecek personelimizi çıkarttık. Bu olaylardan büyük bir ders almamız gerekiyor. Belediye olarak 3 binin üzerinde yardım kolisi gönderdik. 10 bine yakın ekmek gönderdik, bin 440 koli hijyen kolisi gönderdik, battaniye gönderdik bin 200 tane, giyim kolisi gönderdik bin 275 tane, bebek bezi 550 tane… Bunların yanında 3 tırımız daha yola çıkacak. Bunların bir tanesinde su, diğerinde soba, bir diğerinde ise yakacak var. Belediye olarak elimizden ne geliyorsa sonuna kadar yapmaya hazırız” diye konuştu. “OLDUKÇA DİRİ OLAN KUZEY ANADOLU FAY HATTI’NIN ÜZERİNDEYİZ” Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hamdi Topal da; “Bu tür afet dönemleri afete müdahale anlamında başlayarak, yıllara yayılmış süreç yönetimini de beraberinde getirmektedir. Mesele sadece bugün itibariyle insanlarımızın acil ihtiyaçlarını karşılamak değil, vatandaşlarımızın psikolojik olarak rehabilitasyonunu da sağlayabilmek gerekmektedir. Bugün itibarıyla baktığımızda tahminlere göre asgari 50 milyar dolarlık bir bütçeyi beraberinde getiriyor. Ekonomik boyut olarak yıllara yayılan bir süreci yaşayacağız. Türk parasıyla ise de 1 trilyonu aşıyor. 10 tane vilayet yeni baştan imar edilecek. Muhtemelen bazı şehirlerimizin yerleri değişecek ve yapılaşmaya yönelik ciddi tedbirler alınacaktır. Kastamonu gibi depremden etkilenme ihtimali yüksek olan illerimizin de kendi özelinde tedbirler alması gerekmektedir. Bugün itibariyle oldukça diri olan Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın üzerindeyiz. İlimizin yüzde 50’si bu fay hattının üzerinde. Bir hocamızın ifadesi ile Tosya, Araç ve İhsangazi ilçelerimiz olası bir depremden etkilenme riski en yüksek olan ilçelerimiz olarak ön plana çıkmaktadır. Devletimiz tedbirler alacaktır ama bizim de şahsi olarak tedbir almamız gerekmektedir. Biz de kurum olarak 3 yıldır bu noktada yeniden yapılanma süreci içerisindeyiz. Bu kapsamda en eski yapılarımızdan biri olan Meslek Yüksek Okulu binasını yıkmış ve yeni bir bina inşaatına başlamıştık. İlave olarak İhsangazi’de böyle bir zaruretimiz söz konusu. Çok kısa sürede 50 yıllık binadan çıkıp Belediye önceliğinde yapılacak prefabrik binamıza geçeceğiz. Çatalzeytin’de binamızı terk ettik. Bize tahsis edilen okul binasında bir yıldan beri eğitimlerimizi sürdürüyoruz. Bizim en eski binalarımızdan biri olan çarşı kampüsümüzdeki Eğitim Fakültesi binalarımızı da bugün itibarıyla tahliye kararı aldık. Eğitim Fakültesi’ni taşıyoruz. En kısa sürede Tıp Fakültesi’ni Morfoloji binamıza naklediyoruz. Sebebi Eğitim Fakültemizin muhtemel bir deprem riski ile karşılaşması durumunda depremi karşılayabilecek performans yeterliliğine sahip olmayışıdır. Eğitim Fakültemizin bulunduğu yere yeni bir yapılanma gerçekleştirilmesi için çalışmalara da başladık. 2023 mali yılı yatırım programına alınması için yeni bir teklif sunuyoruz. Buraya eğitim amaçlı yeni binaların yapılması için çabalarımız başlamış durumda. Eğitim Fakültesi için bu geçici çözüm. Kalıcı binaya taşımakta bizim asli görevimiz. Bunu en kısa zamanda sizinle paylaşmış oluruz” ifadelerini kullandı. “ÇOCUKLARIMIZ İÇİN BİR ŞEYLER YAPMAMIZ GEREKİYOR” Rektör Topal son olarak; “Kıyafet ve barınabilecek yerler bulunur fakat o gönül kırıklıklarının telafisi çok zor. O gönül kırıklıkların, travmaların atlatılabilmesi için onları bir kardeş bilmemiz ve kendi hane halkımızdan biri olarak görmemiz gerekiyor. Her birimizin bir inisiyatif üstlenmesi bir zaruret içeriyor. İnşallah sizler ve bizler bunu yapacağız. Biz bir vücudun parçasıyız. Bugün güney illerimizde acıyor, inşallah bunu da kısa zamanda tedavi edeceğiz. Allah bütün afetlerden tüm insanlardan muhafaza etsin, en kısa zamanda bu insanların gülen yüzleri görmek nasip olsun. Çocuklarımız için bir şeyler yapmamız gerekiyor. Milli Eğitim Müdürlüğü, hoca kadrolarımızla, Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü bünyesinde bir organizasyon yapmak isteriz. Bu çocukların yaşadıkları travmayı atmaları için biz de bu süreçte uzman hocalarımızla yer almak istiyoruz. Gençler de bu travmayı yaşamakta. Yükseköğretimde 3 buçuk milyon öğrenci var, bunun 350 bini yaklaşık bu bölgede yani yüzde 10’u bölgede. Bir başka şehirde okuyup da aileleri orada olan hatta tatil için orada olup hayatını kaybedenler var. 5 öğrencimiz rahmetli oldu. Onlara da rahmet diliyoruz. Gençlerimiz eğitime devam etmek istiyor ama bu kararı sadece üniversitemiz veremez” dedi. E.P.

Bakmadan Geçme