• Haberler
  • Genel
  • 'Kriz yaşamayacağımız hükümet sistemi oluşacak'

'Kriz yaşamayacağımız hükümet sistemi oluşacak'

HAK-İŞ GENEL BAŞKANI MAHMUT ARSLAN Sivil Dayanışma Platformu Anayasa değişikliği tanıtım çalışmaları kapsamında ilimize gelen HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, Şehit Şerife Bacı Öğretmenevi'nde bir toplantı gerçekleştirdi. Toplantıya Belediye Başkan Vekili Eşref Can, Dayanışma Üyeleri, Prof. Dr. Muharrem Kılıç, Av. Işıl Ilgın Oktay, Mehmet Şahin ve çok sayıda STK üyesi ile vatandaş katıldı. 'DESTEK VERMEYİ...

HAK-İŞ GENEL BAŞKANI MAHMUT ARSLAN; Sivil Dayanışma Platformu Anayasa değişikliği tanıtım çalışmaları kapsamında ilimize gelen HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, Şehit Şerife Bacı Öğretmenevi’nde bir toplantı gerçekleştirdi. Toplantıya Belediye Başkan Vekili Eşref Can, Dayanışma Üyeleri, Prof. Dr. Muharrem Kılıç, Av. Işıl Ilgın Oktay, Mehmet Şahin ve çok sayıda STK üyesi ile vatandaş katıldı. “DESTEK VERMEYİ SÜRDÜRECEĞİZ” Açılış konuşmasını gerçekleştiren Milli İrade Platform Sözcüsü Mücahit Dağdelenoğlu, “Güçlü liderlerin olduğu dönemlerde ülkemiz ileri giderken liderliğin parçalandığı, milletimizin iradesinin güçlü bir şekilde temsil edilmediği dönemlerde ise milletimiz daima geri gitti. Bu anlamda milletin iradesinin güçlü bir şekilde temsil edilmesi ve iradenin parçalanmaması adına yeniden milletimizin iradesinin vücut bulacağı yeniden bir güçlü sistemin, denetlenebilir, halkın her 5 yılda bir hesap sorduğu bir sistemin gelmesi için biz Kastamonu'daki sivil toplum kuruluşları, milli irade olarak önemsiyoruz ve bu değişiklik adına yapılacak çalışmalara da her anlamda her zeminde destek vermeyi sürdüreceğiz” dedi. “ANAYASA'DA REJİM DEĞİŞİKLİĞİ YOK” Anayasa Değişikliği Çalışma Grubu olarak söz hakkı alan Mehmet Şahin; Türkiye'nin yeni bir sürece girdiğini Anayasa değişikliğinin TBMM'den geçtikten sonra artık bu değişikliğin gerçek sahibi milletin 16 Nisan'da kendi iradesini ortaya koyacağını belirtti. Şahin; “Bizler bu Anayasa değişikliğini daha objektif şartlarda bilgi kirliliğine fırsat vermeden meselenin aslına vakıf olalım gerçekten bu Anayasa değişikliğine evet oyu kullanacak yurttaşlarımızla, hayır oyu kullanacak vatandaşlarımızla neye hayır neye evet diyeceklerini açık seçik bilsinler diye bu noktada milli irade tecelli etsin istiyoruz. Anayasa Değişikliğine şuradan bakmalıyız: ne gibi değişiklikler getiriyor meseleyi buradan ele almalıyız. Anayasa Değişikliği, rejim değişikliği mi getiriyor endişesi, bu Anayasa Değişikliği ile ilk tartışılan hususlardan bir tanesi oldu. Bizler, bu ülke insanları 1919 yılında büyük bir kurtuluş mücadelesi verdik. 1920 meclisini oluşturduk. Özellikle Amasya Tamimi, Erzurum ve Sivas Kongrelerinden sonra bu ülke insanları varlık yokluk mücadelesi ile bu vatanı vatan haline getirdi. 1920 meclisinden sonra 1923’te biz 20’inci yüzyılda kendi devletimizin nasıl yönetileceğiyle ilgili bir rejim kararını verdik. Bu rejim Cumhuriyet rejimi oldu. Yani milletin kendi kendini yönettiği rejimi biz kabul ettik ve egemenlik kayıtsız şartsız milletindir dedik. 93 yıllık Cumhuriyet tecrübemizle bizim milli iradeyle, milli egemenlik ile milletin kendi kendini yönettiği Cumhuriyet rejimi ile bir sorunumuz var mı? Hayır bir sorunumuz yok. Peki bu mesele devletin esasları ile ilgili bir mesele mi? Devletin esasları ile ilgili milletimizi bir sorunu var mı? Yok. Anayasanın ilk 3 maddesinde belirtilen bu ülkenin nitelikleri, devletin nitelikleri,  demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olarak tescillenmiş ve milletin bununla ilgili bir sorunu yok. Anayasa Değişikliğini bu zeminde tartışmayız" diye konuştu. BU MESELE SİYASİ PARTİ MESELESİ DEĞİL Konuşmasına şu şekilde devam eden Şahin; “Biz Anayasa değişikliğini devlet-millet-vatandaş ilişkileri üzerinden bakmak durumundayız. Bu noktadan baktığımızda da bu meselenin ne bir siyasi parti meselesi olduğu ne de bir siyaset mesele olduğu açık seçik ortadadır. Bu değişikliğe devlet-millet ilişkisinin nasıl olması gerektiği noktasından bakmamız gerekiyor. Bu değişikliğin sonucunda şu soruları eğer sorar ve cevaplarsak o zaman bu değişikliği gerçekten anlamış oluruz. Eğer bu değişiklik gerçekleştiğinde milletin devletin içerisinde etkinliği ve rolü artıyor mu azalıyor mu öncelikle buna bakmak gerekiyor. Yine bu değişiklik gerçekleştiğinde devletin hizmetlerinden milletin faydalanma oranı artıyor mu azalıyor mu buradan bakmak gerekiyor.  En tartışılan konulardan birisi de yargı. Milletimiz bu değişiklikten sonra yargının adaletinden eminliği artıyor mu azalıyor mu yine buradan bakmak gerekiyor. Devletin yapısının yeniden organize edileceği bu değişik ile vatandaşın devletten hizmetini almaktaki oranı artıyor mu azalıyor mu buna bakmak gerekir” ifadelerini kullandı. “82 ANAYASASI’NA BAŞLANGICINDAN İTİBAREN İTİRAZIMIZ VAR” Konfederasyonların 41 yaşında olduğunu ifade ederek konuşmasına başlayan HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan; “HAK-İŞ’in bütün kongrelerinde yeni anayasa talebimizi hem 61 Anayasası’na yönelik hem 82 Anayasası’na yönelik, başlangıcından itibaren itirazımız var. Yeni bir sivil demokratik katılımcı ve çoğulcu anayasayı bu ülkenin hak ettiğinden yola çıkarak bir mücadelemiz var. 1982 Anayasası’nın yapılış sürecine müdahil olmak istedim ancak yapacağımız toplantı da sıkıyönetim komutanlığı tarafından iptal edildi, yasaklandı. Daha sonraki süreçlerde anayasa değişikliğine yönelik yapılan bütün çalışmalara destek verdik. 1987 yılında siyasi yasakların kalkması, 90’lı yıllarda AB sürecine yönelik yapılan değişiklikler, 2010 yılı 12 Eylül’ünde yapılan referandumla kısmi anayasa değişikliği başta olmak üzere bütün değişiklik taleplerini HAK-İŞ olarak destekledik. Bugün geriye dönüp baktığımızda bütün değişikliklere rağmen Türkiye’nin hala en temel sorunu yeni bir anayasa yapamama olmuştur. Bunu her fırsatta konuşmaya tartışmaya devam edeceğiz. Çünkü bütün bu yaşadığımız sorunların, bundan sonra yaşayabileceğimiz sorunların temel kaynağını, darbecilerin cuntacıların halka zorla yaptıkları, toplumun hiçbir kesiminin yer almadığı, yapılış sürecinde oylamaların yapıldığı antidemokratik uygulamaları da dikkate alarak, bazı yanlışları ifade ettiği gibi meşrutiyeti tartışmalı bir 82 Anayasası kısmi değişikliklere rağmen hala kullanılıyor. Aslında bu Türkiye’ye yakışmıyor. Geldiğimiz bu kadar noktaya rağmen hala bu yeni anayasa konusunu çözememiş olmamız, 35 yıllık bir serüveni isteğimiz mecraya taşıyamamış olmamız üzüntü kaybıdır” ifadelerine yer verdi. “ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNE ‘EVET’ DİYORUZ” Yeni anayasa taleplerini canlı tutmaya ve bu konudaki mücadelelerini sürdürmeye kararlı olduklarını belirten Arslan; “HAK-İŞ ailesi olarak 500 bin üyemizle 22 sendikamızla başkanlar kurulumuzda konuyu uzun bir tartışmaya açtık. Akademisyen arkadaşlarımızla, hukukçu arkadaşlarımızla tartıştık, anayasa değişikliğinin hangi zeminde yapıldığına baktık ve bu anayasa değişikliğine neden ihtiyaç olduğuna baktık. Değişikliğin getirdiği hususları inceledik ve başkanlar kurulumuzun oy birliği kararıyla anayasa değişikliğine ‘evet’ diyoruz. Bir devlet kurduk, bu devletin kurucu unsurları olarak yeni bir anayasa yapıyoruz. Bu yeni anayasa nasıl olmalıdır? Bu konuda çeşitli görüşler fikirler ortaya çıkar, çeşitli sistemler ortaya çıkar, bunun hangisini kurucu idare uygun görürse onu uygular. Bugün böyle bir tabloyla karşı karşıya değiliz. Anayasa değişikliğini yaparken mevcut var olan 82 Anayasası’nda var olan hususlara bakıyoruz ve bunun bir kısmını değiştirmek istiyoruz. Dolayısıyla biz sıfırdan yeni bir anaysa yapmıyoruz, yeni bir anaysa yaparken de alternatifler önümüzde ne yazık ki yok. Burada bazıları bunu kaçırıyor, sanki biz hiçbir şey yokmuş gibi gündemde yokken, anayasa değişikliğini Sayın Devlet Bahçeli gündeme getirdi ve hemen bir anayasa değişikliği yapalım diye bir şey söz konusu değildir. Var olan 35 yıllık tecrübe, pratikle bize bugün bu anaysa değişikliğini zorunlu kıldığını görüyoruz" ifadelerini kullandı. “NE OLACAK PEKİ ANAYSA DEĞİŞİKLİĞİ KABUL EDİLMEZSE?” Bu anayasa değişikliğinin alternatifli bir değişiklik olduğunu sözlerine ekleyen Arslan; “Bugün anayasa değişikliğine ‘hayır’ diyenlerin elindeki argüman ne yazık ki mevcut anayasaya sahip çıkmaktan geçiyor. Onun yerine biz birkaç alternatif koysaydık, güçlendirilmiş, hakikaten bütün sorunları çözmeye amade bir parlamenter sistem, yarı başkanlık veya başkanlık cumhurbaşkanlığı sistemini tartışabilseydik, bunlardan hangisi uygunsa bunu milletin önüne götürebilseydik. Ne yazık ki ana muhalefetimizde anayasa değişikliğine karşı olan kesimler yeni bir öneri ile gelmediler. Ne olacak peki anaysa değişikliği kabul edilmezse? Mevcut sistemle yürümeye devam edecek. Onun için hangi sistemde anayasa değişikliği yaptığımızı lütfen unutmayalım” dedi. “SİSTEMİN KENDİ ÜRETTİĞİ KRİZLERDEN DOLAYI BUGÜN BURADAYIZ” Arslan konuşmasının devamında şu ifadelere yer verdi: “Şu anki sisteme parlamenter sistem demek mümkün değil. Parlamenter sistem darbelere geçit vermez. Parlamenter sistem koalisyonları teamüller üzerine inşa eder. Biz ne yazık ki ne koalisyonları seçerken teamülleri dikkate aldık ne de cumhurbaşkanını seçerken teamülleri dikkate aldık. Tamamen vesayet odaklarının sözde parlamenter sistem aslında bir vesayet sistemi olan mevcut yapıyı biz ne yazık ki 21’inci yüzyılda ülkemizin şartlarına göre değiştirip, dönüştüremedik. Bu anayasa değişikliği yapılmadan keşke 2011 yılında bütün siyasal partilerin üzerinde yeni bir anayasa konusundaki görüşlerini 2012’de parlamentoda gerçekleştirebilseydik. Keşke uzlaşama komisyonuyla yeni bir anayasayı yapabilseydik. Bütün bunlar olmadığı için bugün anayasayı tartışıyoruz. Aynı anayasa kurallarına uyarak yüzde 35-34 civarında oy almış, parlamentonun yüzde 60’ndan fazlasına sahip ve 365 milletvekili olan bir siyasi parti kendi arzu ettiği cumhurbaşkanını seçebilmiş olsaydı belki bugün başka şeyleri konuşuyor olurduk. Dolayısıyla sistemin kendi ürettiği zorluklar ve krizlerden dolayı bugün buradayız. O nedenle biz bu krizlerin faturasının milletin tamamına yönelik olduğunu biliyoruz ama en büyük faturasını dar gelirliler, çalışanlar, işçiler ve memurlar ödemiştir. O nedenle biz krizlerin devam edeceği endişesinden de yola çıkarak, bu değişikliğin üzerinde duruyoruz. Eğer bugün 82 Anayasası’nın önümüze koyduğu Kenan Evren’i güçlü bir cumhurbaşkanı yapmak adına oluşturulan 104’üncü maddedeki cumhurbaşkanının yetkilerini korumaya devam edersek 2007’de referandumla, halkın seçtiği bir cumhurbaşkanını bunun üzerine inşa ederseniz. Türkiye’de krizleri kaçınılmaz olarak yaşamaya devam edersiniz. Ben bu krizlerin habercisini aynı siyasal gelenekten gelen aynı hareketin parçasının kurduğunu gördük.” “SİSTEM BUNU ZORLUYOR” Ahmet Davutoğlu’nun Başbakanlıktan istifa ettiğini hatırlatan Arslan; “Ahmet Davutoğlu’nun neden istifa ettiği sorusunun cevabı yeterince kamuoyuna anlatılamıyor. Yüzde 50’ye yakın oy almış bir siyasi partinin lideri ve başbakanı neden istifa ediyor? Sistem bunu zorluyor. Tepkileri sınırsız bir cumhurbaşkanlığı makamı sorumluluğu olmayan bir cumhurbaşkanının makamı var. Tek sorumluğu olacağı alan vatana ihanet bununda Türk Ceza Kanunu’nda tanımı yok. Dolayısıyla bir de üstüne seçimle gelmiş, ilk turda yüzde 50 bir oy almış cumhurbaşkanı ve karşısında da yüzde 50’ye yakın oy almış bir başbakan ve tek başına iktidar bu sistemde bile kriz kaçınılmazdır” dedi. “TERÖRLE KUŞATILDIK” Hükümetin bütün faaliyetlerinden dolayı da vatandaşa hesap vereceğini dile getiren Arslan; “Neden sorumluluk paylaşımında adil değil.  Öbür tarafta hiçbir siyasi sorumluluğu yok cumhurbaşkanının, ama bütün yetkiler elinde doğal olarak çatışmayı beraberinde getiriyor. Ben bütün toplantılarda şunu söylüyorum, ben ülkemi seviyorum. Ülkemin geleceğinden de emin olmak istiyorum. Benim ülkemin içerde, dışarda yeterince sorunları var. Bu ülkede içerden, dışardan kuşatılmış işgal girişimlerine direndik. 15 Temmuz’da ama hala bu hevesten vazgeçmediler. Terörle kuşatıldık.  Batı ittifakı, NATO ve Amerika Birleşik Devletleri Türkiye üzerinde hesaplar yapıyorlar. Böyle bir ülkenin, böyle bir coğrafyada güçlü bir ülke olması gerekiyor” ifadelerini kullandı. “DEMOKRATİK ÜLKELERDE HİÇBİR İKTİDAR DAİMİ DEĞİLDİR” Demokratik iktidarların mutlaka sonu olacağını ifade eden Arslan; “Güçlerinin önünde en büyük engelin sistem.  Düşünün ki 7 Haziran’da koalisyon olsa olamaz mı? Olur. Bu millet ebediyen bir siyasi partiyi sırtında taşımamıştır, cezayı kesmesi gerektiği zaman cezayı kesmiştir. Dolayısıyla demokratik ülkelerde hiçbir iktidar daimi değildir. O nedenle AK Parti iktidarının ve güçlü iktidarların her zaman olabileceğinden yola çıkarak, bugün bu krizi görmezden gelemeyiz. Biz ülkenin geleceği için endişe duyan kaygı duyan yeter diyen insanlar, yeni krizlerin önüne geçmemiz gerekiyor. Bu tarihi fırsat Sayın Devlet Bahçeli’nin inisiyatifi ile ortaya çıkmıştır” şeklinde konuştu. “HİÇBİR ŞEKİLDE HUKUKİ SORUMLUĞU YOK” Arslan konuşmasının devamında şu ifadelere yer verdi: “Bu anayasa değişikliğinin gerçekleşmesi durumunda, bundan sonra kriz yaşamayacağımız hükümet sistemi oluşacak. Bu çok önemli bir şey, bu bizim için anayasa değişikliğinin temelini oluşturur. Meseleye kişilerden bağımsız olarak bakıyorum. Sistemin özünde bir sorun var. Adil olmayan bir şey var. Yetkileri inanılmaz çok. Hiçbir şekilde işlemlerinde yaptıklarından dolayı haklarında hukuki bir işlem yapamıyorsunuz. Hiçbir şekilde hukuki sorumluğu yok, cezai sorumluğu yok, ekonomik sorumluluğu yok ama yetkileri var.” “ENDİŞELERİ VAR” Arslan konuşmanın sonunda: “Bir anayasa kitapçığı fırlatıyor ülkemizin 160 milyar dolarlık kaynağı heba ediliyor. Anayasa kitapçığını fırlatıp krize neden olan bu krizin muhatabı 3 tane siyasi partinin, millet tarafından cezalandırılmasını sağlayan adama ne yaptık? Görev süresi bittikten sonra beş ay daha cumhurbaşkanlığı yaptı. Peki bir bedel ödedi mi? Ödemedi. Çünkü bir sorumluluğu yok, onun için biz benzer durumlarla karşılaşmayacağımızın garantisi yok. Yeni getirilen sistem başkalarının söylediği gibi cumhurbaşkanını tek adam mı yapacak? Diktatörlüğe yürüyecek, bütün yetkileri elinde bulunduracak, böyle bir şey olmadığını bilmenizi istiyorum. Bu getirilen değişiklik cumhurbaşkanlığı sistemindeki inanılmaz yetkileri sınırlandırmaya yöneliktir. Endişeleri var, korkuları var. Sayın Recep Tayyip Erdoğan üzerinden sistemi okumaya çalışıyorlar, bunun için endişeler var” diyerek sözlerine son verdi.

Bakmadan Geçme