'Kıbrıs Türk'ünün öz vatanıdır'
ALİ CESUROĞLU Kıbrıs Barış Harekatı’nın 43'üncü yıl dönümü dolayısıyla Türkiye Muharip Gaziler Derneği Şube Başkanı Ali Cesuroğlu, Muharip Gaziler Derneği binasın da basın toplantısı düzenledi. Kıbrıs hakkında bilgi vererek sözlerine başlayan Türkiye Muharip Gaziler Derneği Şube Başkanı Ali Cesuroğlu 'Kıbrıs'ın yüz ölçümü 9 bin 252 km2'dir. Akdeniz'deki 3'üncü Büyük adadır. En yakın komşusu Türkiye'dir. Türkiye'nin...
ALİ CESUROĞLU; Kıbrıs Barış Harekatı'nın 43’üncü yıl dönümü dolayısıyla Türkiye Muharip Gaziler Derneği Şube Başkanı Ali Cesuroğlu, Muharip Gaziler Derneği binasın da basın toplantısı düzenledi. Kıbrıs hakkında bilgi vererek sözlerine başlayan Türkiye Muharip Gaziler Derneği Şube Başkanı Ali Cesuroğlu; “Kıbrıs’ın yüz ölçümü 9 bin 252 km2’dir. Akdeniz’deki 3’üncü Büyük adadır. En yakın komşusu Türkiye’dir. Türkiye’nin 1/81 büyüklüğündedir. Kuzey Kıbrıs Türk Devleti’nin yüz ölçümü ise 3 bin 242 km2’dir. Her Türk’e karşılık 4,3 Rum ordusu mevcuttur. Bu günkü Rum nüfusu 800 bin civarında Türk nüfusu ise 200 bin dolaylarındadır. Bilim adamları Yunanlıların saf olmayıp onlara Greh denir. Latincede Greh kelimesi hilekar, dolandırıcı anlamına geliyormuş. Onun için Greh denilmesini istemezler. Kıbrıs adası Süveyş Kanalı’nın emniyetin orta doğusunda yapılacak askeri hava kat ve Türkiye’nin emniyeti bakımından son derece önemli bir yerdir. Osmanlı İmparatorluğundan sonra İngilizlerin eline geçmiş, yıllarca İngiltere tarafından işgal etmişlerdir. Son olayların aslına gelince; 1952 yılından itibaren Yunanistan Kıbrıs’ın kendisine bağlanması için Birleşmiş milletlere müracaat etmiş. Kıbrıs Rumlarında onlara destek vererek 1 Nisan 1955’ten itibaren İngiltere’ye karşı E.O.K. mücadelesine kattı ’da bulundular. Bu mücadele sonunda Türkiye- İngiltere-Yunanistan’ın dahil olduğu Londra ve Zürih anlatmaları Şubat-1959 yılında imzalanarak bağımsız Kıbrıs devleti kuruldu. İngiltere de askeri üs kurma yetkisi verildi. Makariyos 1963’ten itibaren bu Antlaşma’nın Kıbrıs’ın ilerlemesine mani oluyor diye, şikâyetlere başladı. Türkiye aradaki gidişattan memnun olmadığı için 3’lü karargâhta görevli subaylarını geri çekti. Kıbrıs’ da ki Türkleri, Türklerin çoğunluktaki yerlerine çekerek bir Türk yönetimi kurmuştur. Makariyos buna karşı silahlı müdahale yoluna giderek Kaymaklı, Eren köy ve Senthilarion ‘a karşı 1964 yılında harekat da bulundu. Türkler Ağır dağ, Lefkoşe, Magosa, Lefke, Eren köy ve Yeşil Irmak gibi bölgeleri koruyarak köprübaşı kurmuşlar, çoğunlukta oldukları köylerde örgütlenmişlerdir. Yunanlılar da Rumlara her türlü personel ve malzeme yardımında bulunmuşlardır. Rumlar Türklerle mücadele ederken bir taraftan da Yunan Albaylar cuntasına karşı direniyordu Yunanlılar gizlice adaya çok asker sokmuştur. Bu defa da Yunanlılarla Kıbrıslı Rumlar çatışmaya başlamışlardır. Barış harekatın başladığında Rumların kadrosu 35 bin kişiydi. Birçok Türk köyünden çekerken katliam yaptılar. Mesela; Atlılar’da 37, Muratağada 71, Sandallılar da 18, Güney Kıbrıs bölgesinde 148 kişiyi şehit ettiler. Makariyos Ağustos 1964’te Türkiye Kıbrıs’taki Türkleri kurtarmak için gelirse kurtaracak Türk bulamayacaktır, demiştir. Rum ve Yunanistan’ın gayesi; Türkleri adadan temizleyip yok etmek ve Kıbrıs’ı Yunan adası yapmaktır. Enosis hayali hayla yaşamaktadır. Kıbrıslı Türklerin nesillerini ve geçmişlerini ve olanları unutmalarını, oyuna gelmemeleridir. Kıbrıs’ta yatan şehitler Kıbrıs’taki Türklerin onurla yaşamaları ve orada yaşan ve bundan sonrada yaşayacak nesillere armağanıdır” dedi. “HÜR VE BAĞIMSIZ YAŞAMAKTADIR” Konuşmasına devam eden Cesuroğlu; “Yunanistan tarafından desteklenen Rumlar 15 Temmuz 1974’de, Kıbrıs’ta kanlı bir darbe gerçekleştirerek idareyi ele almışlar ve Kıbrıslı Türklerin de söz sahibi oldukları Kıbrıs Cumhuriyetini sona erdirmişlerdi. Bu darbeyle Ada’nın Yunanistan’a bağlanmasının yolu açılmıştı. Yunan ve Rum darbesinin bir amacı Kıbrıslı Türkleri tamamen yok etmek, diğer bir amacı da Türkiye’yi Ege Denizi ile birlikte Akdeniz’den kuşatarak tecrit etmekti. Bu darbe karşısında Türkiye, Kıbrıslı Türklerin can ve mal emniyetlerini korumak, ülkemize yönelik olası Yunan tehdidini bertaraf etmek üzere Kıbrıs’a müdahale etme kararı almıştır. Türk Silahlı Kuvvetleri, 20 Temmuz 1974 günü, havadan ve denizden başarılı bir harekat icra ederek, Kıbrıs’taki darbeyi bertaraf etmiş ve Kıbrıs Türklerini katliamdan kurtarmıştır. Bu harekatta, Kıbrıs Türk’ü ve onun kahraman mücahitleri canları pahasına savaşarak Mehmetçiğe her türlü desteği vermiştir. Böylece Ada’da barış ve istikrar yeniden sağlanmıştır. Kıbrıs Türk’ü, Kıbrıs adasının 1878 yılında, İngilizlere terk edilmesinden 1974 yılına kadar geçen, yaklaşık yüz yıllık bir zaman içerisinde, gerek İngilizlerin, gerekse Kıbrıslı Rumların her türlü zulmüne uğramış ve esaret altında yaşamıştır. Tüm bu eziyet ve zorbalıklara karşı Kıbrıs Türk’ü kimliğini, benliğini ve Anavatan’a olan bağlılık ve inancını hiçbir zaman kaybetmemiştir. Kıbrıs Türk’ü, Kıbrıs Barış Harekatı’ndan sonra, kendi vatanında ve kendi bayrağı altında hür ve bağımsız yaşamaktadır. Uğrunda kan dökülen, can verilen bu topraklar artık Kıbrıs Türk’ünün öz vatanıdır. Bu topraklar asla bir daha geri verilemez ve kaderine terk edilemez. Kıbrıs’ta vatan toprağına sahip çıkmak, Türk Devleti’ni ve Türk varlığını devam ettirmek, gelecek nesillere ve bu topraklar uğrunda şehit olanlara karşı bir namus borcudur. Hürriyet ve bağımsızlığın önemi, bu uğurda verilen mücadeleler ve dökülen kanlar nesilden nesillere çok iyi anlatılmalıdır. Gençler, sorumluluk içinde olmalı ve devletine sadakatle bağlanmalıdırlar” diye konuştu. “BÖLGESEL OLMAKTAN ÇIKIP, ULUSLARARASI BİR NİTELİK KAZANMIŞTIR” 1974 yılından itibaren, Türkiye, Kıbrıs sorununun çözümü için defalarca iyi niyetli ve özverili çabalar sarf ettiğini sözlerine ekleyen Cesuroğlu; “Ancak, Kıbrıs’ta Türk varlığına tahammül edemeyen Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve Yunanistan ile bunlara sempatiyle yaklaşan Batı devletleri Kıbrıs sorunun çözümüne yanaşmamaktadırlar. Kıbrıs adasının etrafında geniş petrol ve doğalgaz yatakları bulunmaktadır. Doğal kaynaklar nedeniyle, Kıbrıs sorunu bölgesel olmaktan çıkıp, uluslararası bir nitelik kazanmıştır. Küresel ve emperyalist güçler dikkatlerini bu bölgeye kaydırmışlar ve Kıbrıs sorununun kendi çıkarları doğrultusunda çözülmesinden yana tavır sergilemektedirler. Kıbrıs adasının önemi düne göre daha da artmıştır. Biz, Kıbrıs gazileri olarak kanla kazanılan toprakların masada verilmesine ve 1974 öncesine dönülmesine karşıyız. Şuna da çok eminiz, KKTC ve Türkiye Cumhuriyeti birlikte, ilelebet sonsuza kadar hür ve bağımsız olarak yaşayacaklardır. Kahraman Kıbrıs gazileri, 43 sene önce atalarınıza layık olacak şekilde Kıbrıs’ta savaştınız. Türk Devleti’nin ve milletinin iradesini, kararlılığını ve haklılığını düşmana kabul ettirdiniz. Sizler, aziz vatanımıza savaş meydanlarında hizmet ederek Gazi olmanın haklı gururunu yaşıyorsunuz. Sizleri, gösterdiğiniz kahramanlık ve cesaretinizden dolayı kutluyoruz. Kurtuluş Savaşı’nda, Kore Savaşı’nda ve Kıbrıs Barış Harekatı’nda destan yaratan Türk ordusu, bu gün de iç ve dış terör örgütlerine, vatan hainlerine karşı her zaman muzaffer olmuştur. Türk ordusu ve onun kahraman askerleri Cumhuriyet Tarihi boyunca kendilerine verilen her görevi, üstün başarı ve özverili cesareti ile yerine getirmiştir. Türk ordusu, Türk milletinin özü ve Türkiye Cumhuriyeti’nin teminatıdır. Kıbrıs Barış Harekatı’nda Kastamonulu 7 şehidimiz olup, Toplamda 498 arkadaşımızı, 70 Kıbrıslı mücahidi, 270 Kıbrıs Türk’ünü ve aramızdan ayrılan Kıbrıs gazilerini rahmet ve saygıyla anıyoruz. Hayatta olan gazilerimize de sağlık, mutluluk ve esenlikler diliyoruz” diyerek sözlerine son verdi.