KEAH'tan Hepatit bilgilendirmesi

Kastamonu Eğitim ve Araştırma Hastanesi (KEAH), 28 Temmuz Dünya Hepatit Günü münasebetiyle bilgilendirmede bulundu.

Hepatitler hakkında bilgi veren KEAH; “Toplum sağlığı açısından dikkat edilmesi gereken önemli bir bulaşıcı hastalık da hepatitlerdir. Hepatit, en basit anlamıyla karaciğerin iltihabıdır ve pek çok nedene bağlı olarak oluşmaktadır. Viral hepatitlerin virüs tipleri A, B, C, D ve E’dir. Yılda 1,3 milyon insanın bu virüslere bağlı hastalıklardan öldüğü tahmin edilmektedir. Cumhuriyetin ilk yıllarından başlayarak günümüze kadar uzanan bulaşıcı hastalıklarla mücadelede son 15 yılda hükümet, devlet ve millet olarak çok iyi bir noktaya geldik. Özellikle aşılamada elde ettiğimiz uluslararası başarı bulaşıcı hastalıklarla mücadelenin temel taşını oluşturdu. Aşılama ya da basit tedbirlerle korunması mümkün olan hastalıklar çok can kaybına neden olurken bugün dünyada 13 antijene karşı ücretsiz aşı uygulayan nadir ülkelerden biriyiz. Özellikle Hepatit C virüsüne karşı üretilen yeni nesil ilaçlar oldukça pahalı olmasına rağmen ülkemizde ücretsiz olarak uygun olan hastalara başarıyla uygulanmaktadır. Ülkemizde aşılamada elde edilen uluslararası başarı, temiz su kaynaklarına ulaşım ve sosyoekonomik göstergelerin iyileşmesi gibi etkenler sonucunda viral hepatit vaka sayıları değişik oranlarda düşmüştür. Ölümcül olabilen Hepatit B virüsünden korunmanın en etkili yolu ise aşılanmaktır. Güvenli ve etkili olan Hepatit B aşısı ücretsiz olarak sağlık kuruluşlarımızda başarıyla uygulanmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü, 28 Temmuz’u ‘Dünya Hepatit Günü’ olarak kutlamaktadır” ifadelerini kullandı. 

“ÜLKEMİZDE YAŞAYANLARIN YÜZDE 5’İ HBSAG TAŞIYICISIDIR”

Hepatit (Sarılık) ile ilgili bilgilendirmelerine devam eden KEAH; “Hepatit, temel olarak karaciğer hücrelerinin hasarına sebep olan inflamatuar bir hastalıktır. Hepatit, hastalığın klinik seyrine göre akut ve kronik olarak iki çeşittir. Akut hepatit, hepatitin kısa bir süre önce başlamış olduğu anlamına gelirken, kronik hepatit, 6 aydan uzun süredir mevcut olan hepatiti ifade eder. Hepatit, viral (virüslerden kaynaklı) ve toksik (ilaca ve çeşitli kimyasallara bağlı) nedenler başta olmak üzere çeşitli sebeplerle gelişebilir. Viral hepatitlerin tarihi insanlık tarihi kadar eski olup kliniği ilk olarak Hipokrat tarafından tarif edilmiştir. Blumberg'in 1963 yılında Avustralya antijenini (Hepatit B Virüsü) bulmasıyla viral hepatitlerin tarihinde yeni bir dönem açılmış ve takiben 1973 yılında Hepatit A virüsü (HAV), 1977 yılında Hepatit D virüsü (HDV), 1989 yılında Hepatit C virüsü (HCV) ve 1992 yılında Hepatit E virüsü (HEV) bulunmuştur. Halen yeni hepatit etkenlerinin (HGV, TTV) bulunması ve klinik önemleri konusunda çalışmalar olanca hızıyla devam etmektedir. Viral hepatitler tüm dünya için önemli bir sağlık sorunudur. HAV'nün sosyo-ekonomik durumu farklı toplumlarda insanların yüzde 70-90'ını infekte ettiği, HBV ile karşılaşma oranının dünyanın değişik yerlerinde yüzde 10-90 arasında bulunduğu ve HBV taşıyıcılarının sayısının tüm dünyada 400-500 milyon olduğu, HCV'nün ise yaklaşık olarak tüm insanların yüzde 1'ini etkilediği göz önüne alınacak olursa insanların büyük bir çoğunluğu yaşamları boyunca değişik hepatit virüsleri ile karşılaşabilmektedir. Bu karşılaşma A ve E tipi viral hepatitlerde nadiren fulminant seyredip, genellikle iyileşip kronikleşmeye yol açmaz iken; B, C ve D tipi viral hepatitler değişik oranlarda kronikleşmeye yol açarak, siroz ve karaciğer kanseri gibi istenmeyen tablolara yol açabilmektedirler. Viral hepatitler ülkemizde en sık görülen enfeksiyon hastalıklarının başında gelmektedir. Özellikle HBV ülkemiz için önemli bir sorundur. Dünya nüfusunun yüzde 5’i HBsAg taşıyıcısı olup, yaşayanların 1/3’ü HBV açısından seropozitiftir (antijen veya antikor pozitif). Ülkemizde de benzer oranlar söz konusudur. Ülkemizde yaşayanların yüzde 5’i (3.5-4 milyon kişi) HBsAg taşıyıcısı olup, yaşayan nüfusun 1/3’ü seropozitiftir. HAV enfeksiyonunun ülkemizde geçirilme sıklığı yetişkin yaş grubunda yüzde 80’lerin üzerinde ve HCV’nin ise yaklaşık olarak tüm insanlarımızın yüzde 1’ini etkilediği göz önüne alınacak olursa viral hepatitlerin ülkemiz için çok önemli bir enfeksiyon hastalıkları olduğu görülecektir. Ayrıca ülkemizde kronik hepatit B (KHB) sonucu her yıl yaklaşık 10 bin-15 bin kişinin siroz ve komplikasyonlarından, 5 bin kişinin de hepatosellüler kanser (HSK) nedeniyle kaybedildiği tahmin edilmektedir. Kronik hepatit B ve kronik hepatit C tedavilerinin de çok pahalı ve etkinliklerinin arzu edilen düzeylerde olmaması nedeni ile çok önemli bir sağlık sorunu ile karşı karşıya olduğumuz açıktır” dedi. 

“AKUT VİRAL HEPATİTLERE SIKLIKLA 5 ETKEN YOL AÇMAKTADIR”

Etkenler ile ilgili de bilgi veren KEAH; “Enfeksiyöz hepatite yol açan etkenler oldukça fazla sayıda olmasına karşın akut viral hepatitlere sıklıkla 5 etken yol açmaktadır. Hepatite sıklıkla yol açan beş virüs HAV, HBV, HCV, HDV ve HEV’dür. Bunların içinde de HAV ve HEV bizim ülkemizin de içinde yer aldığı gelişmekte olan veya gelişmemiş ülkelerde bir sağlık sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu iki virüsün yol açtığı hepatitin kronikleşmemesi sevindiricidir. Çünkü ülkemizde yetişkin yaş grubunun en az yüzde 80’i A tipi viral hepatiti sessiz veya sarılıklı bir şekilde geçirmiştir. Hepatit A, B, C, D, E virüsleri sadece karaciğer hücrelerini enfekte ederken, diğerleri çoğul organ tutulumlarının bir parçası olarak karaciğeri enfekte ederler” ifadelerine yer verdi.

Özel Haber

Bakmadan Geçme