Kastamonulu Sanatçı Onur Eren Demir: 'Müzik Benim İçin Hayattır'
Kastamonu'nun güçlü sesi Onur Eren Demir sanat hayatı ve kendisi hakkında merak edilenleri yanıtladı. TRT gibi önemli kanallarda program yapan ve ödüllere doymayan sanatçı gençlere tavsiyeler vermeyi de ihmal etmedi.
Yıllarca mesleğini yapan ve sanat merdivenlerini tırmanan değerli TRT sanatçısı Onur Eren Demir; “Ailenin en küçük çocuğuydum ve benim dışımda ailemde müzikle uğraşan bireyler olmadı. 1978 yılında çocukluk arkadaşım rahmetli Banker Yalçın’ın benim için İzmir Narlıdere’de açmış olduğu gazinoda çok genç yaşta Assolist olarak sahne aldım. Daha sonra Ankara'da profesyonel sahne sanatçısı olarak, muhtelif gazinolarda ve müzikallerde sahne çalışmalarıma devam ettim. Sahne çalışmalarının yanında benim çok önemli üstatlarımdan olan sayın Sadi Hoşses'ten Türk Müziği Nazariyat dersleri aldım. Sahne çalışmalarının yanında Metin Everes'ten de ud dersleri aldım. Üstad İsmet Dündar’dan Fasıl dersleri aldım. Çok değerli üstatlardan dersler aldım, meşkler ettim Türk Müziği üzerine. Aldığım bu nazariyat çalışmaları sahne çalışmalarımın yanında 5 yıl sürdü. 1984 yılında TRT imtihanını kazandıktan sonra emisyonlara girmeye başladım. Emisyon dediğimiz TRT bünyesinde sazlar eşliğinde stüdyoda üstatlar tarafından okuduğunuz eser denetimden geçerdi. Eğer geçmezseniz ve farkında olmadan detone oldunuz o şarkı TRT’de yayımlanmaz. Denetimden geçen eserler ancak TRT televizyonunda yayımlanır. O yıllarda denetimden geçen eserleri canlı yayında okuyabiliyordunuz. 1984 yılında TRT Ankara Radyosu'nun açmış olduğu Türk Sanat Müziği Ses Sanatçısı, istisnai ses sanatçısı imtihanını kazandım. TRT Ankara Radyosunu bu şekilde 1984 yılında emisyonla başladım, sanatçı olarak kazandıktan sonra. Bu esnada okuduğum pek çok Türk Sanat Müziği eseri vardır. Bu TRT'te okuduğum eserlerin çoğu televizyonda, canlı programlarda da icra ettim. Okuduğum bu 4 eser; 'Seni Ben Unutmak İstemedim ki 8 (hicaz bir eserdir),' Beklerim Yolunu Gözlerim Ağlar ( hicaz eser),' Karlı Dağları Aştım (hicaz eser),' Ah Bu Gönül Şarkıları (uşak eser) bu şarkıları hem TRT'de ve diğer kanallarda, canlı yayınlarda seslendirdim” dedi.
‘Ankara Ve İstanbul'da Çok Önemli Konserler Verdim’
Sanat hayatına değinen Sanatçı Demir; “Ankara ve İstanbul'da çok önemli konserler verdim. Özellikle Ankara ve İstanbul gibi Türkiye'nin 4 bir yanında beş yıldızlı otellerde assolist olarak sahne aldım. Alt kadromda çok önemli sanatçılar vardı. Ben üstte assolist olarak Türk Sanat Müziği Ses Sanatçısı olarak sahne aldım. 2012 yılında Türkiye'nin Bostancı Gösteri Merkezi, gösteri sarayı olarak da bilinen önemli sanatçıların konser verdiği Bostancı Gösteri Merkezi’nde 5 bin kişi karşısında konser verdim. 2013 yılında Türkiye'nin en önemli şahsiyetlerinin, seçkin insanların gelmiş olduğu Bosphorus Yacht Cruise da konser verdim. 2011 yılında Türkiye'de Onur ödülü alan bir sanatçıyım. İstanbul'da 2012 yılında Kastamonu TV açılmıştı. O kanalda da Televizyon programcılığı yaptım. Onurlu Hoş Bir Seda Programını sundum. Benim için yeri ayrı ve önemli bir çalışmaydı. Bunlar benim için çok önemli ve güzel zamanlar bırakmış anılardır” ifadelerini kullandı.
‘Müzik Benim İçin Hayattır’
Kendisi için müziğin değerinin hayat bulmak olduğunu ifade eden Onur Eren Demir; “Müzik benim için hayattır, yaşam felsefesidir. Müzik hayatın olmasa olmazıdır. Bir insanın hayata tutuna bilmesi için çok önemli değerleri olması gerekir. Benim için o değer yıllardır üzerinde itina ile yıllarımı vermiş olduğum bu meslekti. Bu meslek üzerine gözyaşı dökerek başlangıcı öyleydi kolay bir iş değildi emekle bir şeyler kattım. Benim hayata tutunmamın en önemli sebebi sanattır. 40 yıllık sanatçıyım, hem TRT hem de çok önemli sahne sanatçılığı yapmış bir kişiyim. Bu çalışmalarda benim en büyük destekçim çok saygı değer eşim Nevin Hanımdır. Yurtiçi ve yurtdışı konserlerimin temsilini, organizasyonunu yapan İstanbul'da çalışan büyük organizatörlerle beraber işlemlerimi yürüten temsilimi yapan eşim Nevin hanımdır. Hayatımda geriye dönüp baktığımda ‘keşke’ diye bir kelime olmadı hayatımda, geriye baktığımda çok güzel bir kariyer elde etmiş bir insanım. Bu meslekte ilerlemek emek ister. Çok dirsek çürüttüm, gece gündüz çalıştım. Başarı olarak en güzel başarıları elde etmiş bir insanım. Bir sanatçının TRT kurumunda çalışma yapmış olması, program yapmış olması oldukça başarılı bir durumdur. Benim gençlik yıllarımda özel kanallar yoktu. Ve o yıllarda TRT her sanatçıyı televizyona çıkartmıyordu. O zamanlar TRT'nin keskin sınırları vardı. Şu anki TRT Müzik diye bildiğimiz kanalda herkes program yapabiliyor. Eskiden çok sıkı kuralları vardı TRT'nin ve biz o dönemlerde canlı program yapıyorduk. Türk Musikisini iki döneme ayırabiliriz bir Osmanlı dönemi diğeri Cumhuriyet sonrası dönemi. Cumhuriyet döneminden sonra çağdaş döneme geçtiğimiz zaman Saadettin Kaynak ve Selahattin Pınar dönemi başlar. Daha neoklasik yani klasik olmayan şarkıların bestelendiği zamandır. 1970'li yıllara gelene kadar bu çağdaş dönemde Cumhuriyet döneminde icra edilen bestekarların 1970'li yılına kadar Türk Sanat Müziği ve Türk Halk Müziği icra ediliyordu. 1970'lere doğru pop müzik diye adlandırılan bir müzik akımı başlatıldı. Pop müzik Avrupa’da icra edilen eserlerin müzikleri bizim 1970'li yıllarda Türkçe sözel yazılarak icra edilen Türk pop müziği, hafif diye adlandırdığımız yabancı müziklerle bütünleşerek oluşan müzik akımıdır. Yabancı müziklerin üzerine Türkçe vezinler tutmadığı için üzerine Türkçe sözler yazılmıştır. Hafif müzik diye adlandırdığımız o dönemdir 1970'li yıllar, yabancı müziklerin Türkçe sözde icra edildiği dönemin başlangıcıdır. Pop müziğinin besteleri yapılıyor ancak azınlıkta diyebiliriz. Türk Sanat Müziğinin bir temeli vardır. Bir bilimdir. İcra ediliş şekliyle bir değişim söz konusu olabilir önümüzdeki yıllarda. Ancak zaten eskiden Türk Sanat Müziğinin Sanatçısı arkasında sadece Türk Sanat Müziği Sazları vardı. Şimdi bakıyoruz ki televizyonlarda da Türk Sanat Müziği İcra eden bir yorumcunun arkasında Türk Sanat Müziği enstrümanları var ama gitarda var böyle bir sentez olmaya başladı. Temeli olan bir şey yıkılmaz sazlar, besteler, icraatlar farklı olabilir ancak uç noktada değişecek bir musiki tarzı değildir Türk Sanat Müziği” dedi.
‘Tüm Bestelerim Çocuklarım Gibi Ayırt Edilemez’
Kendisi için müziğin ve bestelerinin olduğunu vurgulayan Sanatçı Demir, “Ben 15 bine yakın TRT'nin tüm repertuarlarını geçmiş bir sanatçıyım. 15 basit makam Şed ve Mürekkep Makam var. O kadar eserlerle çalıştım ve okudum ki ayırt etmek çok zor hatta mümkün değil. İnsan çocuğunu ayırt edebilir mi? Benim için tüm şarkı ve besteler benim çocuğum. 15 bin tane eserimde benim çocuğum gibidir. Özellikle sanat hayatıma başladığım sevdiğim sanatçımız Safiye Ayla, Zeki Müren başta olmak üzere, Hamiyet Yüceses, Münir Nurettin Selçuk bunlar Türk Müziği'nin temel taşlarıdır ve beni etkileyen sanatçılardır. Müzik yapacaksanız bir stiliniz kendi ses ve yorumunuz olmalı. Benim istisnai ses sanatçısı olmamın nedenlerinden biri de kendi yorumlarım ve tarzımın olması. Yılların verdiği deneyimimle benim müziğim kimseninkine benzemez kendi üslubum vardır. Ancak bana hitap eden makamdaki eserlerde vardır. Hicaz Makamdır ama Garip Hicaz deriz. Garip Hicaz’daki eserler beni daha fazla kendine çekmiştir. Onun dışında Rast Makamı olsun her makamda her biri ayrı ayrı nükteleri olan çok güzel eser ve besteler vardır. Yıllardır her birini icra ettim. Benim için her biri çok özeldir. Bu yüzden parçaları, sanat eserleri birbirinden ayıramıyorum. Eserlerime duyduğum sevgim bambaşkadır. Çok sayıda öğrencimde oldu. Çok özel insanlar benden ud dersi ve şan dersleri aldılar. Türk müziği repertuar dersleri verdim. Yardımcı olduğum insanlar vardır. Çalmaktan çok mutluluk duyduğum ud bana farklı bir huzur veriyor. Kanunum vardı önceleri çalardım sonra udla program yaptığım için devamlı çalmaya başladım. Yıllar evvel TRT'ye adım atmadan önce Metin Everes'ten ud dersleri aldığım için udun faklı bir aorası artısı var beste çalışmalarımda. Partisyonlu eserleri geçerken iyi bir notistim, iyi bir hocayım aynı zamanda. Bir partisyon bir şarkının notasını solfejini bir sesle deşifre etmek vardır, birde enstrümanla deşifre etmek daha farklıdır. Basit makamlardan ziyade, mürekkep makamlarda enstrümanla çalmanın artı bir ayrıcalığı vardır. 'Alev gibi tüm acılar (hicaz makamı),' Temenni (Çarıgah makamı) benim önemli bestelerimdir. Özellikle Alev gibi şarkımın Bestesi televizyonlarda jenerik müziği olarak yayınlanmıştır” şeklinde konuştu.
‘Karanlıktan Aydınlığa Çıkartan Eğitimdir’
Gençlere tavsiyelerde bulunan Sanatçı Onur Eren Demir; “Ben 40 yıllık Ses Sanatçısıyım diyebilirim. Sanata ilk adım atacak olan arkadaşlarımıza en önemli tavsiyem çok çalışmaları gerekiyor. İyi bir hocadan seçtikleri alanlara göre ders almalarını öneriyorum. Türk Sanat Müziği ve Türk Halk Müziği olmak üzere 2 müziğimiz vardır. Son zamanlarda çıkan pop müzik, rap ve rock sonradan katılmıştır. Müziğimizi azda olsa dejenere ettiklerini düşünüyorum. Ses eğitimi ve şan dersleri bu yolda onları ilerletecek adımlardır. Nefes ve diyafram çalışmaları üzerinde durmaları çalışmaları çok önemli seslerini iyi kullanabilmeleri için. Mutlaka teknik bilip öğrenmeleri lazım. Ses Sanatçılarının sesi ağız ve diş rezonansında bulunur. Kullanmak ve ilerlemek için bu meslekte emek ve eğitim şart. Bilimsel anlamda gönül verdiğiniz her alanda genç arkadaşların nota, solfej, makam, halk müziğine yöre diye hitap ederiz bunları iyi derecede öğrenmeleri gerekir. İlerlemek için sadece kulak aşinalığı yetmez. Sizleri karanlıktan aydınlığa çıkartan bir meşaledir eğitim her alanda. Mutlaka musiki bilgisini öğrenin. Her meslek için önemlidir alanın eğitimi. Bilgiyi almadan özümsemeden önünüz kapalıdır. Kendi özel yeteneklerinizi sentezleyerek eğitimle geliştirebilirsiniz. Özellikle sanat emek ve detay isteyen bir alan. Özellikle benim zamanımda TRT bilgi ve alt yapınız olmadan sizleri almıyordu. O yüzden çok çaba harcayın ve yeteneklerinize yetenek katmaya kendinizi geliştirmeye çok çalışın. 40 yıllık bir sanatçı olmama rağmen hala çalışırım. Bunca yıllık tempodan sonra daha sakin bir hayat yaşamak için memleketime geri geldim. Ancak buraya geldikten sonra önce Uğurlu Konakları sonrada çok sevdiğim kişi Barış Kılıçkıran'ın Cem Sultan Bedestende program yapmaya başladım. Burada yaklaşık 5 yıldır hem Cem Sultan’da hem de Gölköy Yaşam Resort da sahne alıyordum. Şimdi ise Gölköy Yaşam Resort Otel’de çarşamba günleri sahneye çıkıyorum” dedi.