Kastamonu Kadınının gurur günü anıldı
Kastamonu'da gerçekleştirilen ilk Türk Kadın Mitingi, 98'inci yıl dönümünde, dün Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlenen törenle anıldı. Düzenlenen törene Belediye Başkanı Tahsin Babaş, il merkezi, ilçeler ve İstanbul'dan çok sayıda dernek katılım sağladı. Çelenklerin sunulması, saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başlayan tören, 10 Aralık Kadın Platformu Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Ayten Kızıltan'ın konuşmasıyla sona erdi....
Kastamonu’da gerçekleştirilen ilk Türk Kadın Mitingi, 98’inci yıl dönümünde, dün Cumhuriyet Meydanı’nda düzenlenen törenle anıldı. Düzenlenen törene Belediye Başkanı Tahsin Babaş, il merkezi, ilçeler ve İstanbul’dan çok sayıda dernek katılım sağladı. Çelenklerin sunulması, saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan tören, 10 Aralık Kadın Platformu Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Ayten Kızıltan’ın konuşmasıyla sona erdi. “10 ARALIK TARİHİN YENİDEN YAZILDIĞI GÜNDÜR” 10 Aralık Kadın Platformu Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Ayten Kızıltan, günün önemine dair yaptığı konuşmada; “10 Aralık Kastamonu için, dahası Kastamonu kadını için, tarihin yeniden yazıldığı gündür. 98 yıl önce bugün, Kastamonu kadınının gösterdiği kararlılık, işgale ve vahşete karşı dünyaya meydan okuyuşu, hepimizin büyük gururudur. Onlar, Ulu Önder Atatürk’ün kurtuluş hedefine üstün bir cesaret ve özveriyle katkıda bulunmuşlardır. 10 Aralık 1919 Çarşamba günü sabah, Kastamonu sokakları her zamankinden daha değişik görüntüler içindeydi. O gün binlerce kadın, Kız Öğretmen Okulu bahçesinde yapılacak olan Kadınlar Mitingi’ne katılmak üzere yollara dökülmüştü. Hanımlar Cemiyeti’nin tertiplediği bu miting yurt genelinde hanımların düzenledikleri ilk miting olacaktı. Söz alan hanımlar, Türk milletinin uğradığı haksızlıkları; İzmir, Maraş, Antep ve Urfa’nın işgalleriyle işgallerin yaptığı vahşeti dile getirdiler. Daha sonra işgali protesto etmek için İngiltere, İtalya Kraliçeleri’yle Amerika ve Fransa Cumhurbaşkanlarının eşlerine çektikleri telgrafların metinleri okundu” dedi. ZEKİYE HANIM’IN KONUŞMASI OKUNDU 10 Aralık 1919’da, Zekiye Hanım’ın yaptığı konuşmayı katılımcılarla paylaşan Kızıltan: “Cemiyet Başkanı Zekiye Hanım heyecan dolu konuşmasında, işgalleri ve haksızlıkları şiddetle kınamış ve evlatlarımızın, kardeşlerimizin kanıyla suladığımız yurtlarımızın işgaline, kardeşlerimizin felaketine susmayacağız demiştir. Onun konuşması şu şekildedir: ‘Kardeşler, hemşireler! Daha bir sene evvel kırmızı rengiyle başımızda dalgalanan ulu sancağımız, görüyoruz ki siyahlara, matemlere büründü. Muharebe meydanlarında vatan ve din uğrunda binlerce evladımızı gömdükten sonra; haktan, adaletten bahseden Avrupalıların, bir seneden beri, yenildik diye başımıza açmadıkları felaket kalmadı. Haktan en çok bahsedenler haksızlığın en büyüğünü yaptılar. Daha dün bizim gibi refah ve saadeti; evi, barkı olan İzmir’deki dindaşlarımız, beyaz saçlı kadınlarımız, kundaktaki yavrularımız, Yunanlıların süngüsünden geçti. Her tarafı yüksek minarelerinden beş vakitte İsm-i Celalullah bağırılan Adana’mız, Antalya’mız ve en nihayet güzel Ayıntap -Gaziantep- Maraş, Urfa’mız elimizden alınmak isteniyor. Hanımlar! Büyük felaketimizin önünde evlatlarımızın kardeşlerimizin kanıyla suladığımız yurtlarımızın işgaline, kardeşlerimizin felaketine susacak mıyız? Hayır hanımefendiler! Mağlubuz, silahımız yok. Fakat göğsümüzde imanımız, bütün dünyayı halk eden Allah’ımız var. İşte biz de bu imanımıza ve Allah’ımıza istinaden, haksızlıklara, haksızlıklarını yüzlerine vurur ve cihan huzurunda ilan ettikleri adaleti talep ederiz. Hanımlar! Biz, dünyayı kana boğan insanları tavuklar gibi boğazlayan erkeklere müracaat edecek değiliz. Bizim gibi şefkatle, merhametle düşündüklerine şüphe etmediğimiz İtilaf Devletleri’nin büyük kadınlarına müracaat edecek ve birer telgrafla, bize yapılan haksızlıkları yazacak ve anlatacağız. Eğer onlar da hakkımızı teslim etmezlerse, evlatlarımızın kanına kendi kanımızı karıştırarak, erkeklerimize bir safta, dinimiz ve istikbalimiz için ölecek; haksızlara, zalimlere tarihin lanetlerini terk ederek şehametle öleceğiz.’ 98 yıl önce analarımız, ülkesinin içinde bulunduğu şartlarda, üzerlerine düşeni büyük bir özveri ve cesaretle yerine getirmişlerse, bugün bizlere düşen ülkemizin, toplumumuzun içinde bulunduğu durum ne gibi sorumluluk yüklüyorsa aynı özveriyle yerine getirmektir” dedi.