• Haberler
  • Genel
  • İş İnsanı Aydoğan Süer: 'Güçlü taraflarını anlatan bir Kastamonu olmalı'

İş İnsanı Aydoğan Süer: 'Güçlü taraflarını anlatan bir Kastamonu olmalı'

'Cumhuriyetin 100. Yılında Kastamonu Çalıştayı' öncesi son hazırlık toplantısında İş İnsanı Aydoğan Süer, turizm konusunda önemli açıklamalarda bulundu.

Kastamonu'da ormanlardan daha fazla katma değer sağlanması için yapılabileceklerin görüşüleceği “Cumhuriyetin 100. Yılında Kastamonu Çalıştayı” öncesi son hazırlık toplantısında İş İnsanı Aydoğan Süer, turizm konusunda önemli açıklamalarda bulundu.

İş İnsanı Aydoğan Süer, Orman Bölge Müdürlüğü Toplantı Salonu’nda yaptığı konuşmada, Kastamonu'nun turizmde iyi bir ivme kazanması için yapılan toplantının önemli olduğunu belirterek; “Kastamonu’nun belki de en güçlü tarafı eko turizm. Dünyanın birçok ülkesini gezdim. Avrupa’nın birçok ülkesinde incelemeler yaptım. Dört tane ekonomi kitabı yazdım. Kendi hayatımla ilgili emeklilik projeleri gerçekleştiriyordum ve gelecekte emekli olduğumda orman içinde, doğa içerisinde kendimle zaman geçireceğim, eşimle, dostumla zaman geçireceğim bir aktivite alanı kurma duygu içerisine girdim. Abana’da bulunan Hacıveli Konağı’nı satın aldım. İşin sonunda şöyle bir karar verdim. Dedim ki ‘Bu devlet bizi yetiştiriyor. Bugüne kadar elde ettiğimiz tecrübeleri ve deneyimi de mutlaka insanlarla paylaşmak lazım’ peki ne yapalım? Dünyanın son on yılda sürekli dillendirdiği bir konu var. Küresel ısınma. Dünya on yıldır küresel ısınma üzerinde ilgili çok ciddi mesafeler kat etti ama biz Türkiye olarak buna çok hazır mıyız, küresel ısınma ile ilgili gerekli adımları atıyor muyuz sorusu hepimiz tarafından bir soru işareti. Bu küresel ısınma gündeme geldi ve hepimiz pandemi gerçeğini yaşadık. Pandemide aslında malımızın mülkümüzün ne kadar değersiz olduğunu anladık. Birbirimizle olan kaliteli zaman geçirmek, doğayla iç içe olmak, 80-100 metrekare evlerin içerisinde kalmamızla birlikte, bir ağacın, bir kuşun sesinin, temiz nefes almanın kıymetini anladık. İşin sonunda aslında pandemi bize tabiatın kıymetini tekrar hatırlattı ve son iki yılda görüyoruz ki köylerde bulunan gayrimenkuller, tarlalar, arsalar, köy evleri çok ciddi kıymete bindi” dedi.

“TURİZMLE BİR YERE GELMEK İSTİYORSANIZ BİR BÜTÜN OLMAK ZORUNDASINIZ”

Zor olan projeleri seven biri olduğunun altını çizen Süer; “Zorlu projeleri seven insanlar da öyle bir lokasyon tespit etmelidir ki işe başladığında yarın öbür gün bu kadar isminizi taşıdığınız bir nokta sizi geriye doğru götürmemelidir, sizi bir tık ileri götürmelidir. Bu konularda ticarette duygusal bakılmaz, ticaret matematik gerektirir, ticaret fizibilite gerektirir, ticaret iyi inceleme gerektirir. Nitekim doğa turizmiyle de ilgili öyle bir ticaret yapacağım ki doğa turizmi üzerine gideceğim ama bunu basit ahşap bungalovlar yaparak değil, tamamen güçlü bir destinasyon, ciddi bir rekreasyon, bir bütünlük sağlamasını sağlamak lazım. Çünkü bakir olan yerleri gelen ziyaretçi oraya geldikten sonra 3-4 gün arkasını dolduramazsınız, bu sefer sıkılmaya başlıyor. Biz de dedik ki ‘Öyle güçlü bir şey yapalım ki bir ziyaretçimiz, bir misafirimiz geldiğinde on gün boyunca dolu dolu zaman geçirebileceği bir ortam hazırlayalım’ zaten Tarım ve Orman Bakanlığı’mız bu konuyla ilgili Orman Park Yönetmenliği’ni oluştururken bunların hepsini düşünmüşler. Türkiye’de birçok yatırım yapan Aydoğan Süer, eko turizmde neden Kastamonu? Geldiğim ilk gün pandemi dönemiydi. O günkü Sayın Vali’mizden müsaade isteyerek bir lansman gerçekleştirdik ve o lansmanın amacı birilerinin bizi alkışlaması, birilerinin bize plaket vermesi değildi. Turizmle bir yere gelmek istiyorsanız bir bütün olmak zorundasınız. Birlikte ve beraber yürümek zorundasınız. Bugün İzmir Şirince’ye, Çeşme’ye bakıyoruz. Yerel bürokrasisiyle, kamu bürokrasisiyle, kanaat önderleriyle birlikte hareket ettiği için turizmde başarılı. Nitekim Kastamonu’ya geldiğimde bana bir soru soruyordu. ‘Mevsim kısa 2-3 aylık mevsim içerisinde bu kadar büyük bir yatırım yapılmaya değer mi veya değmez mi?’ bugün belki de Türkiye’de orman park projelerinde en güçlü yatırımlarından birini yapıyoruz. Abana’daki orman park projemizde 250-300 milyonluk toplam yatırım bulunuyor. Bu projenin iki etabını bitirdik. Türkiye’nin belki de en güçlü glamping (kamp projesi) projelerinden birini gerçekleştirdik. Doğayla iç içe, doğayla bütünlük sağlayacak, 72 metrekarelik çelik platformların üzerinde, ağaçların içerisine oturtulmuş, lüks bir konsept. Gece yatarken gökyüzünü görebiliyorsunuz. Denize 700 metre cephesi olan, sabah kuş sesleriyle uyandığınız ve çevrenizde orman meyveleri olan bir alan. İlk olarak Çırağan konseptinde Hacıveli konağını restore ettik. Reklam ve tanıtımda konağı da öne çıkarttık ama orman içerisinde doğayla iç içe olan glampingleri de öne çıkarttık. Telefondan ve sosyal medyadan gelen geri dönüşümün yüzde 90’ı orman içerisindeki faaliyet alanında olmak isteyip, uyumak istiyorlar. Değişime ayak uyduramıyorsanız kaybediyorsunuz” diye konuştu.

“TURİZM ALANINDA FAALİYET GÖSTEREN FİRMALARIMIZI BİLİNÇLENDİRMEMİZ LAZIM”

Projelerinin önümüzdeki sene tamamlanacağını anlatan Süer; “Allah nasip ederse önümüzdeki sene yaz ayında trekking yürüyüş alanları, macera parkı, içinde bir at manejinin olan, pedagoglar eşliğinde çocukların toprakla doğayla iç içe olacağı bir kids clubların oluşturduğu alanların oluşturulması gibi gastronomiyle alakalı Kastamonu’nun yöresel ürünlerinin paylaşıldığı, damak zevklerinin tadıldığı güçlü bir gastronomisi olan bir doğa eko turizmi oteli tamamen tamamlanmış olacak. Lansmanda sadece bir konsept proje konuşuyorduk. Rabbime hamdolsun ki bugün yüzde 75’si biten bir projeden bahsediyoruz.  Burası Abana’nın yatırımı ve Abana’nın yerel halkını ve bölge çevre ilçelerinin halkını da düşünmek zorundaydık. Ne yaptık? 600 kişilik restoranlar yaptık. Dışarıdan hiçbir personel getirmedik. Bölge halkının çocukların istihdam edilmesini sağlamaya çalıştık. Kastamonu özelinde şunu söylemek isterim. Bugün inanç turizmi, kültür turizmi, doğa turizmi var mı? Var. Bir lokasyonda hem deniz hem orman hem kanyon turizmi var. Kastamonu’da hatta Türkiye’de birçok ilden daha güçlü olan bir gastronomi yapısı var. Tarhana çorbasıyla, kestane balıyla, sarımsağıyla, sucuğuyla, pastırmasıyla… Rabbim bu kadar güçlü özelliği bir arada vermiş ama arka sıralardayız. Yolun çok başındayız. Sebep ne? Kaliteli tesislerin olmaması. Belki bunda en büyük problem de ulaşımın daha yeni gerçekleşiyor olması. Değişim çok önemli. Eko turizmde insanlar bağımsız evler istiyor, yanında komşu istemiyor. Kütlesel bina istemiyor, doğayla iç içe olmak istiyor. Biz, bize gelen bu fikirleri, bu gelen geri dönüşleri, bizim ziyaretçilerimizin ve misafirlerimizin beklentilerine cevap vermeliyiz. Bu projeyi 2019 yaptık ama şunu görüyoruz ki 4 yılda çok şey değişti.  Abana’daki projede her binada dört oda vardı. Onu bile değiştirdik. Niye? Komşu istemiyor. Bağımsız ailesiyle mahremiyetle alanlar isteniyor. Doğayla iç içe olan adam bağımsız bahçesinde oturmak istiyor, yöresel ürünleri tatmak istiyor. Kastamonu’ya turist geliyor, hazır marketten alınan ayranı, peyniri turistin önüne koyuyorlar. Müşteri niye gelsin buraya? Bizim burada turizm alanında faaliyet gösteren firmalarımızı da bilinçlendirmemiz lazım. Anlık bakıyoruz. ‘İki ay ciroyu alalım, kaybolalım gidelim’ biz bu sene 30 kişiyle işe başladık. Yazın bu rakam 70 kişiye yükseldi. Şu an oteller içerisinde 3 bin nüfuslu bir ilçede belki de bu kadar kişi çalıştırmada tekiz. Şunu da söylüyorum. Kış ayı çok sert geçti. Oldu ki tamamen frene bastık. Cebimizden öderiz ama mümkün olduğunca az adam kaybetmek için mücadele etmeliyiz. Yani bu eko turizm, doğa turizmi rekreasyonlar hepsi birbiriyle bütün. İyi bir konsept yapmak kadar iyi bir yönetim de şart. Artık güçlü taraflarını anlatan bir Kastamonu olmalı. ‘Buradan bir şey olmaz. Mevsim çok kısa…’ dünya geliyor, hayran kalıyor, biz kendi memleketimizi eleştiriyoruz. Bir iş adamı olarak buraya yatırım yapan biri olarak şunu söylüyorum. Bugün ikinci ve üçüncü projeyi de gerçekleştireceğiz” dedi.

“İSVİÇRE HALT YEMİŞ”

Orman Bölge Müdürü Fahri Sönmezoğlu’nun tavsiyesi üzerine Yaralıgöz Dağı’na gittiğini belirten Süer; “Böyle bir zamanım oldu. Yaralıgöz’ü gördüm. İsviçre halt yemiş. Nem düşük, nem yok. ‘Rize, Trabzon’ diyoruz. Bugün eğer Rize Trabzon’dan 10 kat daha güçlü doğa turizmi yoksa ben bu tecrübelerimi alır çöpe atarım. Bir tane Fırtına Vadisi’nin yanında bir derede 4 bin 500 tane konaklama tesisi var. Dünyanın ikinci büyük kanyonuna sahibiz. Dünya mirasına girecek bir Horma Kanyonu’na sahibiz. İnanılmaz bir mistik havası olan dağlara, bitki örtüsüne sahibiz. Muhteşem bir turkuaz rengi denize sahip bir Kastamonu var. Yunuslar zıplıyor. Dünyanın birçok yerinde iş yapmış önemli isimleri getirdim ve hepsi bize şunu söyledi ‘Aydoğan Bey biz burayı nasıl bilmiyormuşuz? az anlatmışsınız burayı’ şimdi ben size soruyorum. Kastamonu bu yatırımları yapmaya değer mi, değmez mi?” şeklinde konuştu.

Özel Haber

Bakmadan Geçme