Hobi olarak başladı, ekmek kapısı oldu
Saraçlar Mahallesi'nde girişimci bir kadın, odunluğa kurduğu dokuma tezgahıyla geçimini sağlıyor. Saraçlar Mahallesi’nde ikamet eden üç çocuk annesi Sebahat Yağcıoğlu, evinin odunluğuna dokuma tezgahı kurarak aile bütçesine katkı sağlıyor. Kastamonu'nun yaklaşık 200 yıldan geleneği olan el dokuma tezgahı geleneğini de yaşatmaya çalışan Sebahat Yağcıoğlu, ilk zamanlarda hobi olarak başladığı el dokuma işini zamanla geliştirerek gelir...
Saraçlar Mahallesi’nde girişimci bir kadın, odunluğa kurduğu dokuma tezgahıyla geçimini sağlıyor. Saraçlar Mahallesi'nde ikamet eden üç çocuk annesi Sebahat Yağcıoğlu, evinin odunluğuna dokuma tezgahı kurarak aile bütçesine katkı sağlıyor. Kastamonu’nun yaklaşık 200 yıldan geleneği olan el dokuma tezgahı geleneğini de yaşatmaya çalışan Sebahat Yağcıoğlu, ilk zamanlarda hobi olarak başladığı el dokuma işini zamanla geliştirerek gelir kapısına dönüştürdü. 2000 yıllarında makine dokumasına geçildiği için 200 yıllık bir geleneğin unutulmaya yüz tutmuş el dokuma kültürünü de gelecek nesillere aktarmaya çalıştığını söyleyen Yağcıoğlu, Kastamonu Valiliği El Dokumaları Merkezi’nin (KAVELDO) İŞKUR kaynaklı el dokuma kursuna gitti. Kursu bitirdikten sonra evinin odunluğuna el dokuma tezgahı kuran Yağcıoğlu, yüzde yüz pamuk ipliğinden ürettiği ürünlerini kendi imkanları ile satarak aile bütçesine katkıda bulunduğunu kaydetti. “KADIN PROGRAMI İZLEMEKTENSE BİR ŞEYLER ÜRETMEK DAHA GÜZEL” Boş vakitlerini televizyon karşısında kadın programları izleyerek değil el dokuması yaparak geçirdiğini ifade eden Yağcıoğlu; “Evde boş oturup televizyonda kadın programlarını izlemektense bir şeyler üretmenin daha güzel olduğunu düşünüyorum. El dokumasının popülerliği artık azaldı. El emeği el dokumaları, makineleşmeye yenildi. El dokuma sanatının ölmemesi için de ayrıca odunluğumuza kurduğumuz el dokuma tezgahıyla yaşatmaya çalışıyoruz” dedi. “3 ÇOCUĞUMA OKUL HARÇLIĞI VERİYORUM” El dokumalarını öğrenmek için 4 ay kursa gittiğini aktaran Yağcıoğlu; “Kurstan sonra dokumaları evde yapmaya başladım. İmkansızlıktan, çocuklarıma, eşime destek olsun diye yaptım. Kazandığım parayla hem eşime destek oluyorum hem de okula giden 3 çocuğuma okul harçlığı veriyorum. Tamamen el dokuması yapıyorum, ellerimle tek tek işliyorum. Eskiden hanımlar daha fazla yapıyordu ancak günümüzde artık eski değeri kalmadı. Makineleşme el emeğinin yerini aldı. Ben bunu ilk zamanlar hobi olarak yapmaya başladım. El emeği göz nuru olan ürünlere talepler gelmeye başladı. Ürünlerimiz tamamen Kastamonu’ya ait, Kastamonu kültürünü yansıtan el dokumalarıdır. Yüzde yüz pamuktur. İşimi severek yapıyorum. El dokumasını eskisi gibi yapan kalmadı. El emeği, göz nuru eserler tükenmesin diye gayret ediyorum. Evde oturup televizyondan kadın programlarını izlemektense burada işimi yapıyorum. Hem para kazanıyorum hem de vaktimin boş yere heba olmasına engel oluyorum” diye konuştu. Eşinin el dokuması çalışmalarına yardım ederken farklı ürün ortaya koyma adına taş baskıya merak sardığını belirten Celal Yağcıoğlu ise, Kastamonu’nun 600 yıllık geçmişe sahip taş baskı sanatını da bu sayede gelecek nesillere aktarmayı amaçladığını kaydetti. “PİYASADAN BAYAĞI TEKLİFLER OLUYOR” Son birkaç yıldan beri sadece taş baskı üzerinde çalıştığına dikkat çeken Celal Yağcıoğlu; “İlk başlarda amatör çalışmalarım oluyordu. Sonradan siparişler almaya başladık. Sipariş aldıkça kalıp sayılarımız, baskı tekniklerimizi, yaptığımız işlerin ebat ve ölçülerini değiştirdik. Örtüden çantaya, el bezinden sofra bezine kadar birçok türde taş baskı yapıyoruz. Kastamonu taş baskısı çok eski yıllara dayanıyor. Sönmeye yüz tutmuş eserlerin canlandırılmasında kendi adıma yardımcı olacağımı düşünüyorum. Çevreden de bir katkı göremediğimizden kendi çapımızda bütçemize katkı olsun, çocuklarımızın eğitim masraflarında, ailemizin geçiminde katkı olsun diye bu işi tutturmaya çalışıyorum. Piyasadan bayağı teklifler oluyor. Gelen talepleri elimden geldiği kadar karşılamaya çalışıyorum. Hobi olarak ve severek bu işi yapıyorum” şeklinde konuştu.