Güneşin en güzel battığı yer İNEBOLU!

Nazım Hikmet’in; “Bu ne güzel memleket: Yüksek dağlarında kış, Yollarında sonbahar, deresinde ilkbahar, Altın güneşinde de yazın sıcaklığı var.” dizeleriyle tasvirlediği İnebolu, Kastamonu’ya 90 km. uzaklıktaki yaz turizminin en çok geliştiği sahil ilçelerimizden biri. Yeşille mavinin bir arada olduğu bu ilçemizde sadece deniz değil doğa turizmi de yapılabilmekte. İnebolu Kastamonu halkının deniz özlemini giderebileceği, deniz sefası yapabileceği ilçelerimizden. Yaz döneminde Karadeniz’in sularında serinleyebileceğiniz, sonbahar aylarında deniz kenarında yürüyüşler yapabileceğiniz İnebolu da kısa mesafede gidip gelebileceğiz yakın yerlerden. İki adet plajının yanı sıra Cide ve Abana yolları güzergâhında bulunan birçok güzel koylarından da plaj olarak yararlanılmakta. Özellikle Özlüce Köyü sahillerinin güzel kumsalları çadır ve karavan turizmi için çok elverişlidir. İnebolu’da tek güzellik sadece deniz değil tabi. İnebolu’ya özgü aşı boyalı tarihi konakların bulunduğu dar sokaklardan geçerek ilçeyi gezebilirsiniz. Koruma altına alınmış 350 adet tarihi evin eşsiz mimarilerine hayran kalarak Geriş Tepesi’nden İnebolu’nun eşsiz doğasını izleyebilirsiniz. Trekking yapabileceğiniz bu alanda ormanları, engin denizi izleyebilir, yeşille mavinin kucaklaşmasına şahit olabilirsiniz. Fotoğraf meraklıları için muazzam bir mekan olan Geriş Tepe’si ayrıca arkeologlar ve tarih severler için de önemli mekanlardan biri. Geriş Tepe’si İnebolu’da ki üç önemli kale kalıntısından birinin bulunduğu yer. Cumhuriyet Dönemi öncesinde İnebolu’da Rumlar yaşamıştır. Geriş Tepesi’nin Rum Halkı   için de o dönemde önemli bir mekan olduğu bilinmekte. Buradaki düzlüklerde hangi tarihte yapıldığı kesin bilinemeyen büyük bir manastır kalıntıları vardır. Manastırda sarnıçlar, sütun ve kitabeler mevcuttur. Sütun ve üzerindeki monogram Bizans özellikleri yansıtmaktadır. Çevresinde bir çok misafirhane ve dükkanların bulunduğu kalıntılardan anlaşılmaktadır. Her yıl 15 Ağustos günü burada büyük bir panayır kurulduğu, şenlik ve ayinler düzenlendiği ve çevredeki diğer merkezlerde oturan Rumların bu toplantılara katıldığı bilinmektedir. Bir rivayete göre; Rumlar İnebolu’dan ayrılmadan önce Manastırın bulunduğu Geriş Tepesi’ne haç şeklini alacak şekilde ağaçlar dikmişlerdir. Baharda ağaçların renkleriyle oluşan bu hac şeklinin görülmesi mümkündür. İlçenin güzelliğini izleyebileceğiniz yerlerden biri de Apaş Tepesi. İnebolu’daki 3 önemli kale kalıntılarından biri de burada. İlçenin ilk defa kurulduğu kale kalıntılarından anlaşılan Boyran mahallesindedir. Bu kalenin eski adı ile Abraş ve şimdi ki adı ile Abaş Tepeden başlayıp Kızılkaraya kadar uzandığı görülmektedir. Avara Mahallesinin belli yerlerinde şehir harabelerinin mevcudiyetini kanıtlayan sütun başlıklı nakışlı kabartma figürlü mermer parçalarının bulunmasıdır. Boyran Mahallesindeki kale kalıntılarının da şehrin bu bölgede bulunduğunun en önemli kanıtıdır. Boyran kalesi iç ve dış kale olmak üzere iki kısımdır. Dış kale, doğu duvarı İnebolu çayı üzerinden Abaş Tepeyi içine almak üzere Avara Mahallesine kadar uzanıyordu bunu Abaş Tepenin güney doğusundan ve Avara yolunun batısındaki mezarlıklarda bulunan sur artıkları da göstermektedir. Güney duvarının nereye kadar gittikten sonra kuzeye döndüğü ise bilinmemektedir. İç kalenin güney duvarı parçalanmış yer yer artıkları kalmıştır. Abaş Tepe bu kalenin akropolü mahiyetindedir. Tarihte “Pafloganya’lı Aleksandros” olarak bilinen meşhur kahin İnebolu’da doğmuş, yaşamış ve ölmüştür. Aleksandra burada Yunan tanrısı Glycon- Asclepius kahinliğini kurmuştur. O dönemde Abaş Tepe İnebolu sitesinin akropolü yani sitenin en yüksek yerindeki tapınağı ve müstahkem mevkii olduğu için Aslecpius Tapınağı da burada inşa edilmiştir. Aleksandra işte bu tapınakta kurduğu yılan kahinliği ile ününü bütün İon şehirlerine ve Roma’ya yaymıştır. Değişik dönemlerde Boyranaltından Avara mahallesine çıkarken bahçe kenarları, ev temelleri ve çakıl duvar aralarında görülen, bulunan taşlarda ki yılan figürleri , insan vücuduna sarılmış veya insan başlı yılan figürlü kabartmalı taşların olması bu tapınağın Abaş Tepe de kurulu olmasının en önemli delilidir. Esasen Abaş Tepe adının Abaş kelimesinden geldiği anlaşılmaktadır. Abas, antik Yunan şehirlerinden Delphoi’daki tapınakta heykeli dikilmiş olan meşhur bir kahinin adıdır. Antik şehre ait bu kalıntılar size tarihin içinde yolculuk yaptıracak. Hâlâ işlevini sürdüren 1903’lü yıllarda yapılmış olan İnebolu Yeni Camii’nin bahçesinde bulunan dünyanın en iyi güneş saatini görebilirsiniz. İnebolu’da Müzeleri gezebilirsiniz. Nezihe Battal Kültür Evi bunlardan biri. Binanın içinde ziyaretçileri bekleyen 4000 adet kitabın yer aldığı zengin bir kütüphane bulunmaktadır. 1900’lü yıllarda İnebolu açıklarında İlçenin ticaretini gösteren kömür yakıtlı gemilerin fotoğraflarını yalnız burada görebilirsiniz. 1928’li yıllarda ilçe esnafının kendi imkanları ile kurduğu bando takımı ve 1930’lu yıllarda ülkemizde medeniyete ve çağdaşlığa ilk adım atan İnebolulu kadınların fotoğrafları yine burada yer almaktadır. Atatürk’ün Eskişehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen tarafından yapılan balmumundan heykelinin bulunduğu Türk Ocağı Müzesi ziyaret edebileceğiniz yerlerden. Milli Mücadele döneminde İnebolu halkının göstermiş oldukları üstün fedakarlıklardan dolayı 4 Nisan 1924 tarihinde T.B.M.M. tarafından Beyaz Şeritli İstiklâl Madalyası ile onurlandırılan İnebolu’da bu madalyayı eski Belediye binasında görebilirsiniz. 9 Haziran Günü İnebolu’nun Kurtuluşu günü etkinliklerine katılabilir. Kastamonu’dan İnebolu’ya çıkan ve 4 gün boyunca İstiklâl Yolu’nu yürüyen yürüyüşçülerle İnebolu içerisinde yürüyebilirsiniz. Uzun tatillerinizde ya da hafta sonunda ve hatta günübirlik olarak gidip kafanızı dinleyebileceğiniz, denize girebileceğiniz, yürüyüşler yapabileceğiniz, tarihin ve Mustafa Kemal Atatürk’ün izlerini sürebileceğiniz bu şirin ilçemizde güneşi batırmadan dönmeyin. Çünkü İnebolu’da güneş, denizden doğar denizden batar…