Genel Başkan Güney: 'Türkiye Kamu-Sen Ücret Sendikacılığı Değildir'
Kamu-Sen'e bağlı Türk Büro-Sen Genel Başkanı Türkeş Güney, Türk Büro-Sen Şube Başkanlığı'nın DSİ Sosyal Tesisleri Salonu'nda düzenlediği istişare toplantısına katıldı.
Toplantıya Türk Büro-Sen Genel Başkanı Türkeş Güney, Genel Başkan Yardımcısı Nebi Yay, Türk Sağlık Sen Şube Başkanı Cengiz Büyükkapucu, Türk Büro-Sen Şube Başkanı Satılmış Kahvecioğlu ve yönetimi ile üyeleri katıldı.
Programda Ağlı İlçe Temsilcisi Celal Tümer’e emekli olması nedeniyle Türk Büro-Sen Genel Başkanı Türkeş Güney tarafından teşekkür plaketi verildi. Türk Büro-Sen Şube Başkanı Satılmış Kahvecioğlu yaptığı açılış konuşmasında, “Kamu-Sen’e bağlı Türk Büro-Sen Genel Başkanımız Sayın Türkeş Güney’in katılımı ile Toplu Sözleşme, Sendikal Gelişmeler ve diğer bazı konular hakkında istişare toplantısı düzenledik. Toplantımıza katılan Genel Başkanımız, Genel Başkan Yardımcımız, Kamu-Sen İl Temsilcimiz ve tüm katılımcılarımıza sendikamız adına çok teşekkür ediyorum” dedi.
‘İl Bazında Üye Sayımız 6 Bin 500 Civarında’
Kamu-Sen İl Temsilcisi ve Türk Sağlık Sen Şube Başkanı Cengiz Büyükkapucu yaptığı konuşmasında, “Bugün burada İnşallah Türk Büro-Sen’in yarınları için güzel istişarelerde bulunacağız. Yarınlarımız daha iyi olacak. Kamu-Sen İl Başkanımız Nedim Afacan Başkanımız il dışında olmasını hasebiyle Türk Sağlık Sen Kastamonu Şube Başkanı olarak Kamu-Sen’i vekâleten aranızda bulunuyorum. Kısaca da Kamu-Sen’i sizlere tanıtmak istiyorum. Kamu-Sen Kastamonu’da 6 şube ve 5’te temsilcilik olarak hizmet vermektedir. Her iş kolunda Kastamonu’da üyemiz bulunmaktadır. Şu anda il bazında üye sayımız 6 bin 500 civarında. Tabii ki bizler sizlerin daha iyi, huzurlu ve mutlu olmanız için görev yapıyoruz. Çalışanların özlük, ekonomik ve hukuki haklarının korumak için daha iyileştirmek için kurulmuş olan teşkilatlardır. Biz bunu sahada yaşıyoruz, yaşatıyoruz ama karşımızda arkasına bir güç alan, sonra daima insanları bir şeylerle bundan sonra meşgul etmeye çalışan. Tabii ki toplu sözleşme sürecini Sayın Genel Başkanım komisyonda olması hasebiyle sizlere daha detaylı aktaracak ve yeni toplu sözleşmelerin haklarımızın sürekli geri gittiği bir süreçten geçiyoruz. Ama maalesef kime ne diyelim, bundan sonra mahalle baskısı kimine ondan sonra arkadaş baskısı kimine bundan sonra huzur bugün bozulmasın diye maalesef böyle yaşıyoruz. Bu toplantının hayırlara vesile olmasını, Türk Büro-Sen’imize, Kastamonu Kamu-Sen’imize Türkiye’mize hayırlı olmasını diliyorum” dedi.
‘Hastane Bombalayan İsrail'i Binlerce Kez Lanetliyoruz’
Toplu sözleşme ve sendikal gelişmeler hakkında konuşan Kamu-Sen’e bağlı Türk Büro-Sen Genel Başkanı Türkeş Güney katılımcılara selamlayarak, “İçinde bulunduğumuz coğrafya, tarihsel kimliğimiz, yine bu coğrafyaya bağlı kültürel mirasımız bizlerin milli kimlik ve bilinç konusunda güçlü ve uyanık olmamız gerektiğini bir kez daha ortaya koymaktadır. Çünkü İslam’ın bayraktarlığını yapan, asil Türk milletine karşı tarihsel hınç bitmemiştir. Kendi çıkarları için dünya yüzünde demokrasi ve özgürlük sözleri ile baskı ve zülüm kuran haçlı zihniyeti, yine kendi çıkarları için kendi kurduğu milletler arası kurum ve kuruluşların kararlarını dahi hiçe saymaktadır. Sözde demokrasi havarisi bu güruhun tüm programı sömürü, talan, çocuk, kadın sivil öldürmekten başka bir şey değildir. Bunun en yakın örneği Gazze'de yaşanan insanlık suçlarıdır. BM kararlarını tanımayan İsrail ve ağababaları, yüzölçümü Ankara'nın Mamak ilçesi kadar olmayan Gazze'ye, Hiroşima'ya atılan bombanın bir buçuk katı büyüklüğünde bomba yağdırmıştır. Gazze'de sivil, çocuk demeksizin, vahşi sırtlan sürüleri gibi katliam yapan, hastane bombalayan İsrail'i ve bu arsız, pervasız saldırıya cesaret veren ağababası devletleri binlerce kez lanetliyoruz. Saldırıda hayatlarını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyoruz. Ülkemizde ve dünyada yaşanan tüm bu gelişmeler bir gerçeği işaret etmektedir. Bu gerçek yeryüzünde hak ve adaletin hakim kılınmasıdır. Tarihte Türk milletinin hakim ve hükümran olduğu her asır insanlığın huzur ve saadet dönemi olmuştur. Üç semavi din mensuplarını bir arada kardeşçe ve adaletle bir arada yaşatan Osmanlının Kudüs'teki hakimiyeti bu durumun örneklerinden biridir. Bu minvalde; tarihi ve kültürel mirasçısı olduğumuz Gönül coğrafyamızın tamamında, ilk kıblemiz Kudüs'te, Türk Milletinin Nöbeti bitmemiştir. Doğu Türkistan'da, Musul ve Kerkük'te, Batı Trakya'da cümle Türk ve Müslüman coğrafyasında, kardeşlerimizin tarihi kimliklerini yok etmeye çalışanlara karşı, tarihte olduğu gibi elbette bir cevabımız vardır ve mutlaka olacaktır. Umut Türk birliğidir” dedi.
‘Türkiye Kamu-Sen Ücret Sendikacılığı Değildir’
Türkiye Kamu-Sen’in uzun ve meşakkatli bir süreçten geçerek bugünlere geldiğini aktaran Türkeş Güney, “1992 yılında; imkânsızlıklar içerisinde, kamu çalışanlarının gür sesi olarak çalışma hayatında yerini alan Türkiye Kamu-Sen; kuruluş amaç ve ilkelerine uygun olarak her zaman ilklerin sendikası olmuş, sendikacılık alanında önemli başarılara imza atmıştır. Kuşkusuz ki yasal mevzuatın olmadığı sendikal örgütlenmenin mahkeme kararları ile engellenmek istendiği bir zaman diliminde mücadele etmek aynı ruh ve heyecanı bu günlere taşımak, yüreği hak adalet ve mücadele azmiyle çarpan kahramanların işidir. Kökleri güçlü bir geçmişe dayanan Türkiye Kamu-Sen büyük bir mücadelenin onurlu bir yürüyüşün eseridir. Türkiye Kamu-Sen; aklın ferasetini, vicdanın basiretini pazara çıkararak çalışma hayatında bilinen yanlışların, aşikâr ihlallerin dile getirilmesinden dahi çekinen yol yordam bilmez, her Türlü yapının karşısında, hakkı ve hakikati haykıran merkez olmaya devam edecektir. Milli ve manevi değerlerle donanmış bu değerlerinden asla taviz vermeyen Türk memurunun yegâne adresi, sarsılmaz kalesi Türkiye Kamu-Sen'in dünyada bir başka örneği yoktur ve olmayacaktır. Türkiye Kamu-Sen'in mazisi temizdir. Yolu dürüstlük ve samimiyet yoludur. Vazgeçilmezi vatan ve millet sevdasıdır. Türkiye Kamu-Sen kuruluşundan bu yana; ne rüzgâra göre yön değiştiren kamu görevlilerini toplu pazarlık masasında pazarlayanlardan olmuş, ne de Türk devleti aleyhine saf tutup, vatan hainlerine selam gönderenlerin arka bahçesi olmuştur. Dahası milli birliğimize kastedecek her türlü davranışa karşı ‘amasız, lakinsiz’ tek vücuttur ve ülkemizin her yanında aynı söylemle, aynı inançla vazifesinin kutsallığına inanarak yoluna devam etmektedir. Yine buradan gururla ifade etmek gerekir ki Türkiye Büro-Sen 100 şubesi, 16 Temsilciliği ve 92 bin 502 üyesi ile Türkiye Kamu-Sen yaklaşık 500 şubesi, 553 bin üyesiyle Türkiye kamu-Sen ve Türkiye Büro-Sen'e gönül vermişlerle birlikte, ülkemizin her yerinde dimdik ayaktadır ve Türkiye Büro-Sen'e gönül vermişlerle birlikte, ülkemizin her yerinde dimdik ayaktadır. 30 yılı aşan tarihimizin tertemiz sayfalarına bakıldığında doğruluk, cesaret, samimiyet, vefa, millilik, Adalet ve Devlete ve milletimize sadakat ve Kamu-Sen'e güvenen çalışanlarımıza hiç ihanet etmediğimiz görülecektir. Bunca yıl önce devlet ve milletimizin bekası için sonra da kamu çalışanlarının hakkı için taviz vermeden mücadele etmişsizdir. Bu yönüyle de dünyada örneği olmayan bir dava anlayışımız ve sendikacılığımız vardır. Türkiye Kamu-Sen yalnızca ücret sendikacılığı değil, aynı zamanda toplumun ve çalışanlarımızın bütün sıkıntılarıyla yakından ilgilenmektedir. Memur ve memur emeklilerinin maaş ve ücretlerine 2024-2025 yılları için uygulanacak, mali ve özlük hakları için, 1 Ağustos 2023 tarihinde başlayan 7’nci dönem toplu sözleşme süreci, 22 Ağustos 2023 günü hizmet kollarında uzlaşma, genel talepler yönünden ise uzlaşmazlıkla sonuçlandı. Uzlaşmazlıkla sonuçlanan genel talepler, hakem heyetine taşındı. Hakem heyeti 26 Ağustos tarihinde başladığı süreci, kanuni süre olan 31 Ağustos'ta tamamladı. Türkiye Kamu-Sen olarak, 7’inci dönem toplu sözleşme sürecine, çok ciddi bir hazırlık yaptık. Devletimiz bir hedef koymuş, Cumhuriyet’in ikinci yüzyılı Türk yüzyılı olacak, biz de bu hedefe inanıyor bu misyona katkı sağlamak İstiyoruz. Özellikle son iki yılda ülkemizle birlikte bütün dünyayı etkisi altına alan Covid-19 denilen salgın hastalığın da etkisiyle, emtia fiyatları ve buna bağlı olarak enflasyon olağanüstü artmış, artan enflasyon dar gelirli dediğimiz maaş ve ücretli kesimin, alım gücünü olağanüstü düşürmüş, maaş ve ücretlerin alım gücü kalmamıştır. Nisan 2023 ayında kamuda görev yapan işçilere yapılan ücret artışları, kamu personel rejiminde ana unsurun; yani memur ve diğer kamu görevlilerinin, maaş ve ücretlerinin önüne geçmiş, diplomanın, eğitimin ve nitelikli insan kaynağının önemi sorgulanır hale gelmiş, kamu kurumlarında çalışma barışı bozulmuştur” diye konuştu.
‘Hakların Alınabildiğini Herkese Gösterebilelim’
Türkiye Kamu-Sen olarak, toplu sözleşmede masaya katkı sağlamaya, elimizi taşın altına koymaya hazır olduklarını ifade eden Türkeş Güney; “Derdimiz, masada memurlarımızın sorunları müzakere edilsin, sorunlara çözüm bulunsun; eğer masada bir başarı olursa, o da yetkili sendikanın olsun, onları alkışlayalım, yeter ki masada müzakere edilebildiğini ve hakların alınabildiğini herkese gösterebilelim. Ancak aradan 14 gün geçti. Ne kamu işvereninden ne de yetkili sendikadan bir davet gelmedi. 14 Ağustos günü yapacağı ilk zam açıklaması için yapılan davete icap eden Genel Başkanımız, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanının açıkladığı zam oranlarının, hedeflenen enflasyon oranının altında kaldığını, kabul edilemez olduğunu, ifade ettikten sonra diğer hususların müzakere edilip, edilmediğini bu konularda diğer konfederasyonlara ve kamuoyuna açıklama yapılmadığını belirtmiş, ancak ne yetkili sendikadan ne de kamu işvereninden bir cevap alamamıştır. Tekrar bir çağrıda bulunmuş, kalan 8 günün iyi kullanılması adına Türkiye Kamu-Sen olarak, masaya katkı vermeye hazır olduğumuzu ifade etmiştir. Ancak toplu sözleşmenin sona ereceği, son günü olan 22 Ağustos gününe kadar yine ne yetkili sendikadan ne de kamu işvereni tarafından ne yapılan müzakerelerle ilgili bilgi verildi, ne de Türkiye Kamu-Sen'in çağrısına bir cevap verilmedi. Bu gelişmeler üzerine Türkiye Kamu-Sen toplu sözleşmenin sonuç toplantısına katılmayacağını, memurun sorunlarının masada müzakere edilmediğini duyurmuştur. Bu duyuru üzerine, medyanın ilgisi Türkiye Kamu-Sen'in katılmama kararına çevrilmiş, gerek Genel Başkanımız, gerek bizler sendikamızın niçin son toplantıya katılmadığını kamuoyuyla ile paylaştık. Bu gelişmeler üzerine 22 gün toplu sözleşme masasında müzakere etmek akıllarına gelmeyen yetkili sendika, son gün apar topar gece yarısına kadar müzakere etme ihtiyacı duymuş olmalı ki, son gün gece yarısından sonra 6’ncı dönemde alınan kararlar kopyala yapıştır yapıldı. Hizmet kollarında anlaşma sağlandı, algısına sığınmış genel konulardaki 55 maddeyi hakem heyetine, 40 maddeyi ‘Toplu sözleşmenin konusu değil’ diyerek taca atmıştır. Hakem heyetine sevk ettikleri 55 maddeyi, hakem heyetinde dahi savunamamış, bu maddeleri hakkıyla savunan Türkiye Kamu-Sen'in arkasına saklanmışlardır. Türkiye Kamu-Sen olarak, hakem heyeti müzakerelerinde memurumuzu o ilgilendiren konuları, büyük bir cesaret ve özgüvenle savunmamıza, hakem heyetinin kamu tarafını vicdanen ikna etmemize rağmen, sayısal çoğunluğu aşamadık. Toplu sözleşme masasında eşit şartlarla müzakere etme imkânı varken, hakem heyetinde kamunun sayısal çoğunluğu, memurun haklı taleplerinin çözümüne engel olmuştur. Kamu hakem heyetindeki müzakerelerde, hakem kurulu Türkiye Kamu-Sen'in, yetkili konfederasyonun bilgi birikimini ve kalitesini görmüş, ancak kendilerine verilen talimatı aşamamıştır. Biz inanıyoruz ki, hakem heyetinde Türkiye Kamu-Senin verdiği mücadelenin, onda biri toplu sözleşme masasında verilseydi, sonuç çok farklı olurdu. Çünkü yetkili Sendikanın, toplu sözleşmenin konusu değil diyerek ayırdığı birinci madde olan ‘doğum yardımı ödeneği ‘Toplu Sözleşme Masasının Kapsamı’ başlıklı 4688 sayılı kanunun, 28’inci maddesinde bizzat sayılmış hususlardan bir tanesidir. Bu da gösteriyor ki, masaya oturan yetkili sendika henüz masanın kapsamını ve masada neyi savunacağını bilmiyor. Bilgisiz, beceriksizlerin yapacağı toplu sözleşmenin sonuçları da bu kadar olur! Türkiye Kamu-Sen'in yetkili olduğu 2011 yılında, en düşük memur maaşı asgari ücretin 2,33 katı iken; temmuz ayında yapılan zamlar dahil, şu an en düşük memur maaşı asgari ücretin 1,78 katına ancak gelebilmiştir. Eğer ki, Türkiye Kamu-Sen'in bıraktığı seviye korunmuş olsaydı, bugün en düşük memur maaşı 20 bin 300 TL değil, 27-28 bin TL aralığında olacaktı. Masaya oturduğu 7 toplu sözleşmenin, üçünü yapısını bildiği halde, yapısı itibari ile kamu işverenin teklifinin üzerinde bir teklif onaylamayacak olan hakem kuruluna bırakan, sevk eden yetkili sendikanın memuru temsil edecek bilgisi, gücü, azmi ve niyeti yoktur, kalmamıştır. Bizim Türkiye Kamu-Sen ve Türk Büro-Sen olarak mücadelemizin temelinde memurlarımızın refah payı aldığı, 3600 ek göstergenin 1’inci dereceye gelen tüm memurlarımıza verildiği, Yardımcı Hizmetler Sınıfı çalışanlarının GİH'e geçirildiği, 2008 öncesi ve sonrası emekli olanların haklarının düzenlendiği, çalışma barışının korunduğu bir çalışma hayatı yer almaktadır. Cumhuriyet’imizin ikinci yüzyılı devletimiz tarafından ‘Türkiye Yüzyılı’ olarak ilan edilmiş, hedef gösterilmiştir. Biz de Türk Büro-Sen olarak, belirlenen hedefe inanıyor, katkı veriyoruz. Memurun hakkını, hukukunu savunacak adam gibi bir sendikanın toplu sözleşme masasına oturması, yetkili sendika olması şarttır. İşte bu sendika Türkiye Kamu- Sen'dir, Türk Büro-Sen'dir. Memurlarımız Türkiye Kamu-Sen'i, Türk Büro-Sen'i yetkili sendika yaptığında, memurun hakkı hukuku masada nasıl aranır, dostta görecektir, düşman da” dedi.