Duygular Çamurla Şekilleniyor
Kastamonu'nun sanatsal yapısına yeni bir soluk getiren Leyla Koyuncuoğlu, 14 yıllık seramik ve 16 yıllık mozaik deneyimiyle, bölge halkını sanatın iyileştirici gücüyle buluşturuyor.
Kastamonu’nun sanatsal yapısına yeni bir soluk getiren Leyla Koyuncuoğlu, 14 yıllık seramik ve 16 yıllık mozaik deneyimiyle açtığı "Layla Seramik ve Sanat Terapisi Atölyesi" ile bölge halkını sanatın iyileştirici gücüyle buluşturuyor.
Leyla Koyuncuoğlu, seramiği yalnızca bir sanat dalı olarak değil, aynı zamanda bir farkındalık ve tedavi aracı olarak kullanarak katılımcılarına hem zihinsel hem de ruhsal bir yolculuk yapmasına yardımcı oluyor.
14 Yıldır Seramik Yapıyor
Yıllardır bu sanat dalı ile ilgilendiğini belirten Leyla Koyuncuoğlu; “Endüstri ürünleri tasarımcısıyım. Kamu yönetimini bitirdim. İşletme yüksek lisans yaptım. Uzun yıllar beyaz yaka olarak İstanbul’da çalıştım.14 yıldır seramik yapıyorum. 16 yıldan beri de mozaikle ilgileniyorum. 6 yıldır daimi olarak sadece seramik yapıyorum. Ocak ayında Kastamonu’ya geldim. Nisan ayında Layla Seramik ve sanat terapisi atölyesini açtım. Bu atölyeyi açalı 6 ay kadar oldu. Atölyenin hazırlıkları biraz uzun sürdü. Nisan ayından beri hem aylık derslerimiz var. Hem de günü birlik Workshoplarımız oldu. Aylık derslerimizde sıfırdan başlıyoruz. Bütün teknikleri öğrenerek ilerliyoruz. Workshoplarımızda da günü birlik eğitimlerde yine orada anlatıyoruz. Gelen kişiler genelde Kastamonu’da bardak ve kupa yapmayı tercih ediyorlar. Kendi fincanlarını üretmeyi tercih ediyorlar. Bende onlara yol göstererek eşlik ediyorum. Birlikte keyifli bir sanat terapisi uyguluyoruz. Atölyeye gelenlerde belirli bir yaş sınırı yok. Genelde 8 yaş üzerini kabul ediyorum. Ama çok fazla çocukla çalışmadık burada. Ağırlıklı olarak yetişkinlerle çalışıyoruz. Sanat terapisi de yapıyoruz. Aylık düzenli derslerimiz sadece seramik üzerine olmuyor. Birazda sanat terapisi karışıyor işin içine. Onu ayıramıyoruz, ayırt edemiyoruz. 2’si eş zamanlı olarak devam ediyor” dedi.
‘Kastamonu’da Hiç Olmayan Bir Atölye’
Sanat terapisinin dünya genelinde yeni bir sanat olduğunu vurgulayan Leyla Koyuncuoğlu; “Sanat terapisi dünya genelinde çok yeni bir şey. Türkiye için çok çok yeni. Kastamonu’da hiç olmayan bir atölye aslında. Farkındalık oluşturmaya yönelik bir çalışmadır. Tedavi amaçlı değildir. Bazen çok gergin oluruz. Vücudumuzun gerginliği zihnimize yansır. Ve çözüm bulamayız. Çözüm bulamadığımız noktayı biz bu farkındalık ve sanat terapisi ile çözmeyi amaçlarız. Yani bedeni rahatlattıktan sonra çamur zaten topraktan geldiğimiz için özel bir malzemedir. Çamur ve toprak bize fısıldar aslında. Siz orada söylemeseniz de o probleminizi orada görür ve ne olması gerektiğini size söyler. Bu rahatlık zaten farkındalığı getirir. Fark ettiğiniz şeyde çözmeye başlamışsınız demektir. Daha yeni olduğu için Kastamonu’da geri dönüşler nasıl derseniz güzel geri dönüşlerimiz var. Ama daha iyi olacağını umut ediyorum” ifadelerine yer verdi.
‘El Ve Zihin Sistematik Olarak Beraber Çalışır’
Çamurun zihni şekillendirdiğini söyleyen Leyla Koyuncuoğlu; “El ve zihin sistematik olarak beraber çalışır. Çamurda onu tetikler. Bedeninizle rahatlattığınız zaman ruhunuz, kafanızda olan her şey çamurla görünür hale gelir. Aslında fikirlerimizi görünür hale getirmekte diyebiliriz. Kendini çamurla yorumlamak, ifade etmek diyebiliriz. Seramikte duygular ön plana çıkar. Ancak kişiden kişiye değişebiliyor. Bazen öfke, mutluluk, sevinç, suçluluk duygusu ortaya çıkıyor. Bazense geçmişte kalmışlığın verdiği bir düşünceye takılıp gidiyoruz mesela çalışırken çok belirgin bir şekilde ortaya çıkıyor” dedi.
‘Düşünceniz Somut Olarak Elinizde’
Seramiğin özel bir sanat dalı olduğunu vurgulayan Leyla Koyuncuoğlu; “Seramik özel bir sanat dalı. Buraya geldiğinizde sadece bir obje yapmıyorsunuz. Siz aslında burada kendinizi ifade ediyorsunuz. Ruhunuzdan geçeni, beyninizden geçeni görünür kılıyorsunuz. Seçtiğiniz renklerle, yaptığınız objelerle, yaptığınız yorumla görünür kılıyorsunuz. Bu çok güzel bir şey. Düşünsenize düşünceniz somut olarak elinizde. Ve bunu siz yapıyorsunuz. Hiçbir müdahale yok. Tabi ki kendi içerisinde malzemenin bazı dinamikleri var. Hani ona çok fazla müdahale edemiyoruz rengini değiştirmek, ısısını değiştirmek, form gibi. Ama sonuç itibariyle kendi dinamiği içerisinde kendi yorumunuzu katıyorsunuz” ifadelerini kullandı.
‘Çamur Bizleri 0-5 Yaş Arasına Götürür’
Sanatı sevmenin önemine değinen Leyla Koyuncuoğlu; “Bu sanatı sevmek şart. Her şeyde olduğu gibi seramik ellerinizin kirlenmesi. Aslında zihninizi ellerinizle yorumluyorsunuz. Ellerinizle yorumlarken işte o duygularınızı da elinizde somut olarak çamur halinde görüyorsunuz. Sevmeden yapılacak bir sanat dalı değil. Hem çok kolay hem de çok zordur. Siz direnirseniz çamur size direnir. Siz kendinizi bırakırsanız çamurda size kendini bırakır. Daha kolay ifade edersiniz. Ben hayatın aslında minyatür bir yorumu gibi diyebiliriz. Çamur bizleri 0-5 yaş arasına götürür. Dokunma eylemi dediğimiz, güven duygusunu kurduğumuz 0-5 yaş arasına götürür. Biz aslında burada ellerimizle çalışırken farkında olmasanız da bilinçaltınız sizi yaş arasına götürür. O karakterinizin oturduğu döneme götürür. Burada bir yalınlık söz konusu oluyor. Yani kendinizsinizdir aslında” dedi.
‘Seramik Sanatı Bu Topraklar İçin Çok Yeni Bir Sanat’
Seramiğin kronik rahatsızlıklara iyi geldiğini belirten Leyla Koyuncuoğlu; “Aslında çözmediğiniz her sorunu seramik ve sanatla çözebilirsiniz. Kronik bir hastalığınız varsa sizi anda tutar. Yani problemden koparsınız. O anda sadece o ana odaklanırsınız. Sanat seramiği dinamiği gereği anda olmayı gerektirir. Biraz suyunu kaçırırsanız çamurun direnci gider. Biraz yoğun yaparsanız yine formu bozulur ve çabuk çatlar. Sizi anda orada olmaya zorlar. O anda kaldığınız süre içerisinde rahatlamış olursunuz. O rahatlıkta da farkındalık kazanmış oluyorsunuz. Yolunuzu belirliyor. Yoğun bir boyun fıtığım vardı. Seramik ve sanatla terapisi ile beraber boyun fıtığım kaybolmaya yüz tuttu. Kastamonuların bu sanata bakış açısı sanatla ilgili değiller. Zaten seramik sanatı bu topraklar için çok yeni bir sanat. Hani şimdi bir Çanakkale’de olsanız yüzlerce yıldan devam eden bir kültür var. Bir Kapadokya’da olsanız zaten hayatın içinde seramik sanatı ama Kastamonu için seramik sanatı daha çok yeni. Bizde burada ilkiz. İlk defa böyle bir şey ile karşılaşıyorlar. Çok kısa bir anekdot anlatayım. İlk tabelamızı astığımda seramik ve mozaik atölyesi dediğimde genç bir arkadaş kapıyı çaldı. Ve ‘abla banyomun fayansları düştü, yapabilir misin? dedi’. Onun haricinde bir grupta var ki çok bilinçliler. Çok farkındalar. Hem sanatın hem de malzemenin farkındalar. Buraya gelenlerde bunu deneyimlemek isteyenler. Daha önce devam deneyenler bugün hala devam ediyorlar. Burası dışlardan göç alan bir yer artık. Dışardan gelenler sanat terapisine ve seramiğe daha çok ilgiler aslında. Herkesin ömründe bir defa çamura dokunmasını tavsiye ederim. Çamurun ve kilin verdiği o duygu ve rahatlamayı yaşamlarını çok isterim. Buraya gelenlere de sürekli söylerim. Önemli olan ürün çıkarmak değil. Ürünü yaparken aldığınız haz, size söylediği ve size kattıkları önemli. Bazen varış noktasına ulaşmak değil de o yoldaki tecrübeler önemlidir. Bu sanat içinde aynı şeyi söyleyebiliriz” şeklinde konuştu.