Dr. Öğr. Üyesi Mahmut Sami Kılıç: 'Kastamonu İnsanı Kendi Kabuğunun Dışına Çıkmalı'
Kastamonu Üniversitesi Hayat Boyu Öğrenme Ana Bilim Dalı Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Mahmut Sami Kılıç, Hayat Boyu Öğrenme ve Yetişkin Eğitimine değinerek toplum için önemini vurguladı.
Kastamonu Üniversitesi Hayat Boyu Öğrenme Ana Bilim Dalı Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Mahmut Sami Kılıç, Hayat Boyu Öğrenme ve Yetişkin Eğitimine değinerek toplum için önemini vurguladı.
Hayat Boyu Öğrenme eğitimi hakkında bilgi veren Kastamonu Üniversitesi Hayat Boyu Öğrenme Ana Bilim Dalı Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Mahmut Sami Kılıç; “Eğitimin bir mekânla, belirli kişilerle ve herhangi bir yaşla sınırlı olmadığı hali ‘hayat boyu öğrenme’ olarak tanımlanır. Burada belirli kişilerden kasıt, eğitimin sadece meslek edinmek isteyen okul çağındaki bireyler için değil, tüm yaş gruplarındaki bireyler için geçerli olduğudur. Eğitim, herkes içindir ve sadece meslek kazandırmanın ötesinde pek çok amacı vardır. Bu amaçlar arasında topluma faydalı olma, bireylerin ahlaki gelişimlerini tamamlama, kişisel gelişimlerini sağlama gibi önemli hedefler yer alır. Özellikle hayat boyu öğrenme eğitimcilerinden Lindeman ‘eğitim sadece mesleki eğitim değildir. Eğitim okullar bittikten sonra başlayan bir boyutu da vardır’ demektedir. Kendisi de 20’li yaşlara kadar çok fazla okul eğitimi almamış sonrasında eğitim hayatına başlayan bir kişi. Yetişkin eğitimini bizzat yaşayan birisidir. Hayat boyu öğrenme, örgün eğitimin eksikliklerini giderici bir rol oynar. Örgün eğitime alternatif değil, onu tamamlayıcı niteliktedir. Örgün eğitimde bireylerin çeşitli nedenlerden dolayı başarısız olabilmeleri, eğitimi yarıda bırakmaları veya eğitimden mahrum kalmaları mümkündür. Bu durumlarda, hayat boyu öğrenme devreye girer ve bireylerin eksikliklerini tamamlamalarına olanak sağlar. Kişiler, çeşitli nedenlerle örgün eğitimde yarım kalan eğitim süreçlerini hayat boyu öğrenme sayesinde yetişkinlik dönemlerinde tamamlayabilirler. Hayat boyu öğrenme, bu yüzden büyük önem taşımaktadır. Örgün eğitim sona erdikten sonra bile, bireylerin eğitimle tanışma ve öğrenmeye devam etme olanağı sağlar. İnsanlar, çeşitli istekleri için eğitim alabilir; mesleki gelişimlerini sürdürmek, sosyal becerilerini artırmak, siyasal konularda bilgi sahibi olmak gibi amaçlarla eğitimler alabilirler. Bireyler, yetişkinlik dönemlerinde kendilerini geliştirmek istedikleri pek çok konuda eğitim alabildikleri için, hayat boyu öğrenme yetişkin eğitimiyle yakından ilişkilidir. Sonuç olarak, hayat boyu öğrenme, bireylerin yaşamlarını zenginleştiren, onların kişisel ve toplumsal gelişimlerine katkı sağlayan kapsamlı bir süreçtir. Yetişkin eğitimine duyulan ihtiyaç, bu sürecin önemli bir parçasını oluşturur” dedi.
‘Yetişkin Eğitiminin Temelinde Aktif Vatandaşlığın Gerçekleştirilmesi Vardır’
Mahmut Sami Kılıç; “Yetişkin eğitimi tabii ki bireyin ihtiyacına yönelik hazırlanan eğitim içeriklerinden oluşuyor. Bireyler kendi ihtiyaçlarının farkında olarak çeşitli eğitimler talep edebilir. Bu kendi isteğiyle farkındalığıyla oluşan programlar olabileceği gibi dışarıdan yüklenen, dışarıdan ihtiyaçların belirlediği programlar da olabiliyor. Toplumsal boyutta yetişkin eğitiminin temelinde aktif vatandaşlığın gerçekleştirilmesi vardır. Aktif vatandaşlık sadece sözde veya duygusal boyutta bir vatanseverlik değil fiiliyatta da bunu uygulayabilmek demektir. Bunu yapabilmek için tabii ki yetişkinleri de eğitmeye ihtiyacımız var. Yetişkinlere bir bireye sorduğumuzda vatanını çok sevdiğini söyleyecektir. Ancak davranış boyutuna geldiğimizde çevreyi korumak, vergilerimizi eksiksiz ödemek ve diğer vatandaşlık görevimizi yerine getirmeye kadar vatandaşlık görevlerimizde pek çok eksiklik var. Bu açıdan da aslında yetişkinlerin eğitilmesi gerektiği literatürde geçmektedir. 1919 yılında İngiltere Kalkınma Bakanlığı, aktif vatandaşlık için yetişkinlerin eğitilmesi gerektiğine yönelik bir rapor hazırlamıştır. Yetişkin eğitiminin toplumsal düzenin sağlanması için önemli bir rolü de vardır. Çocukların, gençlerin ve yetişkinlerin ayrı ayrı sahip olması beklenen ahlaki gelişim görevleri vardır. Çocuklar kuralları bilemez ancak bir ödül alabilmek veya cezadan kaçınabilmek için kurallara uyabilir. Okul çağındaki çocuklar ise kuralları öğrenebilir, kendisine iyi çocuk denilsin diye veya kurallara sadece kural olduğu için uygulama eğilimindedir. Yetişkinlerin ise sosyal düzeni koruyucu ve evrensel ahlak ilkeleri eğilimi düzeyinde bir ahlaka sahip olması gerekir. Fakat bazı yetişkinler benmerkezci olabiliyorlar. Bu ne demek? Benmerkezci demek saf çıkarcı olabilmesi anlamına gelmektedir, saf çıkarcı eğilim de aslında okul öncesi çocuklardan beklenen yani çocuğa çocuktan bir şey istediğinizde bana ne vereceksin? Benim kazancım ne olacak düşüncesidir. Bunu yetişkinlerde görebiliyoruz. Bu yetişkinlerden beklenen bir ahlaki gelişim görevi değildir. Aynı şekilde bana iyi çocuk desinler diye kurallara uyan okul çağındaki çocuklar vardır. Buna geleneksel ahlaki evre deniliyor. Bu eğilimi gösteren yetişkinler de olabiliyor. Elalem ne der bir başkası ne der? Ben bunu yapacağım da bu kurala uyacağım da bana ne derler düşüncesine sahip olan yetişkinler de var. Bu durumlar yetişkinlerden beklenen ahlaki düzey değil. Yetişkinlerden beklenen ahlaki düzey, bir başkası hoş görmese dahi toplumun düzenini koruyacak davranışların sergilenmesidir. Toplumsal kuralları anlaması, nedenlerini irdeleyebilmesi ve bunlara sadece toplumun düzenini sağlayabilme motivasyonuyla uyması beklenir. Yetişkinlere hayat boyu öğrenme kapsamında ahlak, etik ve aktif vatandaşlık eğitimleri verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Hayat boyu öğrenmenin toplumsal düzeni sağlamak açısından böyle bir amacı vardır” dedi.
‘Eğitimlerin İlgi Çekici Hale Gelmesi Gerekiyor’
Verilen eğitimlerin içerikleri hakkında konuşan Mahmut Sami Kılıç; “Yetişkinler için tasarlanmış başarılı eğitim programlarının temel özellikleri konusunda yetişkinlerin özelliklerini bilmemiz lazım. Öncelikle kolay ulaşılabilir olmalıdır. Yani verilecek bir eğitim zor ulaşılabilen bir yerdeyse insanlar buna gitmekten vazgeçer. Bunun yanı sıra ilgi çekici olabilmesi gerekiyor. İlgi çekici olmayan eğitimler tercih edilemez, eğitimlerin ilgi çekici hale gelmesi gerekiyor. Bir de yetişkin eğitimindeki en önemli özellik yetişkinler diyor ki bu benim ihtiyacım ise ben bu eğitimi alırım. İhtiyaç odaklı, problem merkezli bir eğitim programı hazırlanmalıdır. Bir yetişkine vereceğimiz eğitimde bunu tasarlamanız gerekiyor. İhtiyaç analizi yapılabilir, yapılmış ihtiyaç analizleri araştırılabilir. Verilecek eğitimin hazırlamasında bir ihtiyaç planlaması yapılması gerekiyor. Yetişkin eğer bu eğitim benim ne işime yarayacak? Bu benim ihtiyacım değil derse o öyle bir eğitime tercih etmeyecektir. Bu benim hangi problemi çözecek? Bu sorulara cevap verecek bir programın hazırlanması gerekiyor. Bunun yanı sıra yetişkinlerin çeşitli konularda bilgi birikimleri, deneyimleri vardır. Yetişkinler kendi bu bilgi birikimlerinin dikkate alınması ister. Yetişkinlere tasarlanacak programlarda yetişkinlerin ön bilgileri bu kapsamda dikkate alınması gerekir. Son olarak söyleyebileceğimiz şey bu eğitimlerde öğretmen rehber olmalıdır. Öğrenci merkezli bir eğitim verilmelidir. Bilgiye yetişkinin kendisinin ulaşabileceği bir rehber rolünde olmalıdır öğretmen” dedi.
‘İhtiyaca Yönelik Bir Plan Yapması Gerekiyor2
Eğitimde en önemli sorunun ulaşılabilirlik olduğunu söyleyen Mahmut Sami Kılıç; “Öğrenme engelleri aslında biraz önce de bahsettiğimiz gibi bir eğitim öncelikle kolay ulaşılabilir olmalıdır, kolay ulaşılabilir olmayan eğitimler bir katılıma engel oluşturur. O eğitime katılım az olur. Yetişkinler kendilerini güvende hissedecekleri, kendilerine saygı duyulduğu samimi bir ortamda eğitim almak istemektedirler. Kendisine değer verilmediği bir ortam yetişkinler için engel oluşturmaktadır. Yetişkinlerin tecrübelerinin dikkate alınması gerekmektedir. Yetişkin eğitiminde öğrencilerin öğretmenlerden daha tecrübeli olduğu durumlar olabilmektedir. Bunlara değer verilmelidir. Yetişkinlerin ihtiyaçlarının göz ardı edildiği programlarda öğrenme engelleri oluşturmaktadır. İhtiyaca yönelik bir plan yapması gerekiyor. Yetişkinlerin, katılımcıların özelliklerini bilmeden ihtiyaca yönelik bir plan yapmadan yetişkin eğitimi başarıya ulaşamaz. Katılma ve öğrenme engellerine yönelik önceden tedbir alması gerekiyor. Yetişkinler içsel motivasyona sahip olan kişiler, yani yetişkinleri çocuk gibi biz motive etmeyeceğiz. Yetişkin ben bu eğitimi almak istiyorum diyen kişidir. Ya da bu ihtiyacım var bu eğitimi almalıyım diyen kişidir. Bu yüzden kendini motive eden kişilerdir. Bu ihtiyaçlarına cevap verebilmek gerekiyor. İhtiyaçlarına yönelik bir planlama yapmak gerekiyor ve planlama yapan kişi yetişkinlerin özelliklerini bilerek bir eğitim planı varsa bu konuda engelleri aşabilir” ifadelerini kullandı.
‘Uzaktan Eğitim Yetişkin Eğitimi İçin Kolay Ulaşılabilir Olmayı Sağlıyor’
Yetişkin bireyler için uzaktan eğitimin önemli olduğunu vurgulayan Mahmut Sami Kılıç; “Uzaktan eğitim yetişkin eğitimi için öncelikle kolay ulaşılabilir olmayı sağlıyor. Yetişkinler her zaman eğitime vakit ayıramıyor. Bir eğitime çağrısına çıktığınızda çeşitli bahaneler öne sürebiliyor. Fakat uzaktan eğitimi kolaylıkla verebiliyorsun. Herkese kolay ulaşabiliyorsunuz. Uzaktan eğitim interaktif bir ortam sağlıyor. Görsel işitsel materyaller, videolar kullanabileceğiniz güzel bir etkileşimi sunabiliyor. Karşılıklı etkileşime de imkan veriyor. Siz eğitiminizi verirken orada bir öğrenci aklına gelen soruyu yazabiliyor. Bu kapsamda avantajları var fakat dezavantajları tabii ki var. Biz de bir pandemi döneminde üniversite öğrencilerimize böyle bir eğitim verdik. Burada ilk sorun öğrencilerin dikkatini toplamak zor olabiliyor dikkati dağıldıklarında ilgilerini çekebilmek gerekiyor, toplayabilmek gerekiyor. Bu noktada öğrencilerin güdülenmesi önemli oluyor. Güdüleme demek hedef vermek demektir. Bu eğitimde bu dersimizde şunları öğreteceğiz diyebilmektir. Öğrencilerin dikkati bu sayede toplanabilir. Bu dezavantajı giderebilir. Ayrıca uzaktan eğitim yüz yüze eğitimin getirdiği canlılıktan da uzak, samimi bir sınıf ortamını sağlayabilmek mümkün olmuyor. Böyle bir dezavantajı oluyor fakat işte teknoloji çağında uzaktan eğitim daha kolay ulaşılabilir olması yönünden avantajlı görülebilir” dedi.
‘Altyapı Oluşturarak Hayat Boyu Öğrenmenin Temelini Oluşturmaktadır’
Devlet desteğinin önemine değinen Mahmut Sami Kılıç; “Devlet öncelikle altyapı oluşturarak hayat boyu öğrenmenin temelini oluşturmaktadır. Halk Eğitim merkezleri, Üniversiteler ve Millî Eğitim Bakanlığı bu altyapıyı sunmakla görevlidir. Çeşitli projeler ve hazırladıkları hayat boyu öğrenme programlarıyla teşvik edicidirler. Üniversitemizde Hayat Boyu Öğrenme ve Yetişkin Eğitimi Anabilim Dalı var. Her eğitim öğretim yılı başında Milli Eğitim Müdürlüğü aracılığıyla valilikte bir toplantı yaparız. Hayat boyu öğrenme komisyonu toplanır ve şehrimizde hayat boyu öğrenme kapsamında neler yapabiliriz konusu görüşülür. Devlet bu iş birliğini sağlayarak altyapıyı oluşturmaktadır. Üniversitelerde yüksek lisans programları var. Bizde bu yüksek lisans programını açmak için tabii ki girişimlerimiz oldu. Hazırlığımız var, bu konuda kamuoyu talebi de var ancak uygun görülmedi diyelim. Disiplinler arası bir program. Bu konuda tüm eğitimciler katkı verebileceği bir program. Bu konuda talepkâr ve hazırlıklıyız. Yetki sahipleri uygun görürse biz eğitimciler bu alanda çalışmaya ve projeler üretmeye talibiz. Şuan da ulusal boyutta bir yetişkin eğitimi projesini yürütücü olarak hazırlamaktayım ve fakültemizin değerli öğretim üyelerinden bir kısmı ile de bu konuda bir işbirliği yapmaktayız” ifadelerine yer verdi.
‘Özel Sektör Hayat Boyu Öğrenme Konusunda Talepkâr Olmalıdır’
Açıklamalarına devam eden Mahmut Sami Kılıç; “Özel sektör hayat boyu öğrenme konusunda talepkâr olmalıdır. Özel sektör çalışanlarının daha kaliteli ve nitelikli hale gelebilmesi için eğitimler talep etmesi gerekiyor. Kimden talep edecek? Milli eğitimden talep edecek Halk Eğitim merkezlerinden talep edecek ve üniversitelerde bunları talep edecek. Bizler de tabii ki bu talepleri karşılamakla yükümlüyüz. İşverenler, hizmet içi eğitimlerde çalışanlarına bu şekilde destek olabilir. Teşvikler sunabilir. Bu eğitimleri alan kişileri teşvik edebilir. Hayat boyu öğrenmeye katkıda bulunmuş olurlar. Özel sektör çalışanlarının mesai saatlerinden haftada 2 saat fedakarlık edebilir, esnek çalışma saatleri sunabilir. Özel sektörü de bu desteği vermesini de bekliyoruz aslında. Çünkü yüz yüze yapılacak çeşitli eğitimler var. Üniversitemizde de veriliyor. Bu çalışmalar programlar fakat çalışan kişilere ulaşamadığımız zamanlar olabiliyor” dedi.
‘Aslında Eşitsizlik Bir Fırsattır’
Hayat boyu öğrenmenin bir fırsat olduğunu dile getiren Mahmut Sami Kılıç; “Eşitsizliklerin olumsuz olarak etkilediği birçok konu var tabii ki. Bir kere bir kişinin özel bir eğitim alabilmesi için bir ücret ödemesi gerekebiliyor. Devlet eğer bu kapsamda destek sunarsa tabii ki bu eşitsizliği ortadan kaldırmış olur. Bu eşitsizlik aslında olumsuz yanları tabii ki olmasının yanı sıra aslında eşitsizlik bir fırsattır. Hayat boyu öğrenmede bir fırsattır. Hayat böyle öğrenmenin amacı bu eşitsizlikleri gidermektir. Bu eşitsizlikleri, giderici eğitimleri sunmaktır. Okuma yazma bilmeyen kişilere okuma yazma eğitimini vermek gibi çeşitli eğitim eksiklikleri olan kişilerin bu eksiklerini gidermek, hayat boyu öğrenmenin görevidir. Bu kapsamda eşitsizlikler bireyler için olumsuz olduğu gibi hayat boyu öğrenme için avantaja çevrilebilir. Bu konuda araştırmalar ve çalışmalar yapmalıdır. Projeler aracılığıyla, devlet destekleriyle ücretsiz eğitimler sunulabilir” şeklinde konuştu.
‘Kültürel Araştırmalar Çalışmaları Halka Tabii Ki İndirmek Gerekiyor’
Yetişkinlerden beklenen ahlaki gelişim düzeyine ulaşamadığını söyleyen Mahmut Sami Kılıç; “Tabi ki kültürel araştırmalara bir kere yapmak gerekiyor. Yapılıyor tabii ki üniversitelerimizde. Ve bu kültürel araştırmalar çalışmaları halka tabii ki indirmek gerekiyor. Bunu da tabii ki üniversiteler öncülük ederek Halk Eğitim merkezleri ve Milli Eğitim müdürlükleriyle iş birliği yaparak çeşitli programlar yapabilir. Bir halk oyunu programının pek çok kültürel faydası vardır. Kastamonu'da Şehit Şerife Bacı İstiklal yolu vardır. Her yıl bu yolda yürüyüş yapılır. Bu yol üzerindeki yapıların korunması için Kastamonu’da yetkili kurumların ve sivil toplum kuruluşlarının projeleri olduğunu bilmekteyiz. Hayat boyu öğrenme ve yetişkin eğitimcileri bu değerlerin farkında olarak etkinlik ve programlara öncülük edebilir. Söylediğiniz gibi toplumdaki ahlaki yozlaşmayı önlemek için yetişkin eğitimcilerine görev düşmektedir. Röportajın öncesinde de bahsettiğim gibi, yetişkinlerden beklenen ahlaki gelişim düzeyine ulaşamadığımızı söyleyebilirim. Bu ahlaki gelişim düzeyine ulaştırmak için çeşitli eğitimler yapılması projeler, çalışmalar yapılması gerekiyor. Bizler üniversite bu araştırmaları yapıyoruz. Etik üzerine çalışmalar yapıyorum. Eğitimde ahlak ve etik öğretmenlik mesleğinde etik ve değerler derslerini veriyoruz. Öğrencilerimize, öğretmen adaylarımıza ve üniversitemizin diğer öğrencilerine de açık olarak ortak seçmeli derslerde bu konulara öncelik veriyoruz. Tabii ki bunu tüm halkımıza ulaştırmak gerekiyor. Aslında bu eğitimlere okul öncesinden başlayarak tüm eğitim kademelerinde ahlak ve etik eğitimlerinin davranışsal boyutta verilmesinin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Derslerimizde eğitimlerimizde buna çok fazla yer vermemiz gerektiğini düşünüyorum” dedi.
‘Sosyal Medyada Çok Fazla Dezenformatik Bilgiler Sunuluyor’
Doğru bilginin önemine değinen Mahmut Sami Kılıç; “Dijitalleşme aslında çok avantajlı hale gelmiştir. Çünkü siz burada oturduğunuz yerde dünyadaki çok başarılı bir üniversiteden eğitimler alabiliyorsunuz. Bunların pek çoğu da ücretsiz ücretli olanlar da var. Buyurun böyle bir imkan sunuyor size. Yani alanımızda ki uzman her türlü kişiye ulaşabiliyorsunuz bu sayede olumlu faydaları oluyor. Ancak dijitalleşme özellikle gençlerimizin bu amaçla mı kullanılıyor? Gençlerimizi bir bağımlılık hale getiren bir durum görmekteyiz. Özellikle sosyal medyada çok fazla dezenformatik bilgiler sunuluyor. Gençlerimizin çeşitli amaçlarla çok fazla manipüle ediliyor. Sosyal medyada bireyleri kendi amaçları doğrultusunda kullanmaya çalışıyorlar. Dijital ortam, sosyal medya gibi ortamlarda insanlarda özgür aslında tercih yapmalarına engel olan manipülatif çok fazla bilgiler sunuluyor. Bu kapsamda aslında insanlarımız bilinçli olması gerekiyor. Bir insan beni bir şeye yönlendiriyor mu? Bunun amacı nedir? Bu konuda farkındalık sahibi olması gerekiyor. Bu kapsamda aslında dijital okuryazarlık kavramı önemli hale geliyor. Mesela medya okuryazarlığı günümüzde çok çalışılan bir konu. Son zamanlarda dijital okuryazarlık gündemde. Bu kapsamda da yetişkinlere ve gençlerimize eğitimler verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Dijitalleşmenin böyle bir dezavantajı var. Bu aslında önemli bir şey. Eğitimin de önüne engel olan bir şey aslında bu durum. Çünkü sizler doğru bilgiyi sunmaya çalışırken bireyleri olumsuz etkileyen kişiler yüzünden bu manipülatif bilgi çöplüğü yüzünden faydalı bilgileri öğretmekte zorlanabiliyoruz. Çocuklara verdiğiniz bir eğitim aslında çok fazla deneyimi olmayan kişilere verdiğiniz bir eğitimdir. Boş bir tabloyu sizler renklendirmektir. Fakat yetişkinlerin önceki bilgileri, tecrübeleri vardır. Bunları değiştirmek zordur. Dijitalleşme ve sosyal medya yanlış, manipülatif bilgilerle yetişkinlerin zihinlerini doldurduğu zaman doğru bilgilerin öğretilmesi zorlaşmaktadır” diye konuştu.
‘Hayat Boyu Öğrenme Programı Esnektir Ve Dinamiktir’
Örgün eğitimin durağan olduğunu belirten Mahmut Sami Kılıç; “Teknoloji geliştikçe yeni meslekler açığa çıktığında tabii ki örgün eğitim aslında bu eksiklikleri gidermesi beklenir. Fakat örgün eğitim durağandır. Bir müfredat değişikliği kolay yapılmıyor. Örgün eğitimde uzun süren çalışmalar sonucunda birkaç yıl sonrasında programlar yenilenebiliyor. Ancak hayat boyu öğrenme programı esnektir ve dinamiktir. Yetişkin eğitimcileri o anki ihtiyaca yönelik eğitimleri tasarlayabilecek kişilerdir. Bu kapsamda yeni bir şey açığa çıktığında bunu buna yönelik hemen hızlıca bir programı tasarlayan bilen kişilerdir. Geçmişte bundan yıllar önce kredi kartı diye bir şey yoktu. Şimdi kredi kartı var günümüzde ve artık sanal dijital para konuları var. Bu kapsam hayat boyu öğrenme kolaylıkla bu değişime adapte olabilir. Teknolojinin gelişmesi hayat boyu öğrenmeyi gelişmeye itecek bir katalizör görevi görmektedir” dedi.
‘Kastamonu İnsanı Kendi Kültürüne Sahip Çıkan Bir Yapıya Sahip’
Kastamonu halkının muhafazakar ve kendi kültürüne sahip çıktığını söyleyen Hayat Boyu Öğrenme Ana Bilim Dalı Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Mahmut Sami Kılıç; “Kastamonu insanı kendi kültürüne sahip çıkan muhafazakar bir yapıya sahip olduğunu tecrübe ettim. Kendi kültürüne yönelik bir program olduğunda buna çok ilgi gösterildiğini görmekteyiz. Örneğin sarımsak üretimine yönelik bir programa ilgi gösterildiğini görmekteyiz, Şehit Şerife Bacı denildiğinde herkesin ilgi gösterdiği bir ortam. Kastamonu bağlamında bir eğitim verildiği zaman ilgi gösterildiğini görebiliyoruz. Fakat diğer konularda yapılan programlarda bir ilgisizlik olduğunu da görmekteyiz. Bu konuda Kastamonu insanının kendi kabuğunun dışına çıkması gerektiğini düşünüyorum. Daha farklı konulara yeniliklere açık olması gerektiğini düşünüyorum. Kastamonu bu kapsamda biraz muhafazakar bir şehir. Kastamonu'nun insanı koruyucu, kendi yapısını koruyucu bir yapıya sahip olduğunu görüyorum. Bu tabiki olması gereken iyi bir özellik ancak daha açık olunması gerektiğini ve diğer fırsatların kaçırılmaması gerektiğini düşünüyorum” şeklinde konuştu.