Cumhurbaşkanı'ndan 'Millete Sesleniş' konuşması
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kabine Toplantısı'nın ardından 'Millete Sesleniş' konuşmasını gerçekleştirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, programına seçimlerde en yüksek oy oranının yakalandığı illere ziyaret ile devam ettiğini belirterek, “Biliyorsunuz, seçim kampanyamız sırasında şahsımıza en çok teveccüh gösteren illerimizi ziyaret etme sözü vermiştik. 28 Mayıs seçimlerinde Bayburt yüzde 82,5 oy oranıyla birinci, komşusu Gümüşhane yüzde 78,5 oy oranıyla ikinci oldu. Bunun için 8 Temmuz Cumartesi günü her iki ilimizi ziyaret ederek, desteklerinden dolayı oralardaki vatandaşlarımıza bizzat teşekkür ettik. Kuru kuruya teşekkür olmaz diyerek Bayburt’ta toplam yatırım bedeli 2 milyar 689 milyon lirayı; Gümüşhane’de ise 1 milyar 100 milyon lirayı bulan eserlerin toplu açılış törenini de bu arada gerçekleştirdik. Buradan bir kez daha bizleri asla yalnız bırakmayan; desteğini, duasını bizden esirgemeyen Bayburtlu ve Gümüşhaneli kardeşlerime en kalbi şükranlarımı sunuyorum. Bu iki ilimizle birlikte bize oy versin veya vermesin 81 vilayetimizin tamamının güvenine mazhar olmak için canla başla çalışacağız” açıklamasını yaptı.
14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimlerinde elde ettikleri başarıyı 31 Mart 2024 mahalli idareler seçimleriyle tahkim etmek istediklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, hükümet ile yerel yönetimler arasındaki uyumun, anlayış ve vizyon birliğinin kıymetini her geçen gün daha net bir şekilde gördüklerini ifade etti. Erdoğan, “Gerçek belediyecilik hizmetlerinden mahrum kalan şehirlerimizi Türkiye Yüzyılı’nın inşasına ortak etmek için önümüzdeki seçimler bir fırsattır. Milletimizin de desteğiyle inşallah bu tarihi fırsatın heba olmasına izin vermeyeceğiz” dedi.
“ORMAN YANGINLARIYLA MÜCADELE EDİYORUZ”
Küresel bir sorun olan iklim değişikliğinin olumsuz yansımalarını ülkemizin de tecrübe ettiğini söyleyen Erdoğan, “Karadeniz Bölgesi'nde yaşanan sel ve taşkınların ardından batı ve güney bölgelerimizde meydana gelen orman yangınları bunun son örnekleridir. Karadeniz Bölgemizdeki sel felaketine 7 bin 122 personel, 477 iş makinesi, 6 bin 323 diğer araç ve 2 helikopter ile müdahale ettik. İlgili bakanlarımız süratle afet bölgesine intikal ederek çalışmaların koordinasyonunu bizzat sağladı. Selden etkilenen işverenlerimiz ile sigortalılarımızın prim ödemelerini talep etmeleri halinde 1 yıl süreyle ertelediğimizi duyurduk. Orman yangınları ile mücadelemizi de başarılı bir şekilde yürütüyoruz. Geçen yıl 1 Haziran-24 Temmuz’da 265 orman yangını çıkarken, bu yılın aynı döneminde 358 orman yangınıyla karşılaştık. İzmir’deki yangına müdahale sırasında orman işçimiz Mustafa Gürpınar hayatını kaybetti. Bu sene en kötü senaryoyu düşünerek havada ve karada güçlü bir altyapı kurduk. Mevcut filomuzu Rusya’dan gelen iki büyük uçakla tahkim ettik. Rezerv güçlerle birlikte toplam 24 uçak, 100 helikopter ve 10 İHA’mızla orman yangınlarıyla mücadele ediyoruz. 4 bin 800 aracımız ve 25 bin orman işçimiz de karadan müdahale noktasında görev yapıyor. Büyük bir yangınla boğuşan komşumuz Yunanistan’a iki amfibi uçak ve 1 yangın söndürme helikopteri gönderdik. Rodos halkı başta olmak üzere Yunan komşularımıza buradan geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Her ne kadar hazırlıklarımız tamam olsa da hedefimiz tek bir yangının bile çıkmamasıdır. Tüm vatandaşlarımdan orman teşkilatımızın alarm durumuna geçtiği ağustos ayı boyunca çok dikkatli olmalarını rica ediyorum. Orman vatandır anlayışıyla hep birlikte ormanlarımızı korumaya, geliştirmeye devam edelim” diye konuştu.
“TMO'MUZ 580 NOKTADA ALIM FAALİYETİNİ KESİNTİSİZ ŞEKİLDE SÜRDÜRÜYOR”
Erdoğan sözlerinin devamında; “Öte yandan ülkemizin dört bir yanında başlayan hasat mevsiminde hububatın yüzde 65'i hasat edildi. TMO'muz 580 noktada alım faaliyetini kesintisiz şekilde sürdürüyor. Çiftçilerimiz ürünlerini teslim edene kadar alımlarımız devam edecektir. Dün hem Hatay'ın anavatana katılışının 84. hem de milli mücadelenin dönüm noktalarından Erzurum Kongresinde 104. yıl dönümüydü. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün başkanlık ettiği Erzurum Kongresi'nde üç önemli ilke dünyaya ilan edilmiştir. Birincisi milli sınırlar içindeki vatanın bölünmez bir bütün olduğudur. İkincisi her türlü yabancı işgal ve müdahalesine karşı milletin topyekün direneceğidir. Üçüncüsü de manda ve himayenin kabul edilmeyeceğidir. 104 yıl sonra bugün devlet ve millet olarak aynı ilkeler doğrultusunda Türkiye Yüzyılı'nı inşa etme hedefiyle yolumuza devam ediyoruz. Milli mücadele bizim vatan toprakları üzerindeki ne ilk ne de son kıyamımızdır. Anadolu topraklarının merkezinde yer aldığı coğrafya bizim ana vatanımız olma yanında tüm insanlığın köklerinin de çıkış yeridir. Doğudan batıya, kuzeyden güneye, hatta okyanuslar ötesinden her gücün gözünün bu coğrafyada olmasının sebebi budur. Millet olarak Selçuklu'dan Osmanlı'ya, oradan cumhuriyete kadar kurduğumuz her devletin verdiği var oluş mücadelesinin böylesine ağır bedelli ve kesintisiz yürümesi boşuna değildir. Hatta hiç uzağa gitmeye gerek yok. Türkiye'nin son 10 yıldır maruz kaldığı siyasi, sosyal, ekonomik, askeri sıkıntıların neredeyse hiçbiri tabi süreçlerin ürünü değildir. Hepsinin de arka planında insanlık tarihi kadar eski bir mücadelenin, modern yöntemlerle ve söylemlerle devam ettirilen sürümleri vardır. Bu mücadeleye bir de hem toplum hem coğrafya olarak bünyemizde taşıdığımız sorunları eklediğimizde maliyetler daha da artmıştır. Sosyal fay hatlarımızda kırılmalara yol açmak için girişilen sayısız denemeleri milli birliğimize ve beraberliğimize sıkı sıkıya sarılarak hep akamete uğrattık. Gezi olaylarından terör saldırılarına, 15 Temmuz'dan seçim dönemlerinde yalanlar üzerinden tırmandırılan siyasi gerilimlere kadar nice meselenin üstesinden milletimizin irfanı ve insanımızın sağduyusu sayesinde geldik” ifadelerini kullandı.
KISA ÇALIŞMA ÖDENEĞİ 3 AY SÜREYLE UZATILDI
Depremin istihdama etkisini en aza indirmek amacıyla başlatılan kısa çalışma ödeneğini 3 ay süreyle uzattıklarını duyuran Erdoğan, “Daha önce 110 bin çalışanın faydalandığı ödenekten 115 bin insanımızın istifade etmesini sağlayacağız. Toplum yararına programlarımızı açma hazırlıklarımız, başta deprem bölgemiz olmak üzere ülkemiz genelinde devam ediyor. Hesaplamalara göre 6 Şubat depremlerinin ülkemize maliyeti 104 milyar doların üzerindedir. Sadece bu deprem kaynaklı harcamaların 762 milyar liraya ulaşmasını bekliyoruz. Bu rakam çapı ne kadar büyük olursa olsun her ekonomi için altından kalkılması zor bir yüktür. Üstelik 2013'den beri yaşadığımız her hadisenin boyutunu oluşturan ekonomik saldırıların etkilerinin hala sürdüğü dönemde bu maliyetle karşı karşıya kaldık. Hatırlayın, içerde birilerinin 'tüketmeyin, yatırım yapmayın, Türkiye'ye gelmeyin' ekonomimizi çökertme çağrıları yaptığı günleri yaşadık. Dışarıda ise Türk ekonomisini mahvetme naralarıyla ülkemize karşı ne iktisat bilimiyle ne akıl ve ahlakla bağdaşan tuzaklara şahitlik ettik. Tüm bu hücumlara karşı çareyi yine her konuda ve her zaman olduğu gibi kendi potansiyelimizi harekete geçirmekte, kendi gücümüzü kullanmakta, kendi hedeflerimize yönelmekte bulduk. Yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla ülkemizi büyütme hedefi, öyle akşamdan sabaha ortaya çıkmış bir strateji değildir. Gerisinde çok büyük emeklerin ve bedellerin olduğu bir sürecin sonunda bur noktaya geldik. Bugün de Türkiye'nin temel ekonomik hedefine bağlılığı, şüphesiz bir sürmektedir. Türkiye'yi istihdamı ve üretimiyle büyütme hedefimizden en küçük bir geriye gidiş söz konusu olmayacaktır. Zamana ve şartlara göre kullanılan araçlar farklılaşsa da sonuçta varmak istediğimiz menzil değişmemiştir. Son haftalarda atılan adımların hem daha önceki gelişmelerin hem depremin artık ertelenemez hale gelen mali yükünü karşılayabilmek için yapılan düzeltmeler olarak görülmesi şarttır. Bu adımların faiz, kur ve enflasyon üzerindeki etkilerini orta vadede ülkemizin asıl hedeflerine yaklaşmasına katkı sağlayacak gelişmelere dönüştürebileceğimize inanıyoruz. Ülkemizin her meselesini 21 yıldır nasıl tesis ettiğimiz güven ve istikrar iklimi sayesinde çözmüşsek, bugünkü sıkıntıların üstesinden de aynı şekilde geleceğimizden kimsenin şüphesi olmasın” dedi.
“ÖNCELİKLERİMİZİN EN BAŞINDA İSTİHDAM GELİYOR”
Hükümet olarak uyguladıkları ekonomi politikasının dünyadaki benzer politikalardan ayıran çok önemli bir özelliği olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Bu da önceliklerimizin en başında istihdamın geliyor olmasıdır. Geçmişte ülkemizde ve dünyadaki gelişmekte olan pek çok yerde uygulanan ekonomi politikaları en büyük zararı istihdama veriyordu. İşsizliğin insanların evlerine götürecek ekmek bulamadığı bir ortamda kağıt üzerindeki göstergelerde elde edilen düzelme toplumlara beklenen refahı, ülkelere beklenen huzuru sağlayamıyordu. Dolayısıyla bizim için ekonomik istikrar demek; istihdamı düzenli olarak artıran sürdürülebilir büyüme demektir. Tabii en az bunun kadar önemli bir diğer önceliğimiz, ülkenin ve toplumun tüm dengelerini bozan enflasyonla mücadeledir. Hiç şüphesiz finansal istikrar da bu tablonun ayrılmaz bir parçasıdır. Türkiye’nin maruz kaldığı onca sıkıntıya, saldırıya ve felakete rağmen hala her alanda dimdik ayakta kalmasının, bölgesel ve küresel güç olarak kabul görmesinin gerisinde işte bu politika vardır. Biz ülkemiz ekonomisini sonuçlarla uğraşarak değil, sebeplere inip onları ortadan kaldırarak büyüttük, geliştirdik, diğer alanlardaki iddialarımızın dinamosu haline getrdik. Bugün de aynı anlayışla hareket ediyoruz. İstihdamı artıracak, enflasyonu düşürecek, finansal düzelmeyi sağlayacak, her tedbiri alacak, uygulayacak, sonuçlandıracak ve ortaya çıkan zenginliği milletimizin her bir ferdine yayacak bir politika izliyoruz” dedi.
“KENDİNİ MAĞDUR HİSSEDEN TÜM KESİMLERİN GÖNLÜNÜ MUTLAKA ALACAĞIZ”
Tüm kesimlerin gönlünü alacaklarını söyleyen Erdoğan, vatandaşlara çağrıda bulunarak, “Ek bütçede önceliğimizi zorunlu olarak deprem bölgesinin hızla ayağı kaldırılmasını sağlayacak projelere verdik. Yaptığımız vergi artışlarından elde edeceğimiz gelirleri şu aşamada başka yerlere aktarmayı vicdanı olarak başka yerlere aktarmayı kabul edemeyiz. Bütçe gelirlerini artırmaya bütçe dışı kaynak sağlamaya yönelik çalışmaları gördükçe kendini mağdur hisseden tüm kesimlerin gönlünü mutlaka alacağız. Bunu da çok gecikmeden yılbaşı civarı neticeye ulaştırmayı planlıyoruz. Milletimin tüm fertlerinden serin kanlı olmalarını ve bize güvenmelerini ülke ve kendilerinin geleceğine sahip çıkmalarını istiyorum. Kimilerinin anlık telaştan kimilerinin aç gözlülükten kaynaklı reflekslerle sergiledikleri her dengesiz tasarrufun ortak refah ve huzur hedeflerimize zarar verdiğini unutmamalıyız. Üretim yapıyorsak maliyet ve kar hesabımızı, ticaret yapıyorsak fiyatlama politikamızı, ev sahibiysek kira talebimizi aracımızı satıyorsak satış bedelini bu anlayışla belirlemeliyiz. Ne döviz artışıyla ne enflasyonla izah edilemeyecek yüksek fiyatlarla piyasayı yukarı çekmek sonu olmayan kısır döngüye destek vermektir. Gün sonunda yüksek kazanç sağlamış gibi görünen süreç aylar, yıllar geçtikçe herkesin hanesine zarar olarak yazılacak sonuçlara gebedir. Kimsenin bilerek ve isteyerek ne kendisine ne evlatlarına ne de ülkesine böyle kötülük yapacağına ihtimal vermiyorum” dedi.
Erdoğan, “Şayet bu konuda ihmali ve kastı olan çıkarsa devlet olarak gerekeni yapmaktan çekinmeyiz. Ticaret Bakanlığımız otomobil piyasasında görülen stokçuluğun ve fiyat manipülasyonunun önüne geçmek için denetimlerini artırdı. Konut fiyatlarında adımlar için değerlendirmeler sürüyor. Serbest piyasa ekonomisinden taviz vermeden haksız kazanç sağlamaya çalışan fırsatçıların üzerine kararlılıkla gideceğiz. Konut fiyatları, kiralarla ilgili ilave adımlara dair değerlendirmelerimiz sürüyor. Haksız kazanç peşinde koşan fırsatçıların üzerine kararlılıkla gideceğiz” dedi.
Ekonomik sıkıntıların üstesinden gelineceğini söyleyen Erdoğan; “Milletimizle birlikte nasıl vesayet bulutunu dağıtıp darbecilerin hevesini kursaklarında bıraktıysak nasıl istiklalimize ve istikbalimize yönelik tüm saldırıları boşa çıkardıysak, nasıl sınırlarımızın güvenliğini güçlendirecek tedbirleri aldıysak nasıl her alanda potansiyelimizi harekete geçirecek bölgesinin ve dünyanın yıldızı bir Türkiye inşa ettiysek enflasyon başta olmak üzere ekonomik sıkıntıların üzerinden geleceğiz” ifadelerini kullandı.