• Haberler
  • Siyaset
  • Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Enflasyondaki Düşüş Yılın İkinci Yarısı Daha Net Hissedilecektir'

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Enflasyondaki Düşüş Yılın İkinci Yarısı Daha Net Hissedilecektir'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, enflasyondaki ivme kaybının etkilerinin yılın özellikle ikinci yarısında daha net hissedileceğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Enflasyondaki Düşüş Yılın İkinci Yarısı Daha Net Hissedilecektir'
TAKİP ET Google News ile Takip Et

2022 yılında hem işverenin yükünü hafifletmek hem de işçinin gelirini artırmak amacıyla asgari ücretten gelir ve damga vergilerini kaldırıldığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Devlet olarak sigortalı başına verilen prim desteğini 500 liradan 700 liraya çıkartarak biz de elimizi taşın altına koyduğumuzu gösterdik. Türkiye ekonomisi büyüdükçe ortaya çıkacak katma değerden işçisi, işvereni, emeklisi, memuru, çiftçisi, esnafıyla 85 milyonun tamamı istifade edecektir. Türkiye'nin hem küresel riskleri başarıyla yönetecek hem de hedefleri doğrultusunda ilerleyecek kapasiteye sahip olduğunu hepimiz biliyoruz. İnşallah işçi-işveren ve kamu olarak hep beraber omuz omuza verecek ülkemizi güçlendirme mücadelemizi mutlaka zafere ulaştıracağız. Bizim ilk ve öncelikli kriterimiz, Türkiye'ye ve mensubu olmaktan iftihar ettiğimiz aziz milletimize hizmettir. Türkiye için çalışan, Türkiye için hayal kuran, Türk ekonomisinin büyümesi, gelişmesi, küresel ölçekte hak ettiği seviyelere ulaşması için taş üstüne taş koyan herkesin başımızın üstünde yeri vardır. Bu ülkeden kazandığını kendisi ile birlikte bu milletin refahı, huzuru, esenliği için sarf eden her bir yatırımcımıza destek olmak asli görevimizdir. Bu görevi hep layıkıyla yerine getirdik” ifadelerini kullandı.

‘Ülkemiz Ekonomisine Zarar Verecek Hiçbir Yaklaşımı Kabul Etmedik’

21 yılı geri bırakan iktidarlarının hiçbir döneminde sermaye ayrımcılığı, sermaye düşmanlığı yapmadıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün bile acı ve utançla hatırlanan 28 Şubat dönemindeki sermayeyi renklere bölen anlayış başta olmak üzere ülkemiz ekonomisine zarar verecek hiçbir yaklaşımı kabul etmedik, etmeyeceğiz. Korkular ve hassasiyetler üzerinden yürütülen kampanyaların ülkemize hiçbir fayda sağlamadığını yine o dönemde beraberce tecrübe ettik. Biz milletimizin bünyesindeki hiçbir farklılığı ayrışma veya kamplaşma vesilesi olarak görmüyoruz. Tam tersine bu hakikatleri ülkemizin sosyal ve beşeri zenginliğinin nişaneleri olarak kabul ediyoruz. Türkiye'nin hangi kökenden, inançtan ve siyasi görüşten olursa olsun tüm vatandaşlarının katkısına ihtiyaç duyduğunu asla unutmuyoruz. Ancak son dönemde milli bekamızın teminatı olan kardeşliğimize yönelik saldırıların özellikle yoğunlaştırıldığına şahit oluyoruz. Çok açık ve net söylüyorum bu saldırıların en önemli sebepleri Türkiye'nin kendi hak ve menfaatlerini korumak hususundaki kararlılığı ile Filistin davasındaki dik ve tavizsiz duruşudur. Çoğu çocuk ve kadın 23 bin masumun katledildiği Gazze mezaliminde ülkemiz Filistinli mazlumlardan yana çok net tavır almış, hakkı ve hakikati korkusuzca savunmaktan çekinmemiştir. İsrail yönetiminin vahşet politikasına karşı tüm dünyada giderek artan tepkilerin gerisinde ülkemizin yürekli duruşunun da payı vardır” diye konuştu.

‘Türkiye Yüzyılı İçin Güçlerimizi Birleştireceğiz’

Milli İstihbarat Teşkilatı'nın yurt içinde ve sınırların ötesinde Türkiye düşmanlarına ve aparatlarına karşı çok ağır darbeler indirdiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, silahlı kuvvetlerin ve emniyet birimlerinin şer güçlerin maşalığını yapan terör örgütlerine adeta nefes aldırmadığını söyledi. Tam bağımsız Türkiye ülküsünün sadece bir söylem olmaktan çıkıp adım adım gerçeğe dönüştüğünü söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Eski Türkiye'ye alışık olanların bundan rahatsızlık duyması gayet tabiidir. Artık kullanım ömrü bitmiş küf kokan eski tartışmaları yeniden piyasaya sürme girişimleri asla masum değildir. Vatandaşlarımızı köken, inanç, hayat tarzı, kıyafet üzerinden ayrıştırmak isteyenlerin amacı en büyük gücümüz olan milli birlik ve beraberliğimizi dinamitlemektir. İç kalemizi çökertme teşebbüslerine kesinlikle izin vermeyeceğiz. Milletimizin arasına nifak duvarları örülmesine seyirci kalmayacağız. Ne ülkemize, ne milletimize, ne demokrasimize, ne ekonomimize faydası olan 28 Şubat döneminden çok iyi hatırladığımız bu zehirli, bu toksit ve son derece tehlikeli tartışmaları süratle geride bırakmamız gerekiyor. Her kim sırf siyasi çıkarları uğruna bu zehirli tartışmalara odun taşıyor, kutuplaşmayı körüklüyor, toplumun sinir uçları ile pervasızca oynuyorsa biliniz ki milletimizin iyiliğini kesinlikle istemiyor demektir. Yürüttüğümüz mücadelenin zorluğu ve bölgemizin durumu ortada iken bizim bu tür yapay tartışmalara, sahte ve sanal gündemlere harcayacak inanın tek bir saniyemiz dahi olamaz. Şayet Türkiye Yüzyılı'nı inşa edeceksek bunu işçisi, işvereni, emeklisi, esnafı, genci, yaşlısı, kadını, erkeği, Türkü, Kürdü, Arabı, Sünnisi, Lazı ve Alevisi ile hep birlikte yapacağız Ayrılıklar yerine ortak noktalara odaklanarak 85 milyon hep beraber Türkiye Yüzyılı için güçlerimizi birleştireceğiz. Son 21 yılda başardıklarımız, gelecekte yapabileceklerimizin sadece birer başlangıcıdır. Çok daha büyük başarılar ülkemizi bekliyor. Yeter ki biz birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize sahip çıkalım. Allah'ın izniyle gerisi çok rahat gelecektir. Forumumuzun da mottosunu teşkil eden birlikte mümkün Türkiye anlayışını ne kadar kökleştirebilirsek hedeflerimize o derece hızlı varırız” diye konuştu.

‘Rezervlerimiz Güçlendi’

Teknolojide yaşanan değişimin diğer alanlar gibi çalışma hayatını ve işverenleri de yakından ilgilendirdiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bilhassa dijitalleşme ve yeşil dönüşümü bir araya getiren ikiz dönüşüm çalışma hayatı başta olmak üzere iş gücünü sosyal paydaşları, ülkelerin küresel rekabetini ve dünya ekosistemini etkiliyor. TİSK'in riyasetinde oluşturulan ortak paylaşım forumu değişim sürecini ön alıcı ve kolektif bir anlayışla yürütmeye dönük anlamlı bir çabadır. Bu yıl 5'incisi düzenlenen ve artık geleneksel hale gelen ortak paylaşım forumunun temasının Cumhuriyetin 100. Yılında Çalışma Hayatı olarak belirlenmesi de son derece isabetli olmuştur. Geride bıraktığımız 2023 senesi için de cumhuriyetimizin 100. Yılını şanına, anlamına, önemine yakışır şekilde hep birlikte kutladık. Ayrıca gelecek döneme ilişkin yol haritalarımızı belirledik. Cumhuriyetimizin ikinci asrında inşallah Türkiye Yüzyılı hedefimize ulaşarak taçlandıracağız. Kısa, orta ve uzun vadeli planlarla hedefimize adım adım yürüyoruz. Ekonomide önümüzdeki 5 yıla ait yol haritamızı 12. Kalkınma Planı Orta Vadeli Program ve 2024 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı ile şekillendirdik. Bunun yanında 12. Kalkınma Planı'nda ilk kez ülkemizin 2053 vizyonunu da detaylandırdık. Hem Orta Vadeli Program'ın hem de 12. Kalkınma Planı'nın hazırlık safhasında iş dünyamızla çok yakın istişarelerde bulunduk. İnşallah uygulama aşamasında da yine sizlerle istişare ve diyalog içinde olmayı sürdüreceğiz. Ekonomi yönetimini emanet ettiğimiz arkadaşlarımıza gereken desteği hep verdik, veriyoruz. Bugün de kendilerine ve politikalarına güvenimiz tamdır. Ekonomide alınan kararların tüm jeopolitik risklere ve belirsizliklere rağmen meyvelerini vermeye başladığını memnuniyetle görüyoruz. Son 6 aylık dönemde uluslararası sermaye girişi hızlandı. Rezervlerimiz güçlendi. Ani kur hareketleri azaldı, finansman şartları iyileşti. Merkez Bankamızın toplam rezervi tarihinin en yüksek seviyesine çıkarak toplamda 145,5 milyar doları buldu” dedi.

‘Enflasyondaki İvme Kaybının Etkileri Daha Net Hissedilecektir’

İhracatta Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırıldığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Enflasyon meselesinin çözümü için yoğun gayret sarf ediyoruz. 2023 enflasyonumuz yüzde 64,8 olarak gerçekleşti. Hem çekirdek ve hem manşet enflasyonun son aylardaki düşüş eğilimi Orta Vadeli Programımızla uyumludur. Enflasyondaki ivme kaybının etkileri yılın özellikle ikinci yarısında daha net hissedilecektir. Önümüzdeki yılın bu bakımından herkesi şaşırtan olumlu gelişmelere sahne olacağını düşünüyorum. Geçtiğimiz yıl milli gelirimizin yüzde 5,4'ü düzeyinde gerçekleşen cari açığı bu yıl yüzde 4'e, önümüzdeki yıl yüzde 3'lü ve yüzde 2'li seviyelere kadar geriletmekte kararlıyız. Gümrük Birliğini güncelleyerek Avrupa ile ticari ilişkilerimizi çevre ve teknoloji alanındaki standartlarımızı yükselterek geliştireceğiz. Mali disiplinden taviz vermeyecek, dijital dönüşüm, yeşil dönüşüm, yapısal reformlar gibi alanları inşallah daha da güçlendireceğiz. Merkez Bankamızın izlediği politikalar ile birlikte finansman maliyetlerinin azaldığını görüyoruz. İş dünyamıza yardımcı olmak için yatırımı ve ihracatı destekleyici daha düşük maliyetli finans imkanları oluşturmanın gayretindeyiz. Özellikle yatırım taahhütlü avans kredileri bu imkanlardan sadece biridir. Hem Eximbank kredilerini hem de genel bankacılık sisteminde ihracata verilen destekleri artırmaya gayret ediyoruz. Reeskont kredilerinin maliyet oranlarını ortalamanın oldukça altında tutuyoruz. Şu gerçeğin hepimiz farkındayız her küresel kriz Türkiye'nin önüne büyüme ve rekabet liginde üst sıralara çıkma konusunda yeni fırsatlar getirmektedir. Siyasi belirsizliklerin azalması, öngörülebilirliğin artması, güven ve istikrar ortamının derinleşmesi, hedeflerimize ulaşmamızı kolaylaştıracaktır. Ülkemizin risk priminin düşmesi ve reel sektörün uzun vadeli finansmana erişim yollarının çeşitlenmesi bu doğrultuda ümit verici gelişmelerdir. Tabi bu fotoğraf içinde bizi en çok sevindiren husus ekim ayı verilerine göre istihdamın bir önceki yılın aynı dönemine göre 812 bin artışla 32 milyona ulaşmasıdır” ifadelerini kullandı. 

İhlas Haber Ajansı

Bakmadan Geçme