CHP, İl Danışma Kurulu Toplantısı'nı Yaptı

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Kastamonu İl Danışma Kurulu Toplantısı Grand Moni Nikah ve Konferans Salonu'nda gerçekleştirildi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İl Danışma Kurulu Toplantısı Grand Moni Nikah ve Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi.

Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan program açılış konuşmaları ile devam etti.

İl Danışma Kurulu’nda sözlerine 6 Şubat depreminde ve Bolu Kartalkaya’da vefat edenleri anarak başlayan CHP İl Başkanı Dilek İlke Karabacak; “Ülke olarak acıları anmaktan, üzüntüleri anmaktan yorulduk. Ama milletimiz bunun böyle gitmeyeceğini gösterdi. 31 Mart’ta yeni bir yol açmayı başardı. Partimiz tam 46 yıl aradan sonra birinci parti oldu. Hemşehrilerimizin destekleri ve güveniyle 35 yıl aradan sonra Kastamonu Belediyesi’ni kazandık.  O günden bu tarafa iktidarın tüm baskılarına ve engelleme çabalarına rağmen gerek tüm örgütümüz, gerekse belediyelerimiz hamiyetli ve erdemli kadrolarıyla bu güzel cumhuriyet şehri için bıkmadan, yorulmadan çalışıyoruz, çalışmaya devam edeceğiz. Çünkü biz biliyoruz ki; bu şehir ve bu şehrin insanları her hizmetin, her yatırımın en iyisine layıktır, en iyisini hak etmektedir” ifadelerini kullandı.

CHP, İl Danışma Kurulu Toplantısı'nı Yaptı

‘Gün, Güçlü Ve Erdemli Bir Dayanışmayı Büyütme Günüdür’

Tüm vatandaşlara ulaşacaklarını söyleyen Karabacak; “Aynı şekilde partimiz girmedik mahalle, sokak, kapısını çalmadık ev bırakmıyor.  Vatandaşlarımızı dinliyoruz, görüyoruz ve anlıyoruz. 31 Mart’ta elde ettiğimiz başarıyı daha da büyütmek, yerelden genele iktidarı sağlamak zorundayız.  Kastamonu bizden bunu bekliyor. Türkiye bizden bunu bekliyor. Her bir yurttaşımız bizden bunu bekliyor. Bu salonda bulunan her bir yol arkadaşımın vatandaşlarımıza karşı sorumluluğu büyük. Onların yüzünü kara çıkartamayız, çıkartmayacağız. Onun için; her bir arkadaşım, partimizin her bir ferdi, 7 gün 24 saat çalışacak.  Baba evimizin kapısını hep açık tutacak. Ocağında çayını kaynatacak.  Her zaman yaptığımız gibi halk ile iç içe olacak, sokağın sesini dinleyecek, sahada olacak. Hemşehrilerimizle dertleşecek.  Sorunlarını dinleyecek.  Çözüm önerilerimizi yorulmadan anlatacak. Abana’dan Küre’ye, İnebolu’dan Tosya’ya, Taşköprü’den Çatalzeytin’e, Araç’tan Daday’a, Cide’den Şenpazar’a, Doğanyurt’tan Hanönü’ne her bir ilçemizde, her mahalle, her sokakta yurttaşlarımızla kol kola, omuz omuza dayanışma içerisinde olacak.  Her bir yol arkadaşımdan amasız fakatsız bunu bekliyorum. Bunu istiyorum. Bunu talep ediyorum. AK Parti faşizmi bütün gücüyle tepemize yağarken. Gün, gün milletle el ele verme yüzünü millete dönme onunla dertlenme onu dinleme anlama günüdür. Gün, milletimizin ruh ve vicdanındaki gerçek eğilimle birleşme günüdür. Gün ‘kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz’ deme günüdür. Gün, güçlü ve erdemli bir dayanışmayı büyütme günüdür. Gün her derdin bir çaresi olduğunu onunda Cumhuriyet Halk Partisi’nde olduğunu milletimize anlatma günüdür. Göreceksiniz; ülkemizin ekonomik sorununu da biz çözeceğiz, kalkınma sorununu da. Yoksulluk sorununu da biz çözeceğiz, bu ülkenin demokrasi, hak, hukuk, adalet sorunlarını da. Bu sorunların hepsini halkın iktidarını yeniden hakim kılarak başaracağız, milletimizle hep birlikte kol kola el ele başaracağız” şeklinde konuştu. 

‘Ülkeye Dair, Kastamonu’ya Dair Gündemleri Yok’

AK Parti ve MHP’yi eleştirerek sözlerine devam eden Karabacak; “Daha önceden de söylemiştik. AK Parti ve MHP’den bahsederek, ‘Bunlar ikiz kardeşler’ demiştik. Sağ olsunlar sözümüzü yere düşürmüyorlar. Aynı liderleri gibi halktan ve halkın gündeminden kopuklar. Ülkeye dair, Kastamonu’ya dair gündemleri de yok. Programları da yok. Zaten öyle bir dertleri de yok. Asıl olan millet, vekil olan kendileriyken milletin derdiyle dertlenmek yerine konforlu koltuklarından siyasetçilik oynuyorlar. Varsınlar oynasınlar. Sayılı gün çabuk geçer. Yapılacak ilk genel seçimlerde halini hatırını sormadıkları bu millet onlara gereken cevabı vermesini bilir.   Biz bu şehri, Yuvamız Kastamonu’yu mahalle mahalle, sokak sokak, kapı kapı geziyoruz. Esnaflarımızı ziyaret ediyor, hanelerin kapısını çalıyoruz. Sıcak çaylarını içiyor, yüz yüze, göz göze bakıyor, dertleşiyoruz. Yeri geliyor birlikte ağlıyor, yeri geliyor birlikte gülüyoruz. Peki bu ikiz kardeşin ziyaret ettiği bir esnaf, kapısını çaldığı bir hane gördünüz mü? Görmediniz. Göremezsiniz de. Çünkü hangi kapıyı çalsalar dertle karşılaşacaklarını çok iyi biliyorlar. 22 bin 104 liraya mahkum ettikleri asgari ücretlinin, 15 bin lirayı bile çok gördükleri emeklinin,  siftah etmeden dükkanını kapatan esnafın, evini geçindirmekte zorlanan emekçinin, ataması yapılmayan öğretmenlerin,  torpili olmadığı için işsiz kalan gençlerin, çocuğunun geleceği için kaygılanan, dershaneye gönderemeyen babanın, çocuğunun beslenme çantasına kuru ekmekten başka bir şey koyamayan, süt alamayan annenin, kapısını çalacak, halini hatırını soracak yüzleri yok” dedi. 

‘Yaptıkları Hiçbir İşte Hayır Yok’

TÜİK verilerine değinen Karabacak; “Geçtiğimiz günlerde TÜİK verileri açıklandı.  Öyle ki sık sık rakamları çarpıtmakla eleştirilen TÜİK bile yaptığı araştırmada Türkiye’deki en yoksul şehirleri arasında Kastamonu’yu sayıyor.  Türkiye Yüzyılı, büyüme rakamları, gelecek masalları derken Kastamonu yoksullukta zirveye tırmanıyor. Yaklaşan Ramazan ayı öncesi Diyanet İşleri Başkanlığı yoksul Müslümanlara verilmesi gereken fitrenin emekli ve asgari ücretlilere verilebileceğini açıkladı. Ülkenin yarı nüfusunu fitre ve zekata muhtaç eden AK Parti iktidarının ve ikiz kardeşi MHP’nin sokağa çıkacak, milletin gözünün içine bakacak yüzleri yok. Çünkü yaptıkları hiçbir işte hayır yok. Bakın geçtiğimiz belediye meclis toplantısında gündeme geldi. Belediye başkanımız Hasan Baltacı daha ayrıntılı anlatacaktır. Ama bende Millet Bahçesi ile ilgili birkaç şey söylemek istiyorum. 15 Ekim 2021’de belediye yönetimi bizde değilken, Cumhuriyet Halk Partisi’nde değilken,  ‘Bedava kek yiyeceğiz, çay içip, yuvarlanacağız’ dedikleri Millet Bahçesi ile ilgili açıklama yapmış, bir vatandaş olarak, merkez ilçe başkanı olarak uyarılarda bulunmuştum. ‘Millet Bahçeleri iktidarın yıkıcı ve tepeden inme politikalarının bir örneğidir’ demiştim. ‘Millet Bahçeleri rant yaratmak için kullanılan bir araçtır’ diye uyarmıştım. O gün bizi dinlemediler. Kuzeykent’te tam 240 dönüm arazi üzerinde Millet Bahçesi’ni ihale ettiler. 400 günde tamamlanacak dediler. Türkiye’nin en güzel millet bahçelerinden biri Kastamonu’da inşa edilecek diye vaatler verdiler. Ama zaman bizi haklı çıkardı. O Millet Bahçesi ne 400 günde tamamlandı. Nede ihale edildiği 41 milyon 290 bin liraya mal oldu. Aradan tam 5 yıl geçti. 127 milyon liranın üzerinde para harcandı. Ama hala eksiklikleri saymakla bitmiyor.  Adı sözde Millet Bahçesi… Ama bahçesinde çim yok, ağaç yok, çiçek yok. Olsa da sulayacak su yok.  Tüm bu eksikleriyle belediyemize vermeye çalıştılar geri tepti. Başkanımız Sayın Hasan Baltacı ile onun erdemli ve hamiyetli kadroları eksiklikleri bir bir sıraladı.  Giderilmesini talep etti. Baktılar olmuyor.  Bu seferde utanmadan, sıkılmadan bütün sorumluluğu Özel İdare’nin sırtına sarmaya çalışıyorlar.  Bakın o gün bizi dinlemediniz. Gelin bugün belediye başkanımızın çağrısına kulak verin.  Bu yanlıştan vazgeçin. Vazgeçin ki iki gün sonra iktidarı kaybedince milletin yüzüne bakacak yüzünüz olsun. Çünkü o sorumluluğu sırtına sarmaya çalıştığınız Kastamonu Belediyesi’nin ve Özel İdare’nin görevi TOKİ müteahhitlerinin arkasını toplamak değil.   Milletimize, köylerimize hizmet götürmektir. Yaptığınız israfın, beceriksizliğinizin bedelini halkımıza ödetmeye kalkmayın” diye konuştu.

‘Bu Millete Diz Çöktüremeyecekler’

Dilek İlke Karabacak son olarak; “Son olarak gelelim, ülke gündemini meşgul eden siyasi soruşturmalar ve tutuklamalara… Hepiniz niliyorsunuz; Esenyurt Belediye Başkanımız Ahmet Özer, Beşiktaş Belediye Başkanımız Rıza Akpolat ve Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ tutuklandı. Gençlik Kolları Başkanımız Cem Aydın, sosyal medya paylaşımı sebebiyle sabah saatlerinde evine gelen 7-8 polis eşliğinde ifadeye çağrıldı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu’na ise uydurma bir nedenle soruşturma açıldı.  Şimdide 7 yıl 4 ay tutukluluk talep ediyorlar. Yine Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e bağlılık ifade eden teğmenler ve komutanlar ordudan ihraç edildi. Bu millete ve onun iradesine boyun eğdirme,  hukuku kabul etmeyen, demokrasiyi sindiremeyen iktidarın muhalefetsiz bir Türkiye hayalini gerçekleştirme çabasıdır. Geçtiğimiz günlerde yaşadık.  Utanarak takip ettik. Sizde gördünüz. Hakim ve savcı atama töreninde AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin, yeğenini Cumhurbaşkanı Erdoğan’a takdim ederek, aleni bir şekilde torpil istedi. Sayın Zengin’in yeğeni olan Arifciğim Konya hakimliğine atanmış. Allah Konya’ya sabır versin. Vereceği kararları hep birlikte takip edeceğiz.  Onlar ne yaparsa yapsın, hangi oyunu kurarlarsa kursunlar Türkiye’de korku iklimi oluşturmalarına, milletimizi yasaklara ve yoksulluğa mahkum etmelerine izin vermeyeceğiz Suni gündemler yaratarak, Türkiye’nin gerçek sorunlarının üzerini örtmelerine izin vermeyeceğiz.  Bu ülkenin gerçek sorunlarını konuşmaya devam edeceğiz.  Hayat pahalılığını anlatacağız. Geçim sıkıntısına değineceğiz. Çiftçinin, emekçinin, emeklinin, öğrencilerin sorunlarını gündeme getireceğiz.  Bu kötü akla karşı 31 Mart’ta kazandığımız 14 büyükşehir, 21 il, 337 ilçe ve 48 belde başta olmak üzere tıpkı Yuvamız Kastamonu’da olduğu gibi tüm Türkiye’de güçlü ve erdemli bir dayanışmayı büyüteceğiz. Bu millete diz çöktüremeyecekler.  Askerimizi de savunacağız, ülkemizi de savunacağız.  Biz haklıyız ve başaracağız.  Ben bu salonda bulunan her bir yoldaşıma güveniyorum.  Sizde kendinize güvenin. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partisini ilk seçimlerde hep birlikte iktidar yapalım” dedi.

CHP, İl Danışma Kurulu Toplantısı'nı Yaptı

‘Milletin İradesiyle Hesaplaşmaya Kalkan Bir İktidar İle Mücadele Ediyoruz’

CHP İl Danışma Kurulu Toplantısı’nda konuşan Belediye Başkanı Hasan Baltacı; “Partimiz ilçe danışma kurulları ile birlikte, il danışma kurulu toplantıları ile hızla iktidar olma yolunda ilerliyor. Bu süreçte bizlere destek veren, bizlerle eleştirilerini, görüşlerini paylaşan tüm arkadaşlarıma canı gönülden teşekkür ediyorum. Parti programıyla, adayıyla, kadrolarıyla, teşkilatlarıyla, örgütleriyle, her şeyiyle iktidar olmaya hazırdır, inşallah olacaktır. 10 aydır Kastamonu Belediyesi’ni yönetiyoruz. 2024 Mart’ın bize emanet edilen, bize teslim edilen, bize verilen görevin bilincindeyiz. Bu 10 ay içerisinde 31 Mart 2024 seçim sonuçlarıyla dahası halkın iradesiyle, milletin iradesiyle hesaplaşmaya kalkan bir iktidar ile mücadele ediyoruz. Bir taraftan görev ve sorumluluklarımızı yerine getirmeye, belediyeyi yeniden ayağa kaldırmaya, bir taraftan Kastamonu’nun iğneden, ipliğe Kastamonu’nun her türlü ihtiyacını karşılamaya, bir taraftan da halkın iradesiyle hesaplaşmaya kalkışanlarla mücadele ediyoruz. Bu süreçte bize destek olduğunuz için sizlere canı gönülden teşekkür ediyorum. Bazen kayyumlarla, bazen SGK ve vergi borçları üzerinden silkelemekle, bazen belediye başkanlarımızı gözaltına almakla, bazen tutuklamakla, bazen soruşturma açmakla gözünü belediyelere dikmiş bir iktidar var. Ama bizler Cumhuriyet Halk Partisi’nin yöneticileri, üyeleri olarak, bu ülkenin evlatları olarak, bu ülkeyi miras aldığımız önderlerimizin yolunda ilerlemekte kararlıyız. Hiçbir koşul ve baskı altında görev ve sorumluluklarımızı ihmal etmedik, kararlılıkla mücadele etmeye devam ediyoruz” dedi.

‘Önümüzdeki Dönem Yatırım Dönemi Olacak’

Belediyeyi ayağa kaldırmak için çalıştıklarını söyleyen Başkan Baltacı; “127 milyonu çarçur ettikleri Millet Bahçesi orada dururken, 100 liraya muhtaç ettikleri belediyeyi ayağa kaldırmak için gece gündüz çalışıyoruz. Canımızı dişimize takmış görevimizi yapmaya çalışıyoruz. Bu 10 ay içerisinde mali disiplini sağladık. Bu 10 ay içerisinde organizasyon yapımızı hızla iyileştirdik ve Kastamonu’da bu 10 ay içerisinde temel belediyecilik hizmetlerinde Kastamonululara en ufak bir sıkıntı yaşatmadık. Koşulların altında ezilmedik, teslim olmadık, projelerimizi de sırasıyla hayata geçirmek için de büyük bir gayretin içindeyiz. Bu şehirde dershanelere gidemeyen öğrencilerimiz için kurmuş olduğumuz etüt merkezinde öğrencilerimizle buluştuk. Ankara’daki Derman Evimiz ile ilgili işlemlerimizi tamamladık. Biz seçim döneminde ne söz verdiysek, sırasıyla Kastamonululara hizmet etmek için o projeleri hayata geçirmeye devam ediyoruz. Fakat bazı şeyler var ki, bizim her şeyden çok daha önemli. Göreve geldiğimiz ilk andan itibaren Kastamonulular artık Kastamonu Belediyesi’nde ne olup bittiğini anbean biliyor. Daha önce kapalı kapılar ardına mahkum edilmiş bir belediyeyi Belediye Meclis toplantıları başta olmak üzere Kastamonu halkına açtık. Bugün Kastamonulular belediyede ne olup bittiğini biliyor artık. Biz Kastamonu Belediyesi’nde şeffaflığı, güveni sağladık. İtibarını tekrar belediyeye kazandırdık. Önümüzdeki dönem yatırım dönemi olacak. Söz verdiğimiz projeleri bir bir hayata geçireceğimiz bir dönem olacak. Bu iktidar hem Türkiye’nin hem de Kastamonu’nun önündeki en büyük engeldir. İlerlemenin önünde engeldir, kalkınmanın önünde engeldir, gelişmenin önünde engeldir, aslında hizmetin önünde engeldir” şeklinde konuştu. 

‘Bu Engeli Türkiye’nin Önünden Kaldıracağız’

İktidarı eleştirerek sözlerine devam eden Başkan Baltacı; “Bir iktidar düşünün, 23’üncü yılına girmiş, Türkiye her şeyini teslim etmiş ama o kadar ağır şartlar altında yaşam mücadelesi veren bir halka karşı yapacağı onca işi bir tarafa bırakmış, gözünü belediyelere dikmiş, belediyelerden intikam almaya çalışıyor. Fakat bizlerde partimizin her kademesindeki yöneticisiyle canla başla mücadele ediyoruz. Güya bunlar bir Millet Bahçesi yapacaklardı, orayı da halkın hizmetine sunacaklardı. İhalesini 41 milyona yaptılar, müteahhitte ödedikleri para 127 milyon TL. Şimdi çıkıp bunun üzerinden siyaset üretmeye ve bizi mahkum etmeye çalışıyorlar. O kadar acemiler ki, ellerinde her şey olmasına rağmen, Millet Bahçesi’nin geçmişi hakkındaki en ufak bilgiye sahip olmadan, çıkıp burayı istismar eden açıklamalar yapıyorlarmış. Neymiş; ‘Belediye yapılan yatırımı devralmamış, iktidarın yaptığı yatırımı belediye atıl duruma sokmuş.’ Arkadaş sen önce kendi kurumunun yaptığına bir bak, bizden önce TOKİ, bizden önceki belediyeye Millet Bahçesi’ni devretmek istemiş ama yapamamış. Sonra gelmiş, dayanmış bize devretmeye çalışmış, bizde gidip rapor tutmuşuz, demişiz ki ‘127 milyon TL para harcamışsınız, ağaç dikmeyi becerememişsiniz, sulama sistemini yapmayı becerememişsiniz, elektriğini becerememişsiniz, mekaniğini becerememişsiniz, biz burayı devralırız ama siz önce milletin parasını gömdüğünüz yerin eksikliklerini tamamlayın’ dedik. Bunun üzerine parka da kayyum atadılar. Madem belediye almıyor, o zaman Özel İdare’ye devredelim dediler. Sizin kayyumda başkasına aklınız çalışmıyor mu? Burasının mülkiyeti belediyeye ait. O paranın yarısına bile orayı ayağa kaldırabilecekken, bir işi becerememişsiniz, elinize, yüzünüze bulaştırmışsınız. Bu iktidar hem Kastamonu’nun hem de Türkiye’nin önündeki en büyük engeldir. O yüzden bu engeli kaldıracağız irade bu salonda. Bu engeli Türkiye’nin önünden kaldıracağız. Mart ve Nisan aylarında başta ulaşım sorunu olmak üzere yatırım adımlarımız atmaya başlayacağız. Koşulların ağırlığı devrimci bir duruşu, devrimci bir mücadeleyi zorunlu kılıyor. Cumhuriyet Halk Partisi bu güzel ülkenin hayal ettiği her şeyi başaracaktır” ifadelerini kullandı.

CHP, İl Danışma Kurulu Toplantısı'nı Yaptı

‘Parti Programımızı Yalın Bir Gerçek Üzerine İnşa Etmeliyiz’

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Parti Meclis Üyesi Hikmet Erbilgin; parti programın önemine değinerek, “Bir program kurultayının eşiğinde, hazırlığı içinde örgütlerimiz ile aydınlarımız ile demokratik kitle örgütleri ile konuşarak hazırlanıyor. Şunu bilmeliyiz ki parti programı iktidar programıdır. Bir program ne kadar iyi olursa olsun tayin edici olan kadrolardır. Yani sizlersiniz. Bunu ete kemiğe büründürecek olan sizlerin kararlığıdır. İktidar olma özlem ve arzunuzdur. Kardeşlerim parti programımızı yalın bir gerçek üzerine inşa etmeliyiz. Çok iyi anlaşılmasını ümit ettiğim bir çağdan geçiyoruz. Parti içinde ki meselelerde de ama esas olarak toplumu ilgilendiren meselelerde de gerçek nedir, aldatmaca nedir ayırt etmekle yükümlüyüz. Çünkü ‘hakikat’ giderek anlamakta zorlandığımız bir kavrama dönüşüyor. Gerçek kor gibidir onu avuçlarımız ile tutup millete ulaştırma görevi hepimizin. İktidar hepimizin bildiği doğruları yalana dönüştürüyor. AKP yalanı örgütlüyor, bunun için düzenekler kuruyor ve en önemlisi hakikati değersizleştiriyor. Ve kendi tabanına da bütün etik değerlerden uzak yalanı söyleme yaygınlaştırma görevi veriyor. İnsanlığı öldürüyor. Esas meselemiz bu. Bunu aşmak zorundayız. O nedenle milletimize yukarıdan seslenemeyiz. Onunla dertleşecek olanakları bulmak zorundayız. Yoksa herkesin kendi mahallesine seslendiği sağır odalardan çıkamayız. Vefa, dayanışma, fedakarlık, alçakgönüllülük, tokluk, anlayış, merhamet, saygı, özsaygı, haddini bilme en çok sarılmamız gereken değerler olmalıdır. Her şeyi bilen yerine anlamayan çalışan bir tutuma ihtiyacımız var. Sanal dünyada ki alkışlar yerine milletimizin rızasına ihtiyacımız var” şeklinde konuştu.

‘Ümit Özdağ'ın Tutuklanması Gerçeğe Karşı İktidar Eliyle Açılmış Bir Savaştır’

Sözlerine devam eden Erbilgin; “Akp yalanı örgütlüyor ne demek; hepimiz biliriz ki bu ülkenin devrimcileri Filistin'i dert etmiştir. 1967 sınırlarında başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız Filistin devletini savunmuştur. Ama aynı zamanda siyasal İslamcılarda Filistin'i istismar etmiştir. Yıllarca Cuma namazı çıkışlarında Filistin için çağrılar ve eylemler yapmışlardır. Bugün o yalanı örgütleyenler ne yapıyor? Partimizin İstanbul'da Galata Köprüsünde yapmak istedikleri açıklamayı yasaklıyor. ABD Başkanı Donald Trump'in ‘Filistinlilerin Gazze'den tehcir edilmesine’ Filistinlilerin vatansızlaştırılmasına yönelik planına Erdoğan çıtını çıkarmıyor. Yetmez İsrail ile ticaret devam ettiriliyor. İşte yalanı örgütlemek budur. Mesela Sinan Ateş davasının siyasi ayağının üzerinin örtülmesi ve eş zamanlı olarak Ümit Özdağ'ın tutuklanması gerçeğe karşı iktidar eliyle açılmış bir savaştır. Bunları doğru anlamakla yükümlüyüz.  Örneğin Bolu otel yangının da tüm sorumluluk Kültür ve Turizm Bakanlığına aitken Tanju Başkanı tartıştırmak gerçeği eğip bükmenin ötesinde yalanın örgütlenmesidir. Öyle ki yaklaşık 6 ay önce turizm belgesini kaybedip kaçak duruma düşmüş olan Grand Kartal Oteli işletme belgesini güncellemediği için kaçak duruma düştü. Bu durumu Turizm Bakanlığı Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürü Neşe Çıldık, 2 Temmuz 2024 tarihinde bir yazıyla aralarında Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'un büyük ortağı olduğu ETS'nin de bulunduğu seyahat acentalarına duyurdu. ETS Tur da Bakanlığın 2 Temmuz 2024'de yazdığı yazıyla Kartal Otel'in faaliyet gösteremeyeceğini bilmesine rağmen Kartal Otel reklamlarının altına Antalya Konyaaltı'nda bulunan, isimden başka hiçbir benzerliği olmayan ‘Kartal Pansiyonun’ 2022-7-1716 sayılı Turizm Belge Numarasını koydu ve satışını sürdürdü. İşte yalanın örgütlenmesine gerçeğin eğilip bükülmesine bir örnekte budur” ifadelerini kullandı. 

‘Üretici Borcun Altında Eziliyor İflas Ediyor’

Partilerinin çok önemli bir süreçten geçtiğini söyleyen Erbilgin; “Kastamonu’muzda bugün dünden daha demokratik, daha katılımcı ve daha özgürlükçü bir partiye uyandık. Kastamonu’yu ayağa kaldıracak güçlü bir vizyonla yeniden güçlü ve kalkınmış bir şehri inşa edecek irade buradadır. Bizler hep birlikte güçlüyüz. Şehrimizi ve insanımızı tanıyoruz, samimiyiz, sorunlarını biliyoruz çünkü memleketimizin her köşesinde vatandaşlarımızın arasındayız, onlarla nefes alıyoruz. İyi günlere doğru hep birlikte koşuyoruz. Geleceğe bakıyoruz, bakmalıyız. Sadece geleceğe bakın, sadece gelecek için ne yapacağınızı düşünün ve o adımları atın. Çünkü ülkemiz Cumhuriyet'in ikinci yüzyılına büyük sorunlarla karşı karşıya giriyor. Köklü kurumları zayıflamış bir devletle, işlevsizleşmiş bir meclisle, çökmüş bir adalet ve eğitim sistemiyle, demokratik bir dünyadan uzaklaşmış bir ülkeyle, yarısı yoksullaşmış bir nüfusla girdik. İktidar iş başına geldiğinden bu yana ülkenin ana motor gücü orta sınıfı yok etti. Milletin evlatlarını perişan etti, ulusal varlıklarımızı yok etti. Üretici borcun altında eziliyor iflas ediyor. Bu iktidar neyi başardı biliyor musunuz? Daima bereket bölgesi olmuş bu memleketi gıda enflasyonunda birinci yapmayı başardı. Hepimizi bir konuda eşitledi; yoksullukta ve yoklukta eşitledi. Evde çorba kaynamıyor. Ömrünü çalışarak geçirmiş emekli ailesi perişan. Gençler üzgün ve umutsuz. Mülakatlarda dışlamayı ve kayırmacılığı görüyor. Dünyada örneği olmayacak şekilde bu cennet vatanın vatandaşlığı para ile satılıyor. Milletin iktidardan ümidinin kalmadığını görüyoruz. Bunun için sorumluluğumuz çok büyük. Çünkü demokrasimiz, ekonomimiz, geleceğimiz tehdit altında. Bunu kabul edemeyiz. Bu kahredici tabloyu değiştirecek güç sizlersiniz, bizleriz, kurulduğu günden bu yana Türkiye'de medeniyetin, kalkınmanın, bereketin timsali olmuş CHP'lilerdir. Türkiye uzunca zamandır krizle sarsılıyor, dünyanın ilerleyişi sırasında geri kalıyor. İlk yapmamız gereken her yaştan, her kesimden vatandaşlarımızı dikkat ve empati ile dinlemektir. Millete kulak verdiğimizde duyduğumuz 'Biz 86 milyon yurttaş olarak zengin ve güçlü bir ülkede özgür ve refah içinde yaşamak istiyoruz' diyorlar. Her vatandaşını mutlu hissettiren, 86 milyon vatandaşını memleketin eşit hissedarı hissettiren bir Türkiye'yi yeniden inşa edeceğiz. Bizim için anahtar sözcükler 'değişim' ve 'yeniden inşa'dır. Tam 101 yıl önce mazlumlara ilham kaynağı olunduğu gibi bugün de takip eden değil yol açan yol gösteren olmalıyız. Hedefimiz iktidar. Bu memleketin bize ve anlayışımıza ihtiyacı var. Her adımımızın bu hedefle ilişkisi var. Bütün örgütümüzün her birinin her kararında ve her adımında kendisine sorması gereken tek soru var 'bu adımım bizi iktidara yaklaştırıyor mu?'. Artık her birimizin her bir diğerini bu kriterle ölçmemiz gerekiyor. Hep bu soru zihinlerimizde yankılanmalı. Bu soruyu her gün ibadet eder gibi günde 5 kere sorması gerekir. Her kademede tüm yöneticilerimiz 'benim bugünüm partimi iktidara yakınlaştırdı mı uzaklaştırdı mı?' diye sormalı. Her seçimi kazanmak için ortak akılla hareket etme şartı var. Türkiye milletçe, toplum olarak seçtiklerinden icraat bekler, icraatçı, aktif yöneticiler, ekipler, süreçler, liderler bekler. Bizim işimiz bugün belediyelerde yarın iktidarda yurttaşın istediği adaleti, refahı ve güvenlik duygusunu hep birlikte vermektir. Aklın ve bilimin rehberliğinde çok, disiplinli ve ahlaklı çalışmamız gerektiğini hepimiz biliyoruz. Millet bize yerel seçimlerde 'şehirleri sizin adaylarınızın daha iyi yöneteceğinize' inanıyoruz dedi. Fakat seçmen bizi tartıyor, gözlüyor. Henüz bize ülkeyi siz net olarak yöneteceksiniz demedi ama diyecek. Biz bu sürecin en önemli lokomotifiyiz” şeklinde konuştu.

‘Siyasetin En Doğrusunu CHP İle Buluşturmalıyız’

Erbilgin son olarak; “Dünya köklü bir değişimden geçiyor, haritalar değişiyor, güç dengeleri değişiyor. Türkiye değişen bu dünyada kendisine yeni bir yer arıyor. Partimiz her alanda yeni ve güçlü bir hikaye yazmak için ortak akıl toplama vakti gelmiştir. Bunun bugün gongu çalıyor. Milletin bildiğini millete anlatma zamanları geçti. Millete daha fazla nasıl da geçinemediğini anlatma vakti geçmiştir. Bize, bizi gören vatandaşımız 'bana ne yapacaksın onu anlat' diyecek. İyi geçinemediğinin nedenini millet biliyor zaten 31 Mart'ta bu konuda el sıkıştık anlaşma tamam, şimdi el sıkışmamız gereken şey milleti buradan çıkartanın biz olacağımız. Millet henüz buna 'evet' demedi. Bu yüzden millet için yeni bir hikaye tarif edecek zaman gelmiştir. Türkiye'nin ve dünyanın en iyi uzmanlarını, siyasetin en doğrusunu CHP ile buluşturmalıyız. Dün tüzüğü hazırladık ya benim için program bundan bin kat daha önemli. CHP, mağdurların sözcüsü, kapsayıcı ve halkçı bir partidir. CHP, ikinci yüzyılda ülkemizi sıçrayarak kalkındıracak, zenginleştirecek ve demokratikleştirecektir nokta. Ülkemize demokrasiyi getirmek için mücadele eden bizler partimizin daha da demokratikleşmesi için mücadele edeceğiz bunun için kollarınızı açın gelen herkesin ellerini sıkın ve 'baba ocağınıza hoş geldiniz' deyin. Bunu demezseniz olmaz. Partimiz kutsal değil. Partiyi kutsallaştırırsak bugünkü parti devleti anlayışına doğru gideriz. Bizim kutsalımız milletimiz, vatanımız. Partimiz devletimize, bayrağımıza, bu cennet vatana hizmet etmekteki aracımız, kurumumuz. Böyle bakmalıyız. Kişi hukuku değil, yoldaşlık hukukudur tesis etmek istediğimiz. Birbirimizi incitmemizin bize bir faydası yok. Kucaklaşacağız. Bütün bu değişim süreci boyunca azalmanın değil, çoğalmanın peşinde olacağız. Küçük hesapların değil, büyük hedeflerin yolcusu olma iradesine koşacağız. CHP değişmektedir. CHP artık iktidar olamayacağına inanan, partiyi yönetmeyi ülkeyi yönetmenin önüne koyanların partisi değildir olamaz. Çünkü CHP artık Türkiye'nin birinci partisidir. CHP artık iktidar partisi olmalıdır. Bizim tek gücümüz var oda milletimiz. Bizi güçlü kılan yüce halkımız, ülkemizin geleceğine olan sarsılmaz inancımız yolumuzun pusulasıdır. Biliyorum ki yeni dünyada Türkiye hak ettiği yeri alacak. Adil, demokratik ve güçlü yapacağız ve biz yapacağız. Ülkemizi özgür kılacağız hem de çok yakın bir gelecekte. Milletle yeniden büyük bir hikaye yazacağız” dedi.

CHP, İl Danışma Kurulu Toplantısı'nı Yaptı

‘Gözaltı, Tutuklama, Kayyum, Bir Sürü Teşebbüs Bizi Yıldırmaz’

CHP Parti Meclis Üyesi Kastamonu Örgüt Koordinatörü Ali Abbas Ertürk, Kastamonu’nun milli mücadeledeki önemine değinerek; “Kastamonu'nun ülkemizin kurtuluşunda, kuruluşunda müstesna yerini mücadelesini hepimiz iyi biliyoruz. Burası her Türk milletinin evladı için önemli bir kent. Ama benim için de daha özel bir kent. Hem bu kurtuluştaki tarihin misyonunun yanında hem de çok özel dostluklar biriktirdiğim değerli parti meclis üyem, belediye başkanımızın, il başkanımızın ve adını sayamayacağım çok sayıda dostluğumuzun olduğu benim için de önemli bir kent. Mutluluğumu ifade etmek isterim ki Kastamonu'ya her geldiğimde adeta bir kar topunun yuvarlanarak büyümesi, çığa dönüşmesi gibi bir kalabalığı, kitleyi, coşkuyu artarak görüyorum. Bundan da ziyadesiyle mutlu olduğumu ifade etmek istiyorum. İnancın, çalışmanın, dayanışmanın, yol arkadaşlığının ve bir şehre olan sevdanın bir örgütü nerelere taşıdığının da canlı bir örneği Kastamonu. 31 Mart'ta tüm Türkiye'de Kastamonu'yu konuşturan il başkanımızın şahsında tüm Kastamonu örgütümüzü canı gönülde kutluyorum. Şimdi bir fotoğraf gözünüzün önüne koyun. Bu ülkeyi tanımıyorsunuz. Afrika'dan, Asya'dan ya da Avrupa'dan gelmiş bir gözlemci olarak bir fotoğraf koyun. Muhalefetin en büyük ilçesinin belediye başkanı tutuklanmış kayyum atanmış. Muhalefetin en yüksek oyu aldığı ilçelerden biri olan ilçesinin belediye başkanı tutuklanmış ve kayyum atanmış. Ana muhalefetin gençlik kolları genel başkanı bir sabah kapısına polisler doluşarak gözaltına alınmış ve soruşturma geçirmeye başlamış. Bir siyasi partinin görüşlerine katılırsınız, katılmazsınız, genel başkanı bir restoranda yaka paça gözaltına alınmış. Muhalif yayın yapan bir televizyonun yazarlarından yayıncılarından genel yayın yönetmenine kadar apar topar gözaltına alınmış, genel yayın yönetmeni tutuklanmış, program yapan bir yayıncısı ev hapsine tabi tutulmuş. Bundan 12-13 yıl önce yaşanmış ve hepimiz için kahramanca bir halk hareketi olan bir gezi eylemine katılan o günkü sanatçıları hızını alamayan hükümet soyut kavramlara da kayyum atamaya devam edecek. Sese, nefese, düşünmeye, başlama eylemine, cansız varlıklara da mikrofona, kameraya da yakında kayyum atanmaya devam edecek. Cumhurbaşkanı 1956 yılında vefat etmiş. 1940’larda yazmış olduğu bir şiiri de terör örgütünün sloganı olarak kamuoyuna deklare etti. Bunu Cumhurbaşkanı'nın bugüne kadar kitap okumayıp sadece kitapların özetini okuyan Cumhurbaşkanı'nın bir cehaletine mi vermek lazım? Yoksa Hikmet Başkanımın söylediği gibi yalanın örgütlenerek kitlelerin kardeşlerin birbirine düşman olması politikasından bağlamak lazım. Bu konuda emin olamadım. Ha bu şiiri kimin yazdığını, bunun bir şiir olduğunu cumhurbaşkanlığın bilmediğinden adım gibi eminim. Ama bunu sadece bir cehaletle de açıklayamayız. Kötü bir kavganın savaşın topluma sirayet etmesinin bir yöntemi olarak da değerlendirmemiz lazım. Şimdi konuşmamın başında söyledim. Dışarıdan gelen bir gözlemcisiniz. Bu tabloya demokrasi diyebilir misiniz? Bu açık ve net konuşalım. Bu tablonun adı artık adı konulmuş bir faşizmdir değerli arkadaşlarım. Biz de mücadelemizi dünyada faşizmle nasıl mücadele edilmişse artık o yöntemleri kullanarak etmemiz lazım. Olağan olmayan koşullarda mücadele yöntemi de olağan yürütülemez. O nedenle biz demokratik hukuk kurallarına sadık kalmak şartıyla mücadele yöntemimizi, mücadelemizi, araç gereçlerimizi örgütlenmemizi, dayanışmamızı daha fazla büyüterek bu mücadeleyi sürdürmemiz lazım. Gözaltı, tutuklama, kayyum, bir sürü teşebbüs bizi yıldırmaz. Biz eğer bir gözlemci o Asya'dan gelen gözlemci önüne 12 Eylül döneminin gazete manşetlerini konsa masanın sağ tarafına da bugünün manşetlerini konsa bu yönetime sivil bir yönetim de diyemeyiz. Bu yönetim olsa olsa demokrasinin araçlarını kullanarak demokrasinin kutsallığına sığınarak demokrasiyi yok etmeye çalışan bir yönetim anlayışıdır. Ama bu da moralimizi bozması sandığı kaldırmak isteyen sandığı yok etmek isteyen tüm siyasetçiler sandığında boğulmuştur. 100 tarihimiz bunun en canlı örneğidir. O nedenle Sayın Cumhurbaşkanı'na şunu söylemek isteriz. Biz senin gündemine meşgul olmayız. Sen kayyumuna, zulmüne, antidemokratik uygulamalarına devam et. Ama bizim bu ülkeye borcumuz var. Bizim bambaşka işimiz var. Tarih her zaman belli kuşakların omuzlarına belli yükler ve sorumluluklar yüklemiştir. 100 yıl önce Gazi Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşların omuzuna yüklemiştir. Ve onlar bu sorumluluğun altından kalkmış ve başarmışlardı. 100 yıl sonra da bizim kuşağımıza tarih bizim kuşağımızın omuzlarına bu memleketi demokratik yollarda kurtarma görevliliği demiştir. Onlar nasıl başarılıysa biz de başaracağız, başarmaya mecburuz. Başka bir şansımız yok. Eğer herhangi bir yol arkadaşımız günlük siyasi kavgalarla bu mücadeleden kendini ayrı tutmaya çalışırsa bu mücadelenin dışında bırakmaya çalışırsa kendini evdeki çocuğu da onu affetmez, bu emanetin sahibi de onu affetmez, bunun bilinmesini isterim” dedi.

‘Tez Zamanda İktidar Olacağız’

Bu ülkeyi nasıl yöneteceklerine değinen Ali Abbas Ertürk; “Bizim programımız aslında dünyadaki en önemli programlardan bir tanesi. Çok temeli yere basan bir programımız var. Çok köklü bir programımız var. Üç öze bağlı kalarak programımızı çağ uygun hale getirmemiz lazım. Güncellememiz lazım. Ve yalı, sade elini alan vatandaşın Cumhuriyet Halk Partisi iktidara geldiği zaman işte bunları bunları yapacakmış diyebileceği bir program yapacağız.. O nedenle Cumhuriyet Halk Partili yol arkadaşlarım artık parti içinde o olmuş, o olmuş. Yani her bir yolu arkadaşımız basın aracılığıyla söylediğimiz için tüm birlerde de bu duyulabilir. Kastamonu modelini örnek alarak başarıyı iktidarı her şeyin merkezine koyarak ufak tefek sorunlardan uzaklaşması lazım. Cumhuriyet Halk Partili arkadaşlarımız artık alın teri çalınan elleri nasırlı çiftçinin emeğini alın terini nasıl koruyacağını konuşmalı, gündemine bunu almalı. Sefalete mahkum edilen emeklilerimizin yaşam standartlarını nasıl yeniden sağlayacağız? Tüm yol arkadaşlarımız bunu konuşmalı. Batma noktasında gelen esnafımızın sorunlarını konuşmalı. Parası olanın tedavi olduğu, olmayana 9 ay sonuna randevu verildiği sağlık sistemini konuşur olmalı. Adaletsiz gelir dağılımını konuşmalı Cumhuriyet Halk Partililer. Vahşi kapitalizme karşı sosyal demokratik ekonomik modellerimizin ne olacağını konuşmalı, bunu tartışmalıyız. Boş tencereyi konuşmalı, dolmayan pazar filesini konuşmalı ve bununla dertlenmeliyiz biz artık. Yokluk intiharlarını konuşmalıyız. Yurt dışını tek seçenek görmek zorunda kalan ülkesinden umudunu yitirmiş olan genel başkanımızın ifade ettiği biçimde bir seçim daha bekleme kararı alan o gençlerimizin geleceğini, eğitimini, gelecekteki konumlarını konuşmalı. İşsizliği ve nasıl istihdam yaratacağımızı konuşmalıyız bu kapalı olan toplantılarımızda.  Biz halktan aldığı oyla halkı mağdur eden, halka bu ülkeyi zindan haline çeviren Erdoğan'ın mağdur ettiği kitlelerin sesi, sözü ve temsilcisi olmalıyız. Biz kimsesizin kimsesi, derdinin dermanı, çaresizin çaresi olmak zorundayız. Sizin oluşturduğunuz bu toplumsal baskıdan sonra da Recep Tayyip Erdoğan sandıktan kaçamayacak ve tez zamanda iktidar olacağız” diye konuştu.

CHP, İl Danışma Kurulu Toplantısı'nı Yaptı

 

Bakmadan Geçme