CHP Genel Başkan Yardımcısı Şahbaz: 'Kastamonu Çok Şanslı'
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Kastamonu İl Danışma Kurulu toplantısı CHP İl Binası Mehmet Sezer Konferans Salonu'nda yapıldı.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İl Danışma Kurulu toplantısı CHP İl Binası Mehmet Sezer Konferans Salonu’nda yapıldı.
Cumhuriyet Halk Partisi İl Başkanı Dilek İlke Karabacak; “Partimiz, Eylül ayında gerçekleştirilen kurultayda programımızı yenilemeye dair bir irade ortaya koydu. Partimiz de başlattığımız ve ülkemizin değişimiyle devam edeceğine inandığımız bu süreçte örgütümüze, ilçe başkanlarımıza, kadın kollarımıza, gençlik kollarımıza, il yönetimimize ve meclis üyelerimize büyük bir sorumluluk düşüyor. Her birimiz Cumhuriyet Halk Partisinin bir neferi olarak bu sorumluluğun karşılığını hissetmek, anlamak ve büyük çaba sarf etmek zorundayız. Biz adımlarımızı doğru yönde, kararlılıkla atmaya devam ettikçe sadece partimiz değil, Türkiye doğru yolda ilerleyecektir. Çünkü biz başarırsak Türkiye başaracaktır. Bu da dayanışmanın, emeğin, ortak aklın, hukukun, adaletin, özgürlüğün zaferi olacaktır. Cumhuriyetin, demokrasinin ve halkımızın zaferi olacaktır. Bu güzel ülkemizin, Yuvamız Kastamonu’nun zaferi olacaktır” dedi.
‘Her Şartta Milletinin Yanında Hep Birlikte İlerleyeceğiz’
Cumhuriyet Halk Partisi İl Başkanı Dilek İlke Karabacak; “Milletimiz, ülkemizin ekonomide, adalette, güvenlikte, eğitimde, sağlıkta yaşadığı büyük krizlerin temelinde iktidarın, bile isteye uyguladığı yanlış politikalar olduğunu net bir biçimde gördü ve anladı. Vatandaşlarımız Cumhuriyet Halk Partisi'yle birlikte yeni bir yola girmeye hazır olduklarını bize net olarak gösterdi. Onun için boşa harcayacak, içe dönük ve halktan uzak gündemlere ayıracak tek bir dakikamız bile yok.Biz yeniyi, değişimi, ikinci yüzyıldaki yeni Türkiye anlayışını; birinci yüzyıldaki devrimlere, altı oktaki her bir ilkeye sahip çıkarak, siyaseti içeride ve dışarıda doğru okuyarak, kendinden emin, örgütüne güvenen, her şartta milletinin yanında duran bir tutumla bugüne yorumlayıp hep birlikte ilerleyeceğiz. Cumhuriyet Halk Partisi’nin kimsesizlerin kimsesi olduğunu anlatacağız. Her derdin bir çaresi olduğunu, o çarenin de Cumhuriyet Halk Partisi’nde olduğunu milletimize aktaracağız. Halkımızla birlikte iktidara ulaşacağız, halkın iktidarını hakim kılacağız” ifadelerine yer verdi.
‘Seçim Broşürümüzde Yer Alan 14 Projeden 3’ü Hayata Geçti’
Cumhuriyet Halk Partisi İl Başkanı Dilek İlke Karabacak; “31 Mart’ta milletimizin desteği ve güveniyle Belediye Başkanımız Hasan Baltacı ve onun erdemli, hamiyetli kadroları görev başına geldi. Yaklaşık 8 ay gibi kısa bir sürede temel belediyecilik hizmetlerini ayağa kaldırdığımız gibi seçim broşürümüzde yer alan 14 projeden 3’ü hayata geçti. Ankara Derman Evi projesinde son aşamaya gelen, Sarı Otobüs projesinde de çalışmalarını önemli bir noktaya taşıyan kıymetli yoldaşım, Belediye Başkanımız Sayın Hasan Baltacı ve belediye yönetimimize sizlerin huzurunda bir kez daha teşekkür ediyorum. Yoğun parti programına rağmen her daim örgütümüz ve Kastamonu için gecesini gündüzüne katan değerli yoldaşım, Parti Meclis Üyemiz, yurtiçi örgütlenme koordinatörümüz Sayın Hikmet Erbilgin’e de huzurlarınızda teşekkür ediyorum ”dedi.
‘Ne Yaparsak Yapalım Kadim Kastamonu’muz İçin Yeterli Olmayacaktır’
Açıklamalarına devam eden Karabacak; “Gerek tüm örgütümüz, gerekse belediyelerimizin hamiyetli ve erdemli kadrolarıyla bu güzel cumhuriyet şehri için bıkmadan, yorulmadan çalışıyoruz, çalışmaya devam edeceğiz. Ancak biz ne yaparsak yapalım kadim Kastamonu’muz için yeterli olmayacaktır, olmamalıdır. Çünkü bu şehir ve bu şehrin insanları her hizmetin, her yatırımın en iyisine layıktır, en iyisini hak etmektedir. Biz tüm bunları ve daha fazlasını yaparken siyasetin ‘ikiz kardeşleri’ sorumluklarını unutturmaya, belediyelerimize çıkardıkları engelleri görünmez kılmaya çalışmaktan geri durmuyorlar. Ama biz unutmuyoruz. Ve görüyoruz. İnebolu Yolu’nu unutmuyoruz. Daday Yolu’nu unutmuyoruz. Kırık Barajı’nın unutmuyoruz. Yeni stadyum sözünü unutmuyoruz. Demir yolu, hastane, organize sanayi bölgesi ve bölge adliye mahkemesi sözlerini unutmuyoruz. Şimdi onlara soruyorum. AKP İl Başkanı Sayın Ahmet Sevgilioğlu, başkan olduğundan bu tarafa 159 gün geçmiş. Biliyoruz selefin Doğan Ünlü hep kendisine çalıştı. Hukuksuz bir seçimle kendisine ancak koltuk edindi. Peki sen ne yaptın? Memleketin hangi derdine derman oldun, söyle. Hadi anladık. İktidarın il başkanı olarak konak işlerinde tecrübeli, siyasette acemisin. Ama milletvekillerin ne işe yapıyor? Tam 567 gündür meclisteler. Biri sadece yemin etmek için diğeri yemin hariç bir kez kürsüye çıkmış. Onun dışında gezmişlerde gezmişler. 567 günde 2 kez Cumhurbaşkanı, 50 kez bakan, 3 kez de bakan yardımcısı ziyaret etmişler. Ama bu ziyaretlerden Kastamonu’nun payına kuru bir selamdan başka hiçbir şey düşmemiş. Buraya getirdikleri bakan ve bakan yardımcılarını da saymıyorum. Sayın Uluay, Sayın Ekmekçi; Bu millet sizi dertlerine, sorunlarına çözüm üretesiniz diye meclise gönderdi. Ankara’da iş takipçiliği yapasınız diye değil. Meclis koltuklarından vatandaşa enerjide tasarruf edin çağrısında bulunasınız diye değil. Şimdi kalkmış birde bize icraattan bahsediyorsunuz. Laf atıp, algı kovalıyorsunuz. Çünkü sizde çok iyi biliyorsunuz ki; beceriksizsiniz. Pembe tablolar çizerek bu cumhuriyet şehrini, Yuvamız Kastamonu’yu kandırabileceğinizi düşünüyorsunuz. Şunu iyi bilin ki artık Kastamonu’nun sizin boş laflarınıza karnı tok” şeklinde konuştu.
‘Kastamonu’dan Ankara’ya Sevki Hemen Gerçekleşmiyor’
Sağlık hizmetleriyle ilgili konuşan Karabacak; “ Birkaç konuya değinmek istiyorum. Geçtiğimiz günlerde AK Parti Milletvekili Sayın Halil Uluay bir sağlık problemi yaşadı. O süreçte kendisini telefonla aradım. Cevap vermedi. Dönüşte olmadı. Görmemiştir, duymamıştır. Sağlık her şeyden önemli. Kendisine buradan geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Ama şunu hatırlatmakta da fayda görüyorum. Herkes sayın Uluay gibi ayrıcalıklı olmuyor. Sağlıkla ilgili problem yaşadığında anında müdahale şansı bulamıyor. Kastamonu’dan Ankara’ya sevki hemen gerçekleşmiyor. Parası yok. Gidip Özel Medicana Hastanesi’nde tedavi olamıyor. Doğanyurt’tan, Küre’den, Akkaya’dan, Tepeharman’dan biri rahatsızlandığında, sevk edilmesi gerektiğinde sedyede saatlerce beklemek zorunda kalıyor. İnsan önce kendi yalanına inanacak demişler. Halil Bey söylediği yalana öyle çok inanmış ki çıkıp ‘Randevu alamadığını söyleyenler, yalan konuşuyor’ diyerek hemşerilerimizi yalancılıkla suçluyor. Kendisi halktan o kadar kopmuş. İki hastaneyi yıkıp, tüm Kastamonu’nun yükünü sırtına vurdukları Kastamonu Eğitim Araştırma Hastanesi’ne gidiyorsunuz. Randevu bulamıyorsunuz. Önceden hastane önünde kuyruk var diyorlardı, şimdi insanlar randevu alabilmek için telefon kuyruğunda sinir krizleri geçiriyor. Bırakın poliklinik randevusunu daha yeni televizyonlara düştük. Kolonoskopi için hastaya 5 buçuk ay sonrasını randevu veriliyor. İki de bir doktor müjdesi veriyorsunuz ama polikliniklerde doktor yok. Doktor yetersiz. Bakın geçtiğimiz Perşembe günü koca hastanede 1 kadın doğum uzmanı vardı. Hem heyete bakıyordu, hem de poliklinik yapıyordu. Diğer branşlarda da durum aynı. Artık aile hekimlerinin verdiği raporlardan ücret alacağız diyorlar. Aile hekimlerine gitmeden hastaneye giderseniz, 10 katı fazla katkı payı ödeyeceksiniz diyorlar. Bunun adına da Türkiye Yüzyılı koymuşlar. Anlayacağınız soygunun adı Türkiye Yüzyılı olmuş” dedi.
‘Halkın 110 Milyon Lirasına Çökenlere Tek Bir Laf Etmiyor’
AK Parti Milletvekili Serap Ekmekci hakkında da konuşan Karabacak; “Gelelim diğer milletvekiline. Serap hanımın durumu sayın Halil Uluay’dan da beter. Seçim öncesi MHP’den transfer olduğu AKP’ye kendini kabul ettirebilmek için şekilden şekle giriyor. Yaveri bir köşe yazarıyla eski partisi, yeni partisi yetmedi kamu kurumlarını dizayn etmeye çalıştı, sanırım duvara tosladı. Şimdi köşe yazarı yaverinin işi gücü, varsa yoksa Cumhuriyet Halk Partisi, varsa yoksa Kastamonu Belediyesi. Bu yaver köşe yazarı Cumhuriyet Halk Partisi üyesi onu da söyleyeyim köşe yazarı ki; Biz hentbol takımı üzerinden 110 milyon lira para iç edilmiş dediğimizde, ‘boşuna hentbol şehri olmadık’ diyor. Halkın 110 milyon lirasına çökenlere tek bir laf etmiyor. Biz Kastamonu halkının yaklaşık 80 milyon lirası iki reklam şirketine aktarılmış dediğimizde, o köşe yazarı ki belediyemiz ücretsiz etüt merkezi açtığı, çocuklara ücretsiz süt dağıttığı için “halkın yoksulluğundan nemalanıyorsunuz” diyor. Halkı yoksul bırakan saraya, sarayın milletvekilli iş ortağına, 22 yıldır bu ülkeyi yöneten iktidara tek cümle etmiyor, edemiyor. Buradan Serap hanıma sesleniyorum. Vekilcilik oynamayı bırak. Siyaset cesurların işidir. Öyle her başın sıkıştığında eski milletvekiliniz Sayın Metin Çelik’in değimiyle ‘kankanın’ kalemine mürekkep olma.2017’de beraber şirket kurduğunuz iş ortağına gazete köşelerinde yazı yazdırmayı bırak. Siyaset mi yapacaksın, ticaret mi yapacaksın bir karar ver. Varsa sözün söyle, varsa cesaretin çık konuş. Sen memleketin hakkını, hukukunu savunacak, sorunlarına çözümler üretecek makamdasın. Ya bu deveyi güt, ya da vekillikten daha mahir olduğun iş takibine devam et. Hem böylece köşe yazarı yaverinle konak-arsa takasları için zemin hazırladığınız bu şehrin varsılına Acem Hanı’yla ilgili bundan sonraki süreçte daha fazla zaman ayırmış olursun” ifadelerine yer verdi.
‘Yalancının Mumu Yatsıya Kadar Yanmıştır’
Karabacak, MHP’yi eleştirerek; “Gelelim AKP’nin ‘vakit tamam’ diyen ikiz kardeşi MHP’ye, seçimden önce söyledik, bunlar sözde milliyetçi dedik. Aslında onların söylemek istediği ‘vakit tamam’ değil, nakit tamammış. Biz aslında Yuvamız Kastamonu’da nasıl akçeli işler çevirdiklerini biliyorduk. Belediye Başkanımız Hasan Baltacı Kastamonu’ya tane tane, AKP meclis üyelerine, Bilal’e anlatır gibi anlattı, anlatmaya da devam ediyor. Biri var ki telaşe düştü. MHP İl Başkanı Sayın Emre Şahin koltuğum gidecek diye ödü kopuyor. 6 Mayıs’ta 6 ay önce basının karşısına geçti, gözümüzün içine baka baka yalan söyledi. Belediyenin mülkünde işgalci değiliz dedi. Elektrik faturamızı da doğalgaz faturamızı da ödedik, kaçak elektrik kullanmadık dedi. Kameralar karşısında dekontları burada dedi. Sayın Şahin’e ben şimdi bu dekontu göstermek istiyorum. Kendisinde bir sureti zaten vardır. Bu dekont; Ülkü Ocakları’nın belediyeye ödettiği elektrik ve doğalgaz parasının Hasan Baltacı tarafından Ülkü Ocakları’ndan tahsil edildiğini gösteren 10 Eylül 2024 tarihli dekonttur. Emre bey 6 Mayıs’ta yalan konuşmuştur, koltuğunu koruma pahasına partililerini ve Kastamonuluları kandırmaya çalışmıştır. Ama yalancının mumu yatsıya kadar yanmıştır. Emre Şahin’e tavsiyem siyaset yapıyoruz diye böyle komik durumlara düşmemesi, kendisini ezdirmemesidir. Bir türlü beceremedikleri belediyeciliği, en azından bizim çalışkan kadrolarımızı izleyip öğrenmesi kendisi için iyi tecrübe olacaktır. Sonuç olarak bilmemek değil, öğrenmemek ayıptır” şeklinde konuştu.
‘Halkın İradesine Sahip Çıkmaktan Bir Milim Dahi Geri Adım Atmayacağız’
Karabacak son olarak; “Bugün ülkemiz iktidar ve ortağı tarafından çoklu krizlerin ve ağır koşulların içine itilmiş olsa da bu krizlerin her birine yanıt üretenler var, biz varız. Halkı yalnız bırakmayanlar var, biz varız. Halkçı belediyeler var, halkın Cumhuriyet Halk Partisi var. Halk için çalışmaktan, halk için üretmekten, halkın iradesine sahip çıkmaktan bir milim dahi geri adım atmayacağız. Cesaret ve dürüstlükle, sabır ve kararlılıkla, özgüven ve güler yüzle halkın haklarını koruyacağız. Halkımıza eziyet edenler yenilecek, halkımıza hizmet edenler kazanacak. Cumhuriyet Halk Partisi kazanacak, halk kazanacak. Türkiye kazanacak, Yuvamız Kastamonu kazanacak. Dosta güven, olmayana kaygı olsun ki. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partisi birdir, hep birliktedir, ayaktadır. Yapılacak ilk seçimlerinde iktidar olacaktır ”dedi.
‘Hakkın, Hukukun Tekrar Hayata Geçmesi İçin Mücadele Ettik’
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Zeliha Aksaz Şahbaz ise; “Biz Hasan Başkanımızla, Hikmet Başkanımızla ve İlke Başkanımla yıllarca görev yaptık, birlikte çalıştık. Başkanımızın milletvekilliği döneminde çalıştık. Ben de Kastamonu'nun kardeş kenti Kütahya'dan geliyorum. Kastamonu'yla bizim çok güzel kültürel bağlarımız var, ilişkilerimiz var ve yapı olarak da çok yakın illeriz aslında. Güzel anılarımız da var. Eskiden futbol maçlarında çok güzel tekerlemeleri de vardır Kütahyaspor ile Kastamonuspor’un. Burada olmaktan gerçekten mutluyum. Yıllardır gelmek istedik fakat bugüne kısmetmiş. Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz yıllarca bu ülkede demokrasinin, insan haklarının, eşitliğin, hakkın, hukukun tekrar hayata geçmesi için mücadele ettik. Ve bu mücadelemizde hep birlikte kol kolaydık, omuz omuzaydık. Ve gerçekten yoldaşlık bağıyla, örgütümüzün büyük fedakarlığıyla bu mücadelemizi bugünlere taşıdık. Ve bugün Cumhuriyet Halk Partisi artık bu ülkede yönetmeye aday ve yerellerde de birinci parti olmuş olan partidir. Ve ben Kastamonulu hemşerilerime, Kastamonu'yu bu güzel insanlara, Hasan Başkanımıza ve Cumhuriyet Halk Partimize yönetmek için teslim ettiğinden dolayı da teşekkür etmek istiyorum. Gerçekten minnettarız. Kastamonu çok şanslı, Cumhuriyet Halk Partisi de çok şanslı. Hasan Başkanımızla yıllarca çalıştık beraber ve ne kadar güzel bir insan olduğunu çok yakından tanıyorum. Onun için böyle güzel bir insan bu şehri yönetiyor, Kastamonu'yu. Partimiz yönetiyor. Bu konuda Kastamonu hemşerilerimiz de gerçekten çok şanslılar” ifadelerine yer verdi.
‘Ülkemiz Bir Sömürge Ülkesi Konumuna Getirilmek İstendi’
Açıklamalarına devam eden Zeliha Aksaz Şahbaz; “Biz yıllarca mücadele ettik. Ne için mücadele ettik? Bu ülkede kardeşliğin, eşitliğin, adaletin, insan haklarının yerleşmesi için, demokrasinin, Atatürk ilke ve devrimlerinin tekrar egemen olması için yıllardır demokratik bir mücadele veriyoruz parti olarak. Biliyoruz, 1980 ihtilaliyle birlikte bu ülkede artık neoliberal politikalar uygulanmak üzere bir darbe yapıldı. Ve Sol Sosyal Demokrat Hareketlerinin toplumunun üzerinden bir silindir geçti ve bu ülkenin üzerine bir 12 Eylül karanlığı oturdu. Ve 12 Eylül 1980 tarihinden beri de ülkemiz maalesef uygulanan neoliberal politikalarla bir sömürge ülkesi konumuna getirilmek istendi. Ve bunun en ağır uygulamalarında 22 yıldır AKP iktidarı döneminde yönetimin her alanında bu ülkede yaşıyoruz, birlikte yaşıyoruz. Eğitimden sağlığa, tarımdan, adalete ve tüm alanlarda büyük bir baskı, sömürü ve adaletsizlik altında maalesef bugünlere geldik. Baktığımız zaman ben sağlıktan sorumluyum. 2003 yılında hayata geçen sağlıkta dönüşüm programıyla birlikte ülkemizde maalesef bir hak olan sağlık tamamen bir ticari mete haline dönüştü ve sağlıkta dönüşüm denilerek bugün ticarileşen, özelleşen bir sağlık sistemiyle karşı karşıyayız. Ve bugün gördüğümüz yeni doğan çetesi dediğimiz bebeklere bile uzanan bu el, bebeklerin katledilmesine kadar giden bu el, sağlıkta ticarileşmenin ve metalaşmanın sağlığı bir kar alanı haline dönüştürmenin sonucudur. Biz bunu görüyoruz” dedi.
‘Zincir Okullarla Eğitimde Çok Büyük Bir Özelleştirme İle Karşı Karşıyayız’
Eğitime değinerek sözlerine devam eden Zeliha Aksaz Şahbaz; “Eğitime bakıyoruz. Eğitimde de gençlerimizin, çocuklarımızın karanlığa teslim edildiği özel okullara teslim edildiği bir karanlık bir tarikat yapılanması ve karanlık bir özelleştirme furyasıyla karşı karşıyayız. Bugün okullarımız pislikten geçilmez hale gelmişken o okullara personel verilmezken bir öğün yemek bile çocuklarımıza çok görülürken baktığımız zaman özel okullara çıkarılan teşvikler, özel okullara yapılan bir sürü vergi afları ve zincir okullarla eğitimde çok büyük bir özelleştirme ile karşı karşıyayız. Onun dışında maden alanında, çevre alanında baktığımız zaman artık suyumuz, temiz ekmeğimiz, temiz gıdamız neredeyse ortadan kalkacak gibi duruyor. Tüm yaşam alanlarımıza, dağlarımıza, akarsularımıza maden şirketlerinin, işletmecilerin adeta saldırdığını görüyoruz. Ve bunların sonucu olarak Kastamonu'da geçtiğimiz dönemde çok büyük bir sel felaketi yaşadık. HES'lere kurban edilen yönü değiştirilen akarsularımızın sonucu olarak yaşadığımız bu büyük facia bizlere ibret olması gerekirken hala bu özelleştirme politikaları doğal alanı tahrip eden politikalar maalesef uygulanmaya devam ediyor” ifadelerini kullandı.
‘Emekçimiz Bugün Ağır Yoksulluk Altında Maalesef Yaşam Savaşı Vermekte’
Zeliha Aksaz Şahbaz konuşmasının devamında; “Bütün bunların altında baktığımız zaman büyük bir sömürüyü, büyük bir emek sömürüsünü görüyoruz. Milyonlarca emekli vatandaşımız, emekçimiz bugün ağır yoksulluk altında maalesef yaşam savaşı vermekte. Hal böyleyken iktidara baktığımızda da önceliği halkın sağlığı, halkın refahı, halkın yaşamı değil, bir grup sermayedarın, yandaşın daha da zengin edilmesi ve yeni derebeylerin yaratılması yönünde bir bütçe oluşturmak ve devletin kaynaklarını maalesef bu yandaşlara aktarmakla meşguller. Şimdi son yerel seçimlerde halkımız büyük bir teveccühle yerelleri bize emanet etti. Ve büyük şehirlerde, illerimizde çok büyük bir başarı kazandık ve belediyeleri aldık. Fakat AKP halkımızın bu iradesine karşı bunu kabul etmeyerek kayyum politikasını uygulamaya başladı. Dün Hakkâri’de belediyeye kayyum atandı, bugün Esenyurt'ta bunu görüyoruz. Bu bir baskı rejiminin, anti-demokratik bir zulmün dışavurumudur. Hiç kimse bize AKP'nin demokratik bir yönetim olduğunu, seçilerek geldiğini iddia etmesin. Çünkü demokrasi sadece seçimden kazanarak çıkmak değil, anayasal düzende hukukun üstünlüğüyle bir toplumu yönetmektir. Şu anda AKP iktidarı maalesef anayasa tanımaz, hukuk tanımaz uygulamalara devam etmektedir. 15 Temmuz darbesi ve sonrasında gerçekleştirdikleri 20 Temmuz sivil darbesiyle oluşturdukları bu hukuksuz sistemde tek adam rejimi inşa ederek bugün geldiğimiz noktaya ülkeyi taşıdılar. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak görüyoruz ki halkımızın bize çok büyük bir teveccühü var” dedi.
‘Baskılara Halkımızla Birlikte Sonuna Kadar Direneceğiz Ve Karşı Duracağız’
Kayyumlara değinen Zeliha Aksaz Şahbaz; “Biz bu baskılara halkımızla birlikte sonuna kadar direneceğiz ve karşı duracağız. Bunu ülkenin her yerinde yapacağız ve yapıyoruz. Esenyurt'ta karşıysak Hakkâri’de de karşıyız, Kayyuma. Mardin'de de karşıyız. Batman'da da karşıyız. Ülkenin neresinde antidemokratik bir uygulama varsa bir ihlal varsa biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak oradayız. Halkımızın yanındayız. Haklının ve hukukun yanındayız. Tüm vatandaşlarımızı da eşit bir şekilde anayasal eşit vatandaşlık ilkesiyle yönetmeye adayız. Evet, bütün bunların yanında bugün yeni bir aşamaya geldik. Bu kayyum rejimleriyle bakıyoruz İstanbul'da tüm belediyelerimizde bebeklerin çocukların kreşlerine kadar AKP'nin artık elinin uzandığını görüyoruz. Maalesef bu iktidar, bu acımasız iktidar bizim çocuklarımıza, emekçilerimizin çocuklarına, yoksul halkımızın çocuklarına bir kreşi bile çok görmektedir. Kendi yapması gereken hizmetleri yapmazken bunları yapmak zorunda kalan belediyelerimizin verdiği hizmetlere de engel olmak istemektedir. Biz buna karşı diyoruz ki gücünüz yetiyorsa gelin bu kreşleri de kapatın, bu çocukların elinden, bebeklerin elinden kreşlerini de alın, okullarını da alın diyoruz. Biz bunu vermeyeceğiz ve tüm belediyelerimizle birlikte AKP'nin bütün örgütümüzle AKP'nin bu antidemokratik uygulamalarına karşı halkımızla omuz omuza direneceğiz” ifadelerine yer verdi.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Zeliha Aksaz Şahbaz son olarak; “Bütün bunların sonucunda bugün yeni bir aşamadayız. Bu aşamada bu ülkede yerel seçimleri kazandıysak genel seçimleri de kazanmak ve ülkemizde demokrasiyi, laikliği, Atatürk ilke ve devrimlerini demokratik, laik, sosyal hukuk devletini Türkiye Cumhuriyeti ilkeleriyle yeniden var etmek. Hedefimiz bu. Bunun için çalışıyoruz. Bunları da ortak akılla bulmak için, ortak akla inşa etmek için de bu toplantılarımızı yapıyoruz. İl danışma toplantılarımızı, ilçe danışma toplantılarımızı yapacağız ve programımızı yazacağız. 9 Eylül'de Tüzük Kurultayımızla birlikte program kurultayımızı da başlattık ve bunu tamamlamak için de bugün buradayız. Ülkemizin her yerinde, her şehrinde parti meclis üyelerimiz, genel başkan yardımcılarımız, milletvekillerimiz danışma toplantılarımızı yapıyoruz. Ve kurultayımızı da, programımızı da yaz olmadan haziran ayı gibi, mayıs ayı gibi gerçekleştireceğiz. Yani tamamlayacağız. Biz kamucu bir bakış açısıyla kamucu sağlık hizmetlerini kamucu bir şekilde oluşturmak, tüm halkımıza ücretsiz, nitelikli, ulaşılabilir sağlık hizmeti vermek, tüm çocuklarımıza çağdaş, demokratik, layık eğitim vermek ve buna ücretsiz olarak vermek nitelikli olması ve ulaşılabilir olması. Adil, demokratik, layık bir Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşamak için çalışmalarımıza devam ediyoruz ve Atatürk ilke ve devrimleriyle cumhuriyetimizi yeniden yapılandırmanın eşiğinde çalışmalarımızı yapıyoruz” şeklinde konuştu.